Sorun Paylaşalım
Merhaba sayın ziyaretçimiz, buradan yollayacağınız tüm sorular ziyaretçilerimiz tarafından görünebilmektedir. İsminizin görünmesini istemiyorsanız bir rumuz ile sorunuzu sorabilirsiniz ya da özel olarak paylaşmak istediğiniz görüşleriniz ve sorularınız için iletişim bölümündeki formdan faydalanabilirsiniz. İlginiz için teşekkür ederiz.
Hayırlı çalışmalar. Ben eşimle hep tartışıyorum. Bu konuda bir çözüm önerirseniz memnun olurum. Başarılar... ali akın / 11 03 2010
Değerli okuyucumuz,
Evlilikte ve toplumsal hayatta tartışmalara bakıldığında tartışmaya en çok neden olan davranışın kişilerin birbirlerini suçlaması olduğu görülmektedir. Çünkü suçlama karşılığında bir savunma veya karşı bir suçlama doğuran davranıştır. Bu sebeple tartışmalara son vermek isteyen eşlere öncelikle tavsiyemiz, suçlayıcı tutumları varsa bu tutumlarından vazgeçmeleri olmaktadır. Karşı tarafı suçlamak hem tartışmaların sürekli olmasını hem de tartışmaların şiddetini arttırmaktadır.
Tartışmaların şiddetli geçimsizliğe neden olmamasını isteyen eşlere özellikle ‘ben dili’ni kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
Eşinize, biz bir problemi ve sıkıntıyı halletmeye çalışıyoruz’ mesajını verin. Eşinize değil soruna odaklandığınızı ona hissettirmelisiniz. Aksi takdirde tartışmaların sonu gelmez.
Ailede eşler, herhangi bir sorunla karşılaştığında eşini suçlamadan soruna odaklanırsa tartışmalar yapıcı hale gelir. Tartışmalar uzlaşmaya dönüşür. Çünkü her iki taraf böyle davrandığında ortak bir amaç için uğraş vermiş olurlar. Sorunu çözmek için çaba harcarlar. Böyle olunca tartışmalar evlilikte ilişkiyi besler. Tartışmalar sona erer.
Her hangi bir sıkıntınız veya probleminiz varsa dikkat etmeniz gereken bir husus daha var: Sıkıntılarınızın ve sorunlarınızın çözümü için doğru zaman ve doğru dili kullanmanız. Sorununuzu tartışma ortamında değil de daha sonra yemek yerken veya çay içerken, ‘beni rahatsız eden bir konu var, seninle konuşmak istiyorum’ diyerek,
• suçlayıcı tavırlardan uzak,
• laf dokundurmadan,
• eşinizin yapmış olduğu her hangi bir hataya ima dahi yapmadan sorunu açık ve nezaketli bir şekilde dile getirin. Bunu başardığınızda inanın sorununuz çözülecektir.
Eşler, aralarındaki sorunları çözerken karsısındaki kişinin hayat arkadaşı, çocuklarının annesi veya babası olduğunu unutmamalı. Ayrıca evlilikte karşı taraf diye bir şey olmadığını, eşlerin birbirinin parçası olduğunu da hep hatırlayın
Mutlu bir evlilik dileklerimizle…
Neslihan Beyhan
Eğitimci-Araştırmacı Yazar
Site Yöneticisi
Hayırlı çalışmalar. Önerilerinizi uygulamaya çalışıyorum ve çok güzel gelişmelerle karşılaşıyorum. Fakat başka bir sorum daha var: Eşimin bana çektirdiği sıkıntılardan sonra ona yeniden tam anlamıyla nasıl bağlanabilirim? ALİ AKIN / 15 03 2010
Değerli okuyucumuz,
Anladığım kadarıyla yaşadığınız problemlerin sevginizi yıprattığından bahsediyorsunuz. Evliliğin iyi günde de, kötü günde de beraberlik üzerine kurulduğunu biliyorsunuz. Ancak burada evliliği besleyen ve evliliği kuvvetlendiren, yuvayı bir cennet bahçesine çeviren sizin sevginizin şeklidir. Eşinizi nasıl seviyorsunuz?
Eğer onu her şeye rağmen seviyorsanız, onun hataları sizi kızdırmaz ve sevginizi azaltmaz. Eşinizin sinirli ve öfkeli olduğu durumlarda veya sizi kızdıracak bir hareketi karşısında, eğer her şeye rağmen onu seviyorsanız, sizin tepkiniz ona yardımcı olmak ve onu içine düştüğü o kötü halden kurtarmak olur. Onun dünyasına girerek tatlılıkla kötü tabloyu mutluluğun lehine çevirmeniz olur.
Eşinize karşı olumsuz düşünceler varsa zihninizde merhamet duygunuzu canlı tutmaya çalışın. Çünkü o sizin hayat arkadaşınız, hayatınızı kendisi ile paylaştığınız kişi, affetmeye merhamete en layık kimsenin hiç şüphesiz eşiniz olduğunu unutmayın.
Kendinize ve eşinize biraz zaman tanıyın. Doğru sevgi ve iletişim dilini kullanırsanız ona eskisi gibi bağlanabilirsiniz. Ama bu iş tek taraflı yürümez. Eşinizin de bilinçlenmesi gerekir. Bir taraf hep verici, idare edici olursa bu bir zaman sonra yine patlak verebilir. Bu sebeple eşinizle sizi mutlu eden şeylerin neler olduğunu paylaşın. Eşinizin mutlu olduğu şeyleri öğrenin. Davranışlarınızı ona göre şekillendirmek için aranızda anlaşın.
Eşinize yeniden bağlanmak ve onu eskisi gibi tekrar sevebilmek için gerçekten çaba harcadınız mı? Eğer cevabınız hayır ise, eşinizin kalbine giden yolda daha çok gayret göstermeniz gerekmektedir.
Kendi kendinize, ‘Eşimi her şeye rağmen çok seviyorum’ cümlesini tekrarlayın.
Eşinizle beraber yapacağınız ortak faaliyetlerinizi artırın.
Eşinize bol bol iltifat edin.
Onunla daha çok zaman geçirmeye çalışın.
Ayrıca Eşinizin gönlüne girecek, onu mutlu edecek şeyleri ara sıra yapmayı unutmayın.
Sen benim için çok değerlisin mesajını her zaman ona hissettirin.
En önemlisi hayat arkadaşınızı her şeye rağmen sevmeyi öğrenin. Bunu ona anlatın.
Neslihan Beyhan
Eğitimci-Araştırmacı Yazar
Site Yöneticisi
Benım çocuğm 16 yasında kız ve benimle olan ilişkisi çok güzel arkadaş gibiyiz. Ama babayla bunu başaramıyoruz. Kızımıza sert ve kırıcı, kişiliğini zedeleyici konşmalar ve kızarak bir şeyleri anlatması beni de çıldırtıyor. Kızımda bu durumdan nefret ediyor ne yapmamız lazım saygılarımla… Sevgi / 11 04 2010
Merhaba Sevgi Hanım,
Öncelikle kızınızla kurduğunuz olumlu iletişimden ve bilinçli yaklaşımlarınızdan ötürü sizi tebrik etmek isterim.
Sonrasında söze kendi kültür ve adabı muaşeretimizin gereğiyle devam ediyorum. Kızımıza çok iyi öğretmeliyiz ki babamız evimizin reisidir, direğidir. Zaaflarıyla, hırçınlıklarıyla, iyi halleriyle, sıkıntılı zamanlarında o bizim başımızdadır. Nasıl ki memur, amirine karşı gelmekten sakınır ona bazı şeyleri tatlı dille yaptırmaya çalışırsa, anne ve çocuklar da evde babaya saygı, sevgi ve tatlı dille onun babalık gururunu incitmeyen bir üslupla yaklaşımda bulunmalıdır.
Kızımızın bilmesi gereken önemli bir şey var ki o da büyüklerimizin, yanlış davranışlarını kendi büyüklerinden model almış olabilecekleridir. Bununla birlikte genlerinde sinirlilik kodu da varsa işiniz iyice zorlaşır.
Fakat sorun her ne olursa olsun çözüm hiçbir zaman karşı tarafı suçlayıcılıktan geçmez. Sizden ricam evde babaya karşı kızınızla birleşmiş imajı vermişseniz öncelikle bunu değiştirin. Sinirli ve kırıcı insan genellikle anlaşılmadığını düşünüyordur.
Kendisine onu anladığınızı daha sık ifade edin. Ancak konuşma tarzından dolayı yaşadığınız üzüntüyü “ben dili” ile ifade edin. “Senden bu cümleleri duyduğumda kendimi değersiz hissediyorum. Söylediğin, düzeltmemi istediğin davranışa odaklanamıyorum. Söyleyiş şeklin canımı öyle sıkıyor ki yanlış dahi yaptıysam bunu düşünerek moral bulamıyorum.” Bu sözleri kızınız da iletebilir. Zaten babası ile bir problem yaşadığında bunu ikisi konuşmalılar. Siz müdahil olursanız baba daha fazla öfkelenecektir.
Bir insanda gözlenen olumsuz davranışı tamamen sona erdirmek mümkün değildir. Bir anda büyük değişim görmek de gerçekçi değildir. Bahsettiğiniz sorun pek çok türk erkeğinde sıklıkta karşılaştığımız türden.
Küçük küçük adımlarla, gelişmelerle büyük ve önemli sonuçlar elde etmeyi hedefleyin.
Eşiniz olumsuz davranışta bulunduğunda o anda üzüntünüzü sessiz epkisiz bir şekilde ona hissettirin.
Mutlu olduğu bir anda öncelikle olumlu özelliklerini onunla paylaşın. Daha sonra sizi üzen özelliğini tatlılıkla dile getirin. Konuyu uzatmadan hemen kapatın. Örn: “Hayatım, sen rızkını helalinden kazanmak için çok çalışıyorsun. Bizi kimseye muhtaç etmedin. Şöyle şöyle iyi huyların var. Senin için Allah’a şükrediyorum. Bazen de üzüldüğüm konular oluyor. Kızımız gençlik çağında. Senden olumlu, sevgi dolu, onaylayıcı bir yaklaşım göremezse karşısına çıkan herhangi birine sırf bu ilgi açlığından dolayı bağlanır, yanlış yapar diye korkuyorum. Beklentilerinde haklısın ama bunları daha yumuşak, daha tatlı verebilirsek kızımız hem mutlu olur hem de çok iyi bir evlat olmaya özen gösterir.”bu cümleleri siz artırabilirsiniz.
Sonraki aşamalarda sık boğaz etmeden babanın davranışlarını gözleyin. Sadece olumlu gelişme gösterdiğinde tepki verin. “canım bugün kızımızla kurduğun tatlı konuşma beni o kadar keyiflendirdi ki anlatamam” gibi. “Sen ne kadar iyi bir babasın” “Harika bir eşsin” gibi ifadelerinizi artırın. Olumsuzluk anında ise üzüntünüzü sessizliğe bürünmüş bir şekilde hissettirin. Mutsuzluğunuzu üzüntünüzü böylece ona fark ettirin.
Son olarak hepsinden önemlisi eşinize dua edin. Niyetinize iyi ve yumuşak huylu, sevip-sevilen bir insan olmasını alın. Her şeyin daha iyi olduğunu görünce de şükrünüzü artırın.
“Bir ev ki orada anne,baba ve çocuklar rıfk ve hilm (yumuşaklık) üzeredir; orada Allah’ın nimeti ve bereketi vardır. Fakat bir ev ki anne, baba ve çocuklar sertlik üzeredir orada sıkıntı, huzursuzluk, bereketsizlik vardır.” Bu sözü tatlılıkla paylaşın eşinizle.
Sağlıcakla kalın,
Dualarınızı bizden eksik etmeyin,
Huzurlu ve mutlu bir aile temennisiyle…
Neslihan Beyhan
Eğitimci-Araştırmacı Yazar
Site Yöneticisi
Eşimle görücü usulü evlendim. İş nedeni ile iki ay içinde nikah yapmak zorunda kaldık. Hiç bir araya gelmedik. Sürekli telefonla görüşüyorduk ve beni sevdiğini dile getiriyordu. Bir haftalık tatilimi yanında geçirdim. İlk defa beraber zaman geçirdik. Ama tatilim bizi çok uzaklaştırdı. Şimdi sen benim kafamda tasarladığım eş değilsin diyor. Beni sevmediğini, sevemediğini dile getiriyor. Onun sevgisini tekrar nasıl kazanabilirim. Çok mutsuzum. Birbirimizi nasıl tanımalıyız. Cevap verirseniz sevinirim. damla öztürk / 18 04 2010
Değerli okuyucumuz,
Sitemizdeki şu yazıları okursanız sorularınızın cevabını bulacağınızı düşünüyorum.
Yazılar:
1-Evlilikte Sevgi Nasıl Artırılır?
3-Eşinizin Sevgi Dilini Keşfedin.
2-Evliliğiniz Cennete Ulaştıracak Yol Olsun.
Neslihan Beyhan
Site Yöneticisi
Merhaba 19 yaşında oğlum var. Bu sene ygs ye girdi. Çantasında sigara buldum ve ne yapacağımı şaşırdım. Sadece alıp attım ve bir kağıda üzüntümü belirttim sigaranın yerine koydum. Sizce ne yapmalıyım? Muhabet / 22 04 2010
Değerli okyucumuz,
Öncelikle panik yapmamanızı tavsiye ediyoruz. Sakin olun. Bu tür olaylar karşısında sakin olmanız, durup düşünmenize ve doğru adımlar atmanıza yardımcı olur. Ayrıca yaralayıcı hareketlerde bulunmanızı da bu tutumunuzla engellemiş olursunuz. Eğer çocuğunuza doğru yaklaşımı sergileyebilirseniz sorunu kısa zamanda aşabilirsiniz.
Çocuğunuzu incitmemek adına kağıda yazdığınız not mutlaka etki edecektir ama sadece bununla yetinmemelisiniz.
Sigara çoğunlukla zararlı alışkanlıkların ilk kademesi olmaktadır. Ülkemizde hatta dünyada sigara başta olmak üzere uyuşturucu, alkol gibi zararlı alışkanlıkların kullanım yaşı her geçen gün düşmektedir.
Çocuğumuz 19 yaşında gençlik/delikanlılık döneminde. Bu dönemde, kimlik arayışı içinde olan gençler çevresinde bir yer edinme uğraşı verirler. Kendilerini özelikle arkadaşlarına kabullendirmek ve onlar tarafından beğenilme duygusu kazanmak için uğraş içinde olurlar. Dolayısı ile su gibi girdiği kabın şeklini alma meyilleri arkadaşlık ortamlarında daha çok hissedilir. Bu güzel bir arkadaş çevresi olabileceği gibi kötü bir çevre de olabilir.
Mutsuzluk, depresyon, hayata karamsar bakmak, tatminsizlik, boşluk, hedefsizlik, geleceğe kaşı ümidin olmayışı, vb. gibi olumsuz psikolojiye sahip olan gençlerde zararlı alışkanlıklara başlama eğilimi daha yüksektir. Genellikle arkadaşlarına kendini ispatlamak ve onlarla birlikte kalabilmek zararlı alışkanlıklara başlama nedenleri arasındadır.
Zarlı Alışkanlıkların Önlenmesinde Anne Babaya Önerilerimiz:
1. Zararlı alışkanlıklar ve hayata etkileri konusunda bilgi birikiminizi ve bilincinizi artırın.
2. Çocuk bir anlık zevk için sağlığını tehlikeye atmaktadır. Başladığı bu alışkanlığın gelecekte ona neler kaybettireceğini ve hayatındaki olumsuzlukları düşünmesini sağlayın.
3. Sigara vb gibi kötü alışkanlıklara başlayanların çoğu ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek başlamaktadırlar. Bir kere dahi olsa zararlı olan maddelerden uzak durması konusunda onu bilinçlendirin. Nice kötü alışkanlık edinen kişilerin hayat hikayesini dinlediğinizde hep ilk adımın kurbanı olduklarını dile getirirler.
4. Anne baba olarak eğer çocuğunuz sigaraya başladıysa aile iletişiminizi ve ilişkilerinizi gözden geçirmelisiniz. Olumlu ve iletişimi yüksek, mutlu bir aile tablosu için daha çok çaba sarf etmelisiniz. Bunu başarırsanız sorunları erken teşhis edebilir ve kökleşmeden hal çaresine bakarsınız.
5. Ailenizin maneviyatını artırma gayretinde olun. İbadetlerinizi, sohbetlerinizi ailecek yapmaya çalışın. Yemeği tüm ile fertleri ile birlikte yemeğe özen gösterin.
6. Çocuğunuzun öğretmenleri ile işbirliği içinde olmalısınız. Bu önemli bir adımdır. Çünkü evlatlarımız günün büyük bir bölümünde okulda bulunurlar. Çocuğunuz okulda da kendisi ile ilgilendiğinizin farkına varsın.
7. Anne baba olarak tepkinizi belli edin. Üzüntünüzü dile getirin. Fakat şiddete, kabalığa asla başvurmayın. Tatlı dil, her zaman işe yarar. Kabalık ise işleri çıkmaza sokar.
8. Bir çok zararlı alışkanlık, kötü çevre ve arkadaş sebebiyle çocukta nükseder. Bu sebeple anne babanın çocuğun arkadaş çevresini tanıması hatta arkadaşlarının ailesi ile tanışması önemlidir. Ayrıca gencin girdiği sosyal ortamları, takip ettiği internet sitelerini ve yayınları bilmek onu yönlendirmede ebeveyne yardmcı olacaktır.
9. Eğer anne baba çocuğundan şüpheleniyorsa dışarıda da onu gözlemlenmesi gerekebilir. Çevresindeki iyi arkadaşlarından yardım alınabilir. Dolaylı olarak bunu yapmanız işinizi kolaylaştırır. Bu gözlemde takip imajı verecek davranışlardan kaçınmak önemlidir.
10. Çocuğunuzun dünyasına girmeye çalışın. Onun dünyasına girmek ve onu anlamak için önce iyi bir dinleyici olun. Çocuğunuzu dinlerken yorum yapmayın, ona nasihat etmeye çalışmayın, sadece onu dinleyin. Jest ve mimiklerinizle onu gerçekten dinlediğinizi onun hissetmesini sağlayın.
11. Şefkatinizi, sevginizi ona her durumda hissettirin. Ayrıca çocuğunuzun bunu hissetmesini sağlayın. Evladınız çözümü sizde aramalı başka yerlerde değil. ‘Ben çocuğumu uyurken, arkasından severim’ anlayışı doru değildir.
12. Çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirmek için daha çok çaba gösterin. Zira aileler çocukları ile yeteri kadar ilgilenmediklerinden, evlatlarının kötü alışkanlık edindiğini uzun zaman sonra öğrenebiliyorlar.
13. Korkuya dayalı değil, sevgi ve saygıya dayalı bir eğitim modeli benimsemelisiniz. Sevgi ile kalıcı ve güzel davranışları ona daha kolay kazandırabilirsiniz.
14. Anne-baba alarak sizlerin de sigara vb kötü alışkanlıklardan uzak durmanız gerektiğini unutmayın. Kendisi sigara içen bir anne veya baba çocuğuna ne kadar yardımcı olabilir acaba?
15. Aile prensipleriniz hakkında zaman zaman çocuğunuzla konuşun. Özellikle zararlı alışkanlıklar konusunda hassas olduğunuzu dile getirin.
16. Çocuğunuzun zararlı alışkanlıklara başladığını duyduğunuzda bunu aile içinde konuşmamanız veya sorunu görmezlikten gelmeye çalışmanız doğru bir yaklaşım değildir. Güzel bir uslupla onunla konuşmaya çalışın. Çözüm için beraber karar almak için yönlendirici olun.
17. Bazen çocuğunuzdan hoşlanmadığınız sözler ve cevaplar duyabilirsiniz. Onun çocuk ve delikanlı olduğunu unutmayın. Sinirlenmeyin. Doğru söyleyiş tarzını ona güzellikle hatırlatın.
18. Anne baba olarak sabırlı, hoşgörülü, anlayışlı, tutarlı ve prensip sahibi olduğu izlenimini çocuğun zihninde her zaman canlı tutmaya çalışın.
19. Anne baba olarak çocuğunuzu bu kötü alışkanlıktan ‘nasıl kurtarabiliriz’ in çarelerini aramalısınız. Ebeveynlerin birlikte hareket etmesi, tutum birliği içinde olması çok önemlidir. Bu sebeple anne veya baba çocuğu hakkında kötü bir şey duyduğunda bunu birbirinden saklamamalıdır. Birlikte bir çözüm bulmaya çalışmalıdırlar.
20. Gerektiğinde uzman desteği almayı da ihmal etmeyin.
Sağlıklı ve güzel ahlaklı çocuklar yetiştirmeniz dileklerimizle…
Nesihan&Eyyüp BEYHAN
Merhaba,
14, 6 ve 4 yaşlarında 3 kızım var. Büyük kızımla çok problem yaşıyoruz. Yaşıtlarından büyük gösteriyor ve erken buluğa girdi. Ne ara bu hale geldi çocuk anlayamadan karşımda ağzı bozuk küfürbaz bir kız buldum.(arka arkaya 2 çocuk olunca onu ihmal ettik herhalde...)
Büyüklerine karşı saygısız, küçüklerini hırpalayıcı. Okulda kurallara uymayan. Ha bire problemlerle bizi uğraştıran. En çok zoruma giden de bize karşı çok saygısız ve ukala olması.
Kendi hatalarını hiç görmüyor. Çok konuşuyoruz. Bazen yumuşuyor düzelir gibi oluyor sonra yine aynı. Baba çok asabi ve sert davranıyor. Biz ne dersek diyelim ne kadar doğruyu göstersek de o kendi kafasındakini yapıyor. Anneye babaya saygı yok. Defol git , geri zekalı gibi laflar söylüyor bize. Babasından nefret ediyor. Ama alış veriş konusunda istediğini aldırana kadar da çok iyi, sonra her şey bitiyor. Aynı tavırlar devam ediyor.
Arkadaş seçimi de hiç iyi değil. Nerde okulun vukuatlı öğrencileri var onlarla arkadaş oluyor. Kardeşlerine de kötü örnek oluyor. En küçük kızım da onun gibi davranmaya başladı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Dün gece çok kötü tartıştı babasıyla. Okul hayatın sona erdi artık dedi babası. Dövecek diye çok korktum.Vicdan duygusu gelişmedi. Onu ne kadar sevdiğimizi anlamıyor. Yaptığımız fedakarlıkları görmüyor. Hep istiyor hep istiyor. Ama kendi hiç bir şey vermiyor. Zamane çocukları hep böyle zamanla düzelir mi demeliyim.Üzerine fazla gitmemeli miyim? Psikologa bile götürdüm, Annen suçlu demiş çocuğa.
Benim en büyük derdim ahlakı. Ne yapmalıyım nasıl davranmalıyım?Çok çaresiz hissediyorum kendimi. Diğer küçüklerin de bu hale gelmemesi için ne yapmalıyım?Çocuğumu nasıl korumalıyım. Şimdiden teşekkür ederim..
Fadime Günaltın / 08 06 2010
Merhaba hanımefendi!
Bu zamanda 3 çocuk büyütmek gerçekten zor bir iş. Anladığım kadarıyla büyük kızınız ergenlik dönemi sendromu belirtilerini gösteriyor ve bariz bir kardeş kıskançlığı söz konusu.... Sizi dinlememesi, karşı gelmesi ve asi davranışları tipik ergenlik belirtileridir; davranışlar konusunda kızınızı başka çocuklarla kıyaslamayın çünkü her çocuk ergenliği farklı yaşar bunun nedeni ise ana-babanın çocuklara farklı yaklaşımı ve her çocuğun yaşadıkları kendilerine özgüdür.
Aile içinde yeterince ilgi görmediğini, sevilmediğini düşünen çocuk bu konudaki açlığını dışarıda arkadaş ortamında arar, arkadaş seçerken de yaşıtlarının davranışlarının olumlu olmasından çok kim onu dinliyor değer veriyor ise o kişilerle arkadaş olur.
Ayrıca sanırım kızınız evde ana ve babadan farklı tavırlar görüyor, bir tutarsızlık söz konusu...
Size önerilerim şöyle:
1- Anne Baba Olarak Ortak Tavır Sergileyin
Eşinizle oturun bu konuyu ciddi bir şekilde ele alın, ne yapabileceğinizi, kızınızın hangi davranışlarını kabul edip hangilerini beğenmediğinizi belirleyin. Yani size göre yanlış olan bir davranış eşinize göre doğru olmamalı… Ortak kararlar almalısınız. Yani tutarsızlığı ortadan kaldırmalısınız... Kızınız yanlış bir davranış yaptığında eşiniz bu duruma sert tepki verirken siz is korumacı yaklaşmamalısınız. Kararlarınız netleştikten sonra kızınızı karşınıza alıp onu sevdiğinizi, ona değer verdiğinizi hem sözle hem de davranışlarla ona belirtin. Onun hangi davranışlarını beğenmediğinizi, nedeni ve bu davranışların yerine ondan neler beklediğinizi, hangi davranışları sergilemesi gerektiğini, eğer ondan istemediğiniz davranışları yapmaya devam ederse karşılığında ceza olarak neyle karşılaşacağını açık dille belirtin. Ceza gerektiren bir davranış yaptığında ise eşinizle bu konuda tutarlı yaklaşın. Örneğin yaptığı yanlış bir davranışından dolayı eğer ceza olarak hafta sonu dışarı çıkmamak, tv seyretmemek varsa kesinlikle taviz vermeden (kızınız ağlasa da ) bu cezayı uygulayın...
2- Ceza Çocuğun Davranışına Verilmelidir
Verilebilecek cezalar konusunda kısaca şunu söyleyebilirim: Cezalar çocuğun kişiliğine değil; davranışlarına verilir. Cezalı dönemde çocukla küsmek konuşmamak olmaz, seni sevmiyorum cümleleri kullanılmamalı. cezada çocuğa bağırmak hakaret etmek, dövmek yoktur bunlar ters etki yapar; ceza sadece çocuğu sevdiği şeylerden men etmektir...
3- Kızınıza Zaman Ayırın
Baba işten geldiğinde kızınızla günde 5 dakika bile ilgilense onunla sohbet etmeye çalışsa onu dinlese çok işe yarar. Baba eve gelir gelmez kardeşlerle ilgilenirse ya da tv karşısına geçerse diyalog gelişmez... Babayla kızınızın sağlıklı iletişim geliştirmelerine katkıda bulunmaya çalışın.
4- Sabırlı Olun
Sabredin...Ergenlik dönemi fırtınalı bir evredir, kızınızın olumlu davranış geliştirmesi için ona zaman tanıyın ve ana-baba olarak ona örnek olun.
5- Yaz Tatili Fırsatını İyi Değerlendirin
Yaz tatili güzel bir fırsattır. Bu dönemde ona sosyal etkinli bir ortam sunun. Belediyelerin yaz okulları var. Onu yaz okulunda istediği bir etkinliği yapması konusunda teşvik edin, mümkünse anne-baba olarak kızınızın elinden tutup bu yaz okuluna beraber götürürün… Bu sayede hem çevresi genişleyecek, hem farklı davranışlara sahip arkadaşlar edinecek, hem sizin ona değer verdiğinizi düşünecek...
6- Çocuğunuzu Başkalarıyla Kıyaslamaktan Kaçının
Kesinlikle kızınızı başka çocuklarla kıyaslamayın....!
Selam ve dua ile...
Osman HATUN
Uzman Psikolojik Danışman
Merhaba
Benim sorum dünürler arası ilişki üzerine olacak. Evleneli 9 ay olmasına rağmen eşimin ailesi benim ailemi bayramlarda dahil olmak üzere arayıp sormadı. Nişanlılık döneminde sıcak, samimi bir ilişkileri vardı, ancak düğün esnasında yaşanan ve her düğünde olması muhtemel ufak tefek çaplı sorunlar iki tarafı birbirinden uzaklaştırdı. Ben damat tarafının düğünden sonra daha çok arayıp sorması gereken taraf olduğunu düşünüyorum. Karşı tarafa kızınızı aldık, artık sizinle işimiz bitti gibi bir izlenim vermemek için, ama maalesef benim ailemde şu anda böyle bir izlenim oluşmuş durumda… Eşim bu durumun farkında değil sanırım. Ona da söylemeye çekiniyorum. Çünkü hemen kendi ailesini savunma pozisyonuna geçeceğinden eminim, kayınvalide ve kayınpederimle de direk konuşursam nasıl tepki verirler tahmin edemiyorum…Bu diyalog eksikliği beni çok üzüyor, ne yapabileceğim konusunda yardımcı olursanız çok memnun olurum… Esra Yılmaz / 20 05 2010
Merhaba Esra Hanım,
Düğün esnasında dünürler arasında sıkıntı yaşanmış olabilir. Ama önemli olan olayları büyütmeden hiçbir şey olmamış gibi sıcak davranılmasıdır. Şuan sizi üzen durumu düğün günü yaşanan probleme bağlamayın. Çünkü yaşadığınız sorunun bir çok nedeni olabilir.
