Depresyon
PRATİK SAĞLIK | Dr. Fadime Gük | 30 Aralık, 2010 | 7.114 kere okundu
Sık sık ‘Ölsem de kurtulsam’ diyorsanız, en çok zevk aldığınız işleri bile yapmak istemiyorsanız, kolunuz kanadınız kırılmış çaresiz bir haldeyseniz ve bu haliniz bir kaç hafta devam ediyorsa depresyonda olabilirsiniz.
Sadece unutulanlar, aldatılanlar, sevgilisinden ayrılanlar girmez depresyona… Çok mutlu her şey yolunda giden bir evlilik de doğum sonrası anne depresyona girebilir.
Çocuklar bile depresyona girebilirler. Kronik hastalığı olan insanlar da(şeker, kalp, anemi gibi) girebilirler. Tabi hepsinin ayrı bir oluşum mekanizması vardır ama klinik durum aynıdır.
Depresyonun toplum içindeki oranı çok yüksektir. Ama bu oranın büyük bir çoğunluğu ya hastalığının farkında bile değildir ya da doktor doktor gezip başka bir hastalığı olduğunu zannetmektedir. Farkına varanların çoğunluğu da ‘ben deli miyim’ diyerek psikiatriste gitmek istememektedir. Bu hastalığın delilikle bir alakası yoktur.
İnsanlar depresyonu derin keder hali olarak kastederler. Aslında depresyon keder, yas duygularından çok daha fazlasıdır. Bu, kişinin sadece duygularını değil onun sağlığını, üretkenliğini, ilişkilerini ve açık ve mantıklı düşünebilme yeteneğini olumsuz olarak etkileyen ciddi bir hastalıktır. Ağır depresyon yaşamı tehdit edici olabilir. İntihar olaylarının çoğunun temelinde depresyon yatmaktadır. Hafif depresyon belirtileri olan huzursuzluk, tahammülsüzlük, öfke patlamaları, özgüven eksikliği, sürekli endişe halinin hastaların yaşam, mesleki ve evlilik kaliteleri üzerinde sinsi etkileri vardır.
Depresyon giderek artmaktadır. Boşanma sıklığındaki artış, evlilik dışı ilişkiler ve doğan çocuk sayısındaki artış ve toplumumuzda sosyal bağların kopması, dini yaşantıdan uzaklaşma gibi modern kültüre özgü stresler sorun olabilir. İlaç kullanımının artışı, endüstriyel toksinler, beslenme dengesizlikleri, günlük ve mevsimsel uyku ritmindeki düzensizlikler ve kapalı mekanlarda çalışma sonucu daha az güneşe maruz kalma gibi biyolojik faktörler de sorumlu olabilir.
Bu yazıyı, okuyanları bilinçlendirmek ve bazı önyargılar konusunda aydınlatmak, hastalık ve belirtileri hakkında bilgi vererek teşhis ve tedavilerin artmasına yardımcı olmak için yazıyorum. İnsanlarımızın bazı düşüncelerden dolayı depresyon konusunda yardım almaktan kaçındıklarını gözlemliyorum. Bu düşünceler;
• Depresyon hastalığı olan bir kişinin iş yapamayacağı düşüncesi.
• Depresyonlu kişilerin iradesi zayıf, güçsüz ve stresle baş edemeyen kişiler olduğu
• Depresyonlu kişiler isterlerse bu hastalığı kendilerinin yenebileceği.
Bunlar tamamen yanlış düşüncelerdir. Depresyon da bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibidir. Kişilerin bilinçli olarak acı çekmek istemesi olayı değildir. Depresif bozukluk geçirdiğini bilmediği için birçok hasta hekime fiziksel şikayetlerle başvurmaktadır. Yorgunluk, enerji kaybı, mide ve barsak sorunları, baş ağrıları, sırt ağrıları, uyku ve iştah bozuklukları…
Not: Konu çok geniş olduğu için bölümler halinde yazmak istiyorum. Görüşmek üzere.
Kaynak: Brain Quinn, Depresyon El Kitabı
Doktor hanım,
VerdiÄŸiniz bilgiler gerçekten çok önemli. Çünkü biz birazcık üzüleleim, kendimizin depresyonda olduÄŸu zannına kapılıyoruz. Antidepresan haplarına yapışıyoruz. Bu sebeple yazılarınızın(devamını bekliyoruz) doÄŸru bilinçlendirme adına faydalı olacağı kanaatindeyim. TeÅŸekkürler…