Hayatın Doğru Ekseni
MANEVİ GELİŞİM | Eyyüp Beyhan | 11 Şubat, 2014 | 8.523 kere okunduDertten yakınır dururuz. Biz yakındıkça derdimiz artar. Artıkça, ‘ah eder, vah ederiz’ de ‘buna da şükür, bu da geçer yâ hû’ demeyi unuturuz. Derdimizin anahtarı şükürdür oysa. Ama biz o anahtarı dilimize ve gönlümüze koyup huzur kapılarını neden açmak istemeyiz ki…
Nefis ve şeytan genişlik zamanlarında olduğu gibi hastalık, sıkıntı ve müsibet zamanlarımızda da işini yapmaya çalışıyor. Önce sabretmeyi unutturuyor bize. Şikayet etmemiz için davamlı dürtüyor. Çünkü Rabb’imizin, “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 14/7) fermanının tecelli etmesinden çok korkuyor ilahi rahmetten kovulmuş olan Şeytan. Şükrümüze engel olmak için binbir yol deniyor Allah’ın lanetlisi.
Bakara sûresi 153. ayetinde Rabb’imizin, ‘Allah sabredenlerle beraberdir.’ buruğunun tecelli etmesi de o melûnu çileden çıkarıyor. Allah için olan tüm güzellikleri engellemeye çalıştığı gibi bu fermanı ilahiden de mahrum bırakmak istiyor bizleri.
Sabredenin Yardımcısı Hazreti Allah Olur
Boşuna sabır eden muradına erer, dememişler. Çünkü sabredenin yardımcısı Allah’tır. Sabırla beraber Yüce Allah’a tam bir teslimiyetle niyazda bulunmak kutuluş reçetemizdir. Ahmet Eflaki Dede dertten kurtulup mutlu olmanın formülünü şu beyitleriyle dillendiriyor:
Derde sabr iden gönül derman bulur
Tenriye bir can viren bin can bulur.Müşkil olan işlere sabr eyleyen
Sabrile istedügin âsan bulur.Mihnete sabr eyleyen Ya’kub gibi
Akıbet ol Yusuf-ı Ken’ân bulur.
Şeytanın bize sabrı unutturmak istemesinde çok büyük kazancı vardır. Çünkü sabrımız olmayınca ısyanımız fazlalaşıyor. O mel’ûnun elde etmek istediği bu değil mi?…
İsyan ve sabır birbirine zıt iki kavram. Nefis ve şeytan da sabır karşısındaki bu silahı iyi kullanıp bizi günahın karanlıklarına çekmeye çalışıyor der dem.
Şeytanı Terkeyleyen Rahmân Bulur
Bir saniye dahi gaflete düşmeyiverelim.Uyanmaz isek hata ve günah uçurumunun ucunda buluruz kendimizi. Bu halden kurtulmak ve dünyamızı ilahi nurla aydınlatmak için kalbimizin itaat kandilini her zaman yakılı tutmalıdır. İman kandilimizin ışığını da ibadetler ve salih amellerle beslemeliyiz ki, şeytan ve nefisten emin olup Rahmân’ın rahmetini, inayetini bulalım karşımızda. Yine Ahmet Eflâki Dede şöyle sesleniyor:
Ma’şiyet küfre çeker zulmanidür
Tâ’at ehli nurile imân bulurNefsi öldür uyma şeytan mekrine
Şeytanı terk eyleyen Rahman bulur
Evet, ‘şeytanı terk eyleyen Rahmân’ı bulur.’ Ya Rahmân’ı terkeyleyen kimi bulur? Şeytan ve nefsi elbette.Öyleyse kiminle olduğumuza ve kim için uğraş verdiğimize kısacası niyetimize dikkat etmek önemlidir. Her ne yaparsak yapalım niyetimizde Rahmân varsa ne âlâ. Yoksa veyl ola. Ahmet Eflaki Dede’ye kulak verelim yine:
Eylüge eylük cezadur Tenriden
Her ceza ihsan iden ihsan bulurYavuz işden sataşur yavuzluğa
Kuyu kazan yâr içun zindan bulurDin içün dünyasını terk eyleyen
Uçmağa layık olur rızvan bulurSıdkile Eflâkî gibi kul olan
Mevlânâ gibi ‘aceb sultan bulur
Hayatımızı kulluk ekseninde döndürür ve dinizimi sıdk ile yaşarsak iki dünya sultanları ile beraber olacağımızı unutmayalım.
Niyazımız şudur:
Allahım! Senden rahmetini gerektirecek davranışları, bağışlamana sebep olacak gayretleri, cenneti kazanmayı ve cehennem ateşinden kurtulmayı istiyorum.
Allah’ım! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulaştıracak amelleri istiyorum.
Allah’ım! Bana Senin sevgini nefsimden, ailemden ve malımdan daha sevgili kıl.
Kaynak:www.ailedanismanim.com
Anahtar Kelimeler: İsyan, Kulluk, Nankörlük, Nefs, Rahmân, Sabır, Şeytan, Şükür
İnsan sıkıntının içinde iken anlayamıyor ama bir süre geçtikten sonra her şeyde bir hayır vardır hikmetini kısmen de olsa idrak edebiliyor. Hani Allah sevdiği kuluna sıkıntı verirmiş ya…Sabredip O’na daha da yaklaşınca, O’na daha da yapışınca o zaman derdini bile seviyor insan…Dert sevilir mi? Ama Allah’a yaklaştırıyorsa seviliyor işte..Sıkıntılara belalara, insanlardan gelen çilelere sabretmek, insanların yükünü çekmek Rasulullah’ın sünnetidir. Bu cihetle de bakınca sabretmek daha kolay oluyor. Allah’ım bizleri sabreden, şükreden, itaat eden, kanaat eden kullarından eyle!
Allah’ın bizim için taktdir buyurduklarına rıza göstermek temel prensip. İnsan, başına her ne gelirse gelsin isyan etmeden haline şükredecek ve üzerindeki musibetin gitmesi için Allah’ın sonsuz affına ve rahmetine sığınacak. Dua en büyük silahımız…Tüm güzelliklerin Allah’ın bize ikramı olduğunu bilmeliyiz. Bizden sadır olan kötülüklerin nefsimizden kaynaklandığına inanıp nefsi arındırma ve eksik yanlarımızı tamamlama gayreti içinde olmak kulluğumuzun gereğidir.
Halimizden şikayetlenmekle derdi ehli ile paylaşmayı birbirine karıştırmamak lazım. Derdi ehli ile paylaşmak şikayet değildir. Kur’an’daki bir bilene sor prensibi ile uyuşmaktadır. Bu noktada bizi isyana sürükleyecek olumsuz cümleleri kullanmaktan da dikkatle kaçınmalıyız.
Kıymetli Eyyüp Hocam,
Gönüllere şifa yazılarınızı lütfen eksik etmeyin bu güzel siteden. Teşekkürler…
Hocam bunları yapabilmek ve şeytana kanmamak için ne yapmamız lazım?
Günlük koşuşturmacanın içinde bazen arkadaşlarımla paylaşım olsun diye bahsettiğimiz şeyler şikayet yerine geçebiliyor.
Konuşmasak paylaşmasak sanki sıkıntı bizi yiyecek gibi oluyor…
Şükür anlarında şımarmamak, sıkıntı anlarında sabredip şikayette bulunmamak insanın veliliğe giden yoludur diye düşünüyorum.
Saygılarımla…
Cumanız mubarek olsun. Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Selam ve dua ile…