Tarafların birbirlerini sık sık araması sizin birlikteliğiniz için çok da hayati öneme sahip değildir. Siz, eşinizin ailesi ile güzel geçinmeye devam edin. Şimdilik kimseye bu durumu açmanıza gerek yok. Eşiniz ailenizi arayıp soruyorsa saygıda kusur etmiyorsa sorun yoktur.
Evlilikle beraber artık iki aileniz olduğunu unutmayın. Eşler olarak size düşen vazife iki ailenizin de gönüllerine girmek. Saygı ve sevgi dolu bir yaklaşımla onlarla iletişiminizi devam ettirmektir. Siz bu kadarından sorumlusunuz.
Ailelerinizin bir birleri ile iletişimin artmasında sizin çabanız oldukça önemli. Öncelik erkek ailesinin, diye de bir beklentiye girmeyin. Çünkü siz her iki tarafla birlikte bir aile oldunuz.
Aileler aynı şehirde mi yaşıyor? Böyle ise eşinizle birlikte iki tarafı da sık sık ziyaret edip gönüllerini hoş edin. Onların birbirleri ile ilgili hoş sözlerini iletin aralarını ısındırın.
Mesela, bu iki aileyi birbirine yakınlaştırmak için aileniz göndermiş gibi, eşinizin ailesine hediye yapabilirsiniz.
Eşinizin ailesini kendi ailenizin durumundan eşinizle beraber haberdar etmeye çalışın. Onları bir vesile ile birbirleri ile görüştürmeye çalışın.
Aceleye gerek yok. Zamanla daha güzel olur inşallah. Zihninize gelen "Kız evi ile işimiz bitti" düşüncesi sağlıklı değil.
Unutmayın ki pek çok dünür düğün sonrası epeyce süre birbirlerini arayıp sormayabiliyor. Fakat Allah katında en hayırlı olan taraf, sıla-i rahmi (akrabalık bağını) devam ettirendir. Akrabasını koruyup, gözeten taraftır. Bir de bu pencereden bakın.
Siz yuvanızda mutluluk atmosferini güzelce sağlam temeller üzerine inşa edin yeter.
Her şey gönlünüzce olsun.
Hoşakalın…
Neslihan Beyhan
İki kızım var. Biri 15 diğeri 12 yaşında. Geçen gün cebimden izinsiz para aldıklarını fark ettim. Onlara daha hiç bir şey söylemedim. Acaba ne yapmam lazım, diye ilk önce size başvuruyorum. Teşekkürler... Avni / 14 05 2010
Merhaba!
Böyle bir durumda nasıl davranacağınızı bilmeden önce bunu düşünmeniz son derece önemli...
İlk olarak çocuklarınızın bu davranışlarının nedenlerini açık yüreklilikle ve onları yargılamadan, kendinizi hazır hissettiğiniz uygun bir zamanda kızlarınızla konuşun. Onları anlamaya çalışın ve bu davranışın neden yanlış olduğunu ve onların bu davranışından hoşnut olmadığınızı belirtin...
Bu süreçte lütfen sakin olun, onlarla sakin konuşun, onların sizin için ne kadar önemli olduğunu belirtin ve bu konuşmayı ve aşağıda yazdığım öneriyi eşinizle beraber kızlarınıza paylaşın.
İkinci olarak onlara aidiyet duygusu ve sorumluluk bilinci kazandırmaya çalışın. Mesela, para konusunda onlara ilk başta günlük harçlık verin, birkaç ay sonra da onlara haftalık harçlık verin.
Örneğin, günde 1 lira veriyorsanız birkaç ay sonra kızlarınıza haftalık olarak 5 lira verin. Bu 5 lirayı ister bir günde ister bir haftada harcayabileceklerini; isterlerse paralarını biriktirerek almak istedikleri bir şeyi daha sonra alabileceklerini söyleyin.
Harçlıkları hafta sonu gelmeden biterse kesinlikle onlara hafta başına kadar harçlık alamayacaklarını hatırlatın.
Bu şekilde onlarda hem aidiyet duygusu kazandırmaya hem de onları tutumlu olmaya alıştırmış olursunuz.
Selam ve dua ile...
Osman Hatun
Uzm. Psk. Danışman
Merhaba,
İçinde bulunduğum durumu sizlerle paylaşmak ve yardımınızı talep etmekteyim. Özellikle sizlerle istişare etmek istiyorum.
Evlilik noktasında yakınlarımın bana ''nasıl bir eş istersin'' sorusuna karşılık olarak; beni rabbime yakınlaştıracak, takvalı, edebe ve adaba önem veren saliha bir zevce isterim demiştim.
Bir süre sonra kuzenim ile aynı yurt ortamında hafızlık eğitimi almış bir hanım ile görüştürüldük.
İlk gördüğümde yeterince etkilendiğimi, heyecanlandığımı söyleyebilirim. İki gün sonra kız tarafının cevaplarının olumlu olduğunu, tanışmak istediklerini ifade ettiler ve 15 günlük bir telefon görüşmemiz oldu. Bu süre zarfında iyi yol alabildiğimize inanıyordum.
Ben ve sen kavramını kaldırmıştık, biz diye konuşuyorduk artık. Biz şöyle yaparız, böyle yaparız diyebiliyorduk.
Gerçekten bana bahsedildiği gibi cana yakın, ahlaklı, terbiyeli bir kişiliği vardı. Tanıdığım kadarıyla uyumlu gibiydik.
İçimde acaba yanlış bir karar mı alıyorum korkusu azalmıştı artık. İkinci kez karşılıklı görüştüğümüzde durum biraz değişti. İyi bir görüşme olmuştu ama kaçamak gözlerle birbirimize bakarken iç alemimde ''ömür boyu yaşayacağım kişi bu mu?? Doğru bir şey mi yapıyorum? Önceki gibi ona karşı heyecanda yoktu aslında''diye içimden bir an geçirmiştim. Ama bu düşüncelerin üzerinde durmayıp, bir şeyler paylaştıkça kaynaşırız düşüncesine girdim. (doğru bir düşünce midir bilemiyorum).
Önemli olanın takva, ahlak, kişilik uyumu olduğunu düşünerekten olumlu bir şekilde görüşmeği bitirdik. Akşam yine telefon ile görüşecektik ki, arayacağım saatten kısa bir süre önce ''ben evliliğe hazır değilim ben yapamayacağım. Hakkını helal et, nasip değilmiş..." tarzı bir mesaj geldi. Bende birden ter boşaldı, üzülmüştüm. Ablasına gerekçesini sorduğumuzda elektrik alamadığını ve evlilikten abartılı korktuğunu ifade etmiş. Ailesi görüşmemizi istese de kendisi istememişti.
Bu olayın ardından uzun bir süre geçmesine rağmen onun hakkında duyduğum en basit bir şey bile bende olumsuz etki uyandırmaya başladı. Unutmak istesem de unutamıyorum. Çok duygusal birisiyim ondan mı, ilkleri yaşadığımdan mı? Veya etkilenmişim ama farkında mı değilim, bilemiyorum.
Elektrik veya aşk beklentisi olan bir kişi olmadığımı ifade etmeliyim. Aşık olunan kişiyle evlenmekten ziyade evlenebileceğim kişiliğe aşık olmak, sevgi beslemek isterim. Bu kişi ile tekrar denemek isterim ama sizinle istişare etmek istedim. Sonuçta hayati bir karar alınacağı için tekrar deneme noktasında yanlış bir şey yapıp yapmadığım noktasında yardımcı olursanız sevinirim.
Ben bu kişi ile tekrar deneme yoluna girmeli miyim, yoksa aranılan kriterlerde etkilenebileceğim ve ikna edilmeksizin karşılıklı evet diyebileceğimiz yeni bir eş adayı arayışında olmamı mı önerirsiniz.
Bizim birlikteliğimize engel olan tek sebep yeteri kadar elektrik alamamak. Bu sebepten dolayı ayrılmak doğru bir karar mı? Zamanla bir şeyler paylaştıkça sevgi zuhur eder mi bilemiyorum. Evlilikte sevgi önemli ama zamanla''ya olmazsa diye'' korkuyorum.
Uzun uzun yazmamdan içimdeki sıkıntının ne denli olduğunu anlamışsınızdır. İzlemem gereken rotayı belirtirseniz hoşnut olurum. Ayrıca sizlerin de tavsiye ettiği gibi, her namaz sonrası Ayet-i kerime'de geçtiği şekilde dua üzere olmanın önemine yürekten inanıyorum.
Hakkınızı helal ediniz, vaktinizi aldım. Selam ve dua ile. En güzel olana emanet olunuz. Yasin Serkan BAYSAL / 27 05 2010
Merhaba Yasin Bey,
Öncelikle böyle ciddi bir konuyu iyice ölçüp biçme, bunun için nefsinin dilini değil de çevresinde güvendiği insanlarla istişare eğiliminde olman doğru bir davranış. Bu noktada bize duyduğun güvene teşekkür ederiz. Umarım sonuç hayırlı olur.
Serkan Bey, sizden kendi kişilik profilinizi (memleket, eğitim bilgisi, hobiler vs) ve hanımefendinin kişilik profilini güzelce karşılaştır. Bazen takvalı olsun, edepli olsun bir şey olmaz diye düşünürüz ancak çok daha mutlu olunacak kişilerin bulunduğu aklımıza gelmez.
Kızcağızın çekingen davranmasının nedeni sadece korkuları ise bu korkuyu herkese karşı yaşayacaktır. Yok, eğer sizin genel duruşunuza ısınamadıysa (ki görüşme öncesinde özellikleriniz yeterince hoşuna gitseydi sizi her şeyinizle beğenecekti) o zaman yapacak bir şey yok.
Sen de artık onunla ilgili duyduklarına canını sıkmaya başlamışsın. Ayrıca yazdıklarında bir çelişki var gibi. Evlilikte aşk ve elektriğin daha sonra olabileceğine inandığını yazmışsın bununla birlikte ikinci görüşmenizde ona bakınca içinden ilk heyecanın kalmadığını duyumsamışsın.
Bana kalırsa senin durumun ilk kez böylesi yakınlık yaşamandan kaynaklanan bir bağlılık ve etkilenmişlikle alakalı. Bunu hemen atamazsın üzerinden. Karşına daha uygun kişi çıkıncaya kadar onu hatırlamaya devam etmen normal.
Çokça dua ederek dileğini, hayırlısını, gönlüne göre seni iki cihanda mutlu edecek nasibini Allah'tan tüm samimiyetinle istemeye devam et. İsteklerini ayrıntılı şekilde dile getir. Tanıştığınızda onun senin kısmetin olduğunu anlama ferasetini, istediğin eş adayında bulunmasını arzu ettiğin tüm özellikleri ayrıntılı olarak gönlünden geçir. Çünkü iki cihanı birlikte geçirmek istediğin o önemli insanı arıyorsun unutma.
Önemli olan bir an önce evlenmek, sevgi, aşk gibi tatlı duyguları yaşayıvermek değil, gerçekten istediğin insanla karşılaşabilmektir. Karşına o çıktığında zaten aşkınız giderek halden hale girecek ve yıllarca sürecektir Allah’ın izniyle. Eş seçimi ile ilgili dosyamızı sanırım okudun. Oradan da istifade edebilirsin.
Şu anda hiçbir şey yapma. Madem olumsuz cevap gelmiş tüm sabırsızlığına inat dur ve bekle. Hayırlısını gözleme niyeti ile bekle.
Çevrende seni ve görüştüğün hanımı iyi tanıyan aklı başında birileri var ise onların da görüşlerini mutlaka al. Fakat unutma ki nasipten ötesi olmaz. Kendini boşuna üzme ve oyalama.
O hanım ya da senin için hayırlı olan kişi kimse, dualarının neticesinde hayırlı gelişmeler olacaktır. Yeter ki sen sırtını kâinatın Yaratıcına tam teslim şekilde dayamaya devam et. Bu esnada evlilikle ilgili eserler okuyarak kendini geliştirmeyi de unutma.
Allah gönlüne göre ve en hayırlısını bir an önce seninle karşılaştırsın ve rızası üzere yuva kurmanı nasip etsin.
İlerleyen zamanlarda iyi haberlerini okuyacağım güzel e-postalarını bekliyorum.
Neslihan BEYHAN
Site Yöneticisi
Merhaba,
Benim sorunum eşimin ailesi.
Aynı apartmanda altlı, üstlü oturuyoruz. 9 yıllık evliyim. Bir oğlum var. Bu evliliği ailem istemedi. Sebebi eşimin o zamanlar düzgün bir işi olmaması ve kirada oturacak olmasıydı. 8 yıl kirada oturdum. Ailemle çok şükür evliliğimin ilk yılı barıştım. Evlendiğimde eşimin ailesi bana maddi ve manevi hiç destek olmadı.
Çok bocaladım o zamanlar. Fakat sanırım yaşımın 18 olması ve ailemin beni karşısına alıp konuşmaması beni çok bunaltmıştı. Yıllar geçtikçe onlarında neden bu evliliğe karşı çıktığını anladım. Eşimin ailesi yardım edebilecek durumdaydı. Fakat ailemin bu evliliği istememesi onların bir bakıma işine geldi. Eşya borçları, evin ihtiyaçları, geçim vb. bir sürü borç hepsi bana ve eşime kaldı. Hiç yanımızda olmadılar. Üstüne üstlük bu durumları çalıştığım işyerinin patronu ve iş arkadaşlarım bildiği için tüm düğün masraflarını patronum karşıladı. Düğünüme sadece benim tarafımdan kız kardeşim geldi.
Bana annesi-babası ve eşim toplam 3 bilezik taktılar. Lütfen bunları anlatıp yazdığım için bana kızmayın çünkü psikoloğa gidecek durumda değilim maalesef ve bu sayfanızı görünce inanın benim sıkıntılarımı dökebileceğim bir site olduğu için çocuklar gibi sevindim, yemin ederim. Hep dışladılar beni. Düğünde taktıkları bileziği bir akrabalarından tek bir kalın bilezik alıp 3 bilezik yapıp bana takmışlar. 1 yıl sonra onu da bana ödettiler. Tabi bana bu şekilde anlatmadılar eşimin önceden aldığı bir borç dediler. 18 yaşın verdiği cahillik ve yanımda kimsenin (ailemin) olmamasından faydalanıp bunları yapmış oldum.
En kötüsü taktıkları 3 bilezikte bana kalmadı maalesef. Daha ben eşimle tanışmadan 1 yıl önce eltimden 2 bilezik almışlar. Eşimi yengesinden istemek için kayınvalidem yollayıp bilezikleri aldırmış. Yengeme kayınvalidem iki ay içinde kendisi ödeyeceğini söyleyip 1 yıl ödememiş. Bunu da bilmiyordum.
Biraz yılan hikayesi gibi oldu kusura bakmayın ama inanın aynen böyle. Uzun lafın kısası o borcuda Eşim almış gibi gösterip eltim daha bir haftalık evliyken kırk kez beni arayıp onlarıda aldı. Bu işin maddi kısmı daha çok fazla şey var tabi benden sonra 2 gelin daha aldı. Onlara setini, takısını, çeyizini her şeyini dört dörtlük yaptı. Eşyalarının borcunu son kuruşuna kadar ödedi. Ben hep dışarıdan bunları görüp üzüldüm, yıllarca ağladım. Ama şu dakikaya kadar sizden başka anlatacak kimsem olmadı. Allah binlerce kez okuduğunuz için razı olsun sizden. Manevi kısım ise daha kötü. Beni hiçbir zaman aralarına almak istemiyorlar.
Çalışıyorum çocuğuma onlar bakıyor. 8 yaşında bir oğlum var. Onu kullanıp yüzüme karşı bile binlerce kez yapıcan, edicen, çocuğuna biz bakıyoruz diye konuşuyorlar. Eşim evlendiğimizden bu güne dört beş kez iş değiştirdi. Her işten çıkışında beni borçlara soktu. Kira, fatura, geçim, ihtiyaç derken aldığım askari ücret yetmedi. Farkında oldukları halde aylarca evdeki kuru gıdalar, zeytin, peynirle idare ettim. Yinede bir gün olsun bir ihtiyacımızı görmediler. Şimdi 8 yıl kirada oturduktan ve 25.000 tl borca girdikten sonra eşim nihayet gidip konuştu. Bu seferde ikimizede ne yaptınızki bu kadar borç var deyip yalan söylediğimizi ima ettiler. Ben ve eşim durumu anlattık, yalnız olduğumuzu, kiramızın maaştan çok olduğunu söyledik. Ama yinede inanmadılar.
En sonunda biz yardım edemeyiz dediler ben depresyona girdim 3 ay sinir hapı kullandım tam 12 kilo aldım ve şimdi alttaki oğullarınıda evden kovmaktan beter ettiler. Biz oraya geçtik, keşke geçmez olaydık. Sorunlar daha saymakla bitmez. Kayınvalideme de, kayınpederime de Allah şahidim olsun, diğer tüm gelini ve çocuklarının içinde en iyi, en saygılı davranan ben ve eşim. Eşim kaç kez konuşma, ilgilenme diyor ama ben yapamıyorum, Böyle yapınca da arkamdan çok afedersiniz o saf, o enayi nasıl olsa bir şey demiyor diyip daha da üstüme çıkıyorlar.
Ben orda daha beter oldum. Lütfen neden böyle oluyor ve nasıl bu sıkıntılardan kurtulurum bana bir akıl verin, bir yol gösterin. Kafam çok karışık fakat ben yinede saygısızlık yapmak, kötü olmak istemiyorum.
Keşke ailem yanımda olsa 9 yıldır evliyim bir kez bile evime gelmediler tabi buda onların işine yaradı. Ezen ezdi, hor gören gördü, lafların bini bin para.
Acilen Cevap Bekliyorum
ALLAH RIZASI İÇİN… Kardelen / 03 07 2010
Merhaba,
e-Postanızı okuduktan sonra hemen cevap yazmamayı tercih ettim, çünkü durumunuz bir kaç açıdan değerlendirmeli diye düşündüm. Ve aşama aşama sorunuzu cevaplamaya çalıştım.
18 yaşında, ailenizin olumsuz yaklaşımına rağmen evlilik gibi ciddi bir yapıyı kurmaya karar vermeniz yeteri kadar aklı başında kararlar alabilecek yaşa geldiğinizi gösteriyor. Patronunuz ve iş arkadaşlarınız da düğün zamanı size destek vermiş. Demek ki sevilen, işini iyi yapabilen hoş geçimli bir kişiliğe sahipsiniz.
Aileniz sizin beğendiğiniz adaya karşı çıktı çünkü eş adayının kızlarını geçindirebilecek bir işi olmadığı gibi kira ödeme zorunluluğu vardı.
Görünen köy kılavuz istemedi. Siz evlendikten sonra çekebileceğiniz sıkıntıları aslında başından biliyordunuz. Ancak eltinizin evliliğinde yapılan farklı uygulama sizi üzdü.
Değerli Kardeşim,
Kendi ayağı ile, ailesini atarak koşa koşa gelen bir kıza şaşalı düğün yapan, çok değer veren bir erkek tarafı ben pek duymadım. İstisnalar tabiî ki vardır ama kaideyi bozamıyor malesef.
Kız evi naz evidir, kız tarafı çok istekli davranırsa kız isterse kaçmamış olsun yine de kıymeti düşük olur. Kız evleninceye kadar emaneti babasının üzerindedir. O yüzden eşinin evine gidinceye kadar babasını ne kadar el üstünde tutar onu ne kadar sayarsa eşinden ve onun ailesinden o nisbette ilgi görür. Dar zamanlarında da babasının desteğini o nisbette görecektir.
Onları incittiğinizde ise bu yaşanılanlar başa gelebiliyor.
Size tavsiyem ailenizle ilişkinizi daha olumluya taşımaya gayret gösterin. Onları en ufak şekilde suçlamayın. Beni sahiplenselerdi vs sözlerinizi onlara asla söylemeyin. Tam tersine onların gönlünü, rızasını almadan evlendiğiniz için çok pişman olduğunuzu vs bildirin. Ve bu durumu, olumlu, cana yakın davranışlarınızla destekleyin.
Eşinizin ailesi kısmına bakalım biraz da.
Sizi saf bulmaları hiç de önemli değil. Sizin işinizi görüyorlarsa çok da samimi olmadan, ekonomik sıkıntıdan kurtuluncaya kadar sabredin. Ne de olsa şu anda onların desteğine muhtaçsınız. Hem evlerinde oturun hem de çocuğunuzun bakımı noktasında desteklerini almaya devam edin. Olaylara çok fazla karışmayın. Diğer gelinlere farklı yaklaşılması sizin evlenme tarzınızla da ilgili. Bunlara kafanızı çok takarsanız çekememezlik, haset gibi duygular içinizi bunaltır. Siz, Allah'ın izniyle maddi olarak çok daha iyi durumlara gelecek ve her şeyin en güzelini elde edeceksiniz. Buna inanın. Ve kafanızı bu konuya takmayın. Şu anda imtihan dönemindesiniz. Kul nimet zamanı şükredip şımarmazsa, mihnet yani sıkıntı zamanı sabredip isyan etmezse dünya hayatında da ahret hayatında da mutlu ve huzurlu olur.
Kendinizi eşinizin ailesine çok da ezik göstermeme adına şu yaklaşımı öneririm: Dost ve akraba meclislerinde hikmetli sohbetleriniz olsun. Bu sohbetlerde incitmeyen göndermelerle aslında her şeyin farkında olduğunuzu ancak Allah rızası için sabrettiğinizi hissettirin. Büyüklere saygı ve merhamet konusunda duyarlı olduğunuzu ancak bu saygılı davranışların kıymetini bilmeyen kimselerin ise hiç hoş olmayan durumlarla karşılaşabileceğini hissettirin. Bu anlamda mesajlar veren hikaye ve menkıbelerle sözlerinizi süsleyin.
Psikolog desteğine şimdilik gerek duyacağınızı düşünmüyorum. Tabi hayatınızı olumsuz etkileyecek depresyon belirtileri yoksa.
Zira yazınızdan anladığım kadarıyla kendine güveni olan başarılı olmaya müsait birine benziyorsunuz. Sadece düşünme stiliniz yanlış yönlendirmeler altında.
Tavsiyem kişisel gelişim kitapları ve dergileri okumanız ve eşinizi de buna teşvik etmeniz yönünde.
Eşinizi öyle sevin ve onu öyle yüreklendirin ki daha gayretli ve başarılı olma için içinde bir enerji oluşsun. Küçük küçük ticaret yapabilir zamanla işinizi büyütebilirsiniz. Eşinizin kendisini geliştirmesi önemli konularda sertifika vb alarak daha iyi şartlarda çalışmasını sağlayabilirsiniz. Tabi bunları ona direk söylemeniz yaptırmaya çalışmanız değil onun istemesi gerekiyor.
Belediyenin açtığı ücretsiz kurslarla bilgisayar, muhasebe, İngilizce vb öğrenebilirsiniz. Çevrenizin desteği ile daha farklı açılımlara girebilir zamanla kendi işyerinizi açabilirisiniz. Her zaman böyle bir hedefiniz, insanlara muhtaç olmaktan kurtulma niyetiniz bulunmalı. Aksi takdirde kaynatanız size çok iyi davransa dahi onlara muhtaç durumda bulunma psikolojisinden kurtulamazsınız.
Özetle, önceden yaşanılanları cahilliğinize verip, başınıza gelenleri yanlışlarınızın bir kefareti gibi görmenizi, eşinizi sevdiğiniz için göze aldığınız zorlu bir hayatı üf demeden göğüslediğinizi göstermenizi, "Ne yaparız da daha iyi standartlarda bir yaşantıya ulaşırız" sorusunu eşinizle birlikte sorarak aile hedefi belirlemenizi ve her ne yaşanırsa yaşansın birbirinize sevgi ve saygınızı asla yitirmemenizi öneririm.
Onu suçlayıcı konuşmadığınız gibi size de aşağılayıcı konuşturmayın kimseyi.
Kayınvalideniz yüzünüze karşı veya arkanızdan konuştuğunda duyduğunuz üzüntüyü kendisine bildirin. Onları çok sevdiğinizi ve saydığınızı ama böyle konuşmaların çok üzücü ve günah olduğunu tatlı dille paylaşın. Tabiî ki hiçbir zaman onlarla kötü olmayın. Dengeyi yakalamakta fayda var.
Gerektiğinde bulunduğunuz yerdeki bir uzmandan destek almayı ihmal etmeyin.
Huzur ve mutluluk dolu günler dilerim...
Neslihan BEYHAN
Evleneli 1 ay oldu her gün ayrı bi sıkıntı yaşıyoruz. Eşimin ailesiyle altlı üstlü oturuoruz. Eşim ailesiyle anlaşamıyor. Aile bağları sıcak değil. Bizde de tam tersi.
Eşimle 6 yıllık birlikteliğimiz var ama şu son 3 aydır benim aileme takmış durumda, hepsinden nefret ediyor. Ufacık lafları batar hale geldi. Gün geçtikçe sorunlarda büyümeye başladı. Çok sıkılmaya başladım. Ne yapmam gerekiyor. Allah rızası için yardım edin. nilay / 10 07 2010
Merhaba,
Altı yıllık birlikteliğin ardından evliliğin ilk dönemlerinde sıkıntı yaşamamak neredeyse mümkün değildir. İlişki belirli bir olgunluğa ulaşmış, aslında evliliğin ilk dönemleri çoktan yaşanmış. Şuanda evliliğin orta dönemlerini yani çatışma sürecini yaşıyorsunuz. Çevrenizde aile sorunu yaşamasaydınız dahi eşinizle ilk zamanlar sorun olacak şeyler çıkabilecekti. Dış sorunlar bazen evliliğin daha olgunlaşmasına sağlamlaşmasına, eşlerin birbirlerine daha çok bağlanmasına vesile olur. Yeterki birbirinizle saygı ve sevgi anlayışının dışına çıkmadan, eleştirmeden, ben dili ile ve yapıcı-çözümcü şekilde iletişim kurmayı başarın.
Sabredin. Akıllıca darvranır, evlilik geminizi sağ salim limana çıkarma hedefi edinirseniz ilk zamanların coşkulu ve aşk dolu güzellikleri tekrar dönecektir. Evlilik bilinci ile ilgili bol okuma yapın.
Eşinizle aileniz arasındaki görünmeyen gerginlik düğün zamanı gerginliği olabilir. Genellikle düğünden hemen önce kız tarafı ile erkek tarafı arasında aslında çok da önemli olmayan fakat şeytanın kışkırtmasıyla ciddi görülen sıkıntılar yaşanır. Bu konuda eşinizin üzerine gitmeyin.
Eşinizle ailenizi çok sık biraraya getimeyin. Sadece aralarının ısınması için örtülü girişimlerde bulunun ve en önemlisi kalpleri birbirine ısındıran Yaratıcıya dua edin.
Günlük diğer sıkıntıları da tatlı dille konuşarak çözmeye özen gösterin. Hiçbir şey yomuş gibi sorunları örtmek doğru olmadığı gibi meseleyi gergin zamanlarda üzerine giderek ve büyüterek konuşmak da doğru değildir.
Eşiniz ailesi ile güzel geçinemediğine göre evlerinizin bu denli yakın olması da doğru olmayabilir. İmkan bulunca daha uzak fakat görüşülebilecek mesa feye taşınabilirsiniz.
Evliliğinizde iki cihan saadeti diler hayırlı haberlerinizi bekleriz.
Neslihan BEYHAN
26 yaşında 6 senelik evli bir bayanım, kayınvalidemlerle kalıyoruz. Kayınpederim gıda üzerine esnaf. Eşim de babasıyla çalışıyor. Eşimin hiçbir mal varlığı yok. Kayınpederimin maddi durumu oldukça iyi. Kirada evi var yine ev alacak. Biz ayrı eve çıkmak istiyoruz ama izin vermiyor. Dükkandan eşime birşey de vermiyor. Ayrıca kızımızı kreşe vermeyi düşünüyoruz ama para veremem diyor. Hatta kızımın kumbarasındaki parayı da istiyorlar. Akraba gelinleri şöyle iyi böyle iyi. Çıldıracağım artık.
