Ömür Bitti Virgül Ata Ata
KIZIM BÜYÜYOR | Murat Pirinçci | 04 Mayıs, 2018 | 1.773 kere okunduGüzel bir pazar sabahı… Yaza merhaba demeye çalışan bir güneş var ama bulutlarla adeta köşe kapmaca oynuyor. Bir bulut çıkıyor, bir güneş. Bunu fırsat bilen aile, teras katında kahvaltı hazırlığına başlıyor. Evin reisi atom karınca hızıyla pazara gitmeye hazırlanıyor, anne hemen kızartma işine girişiyor, ablamız açmış müziği son ses, küçük kızımız da anacığına yardım ediyor.
Yalnız ortada bir sorun var. Ablamızın dinlediği müzik herkesin dikkatini çekiyor.
Herkes hep bir ağızdan:
-Bu nasıl bir şarkı ya… Ya lili…
-Seni gidi gidi gibi bir şey, dedi Murat Bey.
Ve ardından evden son sürat çıkıyor. Alıyor bir düşünce kendisini. Bu kızın dinlediği müzik neydi öyle…
İşini bitirir bitirmez soluğu evde alıyor. Evin güneşinin kızarttığı kalem börekleri ve patatesleri bir çırpıda silip süpürüyorlar ailecek. Ardından çay keyfine geçiliyor.
Murat Bey:
- Serracım şu müziği bir de annenle dinleyebilir miyiz? Bilgisayarı masaya koyup hemen şarkıyı açan Serra:
- Baba her şeye kızıyorsun. Bi bak da; öyle karar ver istersen.
- Kızım, şarkı çok güzel. Her ne kadar anlamasak da klipten her şey anlaşılıyor. Şarkı bir de Türkçe alt yazılı izleyebilir miyiz?
- Aman baba. İlla her yerde öğretmenliğini konuşturacaksın.
- Hayır, düşündüğün gibi değil. Bak istersen, ben haklıyım. Ne yazıyor benim aklı evvel kızım.
Ah benim günlerim! Anneme şikayet etmek istiyorum.
…Bana hayır, hayır dediler. Sen hala bir çocuksun ve kalbin kaldırmaz. (annen üzülür şikayetinle manasında)
Uçup kaçmak istiyorum, hem de çok yükseklere.
Ama kanatlarımı kesmek istiyorlar.
Anne ben senin oğlunum ve boğuluyorum artık.
Özür diliyorum bunları düşündüğüm için.
Sence bu sana ne tür mesaj veriyor? Her ne kadar hop oturtup hop kaldıran bir müzik çalsa da klipteki çocuğun bir derdinin olduğu gün gibi aşikar değil mi? Bu tıpkı şuna benziyor. Biz, insanoğlu olarak, hep buz kütlesinin görünen kısmıyla ilgileniyoruz ya altta kalan büyük kütle? Orda belki ne dramlar, ne acılar, ne hayal kırıklıkları var. Ama insanoğlu sadece işte…
- Baba, yine beni mi suçluyorsun?
- Hayır sana yeni türeyen bir nesilden bahsetmek istiyorum. Ekran başına geçtikten sonra kitlenen bir türden. Dürüst olalım haklı değil miyim?
- Müzik de mi dinlemeyelim?
- Hayır, dinle ama neyi dinlediğini bil!
- Sence ne yapman gerekiyor? Bu sözler bir şey anlatmıyor mu?
- Tamam baba, bundan sonra şarkıyı dinlerken ağlarım, oldu mu?
- Söylediklerimden bunu mu çıkardın?
- Canım yavrum. Dinlediğin müzik, okuduğun kitap, izlediğin bir film vs. saymakla bitiremem. Kanattaki her şey sana bir mesaj verir. Önemli olan bizim yorumlama şeklimiz. Bazı şarkılar gerek sözleriyle gerek klibi ile insana ders verir de … Önemli olan diğer şarkılar. . Şimdi anladın mı?
- Babaaa. Ne yani ben adımımı bile attığımda bana yararı var mı, yok mu? Bunu mu düşüneceğim.
- Sence bu mümkün mü?
- Hayır.
- O halde. .
- Bana 5 dakikanı ayırır mısın?
- Evet ama sadece 5 dakika? Zamanı aşarsan…
- Şuraya bir oturur musun? Tam da nasıl başlasam, ne anlatsam diyecekti ki… Sabah takvim yaprağının arkasında yazanları hatırladı aniden. Şu takvim yaprağını getirip okur musun?
“ İki şey vardır ki insanların çoğu bunların değerini bilmekte aldanmıştır. Bunlardan biri boş vakit, diğeri de sağlıktır. ” der demez Murat Bey kağıdı elinden çekti.
- Sence bu sözü kim söylemiş olabilir?
- Babaaa, ben o kadar da cahil miyim?
- Peygamberimiz.
- Sallallahu aleyhi vesellem’i de eklersek daha iyi olur. Madem biliyorsun da neden uygula mıyorsun?
- Ama sen de hep yatıyorsun?
Birkaç dakikalık bir duraksamadan sonra… Yavrucum, biliyorsun ağır bir ameliyat geçirdim, dedikten sonra damlalar sel oldu aktı. Çok uzaklara daldı.
- Serra, babasını ilk defa ağlarken görüyordu. Şimdi kırılma noktasıydı. Baba kız ilk defa bu şekilde içten sarıldılar. Murat Bey, kızının saçlarını okşadı ve yavrum ne olur, artık yeter. Noktayı koyalım artık. Virgül ata ata ömür bitti.
-Tamam inşallah noktayı koyacağız. Bundan sonra daha dikkatli olmaya çalışacağım. Hatalarım olursa bana yardım edersin değil mi baba?