Ruhumuzun Közüne Dokunsun Hüzün
YAZI DEFTERİ | Emin Topkaraoğlu | 05 Eylül, 2012 | 5.316 kere okundu“Çile Tanrı lokmasıdır, hazır değilsen hazmedemezsin!” Nurettin Topçu
Eylülle birlikte sonbahar, sonbaharın heybesinde de hayatın başka bir perdesi süzülüyor pencerelerden; kulak kabartana, duyup iç çekene… Yeryüzünde değişen iklimle birlikte ruhların da iklimi değişiyor, yüreğimizdeki yapraklar dökülüyor.
Akşamı dinleyin. Kimisi duymaz, kimisi fısıltılar duyar, bazısı kainatın tüm zikrini… Ancak ne olursa olsun, bu zamanlarda sesi yükseliyor ‘gerçeğin’.
****
Bugün (çok kullanılan tabiriyle) ‘modern dünya’ bize hep gülmeyi söylüyor. Mutluluğu hedef alan bir yaşam tarzı, hazza koşuşun makbul olduğu bir düzen hayatın hemen her sahasında servis ediliyor, gösterişli spot ışıkları altında.
Oysa bizler güneşin aydınlığına sığınmışızdır bu yolda. Çünkü biliriz ki en güçlü ışıklar dahi görünmez olur güneşin yanında.
O yüzden bizim lügatımızda önce mutluluk yazmaz. Çünkü güneş sadece ısıtmaz! Sıcağında yakar, yokluğunda üşütür, gün doğumuna şiirler söyletir. Bu bilinçle, bir yola düştük mü biz, gülmeyi değil, yol almayı koyarız kafamıza. Çileyi kutsal, teri makbul görürüz ve alnımızda ter kurumadan ecrini verdiğini biliriz Yaradan’ın.
“Kulun öğleden önce veya öğleden sonra Allah yolunda yürümesi dünya ve üzerindekilerden daha hayırlıdır!” Hadis-i Şerif
Hani bizim memleketlerde adettir. Bir yakını Hakka yürüyünce sağlık yürüyüşlerine başlayan amcalar… O misal, keşke şimdi açabilsek gözlerimizi. Sabah kapısının önünü süpüren esnafın kovasına düşen sarı yaprakları, gecelerin üşüttüğünü ve çiçeklerin toprak altına gizlendiğini… Görsek tabiatın susuşunu ve yüreğimizde susmuş aşklara can suyu verecek bir nefes alsak.
Sonra o nefesi Yaradan’a sığınıp yollara koyulsak, düşmeyi dahi sevsek, kanayan dizlerimize gözyaşı ekip, gelecek kokan ümitler biçsek.
Aşk dedim. Yüreğimizde varsa samimisi, peşlerine düşelim. Perdeleri harekete geçiren rüzgârlardaki hüzün ruhumuzun közüne dokunsun. Alevlendirsin sönmeye yüz tutmuş yüzümüzü.
Çünkü yüzsüzlüğün böylesi bize yakışmaz. Bizim yüzsüzlüğümüz çilemize karşıdır; gücümüzü aşar gibi gözükse de hayat, bu yoldan yılmamanın sıcaklığındadır.
O hüzne sımsıkı sarılalım bu eylül akşamında ve hüznün hazzını duyalım damarlarımızda. Vazgeçelim mutluluk ve hüzünden, olmak ve olmamaktan.
Duyalım ki; hepsi Bir, hepsi Haktan.
Anahtar Kelimeler: Hak, Hüzün, Mutluluk, Sonbahar