Evde büyük olay çıktı bayıdım. İntahara teşebbüs ettim eşim arada kaldı. Eşimle birbirimizi seviyoruz ,eşim babasına da karşı çıkmak istemiyor. Kaınvalidem depresyonda, 35 yaşındaki kızını 4 sene önce kanserden kaybetti.
Antepten 3 oğlu tatillerde bize geliyorlar 10,13,17 yaşlarındalar.
Ayrı düzenim olsun istiyorum ama izin yok zamanı varmış. Kayınvalidem dengesiz anı anını tutmuyor.
Yardım edin lütfeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen azize kayacı / 11 07 2010
Merhaba,
Öncelikle yaşadığınız üzücü durumdan dolayı geçmiş olsun diliyor bir an önce maddi manevi huzurlu bir yuvaya kavuşmanızı temenni ediyoruz.
İntihara teşebbüs edecek kadar kontrolünüzü kaybetmeniz acilen bir psikiyatr desteği almanızı gerektirir.
Eşinizle birlikte güvenilir bir psikiyatri doktoruna görünmüşsünüzdür. Uzman desteği ile birlikte hayatınızı yeniden şekillendirecek, kendi ayaklarınızın üzerinde durabilecek güce ulaştığınızda ise ayrı iş ve ayrı ev tutma önerisinde bulunuyoruz. Eğer eşiniz babasının yanında çalışmaya devam edecekse düzenli olarak ailesini geçindirecek maaş almalı.
Eğer eşiniz durumunuzu babasına açmaya çekiniyorsa (ki ilk o açmalı) babanızın da sevdiği ve fikirlerine saygı duyduğu birini araya koyarak sizin durumunuzu onunla konuşmasını sağlamanız sorunların daha kolay halledilmesini sağlayacaktır.
Eşinizle beraber babanızın vereceği sert tepkilere hazırlıklı olmalısınız. Ama siz her zaman saygı ve sevginizi ihmal etmeyin. Hatta babanız bir süre sizinle ilişkiyi dahi kesebilir. Zaten hem islam büyükleri hem de konunun uzmanları tarafından tavsiye edilen de ayrı evde oturmanız.
Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Bir kaç ay sonra babanız da ayrı bir evde olmanın daha iyi olduğunu anlayacaktır. Eminim şu cümleyi de söyleyecektir: Keşke başta oğlumu ayrı bir eve çıkarsaydım. İnanın bu yaşanmış bir tecrübe. Tecrübeyi bir daha tecrübe etmeye gerek yok. Aile ilişkilerinizin, çocuklarınızın, sizin ve eşinizin mutluluğu için bu adımı kararlı ve uygun bir şekilde hayata geçirmeye çalışın. Kimseyi incitmeden inşallah çözülür.
O ortamdan uzaklaşıp kendi yuvanız için kafa yormaya, gerçekten aile olmaya başlayacaksınız. Görümcenizin ölümü siz orada olduğunuz sürece ilişkileri etkilemeye devam edecektir.
Ayrıca geçim kaynağınız, düzenli maaşınız ve ev alma imkanınız belirsiz olduğu için kayınatanız ve kayınvalidenize karşı güzel duygular besleyemeyebilirsiniz. "Azıcık aşım, kaygısız başım" demiş büyükler. Kurt'a ensen niye kalın demişler: Kendi işimi kendim görürüm ondan demiş.
Eşiniz artık babaya bağımlı olmaktan kurtulup sizi oradaki kasafetli ortamdan uzaklaştırmanın yollarını bulmakta gecikirse hem kendisini hem sizi riske atmış olacaktır.
Girişimde bulunmak için güvendiği sağlam karakterli insanlarla görüşüp gerekeni yapmakta kararlı olursa ve durumunuzun ciddiyetini anlayıp ailesinin huzuruna odaklanırsa imtihanlı günlerinizin nasıl geçiverdiğini siz dahi anlamazsınız.
Ne olursa olsun intihar düşüncesi müslümanla birarada olmaz. Yunuz (a.s) balığın karnında iken dahi dua etti ve Allah onun tövbesini, sabrını kabul etti. İmtihanı kaldırdı. Onu balığın karnından sağ salim çıkardı.
Sabırla ve duayla yardım isteyerek bu sıkıntıdan biran önce kurtulmanız eşiniz ve evlatlarınızla iki cihan saadeti yaşamanız duasıyla Allah'a emanet olun.
Neslihan BEYHAN
Site Yöneticisi
Merhaba Neslihan hanım,
Öncelikle bu tür hizmetlerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Ben aslen Konya’lıyım. İstanbul’da memurum. Bundan 2 buçuk sene önce internet vasıtasıyla bir bayan arkadaşla tanıştım. Kendisi Ankara’lı fakat Konya’da okuyor. Kapalı dinine bağlı tam aradığım insan. 5 ay süren birlikteliğimiz ufak tefek kavgalar ve internetten tanışmanın verdiği güvensizlikle bitti. 4 ay ayrı kaldıktan sonra kendisi tekrar başlayalım diye geldi ve yine devam etme kararı aldık. İlk tanışmamızın üzerinden bir yıl geçtikten sonra beni sevdiğini söyledi.
Yaklaşık 8 ay birlikteliğimiz içinde yine ufak tefek kavgalarımız yersiz düşüncelerimiz oldu. Sonunda birbirimize bittiğini bile söylemedik ve birbirimizden soğuduk. Bir iki ay görüşmedik. Sonrasında yine devam ettik. Fakat ben bu kez daha dikkatli davrandım hiçbir şekilde onunla sıkı tartışmalara girmedim, uzun süreli küslükler yaşamadım. Bu görüşmemizden biraz zaman sonra bana ısınamadığını söyledi.
Bende zamana bırakmak gerektiğini ve daha sık görüşmemiz gerektiğini söyledim. Artık her ay 2 gün istanbuldan konyaya gelip gidiyor onunla görüşüyordum. Fakat Konya’ya geldiğim birinci günün gecesi ayrılalım olmuyor dedi. Ben tekrar yüz yüze görüşelim, konuşalım öyle karar verelim dedim ve yüz yüze geldiğimizde ben sadece neden diyebildim. Sonrasında konuşamadım ve orayı ağlayarak terk ettim. Beni görünce o da ağladı. Sonra sakin bir şekilde yine görüştük bir süre askıya alalım diye karar aldık. Beni özlerse geri dönecekti. Nitekim öyle de oldu.
Şimdi ben onunla birkaç ay içinde nişan yapmak istediğimi söylüyorum (Okulu da bu sene bitti). O da beni sevdiğini fakat duygularının yetersiz olduğunu, daha yoğun duygular içinde olmasını istediğini söylüyor, tarihi daha ileri atmaya çalışıyor. Bana karşı hiçbir şekilde güven eksikliği olmadığını, benimle mutlu olacağını, benim iyi bir eş olacağımı söylüyor.
Ailesine durumu açarsa internetten dolayı çok kötü tepkilerini alacağından korkuyor ve soğukluğun bir sebebi de belki bu olabilir diyor. Bazen de duygularım yoğun olsa aileme falan bi şekilde açarım diyor. Aramızda ailesiyle benim tanıdığım ailelerimizi tanıştıracak aracı yok.
Yaşadığımız illerin farklı olması da cabası. Bu durumdan nasıl kurtulabiliriz? Yani ondaki bu soğukluğun nedeni nedir? Nasıl bi çözüm yolu bulunabilir? Ailesine evlenmek istediğimiz yalansız nasıl söylenebilir? Benimle bu kadar zaman görüşmesini ailesine söylemekten de korkuyor ayrıca. Babasının "Ben seni okumaya gönderdim sen erkek bulmuşsun demesinden korkuyor" Yardımcı olursanız çok sevinirim. Şimdiden yardımlarınız için teşekkür ederim. Çaresiz / 14 07 2010
Merhaba,
İnternet üzerinden tanışma şimdilerde çok sık çıkıyor karşımıza. Fakat bu tarz başlayan tanışma ve akabinde gerçekleşen evliliklerde, sorun çıkma olasılığının yüksek olduğu gözlemleniyor. Evliliklerde özellikle sanal alemde tanışarak yapılanlarda önemli olan çiftlerin birbirlerini çok iyi tanımaları, kendilerini neyin beklediğini iyi bilmesidir. İki taraf da birbirini araştırmalı, öğrenmesi gerekenleri soruşturmalıdır. Hanım kardeşimle sizin birbirinizi sevdiğiniz anlaşılıyor ancak Allah’tan korkan, haramı hayatından uzak tutan kimseler bu tarz bir ilişkiye ister istemez girdikten sonra pişmanlık yaşarlar.
Soğuma hissi olması bu durumdan kaynaklanmış olabilir. Sizi dış görünüş anlamında yeteri kadar beğeniyorsa, kişiliğinizi de onaylıyorsa soğuması ancak ilişkinizdeki –kendisine ve yakınlarına ters gelen- yanlış yakınlaşmalardandır diye düşünüyorum. Artık internetten de tanışılıp evlilik yapılabildiğini toplumumuz az da olsa benimsedi. Siz ailenizle talip olun. Aile büyüklerini, hatırı sayılır kimseleri araya koyun Allah’tan da hayırlısını isteyin. Bazen bizim hayır bildiğimizde şer; şer bildiğimizde hayır olabiliyor.
Eş adayınızı da süreçle ilgili sıkıntı yaşamayacağına dair ikna edin. Yani ailesi sizin yakınlaşmanızı bilmemeli. Sadece tanıştınız ve ciddi düşünmeye uygun kişiler olduğunuzu fark ettiniz şeklinde bilmeliler. Detaylara girmenize gerek yok. Sizi seviyorsa cesur olmalı ve ailesine açık ve net şekilde usule ve edebe uygun şekilde medeni cesaretini ortaya koyarak tercihini bildirebilmeli. Ailesinin istediği adayı kendisi beğenebilecek; onunla uyum sağlayabilecek mi?
Şunu özellikle belirtmek isterim ki siz internetten tanışıp birbirinize hep güzel ve olumlu yanlarınızı gösterdiniz. Son derece anlayışlı olmaya özen gösteriyorsunuz. Evlenmeye karar verirseniz mutlaka Evlilik sonrası için danışmalık almanızı ve ilişkinizi sağlam zemin üzerine inşa etmenizi öneririm. Sitemizdeki eş seçimi (http://www.ailedanismanim.com/?p=51) dosyasını da mutlaka okuyun.
Bunu başarabilen sağlam karakterli insanlar var.
Umarım her şey hayırlı bir şekilde gönlünüze göre olur.
İyi haberlerinizi bekliyorum.
Arkadaşlık sitesinden tanıştık evlenmek istiyoruz
21 yaşındayım. Bundan 7 ay önce bir arkadaşlık sitesinden biriyle tanıştım. Ben hiç sıcak bakmadım önceleri o ise hep kader kısmet dedi. Sağlıksız bir ortamda tanışmıştık ama o sadece tanışma vesilemiz oldu diye kandırdım hep kendimi.
Bundan bir buçuk ay önce görüştük. O Siirt ben İzmir'liyim. Önceleri olmaması için çok uğraştım ama farkında olmadan kaptırmışım kendimi.
6 ay boyunca görüştüğümüzde bir problem çıkar da kurtulurum diye bekledim ama zerre kadar bir sorunumuz olmadı. Artık kadere teslim olacaktım başka yolu yoktu görüştükten sonra aileme söyledim biraz acele ettim galiba ama oldu bir kere. Ailem de önce karşı çıktı . Kültür sorunu ve uzaklık sonra nasıl oldu bilmiyorum ikna oldular gelsinler görüşelim dendi. Bütün hazırlıklar yapıldı biletler aılndı.
Ertesi sabah yola çıkılacak bir telefon geldi. Herşey bitti. Bu kez onun babası istemiyor, uzak diyormuş. Ne gereği var, burdan da alırız sana istediğin kızı deniliyor. Ama bir kerecik olsun kader kısmet diyen olmuyor :( bizde istemezdik böyle olsun ama oldu işte güven konusunda önce kendim güvendim teyit etmek için başklarına da sorduk ne ailesinde ne de onda en ufak bi yanlış yok sorun sadece uzaklıksa bize de yazık aileler maddiyatı düşünüyolar. Ama biz hala birbirimizi çok seviyoruz.
Bize yardımcı olursanız çok seviniriz şimdiden Allah razı olsun... aslı dilek / 17 07 2010
Merhaba,
İnternet üzerinden yapılan görüşmelerin bazıları sağlıklı evlilik neticesi veriyor tabiî ki. Ancak bu oran çok düşük. O yüzden başta iyice düşünmeli evlendikten sonra acaba yapabilir miyim diye düşünmemeli.
Zira artık yuva kurduktan sonra nasıl daha mutlu, huzurlu yuvam olur niyetini taşımalıdır çiftler. Dolayısıyla siz Allah’tan hayırlısını isteyin. Hayırlı ise zaten Allah onlara da istettirir izdivacınızı.
Nitekim siz dahi ilk etapta bu denli yakınlığı ummuyordunuz. Kalpleriniz birbirine ısındırıldı. Farklı kültürlere mensup olmanız eğer aynı mekanda veya muhitte yaşamayacaksanız ciddi sorun oluşturmayabilir.
Fakat aynı evde veya çok yakın oturulup sık görüşecekseniz problemli bir evlilik yaşayabilirsiniz. Bunları iyi ölçmek gerekli. Yalnızca sevgiye bakarak yola çıkmak sonuçları olumlu yapmaya yetmiyor. Sevmek önemli bir artı ama devamı için yeterli değil. İyice düşünüp, her şeye rağmen olumlu olacağına kanaat ediyorsanız aileleri tatlılıkla ikna etmelisiniz.
Akrabalarınızdan, çevredekilerden aklı başında sözü geçen kimselerin de aracılığını rica edebilirsiniz. Hayırlı ise inşallah kolaylıkla olsun. Değilse de Allah yazdıysa bozsun. Sizin için hayırlı olan ne ise gönlünüze o sevdirilir inşallah.
Hoşçakalın
Neslihan BEYHAN
eşimle sürekli tartışıyoruz.hiçbir şeyimi beğenmiyor.sürekli şikayet edip beni aşağılıyor.ben artık yoruldum diyince o da yoruldum diyor.çocuğumuz olmadı.ben çocuk istedikçe o sinirleniyor.bende şaşırıyorum.ne zaman sinirlenecek.aman sinirlenmesin diye düşünmeken yoruldum.artık ikimizde çok yıprandık farkediyorum.benim kendisini ezdiğimi düşünüyor. halbuki o beni eziyor.küsüp barışmaktan yoruldum.aile danışmanına gidelim diyorum.kabul etmiyor.aileler konuşmuyor.ailesi bana başka oğullarına başka konuşuyor.sizce ne yapmalıyım?lütfen akıl verin. aybüke / 17 08 2010
Acilen bir aile terapistine başvurmanızı ve dualarınızı sıklaştırmanızı öneriyoruz.
İyi Niyetimin Sonucu Alaya Mı Alınıyorum?
Selamunaleyküm,
Öncelikle bundan önce yazdığım sıkıntılarım ile ilgili güzel bir açıklama yapıp beni aydınlattığınız için çok teşekkür ederim. Hakkınızı helal edin. Tavsiyelerinize uymaya çalışıyorum. Hamdolsun daha iyiyim. Her şeyi kafama takıp bunalım yapmıyorum.
Tekrar rahatsız ediyorum. Bir sorum daha olacak müsaadenizle.
Özetle yazacak olur isem; acaba benden bayağı bir yaşça büyük insanlar (teyze, yenge, kayınvalide vs.) bana hep şaka vari her bir araya gelip konuştuğumuzda beni toplum içinde küçük düşürücü, aşağılayıcı, diğer yanımdaki kişilere hep ilgili alakalı davranırken bana hep değersiz, işe yaramaz bir insanmış gibi muamele yapmaları, işleri düşmedikçe beni hiç tanımamaları, beni bulundukları ortamlarda istemeyen bir tavır takınmaları kul hakkına girer mi acaba. Ben ailemden hep büyüklere saygılı olmayı, onlara karşı sesimi dahi yükseltmemeyi öğrendim.
Şimdi örneğin sen kimsin, seni adamdan sayan mı var, sen yaşlandın artık oğlumuza yeni genç bir kadın alalım gibi basit, bir Müslümanın ağzına yakışmayacak laflara haddinden fazla maruz kalıyorum. Saygı çerçevesini aşmadan neden böyle dediklerini sorduğumda şaka yaptım diyorlar.
Sizce bu şekilde insanı kırıp, üzen sözler şaka mahiyeti taşır mı?. Bence hayır.
Ben Yüce Rabbimizin emir ve yasaklarına elimden geldiğince uymaya çalışan, huzurum bozulmasın diye çok fazla karşılık vermeyen bir insanım. Fakat bu şekilde davranan insanlar inanın beni çok üzüyor.
İslam da bir insana (yüce Rabbim şahit) saygıda kusur etmediği, 9 yıllık evliliğinde sesini bir gün bile yükseltmediği için bu şekilde davranmanın islamda yeri nedir.
Bu şekilde davranan insanlar ile ilgili bir hadis bir bildiri yüce kitabımızda mevcut mudur?
Bu dünya sınav dünyası, hep bunu bilerek hareket ederim. Şu an yer yüzündeyiz. Fakat bir diğer gerçek var ki yerin altıda var. Sabır ediyorum. Şerre karışıp kendiminde onlara benzemesini istemiyorum.
Allah rızası için bu sorumda cevaplanırsa çok sevineceğim.
Rabbü'l-âlemin'in Selamı üstünüze olsun.
Bu mübarek Ramazan-ı şerife yaklaştığımız günlerde her dileğiniz kabul olur inşallah.
Hayırlı Günler Dilerim. kardelen / 30 07 2010
Aleykümselam,
Anlattıklarınızın tamamı kul hakkına girer. Ama burada önemli olan sizin duruşunuz. Ağırlığınızı hissettirecek davranışlar sergilemelisiniz. İşe kendi kişisel sınırlarınızı belirleyerek başlayın. Öncelikle yaşadıklarınıza, kendi sınırlarınızı ve prensiplerinizi çizerek dur diyebileceğininizi düşünüyoruz. Her insanın kendine ait bir kişilik yapısı vardır. Bazı insanlar karşı tarafı üzmemek, onunla iyi geçinmek için, hoşlanmadığı ve kendisini rahatsız eden durumları da istemeden onaylayabiliyor. Ama burada sıkıntı çeken ve üzülen taraf kişinin kendisi oluyor.
Şu gerçeğin altını da çizmekte fayda var: Size ait olan sınırlar ihlal edildiğinde buna sessiz kalmanızın kimseye faydası olmaz. Sizi üzen, küçümseyen kimsenin, karşısında herhangi bir tepki bulamadığında aynı davranışları devam ettirme ihtimali yüksektir. Bunun yerine karşı tarafın yaptıklarının, sizde oluşturduğu kötü duyguyu güzel bir uslüpla iletmeniz kısa zamanda sorunlarınızı çözecektir. Kendi kişiliğinizi ve öz saygınızı korumak adına sınırlarınızı muhatabınıza bildirmeniz önemlidir. Eğer açıktan bir yanlış yapılmıyorsa siz de ilgisiz yaklaşımla hoşnutsuzluğunuzu belli edin ve o ortamda bulunmayın.
Yakınlarınıza hangi davranışların sizi rahatsız ettiğini anlatın. Ama şunu da unutmayın, bazıları sizi üzmemek için davranışlarına çeki düzen verecek ama bir kısmı sizin bu durumunuza kolay alışamayacaktır. Siz kendi sınırlarınızı güzel uslupla onlara anlatmaya devam edin. Örneğin, Beni bu şekilde alaya aldığınızı düşündüğümde kendimi kötü hissediyorum. İyi niyetimin suistimal edildiği duygusuna kapılıyorum.” gibi nezaketli cümlelerle muhatabınızı uyarın.
Ayrıca anlattıınız şeyler hakkında Kur’an’ın kesin yasaklaması vardır. Allah bir kimsenin başka bir kimseyle alay etmesini şöyle ferman buyurarak yasaklıyor: “Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” (Hucûrat 49/11).
Anlayacağınız alay ve küçümsemenin dini sorumluluğunun ağırlığı çok büyük. Bir başkasını ayıplamak mü'mine yakışmaz. Siz edebinizi Hiçbir zaman bozmayın. Kimseye yaptıkları için kin de gütmeyin. Allah'a aranızı düzeltmesi için dua edin ve yakınlarınızın sizin de taşıdığınız Allah kulu sıfatıyla ve eşref-i mahluk bir varlık olan insan olmanız cihetiyle çok önemli olduğunuzun farkına varmasını sağlayın.
Kendinizi geliştirmeyi de ihmal etmeyin.
Mutluluklar dileriz.
Neslihan&Eyyüp Beyhan
Çocuğumun Babası İle İlişkisi Kötü Olduğundan Asi Bir Evlat Oldu
Benim 18 yaşında bir oğlum var. 19 senelik evliyim, eşimin ailesi üstümüzde oturuyor. Kaynım yan tarafta. Bir tane kızları var, kızları erkek arkadaşıyla buluşmuş. Oğlumdan bilip ona çok ağır bir laf söyledi. Eltim oğluma, oğlum da bunu babasına söyledi. Eşim onlara haklı deyip herzamanki gibi onları savundu. Bu da oğlumun ağrına gitti.
Babasından nefret ediyor. Ailesinden iki senedir küsler fakat eşim hiç bir girişimde bulunmadı. Oğlum evden herşeyden uzaklaştı. Şimdi evi terkedeceğini söyledi çok üzülüyorum herkes bir akıl veriyor. Oğluma nasıl yardım edebilirim onu kaybetmek istemiyorum. Çünkü bu olaylar yaşandı, eşim gene de hep ailesini tutu. Ne hali varsa görsün diyor.
Ben anneyim, onu nasıl görmezden gelirim, yok oluşunu izlerim. Şimdi hep yaşından büyük ne oldukları belli bu olmayan insanlarla görüşüyor ve en ufak bir şeyde babasını öldüreceğini yada kötü bir şeyler olucağını ima ediyor. Artık herşeyi anlamak istediği gibi anlıyor bana her gün acaba bugün bir şeyler olucak mı diye düşündürüyor.
Bakın ben bu evde aslında hem anneyim hem de baba onu sokaklara vermek istemiyorum eşimin ailesi ben 18 sene baktım. Bu mevzulardan sonra çıkmadım onlar bana saldıracak yer arıyor. Bir anne evladını nasıl unutur nasıl umursamaz? Bir oğlum daha var bunlar asker olack vatanı koruyacak ozamana kadar destek istedim herkesten, fakat oralı bile olan yok. Ne olur bir yol gösterin. Asi bir evlat oldu.
Keşke doktora gitse ama asla gitmez babadan nefret ediyor, ona inat hep kızıcamız şeyler yapıyor. Görseniz öyle de güzel bir delikanlı ki.. Lütfen çözüm önerinizi emil adresine gönderin rica ediyorum. sadegül yalnız / 17 07 2010
Merhaba,
E-postanız net değil. Bazı cümleler kesik kesik. Olaylar arası bağlantı cümlelerini de yazmış olsaydınız duruma daha çok vakıf olurduk. Anlaşıldığı kadarıyla cevaplandıralım.
Oğlunuzun gösterdiği davranış bozuklukları babasıyla diyaloğunun olumlu olmayışından kaynaklanıyor olabilir. Bununla birlikte koruyucu, kollamacı anne modeli varsa yani eşler çocuğa tutarlılıkla yaklaşamıyorsa çocuk kendine uygun şekilde bir tarafı tutup diğerine diş bileyebilir.
Öldürme sözleri ediyor diyorsunuz. Mutlaka psikiyatr desteği alın. O Gelmese de öncelikle siz gidin doktora ve yardım isteyin. Onu da götürebilmenin yollarını arayın. En önemlisi babasının da bu süreçte yanınızda olması.
Ona güzellikle oğlunuzun istikbalinin tehlikede olduğunu, siz sahip çıkmazsanız kötü insanların elinde yanlış işlere bulaşacağını ve emeklerinizin boşa gideceğini anlatın.
Eşinizin desteği olmadan evledınıza yardımcı olmanız gerçekten güç.
Bir an önce psikiyatrik destek almayı ihmal etmeyin.
Allah yardımcınız olsun.
Neslihan BEYHAN
Merhabalar, kısaca kendimi tanıtıp benim de zaman zaman bunalıma girdiğim işin içinden çıkamadığım sorunlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Biraz zun olacak ama inşallah sabırla okursunuz. Şimdiden teşekkürler. Ben 25 yaşındayım. 5 yıllık evli ve iki yaşında bir kızım var. Eşimle tanışma, nişan, düğün hepsi 1 yıl içinde gerçekleşti. Çok mutluyduk ve ailelerin de mutlu olması bizim mutluluğumuzu daha da artırdı. Çok güzel bir gelin oldum. Ama düğün yaklaşmasına yakın özellikle nikah kıyıldıktan sonra tavırlar değişti. Bu da benim eşimin ailesinden uzaklaşmama sebep oldu. Düğün gecesi otelde kalmak istedik evde kalın dediler, balayına Antalya’ya gidelim dedik daha yakın bir yere gidin dediler. Kısacası tartışmalar ayaküstü başlamış oldu.
Düğün biti, biz otele gittik balayına. Yakın yere gittik. Onlar da arkamızdan geldiler. Balayı dönüşünde anneme uğradım neden ilk annene uğradın diye sorun çıkardılar. Eşim sesiz kaldı, aldı basını çekti gitti. Ben de dayanamadım isyan ettim. Odada kavga ettik bizi ayırmaya çalıştılar. O bana vurdu bende eşime. Ertesi gün annemin yanına gittik yüzünün hali ne dedi. Tartıştık dedim. Bunun üzerine annem kayınvalidemi aradı ve kayınvalidem de bir sürü laf ısıttı. İlk günlerim çok zor geçti nefes alamıyorum gibi geliyordu. 15 gün sonra tayinimiz çıktı ve biz gittik. Bitmek bilmeyen kavgalar ve dinmek bilmeyen ağlamalar başladı. Neden diyordum her şey bu kadar güzelken bozuldu.
Eşim benden kaçıyordu artık. Eve uğramaz oldu. Bilmediğim yabancı memlekette tek basınaydım. Çevreye karşı mutlu gibi gösteriyordum ikimizi, ama aslında çok mutsuzduk. Bir sürü borç ödedik, eşim birisine kefil olmuş ve o kişi parasını ödemeyince biz ödedik. Bunun üzerine evliliğimin 6. ayında ameliyat oldum. Annem yanıma geldi. Ameliyat olduğumun ilk günü kayınvalidem biz ne zaman gelelim dedi. Cevap veremedim, annem yanımdaydı. Çünkü ne zaman gideceğini de bilmiyordum, fazla kalmaz onu biliyorum ama bir şey söylemedim.
Eşimle tartıştık hastanede annemin yanında nasıl olurda bana böyle bir soru sorabiliyor diye. Annem 6 gün sonra gitmek zorunda kaldı. Kayınvalidemler geldi. Ve uzun süre kaldılar. Eşimle yalnız kalmak istiyordum ama eşim her akşam dışarı çıkıyordu. Eşim benim yanımda olmadı hiç. Hep ailesini tuttu. Ailesi ile tatile çıktı. Ben hep yalnız kaldım. Artık dayanamıyordum. Bitmişti her şey.
Babamlar beni yanlarına aldılar daha sonra babam eşimin babasıyla yani kayınpederimle kavga etmiş. Araya girenlerin vesilesi ile bir araya geldik. Sonra eşimin ailesi yine yanımıza geldi ve 2,5 ay bizde kaldılar. Zaman zaman isyanlarım oldu eşime dayanamıyordum artık. Kayınpederlerim bir gün sessiz sedasız çekip gitti. Eşimle tartışmalarımız yine başladı. Şimdi izindeyim, tartımsa çıkmasın diye hafta içi annemlerde hafta sonu kayınpederimde kalıyorum, susuyorum. Nasıl yaklaşabileceğimi bilemez oldum. Aileler birbirlerini istemiyor. Size anlattığım sıkıntıları nasıl aşabilirim.
