Sakin Ol, Sinirlerine Hakim Ol!

EVLİLİK ve İLETİŞİM | | 11 Ağustos, 2011 | 10.705 kere okundu

Bazı iletişim problemleri sadece duyguların negatif pozisyonundan değil, hissiyatımızı paylaşma tarzımızdan da kaynaklanıyor. Ne de olsa yaradılışımız gereği sevgi kadar öfke de bize ait özellikler arasında. O halde olumsuz duyguları ifade etmede tavrımız nasıl olmalı?

EÅŸlerin sevilen davranışlarıyla birlikte öfke ve kızgınlık gibi birbirlerinin olumsuz duygularını da paylaÅŸması gerektiÄŸini vurgulayan uzmanlara göre, evlilikte bazı iletiÅŸim problemleri negatif düşüncelerimizi paylaÅŸma tarzımızdan da kaynaklanıyor. “EÅŸlerin konuÅŸmaya, dinlenilmeye ve anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. Ortaya Çıkacak sıkıntılarda, sorunu birlikte çözmek en geçerli yol.

EÅŸle geçirilen zaman boÅŸa harcanan zaman deÄŸildir. Sizin ona, onun da size ihtiyacı var. Konuyla ilgili pek çok araÅŸtırmada geçen not bu ÅŸeklide devam ediyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre iletiÅŸimin olmazsa olmaz kuralı, geliÅŸmeye açık olmak ve karşı tarafı anlamaya çalışmak. Bu da kendini onun yerine koymak/empati ile mümkün.

Empati yeteneğinin geliştirilmediği evliliklerde iletişim kazaları sıklıkla yaşanıyor. Tüm bunlara rağmen mutluluğu yakalayan eslerin şu özellikleri daha belirgin: Doğru iletişim kurabilen, neler hissettiğini iyi ifade eden ve suçlamadan dile getiren…

Yıllar Önceki Sorunları Gündeme Getirmeyin

Bazı esler geçmiÅŸte yaÅŸanan kırıcı olayları hafızalarında canlı tutarak her tartışmada karşı tarafa söylenmeye baÅŸlar: “Yıllar önce annenin bana yaptıklarını nasıl unutabilirim?..” gibi can sıkan hatırlatmalar, o an üzerinde konuÅŸulması gereken sorunu çözüme kavuÅŸturmaktan ziyade mevcut problemi körükler. Önceden yaÅŸanılan sıkıntıların unutulmaması normaldir ancak maÄŸduriyetini olumsuz üslup ve beden diliyle sürekli eÅŸin başına kakmak, durumu anlaması için faydadan çok, ters etki yapar.

Bazen de eÅŸler hatalarını aradan belirli bir zaman geçtikten sonra anlayabilir. “Bunları daha önce düşünecektin, ÅŸimdi hiçbir anlamı kalmadı” sözleri, hatasından ders çıkarmaya çalışan eÅŸin geliÅŸimi ve olumlu deÄŸiÅŸimine engel olur.

Kimi esler ise, birbirlerinin söylediklerinden çok, ima ettiklerini ya da söylenenlerin arkasındaki niyeti anlamaya çalışır. “Beni sevdiÄŸin için uyardığını söylüyorsun ama senin asıl niyetin beni aÅŸağılamaktı!” der.

Böyle durumlarda işi yokuşa sürmektense olumlu değişikliği görebilmek ve bundan dolayı ne kadar mutlu olunduğunu ifade etmek daha yapıcı bir iletişimi mümkün kılar. Sorunlarınızı aktarırken eşinizi yakın bir dost kabul edip, içerisinde bulunduğunuz ruh halini ve kendisinin desteğiyle bu olumsuz duygulardan kurtulmak istediğinizi dile getirdiğinizde eşiniz uygun tepkiler verecektir.

Doğru kelimeleri kullanmayı başardığınızda sıkıntılarınızı dile getirmeniz sevginize zarar veremediği gibi, aranızdaki yakınlığın artmasını da sağlar.

Duygusal Zekanız Yükseldikçe İletişiminiz Gelişir

Duygusal zekası geliÅŸmiÅŸ kiÅŸilerin evlilik ve iletiÅŸimlerinin daha baÅŸarılı olduÄŸu biliniyor. Duygusal gücünü kullanan kiÅŸi duygularını tanıyabiliyor, onları kabullenip uygun ÅŸekilde ifade edebiliyor ve ayrıca kendi duygusunu tanımlayabildiÄŸi ve tanıdığı, yani “farkındalık” düzeyi yüksek olduÄŸu için karşısındaki kiÅŸilerin hislerini daha iyi anlayabiliyor. Zira duygusal zekasını geliÅŸtirebilmiÅŸ olan kiÅŸi, kendisini baÅŸkasının yerine koyabilmesinden ötürü iliÅŸkilerinde daha baÅŸarılı oluyor.

Evlilik ve Aile Terapisti aynı zamanda iletişim Uzmanı Ebru Üzümcü’ye göre empati kurma becerisi gelişmiş, ‘biz bilinci’ne sahip aile ortamında yetişmiş, değerlerinin ve önceliklerinin farkında olan kişiler daha iyi iletişim kuruyor. Örneğin, akşam işten dönen erkek yorgun ve acıkmıştır. Bir de bakar yemek hazır değil, üstelik hanımın morali bozuk! Potansiyel bir problem durumu vardır! İletişim becerisi gelişmiş bir eş, bu durumda öncelikle hanımının canının sıkkın olduğunu fark eder ve onun sıkıntısını yüreğinde hisseder; sevecen bir şekilde eşine yaklaşarak üzgün görünmesinin sebebini sorar. Önceliğini eve gelir gelmez sofraya oturmaya ya da kendi isteklerinin yerine getirilmiş olmasına değil, sorunları paylaşmaya, eşiyle anlamlı bir ilişki geliştirmeye ayırır.

Neslihan BEYHAN’ın bu yazısı Şubat 2006 tarihli SEMERKAND AİLE DERGİSİ’nin 6. sayısında yayınlanmıştır.

Paylaşmak Güzeldir

2 Yorum

  1. sibel diyor ki:

    Mrhb, ben 6 aylik evliyim ve esim her kavgada surekli gecmisi karistiriyor. beni cok hatalari goruyor, ve kendisinin hatasiz oldugunu soyluyor. Saglikli dusunemiyor. Ona “hatasiz kul olmaz” deyince, ben hata yapmam diyor., oysa ki cok hata yapiyor. en basta buyuklere saygisizlik yapiyor. annem veya babam bir yorum yapinca, birsey soyleyince hemen sesini yukseltiyor. kendi babasina karsida boyle. ama iyi oluncada cok iyi oluyor. ilk basta ailemde cok iyi anlasiyordul, kucuk bir tartismayi buyuttuler, ve artik konusmuyorlar. bu benide cok rahatsiz ediyor. bende cok huzursuzum. cunku her tartismada “senin annen zaten boyle, baban boyle”, gibi seyler soyluyor .. kufrediyor.. yani bende artik ne yapacagimi bilemiyorum. lutfen bana bir yol gosterin. Allah razi olsun

  2. Kübra diyor ki:

    Aile danışmanlığının yanında bireysel danışmanlıkta yapabilmeniz mümkün mü acaba? EÅŸlerin birbirine olan tutumlarının analizini bu kadar iyi yapan bir uzmanın, sosyal yaÅŸamda da bireyler arasındaki iliÅŸkilerin nasıl olması gerektiÄŸi konusunda dikkate deÄŸer tavsiyelerinin olabileceÄŸini düşünüyorum. TeÅŸekkürler…

Yorum Yapın