Hoşça kalın...
Ecrin / 05 08 2010
Merhaba Ecrin Hanım,
E-postanızda genel hatlarıyla durumunuzu ifade etmişsiniz. Bununla birlikte konunun önemli detaylarını paylaşabileceğiniz uzun uzun konuşabileceğiniz, terapi alabileceğiniz, ehil bir uzmana acilen başvurmanızı öneririm.
Yazdıklarınızdan hareketle, eşinizle bunca yaşanan sıkıntıya rağmen bir arada olduğunuza göre birbirinizi her şeye rağmen sevdiğinizi çıkarabiliriz. Nikah zamanı ve düğün ertesi sorun yaşamayan çift pek nadirdir. Önemli olan düğün sonrasında çiftlerin kendilerine has bir yuva kurabilmeyi başarabilmesidir. Sizin evliliğinizde anahtar sorun burada. Her şeyiyle size özel bir aile olmayı başarabilmeniz için, ailelerinizi ilişkinizin, evliliğinizi ilgilendiren önemli konuların dışında tutabilmeniz gerekir.
Yanlış anlamayın ancak anladığım kadarıyla her iki ailede de ve eşinizle her ikinizde de yanlış davranışlar olmuş. Doğru tutumlar üzerine yoğunlaşırsanız yeniden mutlu günlere dönebilirsiniz. Örneğin siz kendi ailenizle tatile çıkmışsınız eşiniz kendi ailesiyle çıkmış. Aileler mücadele halinde ve sizi de etkiliyorlar. Neden birlikte olmadığınız ortamlarda dolaşıyorsunuz.
EŞ olmak birlikte ve gerçek anlamda gönül birlikteliği içinde olmaktır. Öncelikle eşinizin gönlünü yeniden kazanmanızı öneririm. Sorunların hepsini bir kenara koyun ve karşılıklı hatalarınızı unutun. Ona yeniden derin sevgiyle, hayranlıkla bağlanmayı niyetinize alın ve bu hayranlığı dozunu ayarlayarak eşinize hissettirin. Onu yeniden en güzel bir bağlılıkla kendinize yakın bulduktan sonra tatlı dille, niyetinizi söyleyerek yaşananlarla ilgili duygularınızı açıklayın.
Eğer bu konularla ilgili konuşmak olumsuz sonuç veriyorsa hiç sorgulamayın fakat yeri geldikçe de ortak tutum geliştirme kararı alın. Örneğin sizi aileniz de eşinizin ailesi de evinizde uzun kalmasın. İç işlerinize kesinlikle karışmasın. Eğer hediye, ev vs ile mihnet altına alıyorlarsa onları kabul etmeyin. Kendi emeğinizle idare edin ama alacaklınız olmasın. Aksi takdirde evinizi, ilişkinizi özelinizi yönlendirmek isteyeceklerdir.
Şu anda kayınvalidenizde ve annenizde kalıyor olmanız kaçış gibi. Sizin kendi eviniz var. Sorunlardan önce sevgi bağınızı kuvvetlendirin. Eleştirel üslubu bırakın. Eşinize iltifatlarla yaklaşın. Siz ve eviniz onun için cazip olmalısınız ki o da evinizde sizinle, size özel bir hayatı tercih etsin.
Büyüklerle bu denli içli dışlı bir evlilik ortamında ne eşler birbirlerini güzelce tanıyıp ilişkilerini düzene sokabilir, ne de sağlıklı çocuk eğitimi verilebilir.
Artık bu olanlara eşinizle bir dur demenin zamanı gelmiş. Ama önce onun gönlünü tüm kadınlık sanatınızla yeniden keşfedin. İş hayatınızın özel yaşantınızın önüne geçmesine izin vermeyin. Çocuk bakımı için dahi olsa büyüklere karşı mihnet altında kalmayın. Gerekirse güvenilir bakıcı ayarlayın.
Bunlar postanıza ilk bakışta söylenebilecekler. Güvenilir, ehil bir uzmana başvurup kendinizi toparlayın.
İyi haberlerinizi bekliyorum.
Hoşçakalın, eşinizle ve evladınızla iki cihanda mutlu bir birliktelik dilerim.
Neslihan BEYHAN
Evlilik için henüz erken mi?
Merhaba,
İlk olarak böylesine güzel bir istede emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Okudukça insan huzur buluyor. Bugün ise okuduğum yazılardan sonra çözüm bulunabilecek kanatine vardım.
Yaklaşık bir ay kadar önce kardeşimin de tanıdığı kişiliği çok düzgün, saygılı,efendi bir üsteğmen benimle tanışmak istediğini söyledi. Benim için hiç bir zaman dış görünüş öncelik olmadığı için tanışıp konuşmayı kabul ettim. Kendimce önce tanıyacaktım eğer içim ısınırsa ve gönül rahatlığıyla yoluma devam edebileceksem o zaman evet diyecektim.
Ben 20 yaşındayım o ise 31. Bunu hiç sorun etmedim kendisine bunu dile de getirdim sorduğunda.
Kendisi Kıbrıs ta görevde olduğu için ekimin ikinci haftasına kadar internet ve telefondan görüşebilecektik. Bir süre konuşmaya devam ettik. İlk haftalar çok güzel geçti. Aramızdaki sen li benli konuşmalar kalktı biz den konuşmaya başlamıştık. Fakat kendisi birden geldiğinde yüzük takmak istediğini,artık bensiz bir hayat düşünemediğini,önümüze ne engel çıkarsa çıksın bu engelleri kaldıracağına bizim evlenmemiz gerektiğin, beni uzun zamandır takip ettiğini , yaşından dolayı da bir an önce evlenmek istediğini söyleyince beynimde fırtınalar esmeye başladı. Acaba evliliğe hazır mıydım?Çünkü henüz yaşım 20 ve mesleğe geçmeme 9 ay var. Böyle şeyler zaman ister.
Ben kendimi hazır hissetmiyorum desem de ikna edemedim. Ben geldiğimde yüzük takmak istiyorum seneye de nişan ve düğün dedi. Şimdi istanbulda kursta ve her gün defalarca arıyor bense utancımdan açamıyorum. Çünkü bana hesap soracakmış,neden en başta kabul ettin neden biz li konuştun o zaman,ben aileme,arkadaşlarıma bile açıldım bu kadar ciddiyken neden şimdi geri adım atıyorsun diyeceğinden korkuyorum açıkçası.
Ben ömür boyu yaşayacağım insanı iyice tanıdıktan sonra ona evet diyebilirim. Çünkü evlilik denen şey gerçekten hayati bir karar. İki cihanda da birlikte olacağım eşimi seçme olayını böylesine basite indirgeyemem. İlk zamanlar da da bu konu hep aklımdaydı ama karşılıklı birşeyler paylaşıldıkça kaynaşırız,kişiliği çok düzgün çünkü dedim her seferinde ama olmadı. Hani derler ya elektrik alamadım, benim ki de öyle. Karşındaki insanın kişiliği her ne kadar güzel olsada yüreğin ona karşı ısınmadıkça olmuyor. Belki yanlış düşünüyorum ama benim şuanda bulunduğum durum bunu ifade ediyor.
Bana bu yaşına kadar ciddi sadece bir ilişkisinin olduğunu söyledi oda 8 ay sürmüş. ondan sonra kimse olmamış gerek işinden gerek yaşından dolayı. Şimdi ise bana hayattan kopacakken sen çıktın karşıma tutunacak dalım oldun sen gidersen yapamam ben artık,ayrıca benim yaşım geçiyor artık o yüzden seneye evlenmek istiyorum diyor. Bense bu hissettiklerimi bu söylediklerinden dolayı ona ifade edemiyorum. Oysa benim için önemli olan bir an önce evlenmek değil gerçekten istediğim insanla karşılaşmak.
Okadar çaresizim ki. Ona ifade etsem tekrar kopacak hayattan diye korkuyorum bir yandan da kendi geleceğimi düşünüyorum. Çünkü bu öyle bir karar ki bu dünyada ve ahirette de birlikte olacağın o biricik eşin olacak kişiyi seçiyorsun. Bense henüz evliliğe hazır değilim. .
Kararım için sizin gibi uzman kişilere başvurma gereği duydum. Yardımınıza ihtiyacım var. Şimdiden Allah razı olsun diyorum.
Okuyan bazı beylerimiz bana tepki gösterebilir. Ama gerçekten bunu yaşayan biliyor.
Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Tuğçe / 04 10 2010
Merhaba,
Evlilik sizin de bahsettiğiniz gibi olana kadar çok düşünülmesi olduktan sonra ise devamının sağlanması gereken çok ciddi bir kurum.
Suçluluk duygusu yaşadığınıza göre ona gerçekten çok ümit vermiş olmalısınız. Bu sizin hanenize düşülmüş olumsuz bir hesap olarak duracaktır tabi ki. Ve günün birinde bunun bedelini ödemek zorunda kalacaksınız. Fakat bedelini ödeme pahasına dahi olsa ömür boyu yaşanacak bir pişmanlıktansa zararın neresinden dönülürse iyidir.
Ona daha fazla acı çektirmeden tatlılıkla şu anda evliliği düşünmediğinizi, aranızdaki ilişki ile ilgili kalbinizin mutmain olmadığını ve kendisine mutluluklar dilediğinizi bildirin.
O da yaşı geçiyor duygusunun baskısı ile size manevi baskı uyguluyor. Belki de kendisi için yanlış olacağını bile bile sizi zorlamak istiyor. Keşke görüşmelerinizde evlilik kararı almış ciddiyetle samimi konuşmalar etmemiş, ümitlendirmemiş olsaydınız ancak artık geçen geçti.
Şimdi ileriye bakmanız gerekiyor fakat kesinlikle daha fazla sürüncemede bırakmayın.
Sevgiler...
Neslihan BEYHAN
Merhaba iyi gunler diliyorum. Şu an asker olarak görev yapmaktayım. Eşimi buralar tehlikeli olduğu için ailemin yanına bıraktım. Fakat evlendiğimizden beri ailemle ilgili problemler var. Yaşadığımız, buyuduğumuz yerler farklı dolayısıyla aderlerimiz ve anlayısımızda. Artık bu aradadaki üzücü olaylar çekilmez yere geldi. Aslında ailemin bir problemi yok ama söylediklerini sanki benim ailem bizi ayırcakmış gibi duşünüyor. Akrabalarım arasında geçen konuşmalar bizim ailede farklı onun ailesinde farklı bizim ailede espiri olarak geçen konu onun çevresince çok yanlış olarak görülebiliyor. Bu da bir sorun.
Akrabalarımın kendisine kötü davrandığını duşünüyor. Evt bazıları kötü davranıyor ben bunların farkındayım ve onlarla gorüşmüyorum. Eşim hepsini bir tutuyor. Ben eşimin annemle ve babamla benim oldugum gibi yada en azından bir problem olmadan geçinmelerini istiyorum. Artık çözüm bulamadım ve size yazdım. Lütfen cevap.
Aielem eşimle bir yere gitmek istiyor eşim onlar kötü diye gitmiyor. Ailemde haklı eşimde de istemediği yere gitmiyor işte. Bunu aşamıyoruz. Artık ailem eşim üzülmesin diye susuyor buda problem oluyor. Susuyolar cinlik düşünüyolar oluyor. Bunları çözemedim Lütfen cevap bunlar yuzunden hergun kavga ediyoruz. Asker / 27 08 2010
Merhaba,
Aile ile yakın yaşantılarda bu tür sorunların yaşanılması genellikle beklenilen bir durumdur. Burada önemli olan eşinizin ve ailenizin iletişim kurallarına dikkat etmeleri ve herkesin sınırlarını güzel tayin etmesidir. Eşiniz onlara sevgi ve saygıyı Allah için vazife saymalı, aileniz de eşinize herhangi bir durumda sınırları aşarak müdahalede bulunmamalıdır. Zira eşinizden birinci derecede siz mesulsünüz.
Bu konuyla ilgili size çok önemli rol düşüyor. Kesinlikle dengeli olmaya özen gösterin. İki tarafı da rahatlatan merci olun.
Hanımınız size dert yandığında “Tamam canım, sen idare ediver, ben onlarla konuşurum” gibi yaklaşın ve size sorunlarını açtığında ailenizle olan kan bağınızı unutup kendinizi eşinizin yerinde görmeye çalışın. Yardıma muhtaç anne-babasından uzaklaşıp size gelmiş, himayenize sığınmış bir emanet olduğunu unutmayın ve şefkatle yaklaşın. Anne-babanız dert yandığında “Siz büyüğümüzsünüz idare ediverin, zamanla alışır, sizi aslında çok seviyor ama nasıl yaklaşacağını, nasıl konuşacağını bilememiş olabilir” türünden onların da gönlünü alın ama kesinlikle iki tarafın da galeyanına gelmeyin. Onlar bu sorunları yaşarlar, siz doğru davranabilirseniz zamanla inşallah aşacaklardır. Ama siz taraf tutar, duygularınıza kapılırsanız durum işte o zaman kötüye gider. Eşinizle, aileniz için kesinlikle tartışmayın. Tam tersine eşinize ailenizin kendisi hakkında hissettikleri olumlu şeyleri ifade edin (böyle bir hissiyat yoksa bile). Aralarını ısındırın.
Eşinizle ilgili duruma gelince. Onun da iletişim sorunu yaşadığı muhakkak. Destek alabileceği bir uzmandan terapi aldırabilirsiniz. Aile büyüklerinizden sözü dinlenir, aklı selim sahibi kimselerin de desteğini rica edebilirsiniz. Kendisine iletişim, insanlarla güzel geçinme sanatı ile ilgili kitaplar hediye edebilirsiniz. Bu kitapları verirken yanına farklı konularda kitap koymayı ihmal etmeyin aksi taktirde kendisini düzeltmeye çalıştığınız duygusuna kapılıp ters tepki verebilir.
En önemlisi askerde nöbet vakti yapılan duaların reddolunmadığını düşünerek gönülden dua edin. İstediklerinizi aynen ifade edin. Ümmet-i Muhammed’den (sav) evli kardeşlerimizin güzel geçimi için ve bizler için de duayı unutmayın.
Mutluluklar dilerim.
Neslihan BEYHAN
Eşimin Sevgi ve Saygısını Nasıl Kazanabilirim?
Merhaba ben 5 yıllık evliyim ve iki çocuğum var. 5 yıl içinde eşimle çok kötü tartışmalarımız oldu. Ağır sözler kalp kırma vs. gibi ve evliliğimiz zarar gördü. Şuan ayrıyız. Yani düşünme aşmasinda. Benim de yanlışlarım oldu kavgaya sebep olcak.
Psikolog aile danismanina gidiyorum. Eşim bana dediki sana olan sevgimi saygımı kaybettim, yoruldum bu hayattan. Tekrar Allah nasip ederse birleşeceğiz. Ama onun sevgisini nasnl kazanabilirim. Eşime çok dır dır yaptim. Tüm yükleri ona attim, is okul ev vs. gibi. Saygılı davranmadım.
Lütfen bana yardımcı olun. Eşimin sevgisini kazanmam gerek, ben hala onu cok seviyorum. İnşallah herşeyin hayırlısı olur. Ne yapmam konusunda fikir verirseniz çok sevinirim. Aynur / 28 08 2010
Merhaba,
Evlilikte doğal üç süreç bulunur:
1.Aşk
2.Çatışma
3.Bağlılık
Çiftler ilk dönemde birbirlerinin hatalarını görmeme ve kendi insancıl zaaflarını gizleme eğilimindedirler. Evlilik sonrasında eşler birbirlerinin her şeyine vakıf hale gelir. Sorumluluklar artar. Evlilik için çok fazla özen gösterilmez ve artık eşler birbirlerini karşı tarafmış gibi görmeye başlar. Halbuki o yine sizin parçanız olan eşinizdir ancak evlilik bağı nedeniyle onu kaybetme korkusu azaldıkça ilişkinin güzelliğini ve aşkın büyüsünü bozmama çabası da azalır. Küçük tartışmalar dahi kişilik mücadelesi, güç gösterme, altta kalmama, kendini haklı çıkarma alanlarına kayabilir. Hele bir de yüz göz olunmuş ve ağza gelen her kötü söz söylenmişse tamiri iyice zorlaşır.
Fakat bunlar hemen her evlilikte olur. Akıllı, birbirini seven ve Allah’ın koruduğu yuvaya sahip çiftler bu çatışma dönemini zorlukla da olsa atlatır ve bağlılık döneminde tekrar ilk dönemdeki aşkı duyumsamaya başlar.
Size daha bilinçli olma açısından sitemizdeki bütün evlilik yazılarını özümseyerek okumanızı tavsiye ediyoruz. Bununla birlikte kısaca tavsiyelerimiz şöyle:
Öncelikle eşinizi çok iyi tanıdığınızdan emin olun ve onun hoşlandığı şeylere odaklanın. Sevdiği şeyleri yapın. Hoşlanmadıklarından da uzak durun.
Eve geldiğinde sizin kendisi için özenle bakım yaptığınızı ve giyindiğinizi fark etsin.
Çok değil ama yetecek kadar konuşun. Unutmayın ki eşiniz çok sevildiğini duymaktan ziyade, çok anlaşıldığını hissetmek ister. Kendisine yeri geldiğinde iltifatlarda bulunun, olumlu yanlarını dile getirin. Onun hayatınızın anlamı olduğundan emin olduğunuzu fark ettiğinizi söyleyin.
Dilinizle onu çok yaralamışsınız. Bunun telafisi biraz zaman alabilir. Şimdi ise dilinizle ona ancak güzel yaklaşımda bulunun. Olumlu sözleri de abartarak etkisini yitirmelerine neden olmayın.
Kendisine daha önce söylediğiniz kötü sözlerden hiçbirini gerçekten ve gönülden söylemediğinizi onları aşkınızın hatırına affetmesini bir daha asla ağzınıza öyle sözcükler almayacağınızı belirtin ve gerçekten böyle sözlerden, yüz göz olunacak kavgalardan, eşinizin gönlünü incitmekten imtina edin.
Eşinize daha sık teşekkür edin. Yaptığı iyilikleri fark ettiğinizi hissettirin ve siz de yuvanız için yaptıklarınızı, gözüne batırırcasına olmasa da, ona hissettirin.
Eşler arası iletişim kurallarını adınız soyadınız gibi iyi öğrenin ve kendi yuvanızda uygulanır hale getirerek eşinizle sağlıklı iletişim kurmanın, problemlerinizi güzelce konuşmanın pratiğini yapın.
Beklenti ve eleştirilerinizi kesinlikle çok ince bir nezaketle yapın. Bunun için de iletişim kurallarına dikkat. (Sitemizde bulunan yazılarda bu konular detaylı şekilde ele alınmıştır)
Eski konuları gündeme getirmeyin kendinize yepyeni bir sayfa açın ve yaşadıklarınızı siz ve eşiniz çevrenizle paylaşmayın.
Eşinizin de kendisini bize ifade etmesini rica edin. Kendisi de danışmanlık aldığında bu kez aile ilişkiniz daha kaliteli olur ve iletişim kazalarını daha az yaşarsınız.
Allah eşinizle birlikte iki cihan saadeti nasip etsin, bir daha ayırmasın, mutluluklar…
Neslihan BEYHAN
Merhaba.
Eşimi yeni tanımaya başladım. İnatçı bir yarpıya sahip. Ben de ısrarcı bir insanım. istediğim bir konuda istediğimin olmasını istiyorum. Mesela telefonu kapatırken, pat diye kapatma, bir isteğin var mı diye sor, kapatabilir miyim de, diyorum. Ama fıtratıma ters diyor ve inat ederek böyle kapatmıyor. Hadi görüşürüz diyor o kadar. Bu canımı çok sıkıyor. Biz anlaşabilir miyiz hala anlamadım??? Ne olur birşeyler söyleyin.
SDRMUŞ / 21 09 2010
Merhaba,
Hayatımızı değiştiren çizgi diye tanımladığımız evliliğin ilk aşamsındasınız. Evlilik öncesinde yaşanan bazı sıkıntıları siz de yaşıyorsunuz. Bu normal bir süreç. Siz de telefon bir başkasında bu farklı konular olabiliyor. Bu gerçekten birbirinizi tanıdığınızın göstergesi.
Evlilikte çifler başarıya bu tür uyuşmazlıkları olgun bir yaklaşım sergilemek suretiyle ulaşılabiliyor. Size tavsiyem, kadın psikolojisi ve evlilik psikolojisi ile ilgili bilgi birikimizi artırmak. Bunun için Prof. Dr. Nevzat Tarhan hocanın kitaplarını tavsiye edebilirim. Ayrıca sitemizdeki yazıları da eş adayınızla beraber okursanız yaşayabileceğiniz sıkıntıları fırsata dönüştürebilirsiniz.
Her iki tarafın değişime ve gelişime açık olması önemli. Eşinizde sevmediğiniz bir davranışın değişmesi için zaman ihtiyacınız var. Çünkü değişim bir an da gerçekleşmez. Siz kendinizi ona güzel ifade edin yeter.
Bunlar evliliğe mani olacak sıkıntılar değil. %60 ve üzeri bir uyum söz konusu ise sonrun yok.
İyi çalışmalar. Benim sorunum nişanlımla bir türlü anlaşamamamız. Herşey bizim için sorun oluyor nişanlım askerde herşey askere gittikten sonra daha berbat odu artık yolumuz nere ilerliyor ben bile farkında değilim.
İkimizde birbirimizden lafımızı esirgemiyoruz.o hep bana değiş diyor ama kendisi hiç değişmiyor. Bu ilişkiyi tek taraflımı yürüteceğim. Hep anlayışı benden bekliyor bu hep öyle. Bana söz veriyor sözünde durmuyor. Beni sevdiği hep dile getiriyor ama yaptığı herşey benim kafamda şüphe bırakıyor. Ve bugünde bana şuanda evliliğe hazır hissetmiyorum dedi ama şuan dedi bunu üstüne basa basa söyledii.
Ama evliliğin şuanı buanı varmı yha o kadar karıştıki kafam hep herşeyi erteliyoruz özür diledimi herşey kapansın istiyo ve özürlerine hemen kanıyorum.ama 2 gün sonra herşey yine aynı lütfen bana yardım edin ne yapmalıyım nişanlımla nasıl iyi gecine bilirim neler yapmalıyım askerden önceki halide böyleydi hep kendi dediği olsun istiyo.
Ama bu durum gitdgide dönülmez bir hal alıyor. Herşey daha kötü olmadan lütfen bana yardımcı olun .... Hakka emanet olun... Betül celik / 29 09 2010
Merhaba,
Nişanlılık dönemi çiftlerin evlilik kararı alıp almayacaklarını görmeleri içindir. Evlilik gibi düşünüp onunla nasıl geçinirim telaşına düşmeniz zamansız. Geçiminiz zor görünüyorsa zorlamanın gereği yok. İlişkinizi tüketmiş olabilirsiniz.
Eğer size saygısı ve sevgisi azaldıysa bu durum evlendikten sonra hızlanarak devam edecektir. Öte yandan nişanlınız kararsız, zor bir kişi olabilir. Katlanmaya değer, biz birbirimizi gerçekten seviyoruz ve ilişkimiz geri dönülemez durumda diye düşünüyorsanız yine de ilişkide sizin de hak ettiğiniz değeri görebilmeniz ve sürekli terk edilme pozisyonunda olmamanız gerekiyor.
“Ne yaparsam yapayım yine de beni terk etmez, elimin altında her istediğimi yapabileceğim biridir” denilen biri olmayın. Sizin de sınırlarınız, hayır diyeceğiniz alanlarınız, kaldıramayacağınız yanlış davranışlar olmalı, nişanlınız yeri geldiğinde sizden çekinmeli aksi takdirde doğru ve yanlışı ayırt edemez hem kendine hem size zulmedebilir.
Her halükarda gelgitleri olan, tutarsız kimselerle hayat zordur. İyi düşünün, evlilik dönülmesi daha zor bir yoldur, nişanlılıkta kararınızı sağlam verin sonrasında ise geriye bakmadan ilerleyin.
Neslihan BEYHAN
Merhaba Neslihan hanım,
Ben ve eşim Annemgillerle oturmak zorundayız. Çünkü kredi ile ev aldık. O yüzden babamla bana destek olmak için bereber yaşıyoruz aynı evde. İlk zamanlarda sıkıntı yoktu, çünkü annem gelinini kızı gibi görüyordu. Ne olduysa birden kavgalar başladı ama işin içinden çıkılacak gibi değil. Annem eşime bu niye böyle diye bir şey söylediğinde kesin arkasında kavga çıkıyor evde. Eşim çok inat birisi annemle inatlaşdıkça arada tatsız olaylar... Ne yaptıysamda iletişimi sağlayamadım.
Herhangi bir kavgada eşim kendine zarar vermeye başladı. Odanın camını kırıyor, duvara ve buzdolabına kafasını vuruyor. İş artık çığrından çıkmaya başladı.
Psikologa götürdüm eşimi bişey yok sadece evin içerisindeki olayları yatışdırın diyor ama yapamıyoruz evi ayırmak kesin çözüm ise onada başvurayım. Ama benim kendi kanaatimçe çözüm değil, ne yapmam gerekiyor? halit aydos / 01 10 2010
Merhaba,
Bu konuda o kadar çok şikayet geliyor ki artık çok iyi gelin ve kayınvalideler için dahi birlikte yaşamayı tavsiye etmiyoruz. İmkanınız varsa durum daha da kötüye gitmeden mutlaka ayırın evinizi. Fakat imkan yoksa eşinizin yanında iken ona destek olup idare etmesini söyleyin. Tatlı dil ve hediye ile gönlünü alın sık sık. Annenize de aynısını yapın.
Bunlar doğal, ancak eşinizin fazla tepki vermesi durumunda kendisi ile güzel bir dille konuşun. “Seni anlıyor ve sana hak veriyorum ancak tepkilerini aşırı ve çocuksu buluyorum biraz daha kontrollü davranman bende de çevrende de daha iyi bir imaj bırakmanı sağlar.
Davranışlarını kontrol edemeyen, aciz bir görüntü sergilemektense akıllıca çözümler üretebilirsin. Burada istikbalimiz için, ileride daha refah içinde yaşamak için geçici olarak yaşıyoruz. Kendi evimize çıktığımızda ardından güzel şeylerin konuşulmasını sen de istersin eminim. Tam tersine pişmanlıklar bırakmayalım” türünden ifadelerle eşinize olgunlukla ve nasihatvari yaklaşın. Tercihi ona bırakırcasına yaklaşın.
Mecbur bırakıp bir de kötü dil ile şiddete başvurursanız onu kendinizden uzaklaştırırsınız. Tam tersine o sizi ezen tutum içine girmişse böyle davranışları ile güzel duygulara zarar verdiğini mutlaka ciddiyetle söyleyin.
Eşinizle, ailenizle ve tüm sevdiklerinizle iki cihan saadeti dilerim.
Ben sitenizle henüz tanıştım ve arayış içindeyken size güven duydum. Benim de bir sorunum var. Ancak bana göre artık çözümsüz. 3 yıllık evliyim. evli denilir se. 4,5 yıl önce söz yüzüklerimiz takıldığında eşim bi başkasıyla evliydi. Şiddetli geçimsizlik yüzünden boşanma aşamasındaydılar. Ama 4,5 yıl geçti hala dava sürüyor. 4 aylık bir bebeğimiz var ve nufuz cüzdanı yok.
Eşim askerlik sorunları yüzünden yurt dışında. 3 yıldır birbirimizi toplasan 6 8 ay ancak görmüşüzdür. İlk iki buçuk yıl kayınvalidemlerle ailemden çok uzakta yaşadım. Çok sıkıntılar çektim. Şimdi kendi evimdeyim ama dertler bitmek bilmiyor. Eşim ülkeye giriş yapamıyor. hamileliğimin bile ilk 1 haftasında ve son bir haftasında yaımda olabildi. Bebeğimiz 15 günlükken bıraktı gitti. Benim zoruma giden taa en başta bana verilen sözlerin tutulmaması. Bana boşanmadan evlenmiyceksiniz dediler. İmam nikahı kıydılar galeyana getirip 1 hafta içinde düğün yaptılar.
Büyüklerimiz akraba oldukları için benim ailem büyüklerine söz edemedi. Evlendiğim insanla 1,5 yıl telefonla iletişim kurduk. gayet bana aşık çok istekli,çok hevesli görünüyordu. bu süre zarfındada hep yurt dışındaydı.
Evlenin hemen gelicek artık gitmeyecek oralara dendi. Evlenince gelir kurarsınız yuvanızı dendi. Bir sürü sıkıntının çözümü bizim evliliğimiz gibi gösterildi. Ama evlendik 1 hafta sonra beni annesinin evinde ve hiç bi yerini bilmediğim koskoca bi şehirde bırakıp gitti. Üzülüyordu bilmem belki gerçekten üzgündü.
Ama şimdi evliliğimizde yol kat ettikçe ileriye gitmek yerine geriye gidiyoruz. Evlilikte mutlu olabilmek ile ilgili önerilerini okudum, benim bunları uygulayamak için onun yüzünü görmem lazım. Onu sevmem ona saygı duyabilmem için ona ihtiyacım var.
Gittikçe ondan soğuyorum. Haftada bir ya da iki kez internetten görüşüyoruz onu da bebeği görmek için açıyor sadece ya da bana öyle geliyor. Ama bizim zorumuzla o da. diğer zamanlarda konuşmaya paylaşmaya bişeyleri anlatmaya kalkıştığımda başım ağrıyor gibi bahanelerle kapatıyor. Yani bilmiyorum çıkmazlardayım. onu sevmekten vazgeçmek istemiyorum. ama gözden ırak olan gönüldende ırak olur'mu gerçekten. size bunu soruyorum. Ne yapmalıyım. Bize ilgi götermesini nasıl sağlarım.
Aslı / 04 10 2010
Aslı Hanım,
Aileniz, henüz boşanmamış biri ile sizi evlendirerek size en büyük kötülüğü yapmış aslında. Eşiniz her şeyi ile hazır olduktan sonra evlendirilebilirdiniz belki. Buna rağmen neden evli biri ile? Neden eşiniz? Başka talipleriniz var mıydı? Ailenize göre en iyisi o muydu bilmiyoruz ancak bildiğimiz şey bu şartlarda eğer mutlu değilseniz, resmi dayanaklarınız da olmadığından aklı başında aile büyüklerinizin de görüş ve desteğini alarak artık bağlayıcı kararlar almanızdır.
Eğer evlilik devam edecekse mutlaka en kısa zamanda resmi nikah olmalı ve eşiniz yanınıza gelmeli diye şart koşulmalı aileniz tarafından. Mümkün değilse sizi çok sık ziyaret etmeli. Sizin aileniz ağırlığını koyup sizi desteklemediği sürece durumunuzun iyiye gitmesi zor görünüyor.
Yok eğer evliliği bitirecekseniz bunun için de büyüklerinizin onayı ve desteği şart. Fakat her ne yapacaksanız daha fazla akışına bırakmayın lütfen. Çocuğunuz dört aylıkken bir de bakarsınız 4 yaş olmuş ve babasız, gözü yaşlı anne ile olmak onun da tercihi olmayacak.
Ayrıca yakınınızda danışmanlık alabileceğiniz bir uzman varsa onunla da durumunuzu paylaşın.
Allah yardımcınız olsun. Hakkınızda en hayırlısı ve güzeli olur inşallah.
Sevgilerimle...
Nesihan BEYHAN
Merhaba,
ben 1,5 yıl kadar oldu eşimden ayrıldım. 5 yaşında oğlum var.. babasını çok özlüyor istiyor hafta sonları görüşüyor ama baba kelimesi geçtiğinde benimde babam var diyor...oğlum bu duruma nasıl alışacak ben bile alışamadım.o küçücük dünyasında kimbilir neler yaşıyor.
Bu süreç nasıl devam eder neler yapabilirim ilerde nelerle karşılaşırım. ve korkularım var nereye kadar yanlız yaşayabilirim..Teşekkür ederim şimdiden bilgileriniz için Ayrılık / 09 11 2010
Merhaba,
Öncelikle ayrılığın çocuk dünyası çok zor olduğunu bilmeniz gerek. Bu nedenle çocuk babası ile oldukça beraber olmalı. Telefonda yada yüz yüze. Şunu noktayı akılda tutmak da fayda var: Eşiniz ile ayrılan sizsiniz, çocuğunuz değil. Bu nedenle onların ilişkisi olabildiğince normal devam etmeli. Ne kadar oluyorsa. Ve kesinlikle babasını çocuğunuzun yanında eleştirmemeli ve suçlamamalısınız. Yaşı ilerledikçe zaten bazı gerçeklerin farkına varacaktır.
Çocuğunuza gelince, her baba kelimesi geçtiğinde, yanında babası olan her çocuğu gördüğünde kendi babası aklına gelecektir. Buna engel olamayız ve durduramayız maalesef. Bu duruma tepki de vermemek gerekir. Bırakın çocuğunuz özlemini, hayalini yaşasın. Ancak şu soruya eşinizle birlikte cevap vermelisiniz “Anne, neden babam her gün eve gelmiyor?” Uzak bir işte mi çalışıyor, işleri mi çok fazla, birbirinize mi küstünüz. Bu konuda baba ile birlikte aynı dili ve gerekçeyi kullanmalısınız. Baba da çocuğun yanında sizi suçlamamalı ve eleştirmemeli tabi.
Sürecin sağlıklı işlemesi için, baba ile olabildiğince çok görüşmeli çocuk. Ayrıca yakında baba rolünü destekleyen dede, amca, dayı gibi figürler olsa güzel olur. Onun bu duruma alışmasını ise zamana bırakmak gerekiyor.
Mehmet TEBER
Psikolojik Danışman ve Pedagog
www.mehmetteber.com
Bizim ilk çocuğumuz ve oğlumuz 9 ayını bitirdi 10. ayın içinde.İlk olduğu için insan haliyle tedirgin oluyor.Formasyon derslerinden aldığımız bilgilere göre biraz gelişiminden haberdarız ama yine de yeterli olmuyor.Teorik ve pratik çok farklıymış,insan anne baba olunca anlyor.
Oğlumuzun diş çıkarma dönemi,haliyle huzursuz oluyor. Çalışıyoruz, bu yüzden bakıcıya verdik. Akşamları yeterince ilgilendiğimizi düşünüyoruz. Bazen çok mu ilgileniyoruz acaba kendi kendine oynamayı öğrensin diyoruz. Düşünce, bazan tepki vermiyoruz bazan nazlıyoruz. İkilemde kalıyoruz acaba ilgilenmesek mi öğrensin sonra vicdan yapıyoruz sabi diyoruz yani muallaktayız.
Bakıcı çok şefkatli.Bir odada 3-4 çocuğa bakılıyor.Oda kreş misali geniş ve oyun havuzları var.Ortam rahat.Ama oğlumuz yeni huylar edindi. Altını mümkün değil değiştiremiyoruz.Eskiden hoşuna giderdi.Ordaki çocuklardan birisi sadece annesine değiştirtiyormuş altını ve bşkasına müsaade etmiyormuş. Farklı yerlerde birbirine göstermeden değiştiriyoruz ama etkilendi herhalde diyor bakıcısı.
Babıldama döneminde.Tek tük yeri geliyor anlamlı sözler çıkıyor gibi geliyor bize.Bu süreçte nasıl yaklaşmalıyız?Bir de aylık düzenli terapi gibi ne yapmamız gerektiği hakkında bilgi almak istiyoruz.Yardımcı olursanız seiniriz.Bizim isteğimiz çocuğumuzu doğru anlamda yetiştirebilmek.
Aslında sosyal hizmetlerden aile danışmanı edinelim dedik ama bir türlü ortak bir saat bulamadık eşimle.Bu yüzden bu yola başvurduk. Soruları görünce insan bizim sıkıntımız çok küçük diyor ama haliyle her dönemin ayrı sıkıntısı var. İlginize şimdiden teşekkürler... asife gökoğlan / 06 10 2010
Merhaba,
Anne babaların çocuk eğitimi hakkında kafa yormalarının ve yaptıklarını değerlendirmelerinin takdire şayan bir durum olduğunu düşünüyoruz. Elbetteki pratikle teori arasında farklar olacak. Ama teorinin her zaman pratiği desteklediğini unutmayın. Bu sebeple çocuk eğitimi ile alakalı bol okuma yapmanızı ve vaktiniz varsa seminerlere katılmanızı tavsiye ederiz.
Çocuğunuzla geçirdiğiniz hoş zamanların onun gelişimine büyük katkı sağladığına inanıyoruz. Çocuğunuzla ilgilenmekten çekinmeyin. Fakat kendi başına oynamasına da müsade edin. Örneğin, çocuğun önüne sevdiği bir oyuncağı koyun ve siz işlerinizi yapmaya devam edin. İşlerinizi tamamen bırakıp bütün vaktinizi sırf onunla geçirmenin de doğru olmadığını düşünüyoruz. Annelik dengesini iyi kurun. Çocuğunuzun bakımı ve eğitimi konusunda babasının da aktif olası bu sürece ve ilerleyen zamanlarda yaşayacağınız durumlara daha kolay alışmanızı sağlar.
Herşey yolunda. Telaşlanmanıza gerek yok. Çocuğunuz şuan 10 aylık. Bu dönemde çocuk sosyalleşmeye başlar. Ayrılığa tahammülü gelişir, yeni durumlara tepkiler geliştirir. Gelişim süreci böylece sürer gider.
Çocuğunuz arkadaşından da görmüş olabilir ama altını değiştirmede zorluk yaşamanız onun değişim karşısında verdiği bir tepki olabileceği gibi yeni bir sürece alışmaya çalıştığının da göstergesi olabilir. Bu dönemde çocuğun bu tip davranışları çabuk söner. Siz anne olarak dikkatini başka şeylere çekerek ve ncitmeden davranışını olumluya çevirmesi için ona yardımcı olun.
Bebeğinize sevginizi göstermekten çekinmeyin. Ama tutarlı olun. Anne baba olarak sizin güven dolu bir yaklaşım ve tutarlı bir duruş segilemeniz kilit nokta.
Mutluluklar dileriz.
Ben boşanmış bir kadınım kızıma da boşanma aşamasında babasının bana kötü davrandığını ve bu yüzden boşanmak zorunda olduğumuzu beraber artık anlaşamadığımız için anneannesinin evinde yaşamak zorunda olduğumuzu anlattım ve kızım herşeyi hatırlıyor. Arada bir de anlatma isteği duyuyor ve herkese anlatıyor bana da arda sırada vuruyor.
küsüyor.ben eşimden ayrıldıktan sonra çalışma hayatına atıldım benim işe gitmemi istemiyor babası kızımın gözü önünde bana şiddet uyguladı çalışmadı ve gece hayatı da vardı bu nedenle boşandık hala da ben kızımız için uzlaşmacı olmaya çalışıyorum ama hep ters cevap alıyorum kızımı da etkilemeye çalışıyolar kızım 5 yaşında ve onu anaokuluna yolluyorum .
kızım 3 yaşındayken boşandık onun gözünün önünde ceryan etti tüm tartışmalarımız acaba kızım için yapabileceğim ve onun sevgisi ve güvenini tekrar kazanabilmem için yapmam gereken nedir .sanki boşanmada beni suçlu görüyor napmalıyım kızımı çok seviyorum onu kaybetmek istemiyorum okulunda da arkadaşlarına annem kötü diyormuş öğretmeni de zeynebin psikolojisi çok bozuk diyor babam annemin kötü olduğunu söylüyor diyormuş sınıfta ne yapmalıyım sevgiler cevabınızı 4 gözle bekliyorum Arzu Çorbacı / 08 10 2010
Kızınıza babasının sorunlarını anlattığınızda, baba sorunlu bile olsa, evliliğe birlikte yaşamaya sizin son verdiğinizi anlamış olmalı. Bu nedenle her şey ne kadar kötü olursa olsun buna gerek olduğunu algılamaya müsait bir yaşta değil. Boşanmanın gerçeklerini kaldırabilecek yaşta değil. Ancak onun algı düzeyine göre yaklaşabilmek için lütfen bir an önce ehil bir pedagagdan danışmanlık alın.
Allah yardımcınız olsun.
Yavrunuzla ve sevdiklerinizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
merhaba daha iki aylık evliyim .ikimizde ayrı şehirlerde çalışıyoruz .aydan ayada mutlaka görüşüyoruz benim sıkıntım ben istiyorum ki benimle sürekli ilgili olsun arasın sorsun üzerime düşsün bu konuyu kendisi ile konşutuğumda ben böyleyim benim huyum bu beni böyle kabul etmeye çalış diyo o an kendisini anlıyorum ama daha sonra kendimi dinlediğim zaman beni sevmıyormu nden diğer erkekler gibi değil diyorum.bu konuda bana yardımcı olabilir misiniz çok memnun olurum.ayrı şehirlerde olmamızın sebebi de tayinimiz in yapılamamasından dolayıdır.kendisi ile de severek evlendimm ..iyi çalışmalar eser berber / 09 10 2010
Merhaba,
Eşiniz, mizacı gereği size bir kez güzel sözlerle geldiğinde bunun size bir ömür yeteceğini zannediyor olabilir. Siz de kendi kadınlık duygularınızla onunla çok mutlu olduğunuz bir günün ardından dahi acaba beni şuanda da çok seviyor mu diye düşünürsünüz ve tanıştığınız ilk günlerin heyecanını n devam etmemesini size duyduğu duyguların değişmesiyle yorumlarsınız.
Oysaki tüm ilişkilerde zamanla o ilk heyecan azalır. İlişkinin heyecanı ile bir tarafa bırakılan sorumlulukların başına, bir süre sonra tekrar geçilir. Böyle olunca eşe karşı daha az ilgili davranıyormuş gibi olunur.
Her şeyden önce onun farklı kişilik yapısını kabullendiğinizi ama kadın fıtratı gereği duygusal ihtiyaçlarınızın olduğunu, çok tatlı bir dille belirtin. Tekrar eşinizin ilgisini çekmek için elinizden geleni yapın ama ona “Beni sevmiyor musun, şunları şunları söyle” gibi sözleri sürekli söyleyerek asla sıkboğaz etmeyin. Ayrı şehirde olmak da arada sırada duygusal taşkınlıklar yaşamanız için önemli bir gerekçe. Umarız bir an önce gerçek bir aile olursunuz. Yeni evlisiniz. Aynı ortamda, ara sıra tartışarak, ağlaşarak, dertleşerek birbirinizi tanıyacakken; uzaktan uzağa birbirinizi üzmek durumunda kalabilirsiniz. Ama ayrı iken tartışmalı olmaktan özellikle kaçınmanızı tavsiye ediyoruz. Zira aynı mekanda dargınlıkları kaldırmak zor olmaz. Fiziksel yakınlık, tatlı paylaşımlar buzları eritmeye yetebilir; uzakta ikense eşler birbirlerini suçlamaya ve kırgın kalmaya daha müsait olabilir.
Sitemizdeki dosyaların her satırını, daha bilinçli bir birliktelik adına okumanızı tavsiye ederiz.
Allah’tan eşinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
benim babam alkol kullanıyor. ve yaklaşık 23 senedir bitmek bilmeyen aile sorunlarımız var. annem artık alkolden dolayı sürekli söyleniyor babama ve bu da babamı çok sinirlendiriyor. sürekli annemi aşağılayıp sabrını taşırıyor. konuşmayı çok denedim babamla. ama hiçbir fayda vermiyor. abimle de babam beraber yeni bir iş kurdu. ama onlarda alkolden dolayı anlaşamıyorlar. abim babamın alkol kullanıp kendini kaybetmesinden şikayetçi. ama babam hep kendisinin haklı bizlerin haksız olduğunu düşünüyor. şuanda abime karşı düşmanca tavır sergiliyor. ilkokul 1. sınıfta kardeşim var bu durumdan çok etkileniyor. anneme karşı şiddet de var. tabi ben ve abim olduğu zaman böyle birşey söz konusu olmuyor. benimde artık tahammül edeck sabrım kalmadı. dua ediyorum. bu da bizim imtihanımız diye düşünüyorum. sizlerin bana önereceğiniz birşey varmı? dualarınızı bekliyoruz. şimdiden allah razı olsun. İlknur DENİZ / 09 10 2010
Merhaba,
Akraba büyükleriniz içerisinde aklı başında, babanıza nazı geçen birinin babanızla konuşup ona akıl vermesi, kendisini tedaviye ikna etmesi gerekiyor.
Tabi hidayet ve şifa Allah’tan. Dualarımız sizinle.
Allah’tan ailenizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
Güzel Allahımın Güzel selamı üzerinize olsun. Ben yaklaşık 3 yıldır evliyim eşimin ailesine oldukça yakın bir evde ikamet etmekteyiz.
Eşimin ailesi hem maddi hemde manevi destekçimiz fakat budurum bazı zamanlarda okadar sınırını aşıyorki eşim anne baba güveninden bi nebze olsun uzaklaşıp aile babası olamıyor.
Ben eşime göre daha özgür ve daha kendine güveni olan bir insanım yani en azından birşeyleri kendim çözmeye yelteniyorum yada ikimizin kararı olsun diye diretiyorum. Fakat eşim büyükler nederse o olur mantığı ve saygı ölçüsünü evmize taşıdığından ben sıkıntı yaşıyorum çünkü kendi evimizde dahi büyüklerin istediği şekilde yaşar olduk.Kötü insanlar değiller çok şükür ama müdahaleci yapıları bizim evliliğimizi etkiliyor ve eşim bunu hiç ama hiç farketmiyor bile taki ben dile getirene kadar, o böyle olmasından gayet memnun.acaba ben mi bencilllik yapıyorum bilmiyorum.Fakat yaşadıklarım bana aşırı geliyor ve tepki göstermekten kendimi alamıyorum.
Eşimi seviyorum çok şükür ama bana çocuğumuza sahip çıksın istiyorum en azından bazı kararlarımızı yalnızca eşim ve ben alalım istiyorum.Eşimin annesi çocuklarına düşkün bir yapıda ve bu ister istemez evimizin içine taşıyor.oğullarının artık bir eş olduğunu kavrama noktasında sorun yaşıyorlar ve yanlarında olmadığımız sürece kayınvalidem eşimi duygusal anlamda çok etkiliyor.
Bu yazdıklarımın neredeyse hepsini eşimle paylaştım vepaylaşıyorum fakat onda ters düşünceler olmaya başladı. Ailesinden nefret ettiğimi düşünüyor. O an öylece kalıyorum. elif kaya / 11 10 2010
Kıymetli okurumuz,
Eşinizin evde gerçek reis imajı ile hareket etmesi elbette sizin açınızdan ve çocuklarınızın erkek cinsiyeti rolünü sağlam şekilde edinmesi açısından önemli.
Fakat diğer durumlar iyi ise onu rahatsız edecek düzeyde konuyu tekrar tekrar gündeme almayın. Aşağıda ismini verdiğmiz kitabı okuyun ve eşinizin de bu bilgilerden haberdar olmasını (tatlı bir şekilde) sağlayın.
Bu zaman zarfında ailesi ile güzel diyalog kurun, onlara hediye verin. Eşinizin yanında onlarla ilgili güzel şeyler konuşun fakat sıkıntıyı da çikolata içerisine yerleştirilmiş ilaç gibi iletin.
Aile Terk Etmemiz Gereken Sevgili ,Tony Humphreys
Sevgilerimizle mutlu yarınlar dileriz.
Neslihan BEYHAN
16 aydır bir sevgilim var ve tabiki ailem bilmiyor, evlenmek niyetindeyiz. Şu an bi işi yok ama bunun uzun süre bu şekilde gitmeyeceğinin farkında. Ailesiyle yaşıyor 4-5 ayda 1 kez görüştük aramız yakın ama ne ben gidebiliyorm ne o gelebiliyor yaklaşık 5 aydır görüşemiyoruz evlenmeden birlikte olmak istiyor ben istemiyorum. Yardım edin lütfen ne yaacağımı bilmiyorum. yalın(ız) / 09 10 2010
Değerli okurumuz,
Sizin yaşamış olduğunuz bu durum sebebiyle yanlış kararlar verip intiharı düşünecek kadar kötü hallere düşen o kadar çok okuyucumuz var ki. Bize durumlarını ayrıntılarıyla anlatmalarının nedeni ise biz yandık başkaları yanmasın niyeti.
Neyse ki siz testi kırılmadan bize yazdınız. Bu anlamda çok kısmetlisiniz.
Öncelikle sevgiliniz diye düşündüğünüz kişinin evlenmek için yanlış bir tercih olup olmadığını iyi düşünün. Henüz işi, hazırlığı olmayan birinin üstelik böyle durumda olduğu halde sizi nikahlısı gibi yanlışa davet etmesi, yeterince akıllı düşünemeyen biri olduğunu ve sizi cinsel beklentileri için çok çabuk harcayabileceğini gösteriyor. İşi vs olmamasına rağmen en azından yeteri kadar seviyor olsaydı, böyle zina yoluna çağırmazdı. Umarım kendinizi böyle biri için harcamaz, harcatmazsınız.
Gelelim aile kısmına. Her ne olursa olsun hiçbir şeyinizi ailenizden gizlemeyin. Genç kızlarımızın yaşadığı en önemli sıkıntılardan biri de sevdiklerini sandıkları erkek tarafından yolda bırakılınca aile desteklerini de kaybetmeleri.
Evlendiğiniz kişi se -Allah korusun- sıkıntılı çıkabilir. Ancak ailenizin onayı ile evlendiğiniz taktirde onların desteği her zaman yanınızda olur. Aksi durumda ise sizi bir de onlar göz ardı edecektir.
Bazı kızlarımız ise ailelerinin bilgisi dahilindeki nişan döneminde cinsel yakınlık tuzağına düşüp, nişanlısının hevesi geçince bırakması üzerine yıkılabiliyor.
Bu nedenle biz resmi nikah kıyılıp çiftler kendi evlerine yerleşene kadar dini nikah kılıfı altında yaşanan birliktelikleri de sakıncalı buluyoruz. Zira bu konudan mağdur belki de yüzlerce kızımız var.
Siz de kendinizi, ailenizi biraz olsun düşünüyorsanız böyle deneyimlerden uzak durun. Ateşe atlamakla aynı şeydir biri ile gizlice nikah dışı birliktelik. Bu durum sizden çok şey götürecektir.
Dünyanız ve ahiretiniz için huzurlu ve mutlu bir yaşantı için her zaman emniyetli yolları tercih edin. Fırsatçı insanlardan ise her zaman uzak durun.
Allah sizi ve sizin gibi kardeşlerimizi tehlikeli, ateşli yollardan uzak etsin, özel koruması ile korusun.
Evlenecekseniz bu iş ailelerden saklı olarak devam etmemeli. Durumunuzu bir an önce ailenize açın.
Lütfen aklı selim ile düşünün. Anne baba başta olmak üzere yakın çevrenizden destek alın. Sİz anne baba olsaydınız çocuğunuzun sizin şuan bulunduğunuz durumda olmasını ister miydiniz.? Elbetteki hayır.
Ayrıca durumunuzu ailenize açmadan onunla görüşmeyin. Yoksa hata yapabilirsiniz.
Geleceğinizi ve ailenizi düşünün.
Allah size hayırlı bir eş ve mutlu, temiz bir yuva nasip etsin....
Neslihan BEYHAN
Evlilik yolunda ilerleyen biriyim. Nişanlımla Rabbimizin rızasını kazanmak için, hem bu dünyada hemde ötelerde bir olmak, mutlu olmak için evlenmeyi düşünüyoruz. Fakat nişanlımın aklının köşesinde hep, bu iş her an bitebilir,vazgeçebiliriz düşünsesi var. Bunu kendisi de ifade ediyor.
Bundan dolayı en ufak meselelerde bitirmeyi ayrılmayı düşünüyor ve malesef konuşuyor. Ailelerimizde bi sıkıntı yok Allaha şükür. Ne tavsiye edersiniz. Sizden profesyonel psikolojik destek alabilirmiyiz. Cevabınızı bekliyorum adem / 10 10 2010
Merhaba değerli okurumuz,
Öncelikle çok önemli bir süreçtesiniz. Hayatınızı değiştirecek çizgi diye tanımladığımız evlilik öncesi birbirinizi tanıma aşaması olan nişanlılık dönemindesiniz. Çok dikkatli olmalısınız.
Duygu ve davranışlarınız konusnda her iki tarafın şeffaf olması ve doğru olması önemli. Ayrıca bu dönemde kararsızlık yaşanması, acaba'lar vs. olabilir. Özellikle bayanlarda git geller erkeğe göre daha fazla olur.
Nişanlınızın evlilikle alakalı kaygıları olabilir. Kaygılarını öğrenip onu rahatlatmaya çalışın.
Evlilik gemisine binmeden önce bütün hazırlıklar ve tedbirler alınmalı ama gemi yola çıkınca bir daha geriye dönüp bakmamalı. Ayrılık düşüncesine zihinde bile asla yer verilmemeli.
Nişanlınızın durumu sizi rahatsız ediyorsa bunu onunla güzel bir şekilde konuşmalısınız. Ben ...sözlerinden dolayı inciniyorum, kırılıyorum....gibi ifadelerle ona duygularınızı açın.
Unutmayın ki sıkıntıların saklanmasının kimseye faydası olmaz. Güzel uslup ve ifadeler iletişimi ve birbirinizi tanımanızı kolaylaştıracaktır.
Bulunduğunuz yerde güvendiğiniz ve manevi yönüne de itimat gösterdiğiniz birinden profesyonel psikolojik destek ve evlilik danışmanlığı almanızı da tavsiye ederiz.
Mutluluklar dileriz.
Erkek arkadaşımla 7 aydır tanışıyoruz. Atamalarımız aynı yere oldu ve ortak arkadaşımız aracılığla, atandığımız yerde tanıştık ve karşılaştığımız pek çok zorlukta birbirimze destek olduk, arkadaşlığımız ilerledi.
Evlenme kararı aldık, aileme herşeyi kabul ettirdim çok acil ve emrivaki gibi kabuoldu. Karşı çıkmadılar ama kırıldılar, sanki onlara hiçbirşey danışmıyorum gibi hissettiler. Ailemin iş yoğunluğu nedeniyle evleneme işlerine maddi destek dışında pek fazla yardımcı olamadılar.Fakat eşimin ailesi emekli olduğu için bizim yaşadığımız şehre gelip, ev tutma, eşya bama, eşyaların yerleştirilmesi gibi herşeye müdahalae ediyorlar. Bizim işten dolayı fazla vaktimiz yok ama, benim yuvam olacak yerde her şey hakkında yorum yapmaları ve sürekli kendi beğenilerini uygulamaları, beni içten içe üzüyor.
Sanki benim değilmiş gibi o ev, sanki ben oturmayacağım gibi hissediyorum. Zaten yardımcı olmak nedeniyle geldiler ve 2 aydır beraber aynı evde kalıyoruz.. Kendimi hiç rahat hissedemiyorum. Ailesi yardımcı olmaya çalışıyor hep ama ben çok sıkılıyorum bu durumdan.. İşten eve gidince sürekli onun ailesi ile vakit geçirmek beni çok sıkıyor. Evde ne nerde bilmiyorum.
Hiç birşeye dokunmak içinden gelmiyor. Bana ait değil gibi hiçbirşey. Eşim de iş nedeniyle haftada belli günler evde olamayacağı için bir iki sene annesiyle kalmam gerektiğini beni evde tek başıma bırakamayacağını söylüyor. Bu durum benim canımı çok sıkıyor. Çünkü ben 6 yıldır tek başıma yaşıyorum. Eve gelince yemek onların istediği gibi, banyoya giremiyorum, mutfaktan istediğimi alamıyorum. Çalışmam gerekiyor çalışamaıyorum. Eşimi çok seviyorum ama ailesi yüzünden de birkaç defa tartıştık. Sıkıldığımı söyledim toplu halde yaşamayı sevmediğimi söyledim, ama o da beni yalnız bırakamayacağını ailesiyle kalmam gerektiğini söylüyor. Çok üzülüyorum, durduk yere ağlıyorum, biryerlere zarar vermek kırıp dökmek istiyorum, kendime vuruyorum, işime odaklanamıyorum, eve gitmek istemiyorum..
Eşime surat yapıyorum ister istemez.Ona söyledim herzaman benle klamasınlar arada tabi gelip yoklasınlar dedim ama ama olmaz diyor, annemle yaşayacaksın 1 sene diyor.
Evlenmeden eşimden soğuyorum, kendimi mutsuz hissediyorum.Ne yapmam gerekiyor? ayça durmaz / 14 10 2010
Eşinizin ailesi gerçekten duyarlı ve yardımsever bir aile. Onlara bu konuda iltifat ve teşekkürlerinizi bildirip tatlı bir dille evin düzeni ile ilgili düşüncelerinizi incitmeden paylaşın. Eşinizi çok sevdiğinizi yazmışsınız. Bu sevgi öyle samimi olmalı ki onun sevdiği bir taşı bile onun gibi sevecek yücelikte bulunmalı. Kaldı ki onu yetiştirip o hallere getiren aileye eminim minnet duygularınız vardır. Siz eşinizin ailesi ile başarılı ve sağlıklı, dengeli iletişim kurabildiğinizde onun size daha güzel duygularla bağlanacağını unutmayın.
Diğer türlü de sizden uzaklaşabilme ihtimalini liften göz önünde bulundurun. O sizin ailenize sizin onun ailesine söylediğiniz veya hissettiğiniz şeyleri söyleseydi veya düşünseydi siz ona karşı nasıl davranırdınız?
Tabiî ki eşinizin ailesinin her şeyini sineye çekmeniz anlamına gelmiyor bu durum. Sınırlarınızı tatlı dille, onların ve sizin iyiliğiniz için güzel yaklaşımla çizmelisiniz. Çok hassas olan bu konuda bin düşünüp bir söyleyin ve iyi niyetli yaklaşımı elden bırakmayın.
Anlaşılan bu durum geçici. Biraz sabır gerekiyor. Eve yeniden hakim olup düzeninizi kurun. Saygı ve sevginizi elden bırakmayın. Onlara küçük hediyeler alın,sürprizler yapın fakat beklentiye girmeden.
Maden yalnızca kayınvalidenizle kalacaksınız evdeki işlerinizi yaparken o kadar da bunalmayabilirsiniz. İyi geçimin yollarıyla ilgili kendinizi güçlendirin ve bu zorlukların altından en güzel sonuçlarla çıkmak için manevi yönünüzü de sağlamlaştırın. Zira günümüz nesli hem fazla bireyselliğe,(sizi tenzih ederiz) hem bencil yaşantıya, zorluklara göğüs gerememeye daha meyilli. “ Daha evlenmeden” demişsiniz ama siz artık evli gibisiniz. Onu da çok seviyorsunuz o halde diğer çıtkırıldım, geçimsiz, kaprisli genç hanımlardan olmadığınızı, eşinizin ne kadar da şanslı olduğunu ona ve herkese gösterin.
Her zorlukta bir fırsat gizlidir derler. Sizin zor şartlarınız da 6 yıldır süren bireysel bir hayatın ardından yaşantınızı birileriyle paylaşabilme sanatını öğretecektir. Böylelikle bu geçiş aşamasını evlilikten önce yaşayıp evliliğe daha az sorun bırakacaksınız.
Allah’tan eşinizle ve sevdiklerinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
Sorunun nedenleri?.. ebru arık / 14 10 2010
Merhaba,
Sorunuzun cevabı sorunuz kadar kısa. Beşer olmak. Fıtratlarımızın, ihtiyaç ve isteklerimizin farklı olması vs...
Bizim sorun çok büyük. Görüştüğüm kişi ile dört yıldır birbirimizi bekliyoruz ve aileme söyledim ama ailem onun ayağındaki aksamayı sorun yapıyor ve ayrıca yengem onun erkek kardeşi ile telefonda görüşüyormuş ne manada görüştüklerini bilemem ama annem beni ve onu şuçladı.
ayağındaki aksamayı da sorun yapıyordu üzerine bir de bunuda bahane etti..ve aile içinde yengemin hatasını çeken ben oldum..ailem bana sırt çevirdi ablam yengen için seni feda ederiz dedi..ayrıca annemle ve babamla zaten sorunlarımız vardı.annem sürekli seni abin gibi sevmemin imkanı yok diyor sen bi kızsın seni onungibi nasıl severim diyor..bana ölümün bizim için daha iyi olur dediler bende onu çok seviyorum ve vazgeçemiyorum...annem seni o çolağa vermem diyor.
çocuk öğretmen öyle sorunu çok büyük değil ama ailem çok yokuşa sürüyor..annem hiçbirşey yokken bu çocuk namussuzdur yengenin eski sevgilisidr dedi.babası gardiyandır vermem dedi yani saçma sapan şeyleri bahane ediyor..vazgeçmeye çalıştık olmadı..onun aileside çok iyi bana karşı amcasına kadar çok güzel davranıyorlar bana..aslında o da çok iyi ama sinirlerimiz çok yıprandı bu dedikodular olumsuzluklar bizi çok üzdü..birgün benimle konuşmasa diğer gün ağlayarak barışıyoruz..birbirimizi bırakamk istemiyoruz ama ailem..bide onunla bazen sorunlar yaşıyoruz kızınca çok değişiyor..
ben de de bazen hata var ama çok sorunları ömenseyip büyütüyor..büyüttükçe ikimizde üzülüyoruz..bide tabi birbirimizide görmüyoruz onun sıkıntısı da var.yılda bi iki kere geliyor memlekete o da ailemden bi fırsat buldum mu görüşüyoruz.çok dindar ve iyi biri işte tek sinirlenince çok değişiyor..benim için çok fedakarlık yapıyor ona çok güveniyorum ve çok seviyorum..sorun yaşamak istemiyorum diyor sürekli ve beni anla diyor işte halim çok kötü yanlış yapmaktan korkuyorum..arada düşünüp karşılıklı ağlıyoruz ne zaman kavuşacağız diye dört yıldır ayrı memleketlerde birbirimizi özleyerek yaşıyoruz..çok şükür bugüne karşı aldatma gibi birşeyde olmadı..işte kafam çok karışık ailem ve onun arasına sıkışmışım ailemden kimse konuşmuyor benimle on kerde ailesi beni istemeye geldi ama.
Herkes benimle dalga geçiyor deli gibi olumuşum sürekli ölmek istiyorum bu hayat bana çok acı veriyor artık...her gece rabbim beni yanına al diye dua ediyorum korkum şeytana uyup intihar etmek..ailem ve sevdiğim insan herkes beni bıraktı...artık nefes almak istemiyorum...öncedende içimde olduğum durumu anlatmıştım ama şimdi daha kötüyüm ailem ayağındaki aksmayı sorun etti demiştim daha önce ama ben ona diyemedim ve aylarca sakladım ama sonunda söyledim ve önceden o sorunca hep yok ayağını ailem sorun yapmıyor dedim iki ay önce herşeyi anlattım ama bu seferde sürekli bana yalan söyledin diyor ve bana güvenmiyor artık galiba iyi oluyor aramız sonra yine diyor sen bana yalan söyledin ve bana kızıyor...çok sıkıldım yıprandım kaldıracak halim kalmadı sadece ölmek istiyorum ailem ve o beni çok yıprattı ölmek tek kurtuluş giçinde ibi geliyor bana.. elif / 01 11 2010
Merhaba,
İnsanın gönlüne sevgiyi veren Allah o sevgi için cana kıymayı men etmiştir. Sizi ne aileniz ne de sevdiğiniz kişi için yarattı. Sadece kulluğunuzu size ve diğer varlıklara göstermek için, imtihan için yarattı. O, her şeyi insan için, insanın kalbini ise kendisi için yarattı. O kalbe ağırlıklı olarak O'nun dışında sevgileri koymak kalbinize tabi ki ağır gelmiş. Allah sevgisinden sonra ise kalpte en çok Resulullahın sevgisi bulunmalı. Daha sonra gelenler de hep Onların rızası için duyulan sevgi durumunda bulunmalı.Ancak böyle olduğunda insan dünyada huzulu yaşar, ahirete sağ salim alnı ak olarak ulaşır.
Dünyevi eğilimler, beşeri aşklar geçicidir. Bugün kendisi için ölebileceği kişiyi yarın bir çırpıda silebilir insanoğlu. Kalpleri birbirine yaklaştıran ancak Allah'tır. Sevdğiniz kişinin kalbini dilerse size karşı soğutacak olan da O'dur.
Birbiriniz için hayırsızsanız, O sizin ve sevdiğinizin kalbini birbirinize karşı soğutacaktır merhametinden. Aslında size olan şefkatindendir bu soğukluk ama insan çocuksu bir eda ile anlayamaz neyin ne olduğunu. Bırakın herkes yoluna gitsin. Allah büyüktür. Siz Furkan suresi 74. ayetini her namazın ardından okumaya devam edin.
Dua ederken evleneceğiniz kişinin ailenizin de isteyeceği, kendisi ile güzel geçineceği bir kişi olması isteğinizi de dillendirin. Ailenizin size tutumunun gelenekerde yanlış anlaşılmış davranışlarla ilgisi olduğu açık. Sizi kız olduğunuz için daha az sevmeleri söz konusu değildir elbet fakat sevdiğiniz uğruna her şeyden geçtğinizi düşündüklerinden sizi kendi halinize bırakmış olabilirler. Nasıl olsa mecnun oldu, türünden bir yaklaşım yani. Bu durumda özellikle de kız ise mecnun olan, aileler daha olumsuz yaklaşabiliyor. Size bir tepkidir bu aslında. Kafanıza takmayın. Sizin için asıl mevzu bir an evvel tekrar aklınızı başınıza almanız ve insanların vefasızlığını fark ettiğiniz şu demlerde gönlünüzü tümüyle Yaratıcıya açmanızdır. Sonrası zaten güzel gelecektir. Fakat hiçbir şey, hiçbir kimse için hem dünyanız hem ahiretinizin yıkımı anlamına gelen intiharı düşünmeyin ve ölümü dilemeyin. Allah'tan hayırlısını isteyin.
Ayrıca bulunduğunuz yerde güvenebileceğiniz bir uzmandan destek almanızı önemle tavsiye ediyoruz.
Allah yar ve yardımcınız olsun.
İyi haberlerinizi bekliyoruz.
Allah'a emanet olun.
Neslihan BEYHAN
merhabalar. iletimi doğru yere mi yazıyorum bilemiyorum ama yardım ederseniz bana çok sevinirim. ben 26 yaşında iki yıllık sözlü bir kızım sözlüm bu dönemin 15 ayında askerdeydi ve askerliği süresince birkez bile gelmedi. sözlenmeden önce herşey yolundaydı, çok ilgiliydi bana karşı ama sonra herşey birden değişti. sözlenmeden bir ay öncede babası vefat edince sanırım tüm ailevi yükün üzerine kalmasından dolayı bunalıma girdi. neden hiç güzel söz vb davranışta bulunmadığını sorduğumda bana karşı, "biz artık sözlüyüz bunlar sözlenmeden önce olacak şeyler , şimdi düğünü düşünmem gerek benim vb açıklamalarda bulundu bana. evlendikten sonra annesiyle birlikte oturmamızı istedi ben kabul etmeyince de "sen annemi kabul etmedin senin annen ne yüzle gelecek bize gibi söylenmlerde bulunmaya başladı.
yüzüğünü takmamaya başladı, neden takmadığını sorduğumda "takamam ben yaralıyım o yüzüğü her gördüğümde sizin bana yaptıklarınız aklıma gelir diyordu, biz sana ne yaptıkki dediğimde babam vefat etmiş, o bunalımlı halde seni istemeye geldik siz de mehir olarak bizden isteklerde bulundunuz bu durum beni yaraladı, bunalıma düşürdü maddiyattan başka birşey düşünemez hale getirdi beni diyordu. ısrar etme takamam o yüzüğü diyordu. bizim eve gelmek istemiyor, gelse de evde çok kalmak ve ailemle muhatap olmak istemiyordu.
ailem bana çok düşkün bir kız çeyizinde bulunması gerekenden çok fazla çeyiz aldılar bana buna rağmen “sen düğün için ne yapıyorsun ki düğünün bütün yükü bende, senin hayatında hiç bişey değişmedi ki, ben bir an önce düğün hazırlığına başlamak için askere gittim okulumu dondurup, hayatım değişti keşke seni hiç istemeye gelmeseydik demeye başladı. hatta ölseydim de istemeye gelmeseydim diyordu. ben pişmansan ayrılalım, hiç bişey için geç değil sevmiyorsan olmayacaksa zorla olmaz dedikçe de bir kere sözlendik bu saatten sonra dönüş olmaz şekl, nde cümleler kullanarak bir şekilde ikna ederek ayrılmaktan vazgeçmeme sebep oluyordu. sürekli hayata karşı soğukluğu, ümitsizliğinden bahsediyor biz evlendikten sonrada hiç mutlu olmıycaz ki diyordu. çocuk da istemiyor, bunu da bizim hayatta her istediğimiz oldu muki, çok mu mutlu oldukki böle bir dünyaya birde çocuk getireceğiz diyordu. o çocuğun her istediğini alabilecekmiyiz maddi manevi dört dörtlük yetişecek mi o çocuk hayır o zaman hiç gelmesin bu dünyaya ki ahrette davacı olmasın bizden, o da bunalıma girmesin mutsuz olmasın, niye geldim ben bu dünyaya demesin diyordu.
2 yıl boyunca bunalım dönemi hiç bitmedi, babam vefat etti bunalımı, askerlik bunalımı, asker dönüşü iş bulamama bunalımı, iş bulduktan sonra da ya işten atarlarsa beni yada düğünü nasıl yapıcam bunalımı. terapiye gitmeyi yada psikiyatra gitmeyi önerdiğimde benim sorunumu mu çözecek doktor, düğünümü mü yapacak ben kariyer yapmak istiyordum sözlendik kariyer yapamadım kariyer yapmamı mı sağlayacak doktor, şeklinde ifadelerle buna da yanaşmıyor. bi süre bu durumları ailemden gizledim ama hemen her akşam telefonda konuşurken onun bunalımları, hayata karşı isteksizliğiyle mücadele etmeye çalıştım ona elimden geldiğince yardım etmeye çalışmama rağmen bir türlü yaranamıyor ve başına gelen herşeyin sebebi olarak beni görmesini engellemiyordum. durumu dayanamayarak aileme açtım. işler iyice karıştı tabi. sözlümü çağırıp konuşmak istediler bütün bu problemleri. konuştularda. . . düğünü ne zaman yapacakları, neden sevgisiz ve ilgisiz olduğunu, yüzük takmayışı, gelip gitmeyişi vb. . .
konuşma esnasında sadece dinledi o bişey söylemedi ama sonra konuşma bitip gittiğinde telefonla arayarak beni ağzına geleni saydı;beni mahkum gibi oturttunuz sorguya çeker gibi , kendimi zor tuttum yumruğumu sıktım, ya kapıyı çarpıp gidecek ya da baban olacak o adamın yüzüne yumruğu geçirecektim, söyle baban olacak o adama düğünü seneye kasıma yapıcam işine gelirse kardeşim!, yüzükte takmıyorum, ilgide göstermiyorum vb. birçok haddini aşan söylemde bulundu. dolayısıyla ayrılma kararı aldım ben. aileme edilen bu laflar hele ki onların anlayışlı davranışlarına yumuşak tavırlarına ragmen boyle davranması bana çok dokundu. ama ayrılmaya yine yanaşmadı, ve hala yanaşmıyor. ben kesin karar verip ayrılmaktan bahsedince tam tersi davranışlarda bulunuyor. ben o lafları nasıl ettim bilemiyorum , bunalım halindeydim, özür dilerim sana iki yıldır yaşatamadığım sözlülüğü bundan sonra yaşatacağım, mutlu edeceğim seni. vb. . . bir yanım onu sevdiğim için ona inanmamı söylüyor bana , diğer yanım bu kaçıncı, bu saatten sonra olmaz artık, seni sevse sana ve ailene bunları söyler mi diyor. düzeleceğine dair umudu içimden atamıyorum. ama ailemi artık daha fazla ezdirmek, aşağılatmak da istemiyorum. görücü usulu değildi bizim sözlenmemiz, çok sevdim ben sözlümü ve hala bunca şeye rağmen de seviyorum. ama bu arada kalmışlık bu ikilem. . . ve sanırım güvenimi de yitirdim ona karşı. inanmak için zorluyor kalbim herşey güzel olacak diyor ama aklım ikazda sürekli ya evlenene kadar düzelmiş gibi herşey yolundaymış gibi numara yaparda evlenince yine o saygısız tavırlar ilgisizlik geri gelirse. . .
ne yapacağımı bilemiyorum iki yıl var bir yandan da, iki yılın alışkanlığı. insan çileye bile alışıyor. abim eşinden ayrılıp ikinci evliliğini yaptı. sözlüm bunu bile söz konusu etti. küçük bir ilçede oturuyorsun abin ayrıldı eşinden şimdi sen de benden ayrılırsan alem ne diyecek size. ailen hakkında ne konuşacaklar hiç düşünmüyor musun bile dedi. abin eşinden ayrıldı onu bi köşeye attınız, şimdi beni de bi köşeye atmaya çalışıyorsunuz ben sözlendiğimde böyle değildim, şimdi bunalımdayım kendimde değilim beni bu hale getiren de sizsiniz diyor. bir yandan da düşünüyorum acaba gerçekten onu bu hale biz mi getirdik diye ama hiç bişey yapmadık ki. sadece ailem mehir istedi, mehir her genç kızın hakkı değil midir?kaldı ki iki yıl oldu hala alınan bişey yok. hemen alacaksınız diye bişey de demedik ki biz.
elimi ilk tutan o. ilkimdi sonum olsun düşüncesi hakimken bende, bu ilişkiyi bitiren olmak. . . tanıdık eş, dost sürekli düğün ne zaman diye soruyor bir cevap veremiyorum kimseye. sözlüm hiç bişey olmamış gibi davranıyor. bendeki kırgınlığı yok sayıyor. bunu gündeme getirincede ben de kırgınım , ama yoluma devam ediyorum yapabilecek başka bişey yok zaten diyor. psikolojim çökmüş halde. şu an ailem bana "sen nasıl mutlu olacaksan biz senin arkandayız diyorlar, sen devam kararı alırsan yine olanları göz ardı ederiz" diyorlar ama bu bana daha da acı geliyor. ne yapacağımı bilemiyorum yardımcı olursanız bana çok sevinirim, işin içindeyken yolun sonu mu yoksa hala gelecek vadediyor muyuz bunun ayrımını yapamıyorum. sürekli ağlamak istiyorum. çok uzun bir mail oldu, ama sabırla okuduysanız hakkınızı helal edin ne olur. içim o kadar dolu ki bir bu kadar daha yazabilirdim. . . nur / 29 10 2010
Merhaba,
Gerçekten de e-postanız oldukça uzun ancak durumunuzu detaylı ifade etmeniz açısından iyi olmuş. Sözlünüzün depresyonda olma ihtimali yüksek. Baba kaybının ardından erkeklerde dayanaksız kalma, evin sorumluluğunu aniden üzerinde hissetme gibi duyguların verdiği tedirginlik ile yeni yuva kurmaya doğru karar alıp bunun için belki de başaramayacağını düşündüğü kadar para kazanma mecburiyeti duygusu, sözlünüzü ciddi bir depresyona sevk etmiş. Sorumlulukları ve askerlik mecburiyeti için okul hayatını yarıda bırakmış olması da onu asıl sinirlendiren, daraltan bunalımlar arasında. Babası ölmese idi okulunu yarım bırakmazdı diye düşünüp bu durumu sizin evlilik hazırlığınızla yorumluyor. Her halükarda psikolojik olarak sözlünüz evliliğe hazır değil. Siz ona okuyup iş kurması için ve bahsettiği kariyer çalışmaları için istediği zaman gelip sizi tekrar istemesi gibi yeniden imkan verebilirseniz size daha farklı duygularla gelebilir. Şu anda mecburen yapıyor gibi hissediyor her şeyi . işin kötüsü, alttan alıp sabretseniz sizin bu tutumunuza da alışıp evlendikten sonra da yıpratıcı davranabilir.
Ciddi ve yeri geldiğinde tavrını koyan olaylara yön verebilen, ona sizin de kızabilen ve kolaylıkla yıpratılamayacak biri olduğunuzu hissettiremediğinizde, duygularınızı güzelce ifade etme olanağı bulamadığınızda, ailenize karşı bu davranışlarının ardından hala ilişkiyi sürdürme kararı aldığınızda belki onun ne kadar geçimsiz, sizi ve ailenizi üzen biri olduğunu söylemek zorunda kalabilirsiniz.
Unutmayın ki sözlülük ve nişanlılık nikah değildir. Sadece çiftlerin toplumda sevgililik gibi kaçamak olmayan yoldan daha aleni şekilde tanışmalarına imkan tanır. Gerektiğinde bu dönemde ayrılık kararı verilmezse o hassas çizgiyi geçtikten yani evlendikten sonra yapacak çok şey kalmaz.
Asıl nikahtan sonra size ad takarlar abinizde olduğu gibi. Bu nedenle şimdi iyi karar verin. Sözlünüz psikoloğa veya psikiyatriste gitme konusuna da yanaşmıyor. Olacaklar aslında çok da meçhul değil. Sizin de kısa süre sonra ruh sağlığınıza zarar gelebilir.
Eğitim durumunuzda bahsetmemişsiniz. Eğer hala okuma ya da kurslara devam etme imkanının varsa kendinizi geliştirin ve daha olumlu meşgalelerle meşgul olun. Çevrenin baskısını lütfen hayatınıza bu denli karıştırmayın. Sözlünüzün nazarında sizin ve nasipse kurulacak yuvanın çok değerli olması gerekiyor. Siz ona yüzüğünüzü, o ne zaman isterse, kendisini hazır hissederse o zaman takmak üzere verin. Sözlülüğünüzü geçici olarak sonlandırın. Türkiyede bu hiç olmadı deseler de eğer sizin mutluluğunuza vesile olacaksa varsın ilk olsun hem de gençlere güzel bir örnek olsun.
Ona zaman tanıyın. “Seni seviyorum ve bunun için sana kendini toparlaman her şeyi yoluna koyduktan sonra kendini hazır hissettiğinde yeniden beni istemeye gelmen için zaman veriyorum. Bu süreçte ben de okuluma devam ederim. Sen de içinde kariyer hedeflerin adına ne varsa onları yerine getirdikten, her şey içine sindikten sonra gel. Fakat benim hassas olduğum konuları göz önünde bulundurarak, çok iyi bir nişanlılık, aileler arası iyi ilişkiler niyetiyle; şu an yapılmaması, söylenmemesi gereken ne varsa bunları bir kez olsun tekrar etmeme niyetiyle gel. Yeniden gelmek istersen geldiğinde bil ki bu davranışlar gerçekleşirse ben yine evliliğe bu şartlarda hazır olamayacağım.
Önemli olan ne olursa olsun evlenmek değil evlilik öncesinde güzel, sağlam temeller üzerine kurulu uyumlu bir iletişimle hayat yoluna bilinçli çıkmak. Yola çıktıktan sonra kaza yapılınca tamiri çok daha zor olur. Bizim evlilik ehliyetine ihtiyacımız var. İkimizde bu süreçte bir taraftan bilinçli evlilik için kendimizi yetiştirelim. Daha sağlıklı şartlarda tekrar nişanlanıp, mutlu, huzurlu ve uzun soluklu bir yuvanın temellerini atalım” gibi sözlerle ona durumu açın. Şu şartlarda evlilik ikiniz için de sağlıksız görünüyor. Fakat karar sizin.
Her şey en güzel şekilde gelişir inşallah. Tabi ki duanın önemini unutmayın ve duayı ihmal etmeyin.
En hayırlı şekilde ve vakitte pişman olmayacağınız kişiyle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
Bundan 6 yıl önce annem ve ablam umre ziyareti için mübarek yerlere gidecekti ve evde olan babam ve biz iki kardeş o zaman küçük olduğumuzdan dolayı; çamaşır, yemek vb ihtiyaclarımızda yanımızda olması gereken biri lazımdı. Annemde kızkardeşini arayarak çocuklarımın yanına kalırmısın buraya gelip ben 1 ay umre de olacağım dedi ve kız kardeşi geldi.
Teyzemin de eşi vefat etmiş tabi. Teyzem babama kıskançlıktan annemi kötüleyip duruyor. Olmadık şeyler anlatıyor. Kendini iyi gösterip annemi arka plana atıyor. Halbuki annemi eniştesine meth etmesi gerekirken yalan yanlış kafasını allak bullak ediyor. Ve babamda bunun sözlerine inanıyormuş. Aradan 1 ay gecti ve annemler umreden dönüş yaptı.
Eve geldiler ve babam hiç beklenmedik anda kızıyor, tersliyor, azarlıyor. Tabi annemde büyük bir şaşkınlık içerisinde ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve en sonda anlıyor ki kızkardeşim, eşime beni yalan yanlış konuları öne sürerek anlatmış ve o yüzden eşim de bana bunları yapıyor. Annemler geldikten sonra teyzem kendi evine gidiyor. Daha sonra annem Hemen kızkardeşini arayarak sen beni eşime kötülemişsin doğru mu diyor? teyzem de hayır ben öyle birşey yapmam diyor.
Teyzem, annemi kötülerken abim üst kattan dinlemiş bunları ve duyuyor anneme söylüyor. Böylece biz ailece şok geçirdik bunları duyunca herkesin morali altüst olmuştu. Yediğimiz yemek artık burnumuzdan geliyordu. Hergün basit şeylerden tartışma çıkması, sebepsiz yere azarlamalar vs. bizi tam bir düşman olarak görüyordu, babam. Halbuki aynı evde yaşıyoruz böyle yapmaması gerekiyordu. Artık bizim derslerdeki başarımız düşmüştü hergün ağlıyorduk. Halen daha aklımıza geldikçe çok çok üzülüyoruz.
Teyzemizle 6 yıldır da görüşmüyoruz ama babam halen daha telefon ile görüşüyor. Ve annemin defalarca görüşmeyeceksin demesine rağmen gizli gizli arayıp görüşüyor. Biz artık bir evin içerisinde kuş nasıl kafeste tutsak kalırsa bizde bir evin içerisnde hapishane de yasar gibi kalıyorduk. Ve 6 yıldır hep böyle geçiyor. Annemi azarlıyor. Misafir geldiğinde küçümsüyor onların yanında. Bizleri de aynen o şekilde. Artık yapacak birşey yok. Kısaca çok doldurmuşlar ve olan bize oluyor. Evimize incir ağacı dikti teyzemiz.
Babamda bize çok çektirdi. ve halen daha çektiriyor:( gecen yıl annemin ayağı alçıya alınmıştı kırıldığından dolayı. Tuvaletini yaptıktan sonra afedersiniz düşüp kalmış ve sesleniyor beni kaldırın diye. İçerde oturan babam da hiç yerinden kalkmıyor bile bırakın kalsın gibi eziyetler ediyor.
Hayatımız 6 yıldır zehire dönmüş durumda artık. Özellikle annem çok çöktü bu eziyet ve zulümlerden dolayı. Hep allaha havale ettik. Ve Hep bunlar aklımıza geldikçe gözyaşlarımız süzülüp gidiyor kendiliğinden. Sizden tek ricam bizim ne yapmamız lazım? Kızınca ses etmesekte bize çok kinli davranıyor. lütfen yardımcı olun bize h.ibrahim / 30 10 2010
Merhaba,
Öncelikle başınıza gelen durumlardan dolayı Allah yardımcınız olsun. Gerçekten insanın öz teyzesi de böyle yapabilir mi diyorsunuz ama demek ki olabiliyor. Fakat olayın başında annenizin sorumluluğu çok büyük. Kendisi umreye eşiyle değil kızıyla gidiyor ve evde küçük çocuklar var. Onları bırakabileceği kayınvalidesi veya annesini de ayarlayamadığına göre, eşi de gitmediğine göre annenizin umreye o şartlarda gitmesi, hele bir de hiç uygun olmayacak şekilde teyzenizi, hem de eşini kaybetmiş ve bir yuvanın, erkeğin varlığının özlemini çeken birini evinize babanızla baş başa kalacak şekilde getirmesi beklenildiği şekilde bir sonuç vermiş. Bu şartlar altında bir evde yalnız kalan pek çok yetişkin birbirine karşı ilgi duyabiliyor maalesef. Arada şeytan var bir de dul bir hanım. Artık bu konuda söylenecek çok şey yok zira olan olmuş. Babanız teyzenizin etkisine girmiş olabilir. Tabi eğer başka durumlar yoksa.
Bu durumda anneniz babanıza açık açık sorabilir ne istiyorsun bu davranışlarınla diye. Eğer ayrılmak için annenizi mecbur bırakmak istiyorsa bunu mutlaka öğrensin. Anneniz teyzenize şunu da mutlaka iletsin. Bir yuvanın huzurunu bozan kadının ya da erkeğin ne dünyada ne de ahrette yüzü gülmez. Bir cahillik yaptıysa artık tövbe etsin. Aksi taktirde başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk yaşayamayacağını iyi bilsin. Allah her şeyi görüyor diyerek Allah’ a havale etsin. Babanıza da eğer teyze ile görüşürse bu durumun ayrılmak istediği anlamına geldiğini, ayrılma durumunda ise nafaka vb bütün harcamaları göze alması gerektiğini bildirsin. Artık boyun eğmek değil babanın da aklını başına alması gerekiyor. Annenin tutumu onun yanlış davranışlarını besler nitelikte olmamalı.
Siz de babanızla durumunuzu görüşün. Ders başarılarınızın düştüğünü , hayatınızın karardığını, ne kadar mutsuz olduğunuzu açık açık konuşun. Kendisinin bu durumda Allah indinde çok vebale girdiğini de bildirin. Ailevi sorumluluklarını yerine getirmeyi, yuvada denge ve huzuru sağlayan reis olarak ona ne kadar ihtiyacınızın olduğunu mutlaka belirtin.
Allah’tan aileniz için eskisinden daha mutlu günler ve iki cihan saadeti diliyoruz.
Neslihan BEYHAN
sorunum yanlış evlilik. 4yıldır evliyiz daha önce 7sene telefonda görüştük. ama tamamen körmüşüm bu kadar zıt olduğumuzu göremedim.
ben ilişkimizi kurtarmaya çoooooook çalıştım ama artık vazgeçtim ama bitiremiyorum çünkü oğlum 1 yaşında onu babasız büyümesini istemiyorum. dünyaya bakış açımız ailelerimiz çook farklı.
dindar ama namaz kılmaz en büyük sorunda bu. evlenmeden önce kıldığını evlendikten sonra daha da düzzenli olacağını söylemişti ama tamamen bıraktı verdiği birçok sözüde unuttu. bütün bunların sonucunda artık cinsellik de kalmadı. istemiyorum içim almıyor. çok defa ağladım duygularımı onunla paylaştım ama o hiç konuşmaz iletişime geçmezen son psikoloğa gittim evlilik terapisine geçtiğimiz süreçte eşim katılmadı tedavim yarım kaldı.
şuan bırakın cinselliği kadın doğum doktoruna muayene bile olamıyorum. çooooook kötüyüm kendimi suçluyrm aileme karşı çok mahcubum. bedenen veruhen çökmek üzereyim. bana yardımcı olursanız çok sevinirim. biliyorum dinen hiçbir suçuyok eşimin ama psikolojik olarak beni bitirdi kelimenin tam manasıyla BİTİRDİ. YAZIYI YAZARKEN TİTRİYORUM.
ve böyle olmaktan nefret ediyorum çünkü ben elimden geleni yaptım olmuyor olmayacak biliyorum ama oğlum var. ona bunu yapamam. çok karışık oldu biliyorum ama inanın ruh halim de böyle... gkçn / 30 10 2010
“…ama namaz kılmaz en büyük sorunda bu..evlenmeden önce kıldığını evlendikten sonra daha da düzzenli olacağını söylemişti ama tamamen bıraktı verdiği birçok sözüde unuttu..bütün bunların sonucunda artık cinsellik de kalmadı…”
E-postanızın bu kısmı çok önemli. Anlaşılan mükemmeliyetçi bir yapınız var. Ama eşinizin namazı size sorulmayacak. Tam tersine o hem kendi namazlarında hem ailesinin namazlarından sorumlu. Siz ibadetlerinizi güzelce yapın eşiniz için de dua edin Allah hidayet etsin diye. Ama unutmayın ki beyler namazını düzenli kılan, çok dindar kimseler dahi olsa hanımdan sürekli baskı görmekten dolayı ters tepki verip namazdan uzaklaşabilir.
Sizin dindarlığınızla ilgili duruma gelince, eşinize karşı cinsel vazifelerinizin namaz gibi bir ibadet olduğunu biliyor olmalısınız. Bu durumu lütfen uzatmayın. Zira cinsel hayatın sağlıklı oluşu evliliğin temel direği gibidir. Elinizle yuvanıza dinamit koymayın lütfen. Eşinizin sizde uyandırdığı olumsuz duyguları onu suçlamadan tatlı dille, kalben onu severek sevecen şekilde paylaşın. Bunun için öncelikle ona karşı tekrar olumlu duygular yakalayın. Şeytanın kalbinize getirdiği olumsuzlukları atın veya görmezden gelin. “Ben eşimi seviyorum. Bir gün ibadetlerine de çok hassas şekilde devam edeceğini biliyorum. “ gibi düşünün.
Eşinize “Canım seni gerçekten çok seviyorum ama sen namazına devam etmeyince kendimi kandırılmış hissettim. Fakat bu Rabbimizle aranda bir durum. Üzerine geldiysem kusuruma bakma. Senin ahrette de bizim başımızda, Allah’a karşı borçlu olmayan biri olmanı düşleyerek bunları söyledim. Ama nasıl olsa başlarsın artık kendimi bu konuda sıkmayacağım.
Daha sağlıklı bir ruh haline kavuşmam için yardımına ihtiyacım var. Sen bana ….şeklinde davrandığına; Sen …. Sözler söylediğinde ben çok mutlu oluyorum. Üç noktalı yerlere kendi ihtiyacınıza göre ifade getirin” Gibi sözlerle onu kendinize tekrar yakınlaştırın. Anlaşılan aynı evde aranızda kilometrelerce mesafe açmışsınız. Bunun telafisi birkaç günde olmaz ama böyle sıcak davranışlarla çok sürmez tekrar düzene girer her şey biiznillah.
Bunun dışında jinekolojik bir durum varsa mutlaka doktora danışın. Her zaman mutsuz, umutsuz, sürekli yüzü asık, cinselliğe her zaman karşı koyan bir kadın durumunda bulunarak eşini evden uzaklaştıran hanımlardan olmamanızı temenni ederiz. Zira böyle şartlarda erkeklerin sonu pek iyi olmayabiliyor. Üstelik etrafta aç kedi gibi bekleyen sıcak yuvanın hasretini çeken kadınlar böyle çokken…
Bir uzman desteği alın, gerekiyorsa ilacınızı da kullanın tabi ama kendi iradenizi, iletişim kabiliyetinizi kuvvetlendirmeden hiçbir uzmanın size yardımcı olmayacağını da unutmayın. Bunun için hayatta başarılı olmuş, ,iyi şahsiyet sahibi kadınların ve erkeklerin yaşam öykülerini okumanızı, pozitif enerjisi yüksek kimselerle daha çok vakit geçirmenizi, sizi neşelendirecek şeylerle ilgilenmenizi ve sevip sevildiğiniz ortamlarda bulunmanızı tavsiye ederiz.
Allah’tan eşinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
İyi günler. Ben eskişehirde yaşıyorum. 8 yıldır evliyim. 6 yaşında bir kızım var bu sene bire başladı. Eşim de ben de öğretmeniz. Evliliğimizde bir süredir sıkıntılar yaşıyoruz ve hiç tadımız kalmadı.
Eskişehir'de bize önerebileceğiniz bir aile terapisti varmı? Lütfen yardımcı olun. Çok zor durumdayım, bir çıkış yolu arıyorum. Şimdiden teşekkürler... fşc / 30 10 2010
Merhaba,
Eskişehir’de iyi, güvenilir bir aile terapisti arayışına girdik ama öncelikle sizin gibi yüksek tahsilli, aklı selim sahibi bir okurumuza sitemizdeki ve diğer aile sitelerindeki eşler arası iletişim yazılarını tüm ayrıntılarıyla okumanızı ve eşinizle paylaşmanızı öneriyoruz. Güvenilir yayınevlerinin çıkardığı evlilik kitaplarına da başvurabilirsiniz.
Sorununuz sevginizin bitmiş gibi hissedilmesi , sorumlulukların ağır gelmeye başlaması, maddi sıkıntılar, çocuk bakımında yaşanılan zorluklar, çalışan annenin depresyona varan çıkmazları türünden ise, yuvanızda sevgi ateşini yeniden canlandırmanız, işleri yoluna koymanız zor olmayacaktır.
Bunun dışında ağır hatalarla ilgili ise- ki umarız değildir- ve yaptığınız tüm okuma ve uygulamalara rağmen gelişme yaşayamıyorsanız uzman desteğini önceliğinize alınız.
Ailenizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
ben 17 yıllık evli bir bayanım bir çocuğum var eşim polis özel harekatlarda yıllarca çalışmış. eşimle işinden dolayı 5 yıldır ayrıyız yılda 1, 2 ay bir araya geliyoruz geldiğimizde de birbirimize giriyoruz.
çok sinirli herşeye olumsuz bakıyor etrafında bir tane arkadaşı yok konuşmayan, suratı sürekli asık olan, herkesi kendine küstürecek kadar da patavatsız olan biri çocuğa sürekli bağırır, yere bir bardak düşürse kıyametleri koparır böyle bir insan dayanamıyorum artık kaç defa konuşmaya kalktım psikoloğa gidelim diye kabul etmedi çocuk onun gibi olcak diye çok korkuyorum ben birde eğitimciyim yanlışları gördükçe tahammül edemiyorum artık ne yapacağımı şaşırdm yardım istiyorum. berna / 30 10 2010
Merhaba,
Eşiniz görevi gereği sizden, sıcak yuvanızda ayrı ruhsal bunalıma girmiş gibi görünüyor. Bir psikiyatriste gitmesi için tatlılıkla ikna edin kendisini. Yurt dışında asker ve polislerin sürekli psikolojik destek aldıklarını hatırlatın. Tüm bunları onu sevdiğiniz ve bu kadar üzüntü ile hayatını kısalttığı, mutsuz yaşadığı için istediğini bildirin. Umarız görev süresi dolmak üzeredir. Veya uzman doktor kararı ile artık normal çalışma düzenine geçmesi raporlanıp evine döner.
Her ne olursa olsun onun sizi ve ya çocuğunuzu sevmediğinden değil bunalımlı hallerinde dolayı böyle davrandığını unutmayın ve mükemmeliyetçi yönünüzü buna göre şekillendirin. Mümkün mertebe sinirlenmeyeceği şekilde ortam oluşturmaya özen gösterin.
Allah yardımcınız olsun.
Ailenizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
neslihan hanımın yazıalrını okudum. depresyon eşinie doğru ilerliyorum gibi. 7 yıllık evliyim.
en büyük problemimiz iletişim. eşim tv karşısında uyuyup kalıyor. bir psikolog yada aile danışmanına gidip yardım almak istiyorum çok yorulduğumu hissediyorum. ancak benim derdim din dayalı konualr eşimin namazlara hasasiyet göstermemesi v. s bunları payşabileceğim fikri düşünceme uygun bir psikolog tavsiye edebilir misiniz?tabi ücretinin de makul olması önemli. yardımcı olursanız sevinirim teşekkürler iyi çalışmalar. sadigüzel / 30 10 2010
Eşinizle vakit geçirmek istemeniz bu nedenle TV karşısında uyuyakalmasına tahammül edemeyişiniz normal. Öte yandan eşinizin namazı size sorulmayacak. Tam tersine o hem kendi namazlarında hem ailesinin namazlarından sorumlu.
Siz ibadetlerinizi güzelce yapın eşiniz için de dua edin Allah hidayet etsin diye. Ama unutmayın ki beyler namazını düzenli kılan, çok dindar kimseler dahi olsa hanımdan sürekli baskı görmekten dolayı ters tepki verip namazdan uzaklaşabilir. Sizin dindarlığınızla ilgili duruma gelince, eşinize karşı cinsel vazifelerinizin namaz gibi bir ibadet olduğunu biliyor olmalısınız. Cinsel hayatın sağlıklı oluşu evliliğin temel direği gibidir. Eşinizin sizde uyandırdığı olumsuz duyguları onu suçlamadan tatlı dille, kalben onu severek sevecen şekilde paylaşın. Bunun için öncelikle ona karşı tekrar olumlu duygular yakalayın.
Şeytanın kalbinize getirdiği olumsuzlukları atın veya görmezden gelin. “Ben eşimi seviyorum. Bir gün ibadetlerine de çok hassas şekilde devam edeceğini biliyorum. “ gibi düşünün. Eşinize “Canım seni gerçekten çok seviyorum ama sen namazına devam etmeyince kendimi kandırılmış hissettim. Fakat bu Rabbimizle aranda bir durum. Üzerine geldiysem kusuruma bakma. Senin ahrette de bizim başımızda, Allah’a karşı borçlu olmayan biri olmanı düşleyerek bunları söyledim. Ama nasıl olsa başlarsın artık kendimi bu konuda sıkmayacağım. Daha sağlıklı bir ruh haline kavuşmam için yardımına ihtiyacım var. Sen bana ….şeklinde davrandığına; sen …. Sözler söylediğinde ben çok mutlu oluyorum. Fakat sen benimle vakit geçirmekten çok TV izleyince kendimi değersiz hissediyorum” Gibi sözlerle kendinizi ifade edin. Ona kendisini dinleyebileceği kadar zaman tanıyorsunuzdur tabi ki. Sanırım sorun onun bu dengeyi bozuşunda. Yani kendini dinlendirme ile sizinle kaliteli vakit geçirme konusunda dengeyi bırakmış olabilir. Biraz değişiklik yapın hayatınızda. Onu şaşırtın.
Eve geldiğinde sizin daha ilgi çekici olduğunuzu görmesi lazım. Mutsuz, umutsuz, sürekli yüzü asık, cinselliğe sık sık karşı koyan bir kadın durumunda bulunarak evini evden uzaklaştıran hanımlardan olmamak için elinizden geleni yaptığınızı tahmin ediyoruz.
Zira böyle şartlarda erkeklerin,en iyi ihtimalle içlerine kapandığı gözleniyor. Bir uzman desteğini alın, gerekiyorsa ilacınızı da kullanın tabi ama kendi iradenizi, iletişim kabiliyetinizi kuvvetlendirmeden hiçbir uzmanın size yardımcı olmayacağını da unutmayın. Bunun için hayatta başarılı olmuş, ,iyi şahsiyet sahibi kadınların ve erkeklerin yaşam öykülerini okumanızı, pozitif enerjisi yüksek kimselerle daha çok vakit geçirmenizi, sizi neşelendirecek şeylerle ilgilenmenizi ve sevip sevildiğiniz ortamlarda bulunmanızı tavsiye ederiz.
Uzman önerimiz için nereden yazdığınızı belirtmeniz gerekiyor.
Allah’tan eşinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
esselamü aleyküm başta bu sorumun cevabını adrsime gönderirseniz çok sevinirim sorunun sitenizde yer almamasına ihtiyatlı olursanız memnun olurum.
şuan iki buçuk aylık sözlüyüm. görücü usulü ile tanıştık ve ilk görüşmemizde kararı olumlu verdik. kalbim ısınmıştı. ama bu aralar ona karşı pek bir duygu besleyemiyorum. şer'i ölçüleer içinde olması hasebiyle çok fazla bir görüşmemiz olmamaktadır. istediğim niteliklere sahip bir kişi. bu konuda büyüklerin duasını almış bulunuyorum. ama korkuyorum bu muhabbetsizlik dönemi devam ederse ileride evliliği geçimsiz hale sokarsa diye. bazen bir dönem mi acaba diyorum. ama şuan dışarıdaki bir kşiden farksız geliyor. bu da beni çıkılmaz bir ruh haline sokuyor. bazen tlf da konuşurken heyecanlanıyorum.
bir umut oluyor. yada diyorum ilk görüştüğüm kişi olması hasebiyle acaba fevri mi davrandım. doğru kararı mı verdim acaba demekten kendimi alamıyorum. vasıflarını saydığımda Allah için hizmet eden biri ve islami en güzel şekliyle yaşamaya çalışan bir kişi.
bu konuda bir çıkar yol gösterirseniz çok memnun olurum.
Allah razı olsun dua ile... hatice / 30 10 2010
Ve aleyküm selam,
Sözlünüzle aranızda yakınlık duyguları için henüz erken. Paylaşımlarınız arttıkça bağlılık ve muhabbet gelişebilir. Bu şartlar altında dışarıdan biri gibi değil zaten dışarıdan biri durumunda. Günümüz şartlarında beş vakit namazını eda eden düzgün kişiliğe sahip beylere rastlamak gerçekten zor. Eğer aranızda uyum da var gibi görünüyorsa eş seçiminde Allah size yardım etmiş demektir. Gerisi için nikah sonrasını bekleyin.
Hakkınızda en hayırlısının olması ve eşiniz olacak kimse ile iki cihan saadeti duasıyla
Neslihan BEYHAN
Esim ile bundan 4 ay once ufak bir tartisma yasadik. Cok kizgin oldugum icin o gece ayri yattim. Devaminda yanima gelip bir ozur dilemesini bekledim. Yapmadi.
O gunden beri yataklarimiz ayri. Simdi arkadas gibi olduk. Ayni evde cocuklarimizla beraber his bir sey olmamis gibi davraniyoruz. Esim cok disa donuk degil. Duygularini cok rahat ifade edemiyor. Ben de cok inatci oldugumu biliyorum.
Aradan bu kadar sure gecince ikimizde birbirimize yaklasmaya cesaret edemez hale geldik. Esim duygusal temaslarda bulunabilen bir insan degil. Bense fazla duygusalim. Sevildigimi bilmek, hissetmek istiyorum. Butun bunlardan sonra evliligimiz devam etmelimi diye dusnmeye basladim. Bu durumu annem dahil kimselerle paylasamiyorum. Bana bir fikir verirmisinz? Tesekkurler
s.pamuk / 30 10 2010
Merhaba,
Durumunuz her normal çift arasında yaşanabilecek türden. Fakat nefisten kaynaklanan yanlış tutumlar nedeni ile kendi elinizle yuvanızda soğuk atmosferi hazırlamışsınız. Evlilik her zorluğa göğüs gerebilir ancak gurura asla. Eğer sevginiz samimi ise eşinizi kendi nefsinizden ayırmaz önce o gelmeli, o özür dilemeli gibi tutumlara meyletmezsiniz.Böyle anlarda eşlerden biri beklenti içine girer. Nitekim kendisinden özür dilenmesini hak etmiştir ancak eşinden o ilgiyi uzun süre görmezse haklı olduğu halde özür beklentisini unutur, yuvasında eşiyle mutluluğu için sıcaklığı yine kendisi oluşturur. 4 ay uzun süre. Fakat tekrar ısınmanız uzun sürmez. Zamanla bu süredeki sıkıntıları hatırlayamazsınız dahi. Hatta önceki dönemden daha bağlı hale gelirsiniz. Tavsiyemiz sıkıntılı zamanlarınızda her zaman evliliğinizi, yuvanızı Allah’a emanet edin. Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığının. Eşinize en çok kızdığınız anlarda dahi yuvanız için, onun daha güzel davranabilmesi için dua edin.
Bir konuda ona kırıldığınızda ayrı uyumamak gibi prensip edinin. Ama illaki kırgınlığınızı göstermek istiyorsanız eşinize kendinizle ilgili bilgi verin. “Bak canım ben kırıldığımda farklı bir odaya geçersem, ardımdan gel ve gönlümü al. Aksi takdirde kendimi değersiz hissediyorum, sabredip üzerini kapatsam da içim sıkılıyor” türünden ifadelerle kendinizi açın. Başka odaya geçtiğinizde gelmiyorsa gidin ve beklediğinizi hissettirin. Sağlıklı bir evlilikte çiftlerden her ikisinin de ihtiyaçlarının giderilmesi gerektiğini hatırlatın. Sizin bu beklentilerinizi gidermediği takdirde zamanla negatif birikim olabileceğini bildirin. Ama kullandığınız dil çok iyi olmalı. Tatlı ifade ve iyi niyetli yapıcı konuşmalar eşleri daha doğru davranmaya sevk eder. Fakat her ne olursa olsun cinsel yaşantınıza yansıtmamaya kendinizi zorlayın. Bu konuda şaka olmaz. Közler bitmeden evlilik ateşinizi tekrar canlandırın.
Unutmayın ki dünyanın en iyi kişilik yapısına sahip olduğunu zannettiğiniz erkeklerle bile dargınlık yaşayacaktınız. Evlilikte başarı, bu durumlara nasıl yaklaşıldığıyla doğrudan ilgilidir. Yanlış evlilik değil yanlış iletişim, tutum ve algılama vardır.
Allah’tan eşiniz ve sevdiklerinizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
selamun aleyküm,
4 yıllık evliyim. 2 yaşında bir kızım var. eşimle problemlerimiz daha evlendiğimizin üçüncü günü başladı.''niye balayına gitmiyoruz, beni balayına bile götüremiyorsun'' dediğimde boğazıma yapışıp beni dövmeye kalktı. daha gerdeğe bile girmemişken evliliğimin ilk günlerinde böyle bir tepkiyle karşılaşmam şok etti beni.çalışıyorum,10 gün düğün iznim vardı.. 10 gün boyunca ailesinden başladık bütün akrabalarını el öpme muhabbetiyle gezdik.
eşimden mutlusu yoktu. eşimin iş saatleri düzensizdir,akşamları geç çıkar,hafta sonları tatili yoktur fakat bana evlenmeden önce iş saatlerimi düzene sokucam,pazar günleri de izin kullanıcam diye söz vermişti. 4 yıldır hala pazar izin kullandığını görmedim,arada bir kullandıysada aile ve akrabalarıyla vakit geçirmiştir.
evliliğimiz hep eşimin dışarıya ,ailesine arkadaşlarına ve akrabalarına düşkünlüğünden dolayı kavgalarla geçmiştir.severek evleniyorsunuz bisürü hayaller kuruyorsunuz evlilik üzerine;sonunda kocanız yolda yürürken elinizi bile tutmayınca büyük hayal kırıklığına uğruyorsunuz.evlenmeden önce elimi tutmak için bin takla atıp peşimden koşan adam şimdi elimi tutmuyor.yalvarırdım karşında ağlardım ben seni çok seviyorum sana dokunmak istiyorum,insanın sevdiğinin elini tutması kadar normal bişi yok derdim yine tutmazdı.yolda yürürken benden 2 metre önde yürür,yanımda yürümez.doğum gününde ona süpriz yapmak için haftalar öncesinden hazırlık yaptım,dışarda güzel bi restorantda yemek ayarladım,yemek boyunca suratını astı bana söylemediğini bırakmadı,sonra havai fişekler eşliğinde sürpriz ayarladığım d.günü pastası geldi,garsonu dövücek diye korktum,yemeği ve pastayı boğazıma dize dize yedim,yinede mutlu görünmeye çalıştım sırf o mutlu olsun diye...
sonra hadi hadi diye diye erkenden eve geldik,kapıdan girer girmez;gündüzden onun işyerine sürpriz gönderdiğim hediyeyi ve çiçeği yere fırlattı.halbuki;uzaktan onu izledim hediyeyi çiçekçi verirken ağzı kulaklarında çiçeği aldı hediyesini açtı hatta ayakkabıları ayağına giyip denedi..inanın sevgi öyle birşey ki;o an onun yüzündeki o gülümsemeyi gördüğümde bütün o haftalardım hazırlıklar yorgunluğumu unutmuştum.bunun gibi daha çok örnekler var beni hayal kırıklığına uğratan.benimle hiç vakit geçirmek istemez,sürekli eve misafir çağırır,o mutlu olsun diye de elimden geleni yapmaya çalışırdım,işe gittiğim halde.
eşim ailesine düşkündür.kerkes ailesini sever sayar.benim onun ailesini sık sık ziyaret etmemi ister,bütün özel günlerde aramam için bana baskı yapar,evliliğimizden ilk yıllarında o söylemeden ben zaten arar sorardım yaypım gereği sıcak kanlı biri olduğum için ama benim aileme bayramdan bayrama gider,ve hiç arayıp sormaz,yolda yanyana bile yürümezdi babamla.''sen benim ailemi neden aramıyorsun dediğimde,ben size gelin gelmedim sen bizim eve gelin geldin eşşek gibi arıcaksın benim ailemi derdi''.
bütçemiz bir değildir.4 yıldır söylerim karı kocanın parası ayrı olmaz,böyle evimizin bereketi olmaz,evlilik paylaşımdır diye hala öğretemedim.
bir eş olarak bütün görev ve sorumluluklarımı da yerine getirdim bu zamana kadar,yemeğinden,çamaşırından,ütüsünden yatak odasına kadar,ama eşimde evliliğe dair hiçbir saygı sevgi ve sorumluluk görmedim.
biz eşimle hiçbir zaman aile olamadık.
istemeden hamile kaldım,hamileliğimin ilk 3 ayı bana karşı iyiydi,sonra ki aylarım zehir oldu,kızım doğduktan sonrada devam etti.annesinin ismini koymadım diye bana etmediği küfür kalmadı.lohusa mevlütümde kuaföre gidicem diye beni aprtmanın önünde dövücekti,daha 1 haftalık yeni doğum yapmıştım.
daha anlatsam çok örnekler var,4 yıl değil benim ömrümden 40 yıl gitti.
aile danışmanına götürmeye çalıştım 2 gün gitti devam etmedi,kendim psikolağa devam ettim bugün o yüzden ayakta durabiliyorum,allah razı olsun hocam çok yardımcı oldu bana.
ama ne yaptıysam olmadı tek taraflı çaba,fedakarlık,sevgi,saygı olmuyor.ailesiyle ve ailemle konuştum yardımcı olamadılar,hep sen idare et,sen alttan ol diyorlar başka bişey yok.hep benden gidiyo bir şeyler.
eşimi artık sevmiyorum,boşanmak istiyorum,çocuğumla tehdit ediyor beni.
düşüncelerinizi saygıyla bekliyorum,uzattığım için kusura bakmayın.sağolun. skrn / 30 10 2010
Merhaba,
Gerçekten de evliliğiniz boyunca o kadar çok şey vermişsiniz ki eşiniz neredeyse hiçbir sorumluluğu almak istemeyecek kadar rahata alışmış. Sürekli siz onun üzerine düşüp biraz da taşıyamayacağı kadar ilgi göstermişsiniz. Her şey kararında güzeldir. Sizin beklenti ve ihtiyaçlarınızı da güzellikle dile getirip yapmasını sağlamak ona büyük sürprizler yapmaktan daha iyi olabilirdi. Çünkü erkek hanımını mutlu edebildikçe mutlu olur. Burada ise siz onu sürekli koruyup kollama, mutlu etme gibi tavır takınmışsınız anlaşıldığı kadarıyla.
Şu aşamada sizin kıymetinizi anlaması gerekiyor. Doğrudan ayrılmak yerine siz yokken nasıl olacak bir görmesini deneyebilirsiniz. Bir süre seyahate çıkın. Hem siz de kendinizi bir görün. Olaylara uzaktan bakın. Eşinize, ona sevgi sözcükleriyle başlayan, suçlamayan ama yaptığı hangi davranışın sizde hangi etkiyi, duyguyu uyandırdığını anlatan duygu yüklü etkili bir mektup yazın. Bir arada kalsanız bile bunun tehditle olması durumunda ne sizin ne onun ne de çocuğunuzun mutlu olamayacağını ifade edin.
Evlilikte çiftler mutlu ve huzurlu yaşayamıyorsa, ihtiyaçlarını gideremiyorsa, yuvanın sorumlulukları çok ağırlaşır. Kişiler buna rağmen aynı hatalarla yola devam ederse ruhsal sıkıntılar baş gösterir. Fakat sıkıntısız evlilik hayali boş bir hayaldir. Bilakis evlilikte en güzel faydalarda biri de eşlerin birbirlerini olgunlaştırmasıdır. Sıkıntı ve tartışmalara göğüs germeyi becerebilen eşler bu sorunlardan çok güçlenerek çıkarlar. Zorluklar fırsata dönüşür. Fakat bir taraf hiç sorumluluk sahibi değilse ve çok bencilse sıkıntıları aşmak için gerekli olan aile bilinci “biz” bilinci oturmamış olur. Eşler birbirlerine vücudunun diğer yarısı gözüyle baktığında “Onun üzülmesine dayanamaz. Ne yapar eder ortamı yumuşatır. Samimi sevgi bunu gerektirir.
Eşinizin yanında kıymetinizi yeniden oluşturabilmeniz ve iki cihan saadeti duasıyla…
Neslihan BEYHAN
Ben yeni evlenmek isteyen bir gencim. tanistigim anlastigim bir aday var, universite 2. sinif ogrencisi. babasi okumasini istediginden dolayi beklememiz istiyor fakat bayan ve annesi bu isin olmasindan yanalar. babayi bir turlu ikna edemiyorlar, vermem demiyor sadece 2 sene beklesinler diyor. bu gibi durumda neler tavsiye edersiniz? biz 1 kere gittik simdiye kadar aile ile tanismaya. selamlar... yusuf / 30 10 2010
Merhaba,
Okul ile evlilik istenirse birlikte yürütülebilir. Hayırlı ise inşallah babası ikna olsun diye dua edelim. Ancak okulun bitmesi kararı durumunda, şartları zorlamadan ve bu iki yıllık sürede ilişkiyi, çok görüşüp tüketmeden sabırlı davranmak gerekiyor.
Düzeyli, saygılı bir sözlülük dönemi evliliğiniz için ciddi sorun oluşturmayabilir ancak fazla yakınlık ve evlilikte oluşması gereken bağların erkene çekilmesi kurulacak yuvanın huzurundan çalmak anlamına gelir. Telefonda her gün saatlerce konuşma, sık sık yüz yüze görüşme, helal-haram sınırlarını aşma gibi hatalara düşmemeye özen gösterin. Tabi en güzeli hayırlı işlerin bir an evvel yapılması, geciktirilmemesi.
Babayı ikna etme yolunda aile büyüklerinden hatırı sayılır kimselerin da aracılığı tutmazsa daha fazla zorlamayın. Bakalım hangi düşünce ile böyle istiyor. Büyüklerin sözünü bir değil iki kez düşünmekte fayda var.
Hakkınızda hayırlısının olması ve iki cihan saadeti duasıyla
Merhaba 4 yaşında bir oğlum var.Çalıştığım için tam gün anaokuluna gidiyor.Çok zeki ve ayrıntıları sorup öğrenen bir çocuk.Anne baba olarak elimizden geldiğince onu iyi yetiştirmeye çalışıyoruz.Yapamayacağımız şeylerin gerekcelerini ona anlatıyoruz.
Ama gerekli gereksiz herşeye ağlıyor.Biz 'AĞLAYAN BİR ÇOÇUK SAHİBİ OLMAK İSTEMİYORUZ, BİZİ ÇOK ÜZÜYORSUN,HİÇBİRŞEY AĞLANARAK İSTENMEZ'diyoruz. Ağladığı zaman odasına gönderiyoruz 1 saat boyunca durmadan konuşarak ağladığı oluyor.Konuşmalarını ağladığı için anlıyamıyoruz.
Bazen anne baba olarak dayanamayıp biz yanımıza çağırıyoruz.Bizden korktuğu içinmi yoksa inadından mı odasından çıkmıyor diye düşünüyoruz. Nasıl davranmalıyız yardımcı olursanız seviniriz. DERYA YİĞİT / 03 11 2010
Öncelikle anne ve babası çalışan ailelerin çocuklarının biraz hırçın olabileceğini bilmek gerekir. Çünkü çocuk onu bırakıp işe gitmenizin nedenini tam olarak anlamaz ve onu istemediğinizi düşünür. Bu nedenle hırçınlaşabilir ya da siz onu bıraktığınız için size misilleme yaparak sizi zor durumda bırakabilir. Bazı çocuklar ise huyu gereği ya da yetiştirilme tarzı gereği diyelim, aşırı nazlı olurlar. İstedikleri olmadığında ağlama yolunu tercih ederler.
Ağlama konusunu çözmek için öncelikle anne-baba olarak çocuklarınızla bol vakit geçirmenizi öneririm. Sevgi deposu dolan bir çocuk genelde sakinleşir. Bunun yanında gerekli-gereksiz ağlamanın iyi olmadığını anlatan hikayeler çocuğumuza aktarabiliriz. Çok ağlayan bir zürafa varmış… gibi.. Hikayeyi siz uydurabilirsiniz. Ağladığı durumlarda çocuklara pirim vermemek de diğer bir yöntem. Çünkü çocuk ağlamayı silah olarak kullanabilir bazen. Bir kere anne-baba hayır dediğinde çocuk ağladı diye bu “Hayır” geri çekilmemeli.
Ağladığında çocuğu odaya göndermek bir yöntem. Kullanılabilir. Çocuğunuzu yanına çağırabilirsiniz. Affedebilirsiniz. Ancak bunun haklı bir gerekçesi olmalı. Ya da özür dilemeli. Sırf ağladı diye çağırmak ağlamanın silah olarak kullanılması sonucunu doğurur. Ağladığında konuşmalarının anlaşılmaması ise gayet normal. Yaş ilerledikçe taşlar daha fazla yerine oturacak ve çocuğunuz sakinleşecektir.
Mehmet Teber
Uzman Pedagog&Psikolojik Danışman
www.ahenkpde.com
oğlumla iletişim sorunumuz var 16 yaşında hiperaktive dikkat eksikliği problemi var. 4 yıl tedavi gördü. okulla ilğili büyük sorun yaşıyoruz.. şimdiden 10 gün gitmedi. birşey anlamadığını söylüyor. ona okuması gerektiğini en güzel dille anlatmaya çalışıyoruz. ama yinede söz veriyor ama yine gitmemek için direniyor.
ben okuması için nasıl bir çaba yaklaşım ilgi göstermeliyim. nasıl nasıl yardım etmeliyim. babaya karşı nefret besliyor gibi aralarındaki iletişim bozuk babada hatalar yapıyor. sözlü tehdit ediyor ben oğluma nasıl yardımcı olabilirim. çünkü mutsuz hırçın yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Nurcan / 15 11 2010
16 yaşındaki bir çocuk artık çocuk değil ergendir. Ergenlik döneminin özellikleri arasında kurallara karşı olma, genel bir tembellik, sakarlık, aileden uzaklaşma vardır. Ergenle anne-babanın kuracağı iletişim genelde pek sonuç vermez. Baba bir akşam genci dışarı çıkıp onunla yemek yiyip sakin bir şekilde bu konu üzerine konuşabilir. Çünkü baba evde otoritedir. Eğer baba ile de ilişkiler kötüyse o zaman gencin sevdiği bir abi, öğretmen, rehberlik uzmanı, amca, dayı gibi kişiler devreye sokulmalıdır.
Kısacası gençle olan sorunu siz çözmeye çalışmayın. Onun değer verdiği birisini bulun, onunla konuşun, o sonrasında gençle konuşsun. Bu şekilde daha faydalı olacaktır. Dediğim gibi babanın da sınır koyucu olarak devreye girmesinde fayda var. Çünkü bir genç en azından babasından çekinirse rahat rahat 10 gün devamsızlık yapamaz.
Mehmet Teber
Uzman Pedagog&Psikolojik Danışman
www.ahenkpde.com
Eşim ve ailem arasında sıkıtnılar var. Evleneli 10 ay oldu. Ailem eşimi hala kabullenemediler. Eşimi biraz sivri dilli olarak görüyorlar ama hiçbir zaman niyetinde kötülük yok.
Ben içime kapanık birisiyim. Aileme karşı özellikle babama karşı kendimi rahat ifade edemiyorum. Arada kaldım hem sağlığım gitti ilişkileri düzeltmek adına. Ne yapabilrim huzurum kalmadı ne işte ne evde. Cengiz / 17 01 2011
Merhaba,
Aileniz eşinizi sizden iyi tanıyamaz. Önemli olan sizin eşinizle olan ilişkilerinizde tutarlı olmanız. Bazı evliliklerde gelin kaynana arasında tatsızlıklar olabiliyor. Tabii bu tatsızlıklardan kayınpeder de ister istemez etkilenebiliyor.
Önerilerimiz:
Burada sizin mutlu ve iyi bir eş olmanız ve bunu kendi ailenize hissettirmeniz çok önemli.
Eşinizi sahiplendiğinizi anne babanınza hissettirin. Eşinizi asla yalnız bırakmayın.
Eşiniz, kayınvalide ve kayınpederinin kendisinin anna babası olduğu; kayınvalide ve kayınpeder de gelinlerinin kızları olduğu bilincine sahip olmalılar.
Güzel geçim için her iki taraf Allah için birbirlerini sevmesi gerektiğini unutmamalılar. Zulmeden hiçbir zaman abad olmaz.
Her ne olursa olsun anne babaya saygı, sevgide kusur edilmemeli.
Anne baba ziyaretine gittiğinizde onların gönüllerini kazancak, olara değer verdiğinizi gösterecek küçük hediyeler işinizi daha da kolaylaştıracaktır.
Sorunlarınızı önce onların güzel yanlarını vurgulayarak araya da sizi üzen konuları katarak güzel bir uslupla -ama suçlamadan- dile getirmeniz olumlu etki uyandırır.
Siz annenize babanıza olduğu gibi eşinize de saygı ve sevgide kusur etmeyin. Sizin sorumluluğunuz bu.
İlişkilerin düzelmesi bir anda olacak bir şey değil. Zaman tanıyın. İnşallah en kısa sürede işler yoluna girecektir.
Sitemizdeki diğer yazıladan da istifade edebilirsiniz.
Mutluluklar dileriz.
Eşimle evlendiğimiz günden bu güne çok sorun yaşadık. Ailemle görüşmek istememesi evimize almamasına gerekçe olarak eşim şunu gösteriyor:
" 2009 ramazan ya da kurban bayramında eşimle bayram dolayısıyla memlekete gitmiştik (ailelerimiz aynı ilde yaşıyor). Her zaman memlekete gidişlerimizde eşimin ailesinin evinde kalırdık (artık gittiğimizde herkes kendi ailesinin evine gidiyor). Çoğunlukla onun ailesi ile vakit geçirirdik, ailemin evine kendim giderdim eşim gelmek istemezdi, ben de ona saygı duyar baskı yapmazdım. Bayram akşamı aileme gitmek istedim eşim izin vermedi (gerekçesiz). Ertesi akşam da yine söyledim (yaşadığımız şehire geri dönmeden biraz da kendi ailemle vakit geçirmek istedim). Yine izin vermedi ben de kapıyı çektim çıktım (eşimin ailesinin evindeyken tabi o esnada evde kimse yoktu). Daha önce de birkaç kez şiddet uygulayan eşim yine sokak ortasında saçımı başımı çekiştirmeye başladı. Bunu gören mahalle komşumuz annemlere gidip söylemiş ben ailemin evine gittiğimde annem ağlıyordu (eşim biraz hırpaladıktan sonra beni annemlerin apartmanının önüne kadar getirdi). Annemler bu kaçıncı dayak yemen yeter artık sen sahipsiz değilsin polise gidiyoruz dediler (daha önce eşimin hırpalamalarını da öğrenmişlerdi). Polise oradan hastaneye gittik kolumdaki morluklar nedeniyle doktor darp raporu verdi. Ben yine de şikayetçi olmadım eşimdir dedim sineye çektim.
Sonraki zamanlarda eşim ailen yüzünden polislik oldum diye mazeret göstererek (güya) ailemi evimize hiç almadı. Güya diyorum çünkü öncesinde de ailem bir kez geldi eşim hiç hoşgeldin vs. diyip onlarla oturmadı. Evden ailem gidene kadar çekip gitti vs.
Ailemi istememesinin ben asıl nedeninin eşimin ailesinin ailemi sevmemesi (bunun da bir nedeni yok aynı memleketliyiz ve ekonomik sosyal vs. her anlamda eşitiz, anlayacağınız ailelerimiz küs) ve eşimin onların dolduruşa gelmesi şeklinde düşünüyorum çünkü benim ailem eşime hiç bir şey yapmadı.
Eşimin ailesi bu evliliği istememişti. Eşimle severek evlendik mecburen kabullendiler. Sonra beni neden istemediniz ne kötülüğümü hatamı gördünüz dediğimde bizim senle bi alıp veremediğimiz yok vs. dediler. (Eşimin bir de erkek kardeşi var ve duyduğuma göre onun da kız arkadaşını istemiyorlarmış, önceleri beni istemedikleri yönünde heryerde konuşan bu insanlar şimdilerde onu istemediklerini heryerde söylüyorlarmış)
Diyelim eşimin mantığına göre ailem eşimi karakolluk etti (şiddet uyguladığını doktor raporuna rağmen kendisi ve ailesi kabullenmiyor, ailesi sen yalan söylüyorsun benim oğlum öyle bir şey yapmaz diyor). Küçük kardeşimin ne günahı var. Kardeşim yaşadımız ile gezmeye gelmişti. Eşim onu eve almadı çocuğu akşam saati büyük şehirde ne yapacağımı şaşırdım ve dayımın kızı da aynı şehirde yaşıyordu onu aradım kardeşimi oraya gönderdim (yaşadığım bu çirkinlikler beni çok yıprattı). Benim akrabalarım vs. benim tarafımdan kimsenin düğün cenaze hiçbir şeyine gidip gelmez ben yalnız giderim. Örneğin ben abimin çocuğunun sünnetine kendim gittim vs. Ama onun yaşadığımız ilde oturan babaanne anane dayı hala vb. tüm akrabalarına ben gidiyorum (olması gereken).
Umarım yazarak anlatmayı biraz olsun başarabilmişimdir. Dertlerimle sizi bunalttım özür diler, ne yapacağımı bilmeyip çıkış yolu olarak ayrılmayı düşünen bana yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Svl / 01 04 2011
Öncelikle yaşadığınız sıkıntılar gerçekten üstün sabır gerektiren durumlardan. Allah size dayanacağınız sabrı da vermiş. Allah'ın size bahşettiği yuva emanetini korumanız ve tüm yaşadığınız sıkıntılara rağmen Allah için sabretmeniz cenneti hak ettirecek davranışlardan.
Sizin sorununuz eşinizle değil. Anlaşılan sorununuzun birinci aşamasında daha çok aileler sıkıntı sebebi. Bu sebeple iki aile arasındaki sıkıntıyı evliliğinizden uzak tutmaya çalışın.
Sorunun ikinci aşamasının çözümü - eşinizle alakalı kısım- için eşinizle beraber evlilik bilincini artıracak faaliyetlerde bulumanız ve yuvanızı herşeyin üstünde tutan bir tavır içinde bulunmanız.. Siz birbirinizden sorumlusunuz.
Eşinizle birbirinizi seviyorsanız şimdilik asla ayrılmayı düşünmeyin. Zaman tanıyın. Ve bu zaman zarfında iki aileyi yakınlaştıracak faliyetlerde bulunun. Gidip gelme olmasa bile oğullarının ve kızlarının mutlulukları için dünürlerin olumlu yaklaşımlarda bulunmalarını sağlayın.
Ayrıca aile içinde eşinizle yaşadığınız sıkıntıları çözmek için birlikte çaba gösterin. Yakınlarınızdan herhangi bir kişiyi bile olaya dahil etmeyin. Çünkü onlar problemlere daha çok duygusal baktıklarından tabir yerindeyse ateşe körükle yaklaşırlar. Bu yaklaşım ise sorunları daha da derinleştirir. Özellile kendi ailenize eşinize yaşadığınız hiç bir sıkıntıyı anlatmayın. Ailelere taşınan sıkıntılar eşlerde olayı guru meselesi haline getiriyor. Açılan yaranın tedavi edilme süresi böylelikle daha da uzamış oluyor.
Eşiniz ve siz hatalara takılıp kalmayın. Ders çıkarın ve geçin. Aynı hatalara bir daha düşmemek için birbirinize söz verin. Her konuda birbirinize yardımcı olun. Paylaşımlarınızı artırın. Gelecekte yaşayacağınız mutlu günlerin hayalini kurun. Evinizden olumsuz tüm konuşmaları çıkarın.
Güvendiğiniz bir uzmandan mutlaka destek almayı da ihmal etmeyin.
slm bebeğim 19 aylık 1. yaşına kadar gayet sakin bir bebeklik geçirdi her dediğimizi yapıyor. kimseye vurmayı bilmiyordu fakat 1. yaşını geçtikten sonra çok asabi bir çocuk olmaya başladı etrafındaki herkese anne diye sesleniyo kelimeleri öğrenmek için hiç çaba göstermiyor ve çevresindeki kendi yaşıtlarını sürekli dövüyor. benim sözümü de hiç dinlemiyor. bu yaptıkları 19 aylık bir çocuk için normal mi? eğer normal değilse düzelmesi ve sakin bir çocuk olması için ne yapmam gerekir. şimdiden teşekkür ederim. Dilek / 30 03 2011
Dilek Hanım, yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla çocuğunuz Pedagogların deyimiyle 2 yaş sendromu denilen inat dönemine girmiş. Bu dönem her ne kadar 2 yaş olarak söylense bile her çocukta illede 2. yaşta değil daha erken de görülebilir. Bu yaş dönemi anne- babaların çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve yoruldukları dönem olarak da bilinir. Yemek yemede direnme, uyku uyumak istememe, söz dinlememe, anne-baba-arkadaşa vurma – ne denirse tam tersini yapma, kendisini yerlere fırlatma gibi. Bunun sebebi çocuğunuzun artık size bağımlılıktan kurtulup özerk olma çabasındandır.
Özerklik dönemi (12-36. aylar) çocuğunuzun kendisini ortaya koyduğu, her şeyin kendisinin olmasını istediği bir dönemdir. Bu ısrarlı çabaları sizi ne kadar yorsa, sinirlendirse de tüm bunları bir geçiş dönemi olarak kabul etmek işinizi kolaylaştıracaktır. Eğer bu dönemdeki abartılı tepkilerinin yaşının bir özelliği olduğunu ve neler yapılması gerektiğini bilirseniz bu dönemi daha rahat bir şekilde atlatabilirsiniz. Gelelim bu konuda yapabileceklerinize:
Çocuğunuzun özgür olabileceği alanlar oluşturabilir ve kendisini, duygularını tümüyle ortaya koymasına izin verebilirsiniz.
Onunla inatlaşmayın, çünkü bu inatlaşma ve öfkelenme onun kontrol edebileceği bir düzeyde değildir.
Kendisinde var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içerisinde bol bol dışarı çıkarabilir, güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeye dokunanilir, bu onun mutlu olmasını ve gün içinde size daha uyumlu davranmasını sağlayacaktır.
Eğer yapmasını istemediğiniz bir davranış var ise o zaman kızma, engelleme, cezalandırma gibi davranışlar göstermeyin.
Yapmanız gereken ilgisini dağıtmak olsun. Bunu sağlamak için onun gözüyle dünyaya bakabilir ve oyunları kullanabilirsiniz.
Olumsuz davranışlarından ziyade olumlu davranışlarını görün ve hemen takdir edin. Bu dönemde biraz sabırlı olunuz 3 yaş sonuna doğru bu sıkıntılarınız inş. bitmiş olacak.
Eğer problemleriniz ciddi boyutlara ulaşırsa güvendiğiniz bir pedagogdan yardım almanızı tavsiye ederim…Allah kolaylık versin…Saygılarımla…
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
merhabalar; 4,5 senelik evliyim. 1,5 yaşında bir kızım var. eşimle sorunlarımız var. nerden başlayacağımı bilemiyorum. hamileliğimden beri eşim beni dönemsel olarak aldatıyor. reel olarak bir şey yaşayıp yaşamadığı bilmiyorum ama sürekli internetten farklı bayanlarla konuşuyor. arkadaşlarıyla "kız muhabbet"i yapıyor. artık ondan iğrenmeye başladım. aslında her ikimizde kültürlü ve iyi bir meslek sahibi insanlarız. hatta eşim şehrimizde tanınmış bir birey. ne benimle ne de çocuğuyla ilgileniyor. gece biz uyuyunca eve gelir genelde. ne yapacağımı bilemiyorum. ilgisizliğini geçtim ama bu iğrençliklerini artık içim almıyor.
en son karşılıklı oturup sorunlarımız olduğunu kabullendik ve dikkat etmeye çalışacağız diye söz verdik birbirimize. ama ben araştırmalarımı bırakmadım ve tekrar yakaladım onu. bana "ona güvenmeyip,araştırmaya devam ettiğim sürece sorunların devam edeceğini" söylüyor. ama yaptıklarından asla vazgeçmiyor. hamileliğim de görev değişikliği nedeniyle tanınmış birisi oldu ve o günden beri çok farklı. ya gerçekten böyle birisiydi ben görmedim yada etrafındakilere kapılıp yanlış yönelere yöneliyor.
evliliğimi bitirmek istemiyorum(kızım ve mahalle baskısından ötürü.yoksa beni ona bağlayan bir şey kalmadı) fakat artık sorunlarımız bizim çözemeyeceğimiz bir boyuta yükseldi.
rose / 03 04 2011
Merhaba,
Anladığımız kadarıyla siz sadece bir şüphe içindesiniz. Ortada gerçek bir olay yok. İnşallah da olmaz. Eşinizin dışarıda karşı cinsle girdiği samimi ilişkiler sizin bu şüphelere kapılmanıza neden olmuş. Çünkü size aynı sevecenlikte ve anlayışla yaklaşmıyor ve vaktinin çoğunu dışarıda geçiriyor. Tüm bunlar, aklınıza şeytanın oklarından olan kötü zannı (su-i zan) ve eşlerin arasındaki muhabbeti azaltan vesvese dediğmiz kötü düşünceleri getiriyor.
Şunu asla unutmayın: İnsanlar hakkında bir şeyin aslını bilmeden kötü bir fikre sahip olmak; bir müslüman hakkında da açık bir delile dayanmadan, tahmin ve ihtimallerle su-i zanda bulunmak, zanla haraket etmek dinimizce yasaklanan durumlardan. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir."» [Hucurat:12] Ayrıca Hz. Peygamberin şu tavsiyesi de önemlidir: Kötü zanda (su-i zanda) bulunmayınız! Çünkü kötü zan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayınız, kusurlarını görmeyiniz, münakaşa, hased ve düşmanlık etmeyiniz, birbirinizi çekiştirmeyiniz, kardeş gibi birbirinizi seviniz! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, yardım eder. Onu kendinden aşağı görmez.) [Müslim].
Anlayacağınız zannınız sebebiyle eşinizle aranızdaki ilişkinin kötü bir yöne gitmesine izin vermeyin. Siz eşinizle daha ilgili olmaya çalışın. Bu süreçte onu suçlamaktan ve surat asmaktan da uzak durun. Şuanda sizin tepkileriniz ve surat asmanız işleri daha kötü sonuçlara sevkeder.
Eşinizi eve geldiğinde güler yüzle karşılayın.
Kendi bakımınızda da daha dikkatli olmaya çalışın.
Ona duyğularınızı güzellikle anlatın.
Kendisini çok sevdiğini ifade ettikten sonra evimizin reisi olarak kendisinin yakınlığına ve sevgisine çocuğunuzun ve sizin çok ihtiyacınızın olduğunu dile getirin.
Erkekler yapıları itibariyle eleştirilmekten hiç hoşlanmazlar. Bu sebeple eşinizin bir hatasını kendisine iletirken onun davranışlarının sizde meydana getirdiği duyguyu anlatın. ....beni çok üzüyor. Fakat..... yerine ......... gibi davranman beni çok mutlu ediyor....
Ona güvenin ve bunu eşinize hissettirin. " Sen bizim ailemizin reisisin. Her konuda sana güveniyorum. Bizim için çalışıp çabalıyorsun. Ama bir kadın olarak ben de bazen olumsuz duygulara kapılabiliyorum. Çalıştığın ortam, bayanlarla kurduğun diyaloglar beni hem kıskandırıyor hem de kötü duygular hissetmeme sebep oluyor. Bu konuda senden yardım rica ediyorum." deyin.
Sizi kötü düşüncelere sokacak davranışlardan eşinizin de uzak durması gerekir. Çünkü fitneye kapı aralayacak, kötü zanna sebep olacak davranışlarda bulunmak da dinizmice yasaklanmıştır. Şu olay bunu çok güzel özetliyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v), hanımı ile konuşurken, oradan geçenlere buyurdu ki:
- Bu benim zevcemdir. Orada bulunanlar:
- Ya Resulallah, sizden de mi şüphe edilir, deyince Hz. Peygamber (s.a.v):
- Kan, insanın damarlarında dolaştığı gibi, şeytan da insana nüfuz eder, kalbine şüphe sokar. (Buharî) diyrek olası bir kötü düşünceyi bertaraf etmiştir.
Sonuç olarak bu süreçte eşinizle doğru iletişiminizi güçlendirin. Yersiz düşüncelerle aile yuvanızı tehlikeye atmayın.
Eğer sorunlarınız devam ederse mutlaka bir uzman desteği almanızı öneririz.
İki cihanda mutluluklar dileriz.
merhabalar..
biz 6 aylık evliliyken bu surecte tartıştık kavga ettık
evliligin ilk zamanlarında cok rastlanan bişeymiş
aslında gerek insanların soylemleri gerek bizim birbirimizi suclamamız evliligimizi iyice sorunlu hale getırdı
eşimin ilgisiz oluşundan dolayı yaşadıgımız tartışmalarda benim biraz tartışmaları uzatmam onun şiddete başvurması benim bunu kabullenmemem gibi olaylar eşimin sevgisini bitirmiş
aslında cok bişey istememiştim eve geldiginde 2 sohbet edelim bi yerlere gidelim benimle ilgilensen istemiştim
konuşmam sorunu uzatmak degildi aslında sorunları cozmek istememden kaynaklanıyordu ben şimdi ne yapmalıyım boşanmak istiyor eşim sevgim bitti diyor 3 ayrıdır ayrıyız 4 gun sonra mahkeme var eşimle 3 aydır hıc konuşamıyordum bu bir haftadır gayet guzel bi şekilde benımle konuşabiliyor ama sureklı benı sucluyor sevgim bitti diyor yapabilicegim bişey varmı sizce
arkadaşlarınada ben duzelicegini nerden biliyim cocuk olursa daha kotu olur inanmıyorum diyormuş...nasıl inandırabilirim nasıl evliligimi kurtarabilirim
TEŞEKKÜR EDERİM esra altındag / 04 04 2011
Merhaba,
Ailedeki mutlulukta rıza ve vefa çok önemlidir. Ailesine razı olan rahat eder, vefa gösterenleri yüce Allah mükâfatlandırır.
Bir olaya sadece nefis ile değil, aynı zamanda vicdan, akıl, insaf ve sevgiyle de bakmalıdır.
Sevdiğimizi kusuru ile kabul etmek mutluluk için ilk adımdır. Ayrıca onun yükünü çekmek, sıkıntısına sabretmek, hatasını affetmek, onun için hayır dua etmek iyi geçim için vazgeçilmez şeylerdir. Aslında sevginin zevki de bu çile içinde gizlidir.
Bir ailenin çok basit tartışmalardan dolayı birbirine kızıp küserek hemen boşanmayı düşünmeleri doğru değildir. Bu konuda yüce Allah bütün aile reislerini şöyle uyarmaktadır:
"Kadınlarınızla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (hemen boşamaya gitmeyin, sabredin ve şunu bilin) sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah pek çok hayır yaratır."[Nisa 4/19.] Aynı şeyler kadından da istenir.
Kusursuz dost arayan kimse yalnız kalır. Kusursuz insan nerede? Bir kimsenin iyi hali kötü halinden daha fazla ise o kimse iyi insan kabul edilir ve kusurları affedilir. Yeter ki bu kusurlar Allah'a şirk koşmak ve namusunu kirletmek gibi affedilmeyecek kusurlardan olmasın. Bu konuda edep Peygamberimiz (s.a.v) aile reislerine şu inceliği hatırlatmıştır: "Kadın aslı itibariyle farklı yapıda yaratılmıştır; onu sürekli aynı halde tutamazsın.
Ondan bulunduğu halde istifade etmeye bak. Yoksa onu istediğim gibi dosdoğru yapıyım dersen kırarsın. Onun kırılması boşamaktır."
"Mümin erkek bir kusurundan dolayı hemen hanımına kızmasın. Onun bir huyundan hoşlanmazsa, hoşlanacağı ve razı olacağı başka bir huyu vardır, ona baksın."
En geçimsiz insanda bile hoşa gidecek bir taraf bulunur. Kadın veya koca birbirinin önce iyi taraflarını düşünmelidir. İyi yönüne şükretmeli, kötü yönünü ise sabredip idare yoluna gitmelidir. Eğer bir kadın namus kusuru işlemiyorsa, onun diğer davranış bozukluklarına sabredilmelidir.
Sabır ve idare ahlakına sahip olan kimse, hem emanetine aldığı ailesine iyi davranıp sevap alır, hem de çilenin içindeki huzuru yakalamış olur. (Aile Saadeti,Semerkand Yayınları.)
Eşinizin ve sizin değer verdiği bir büyüğünüzden aranızı düzeltmesi için yardım isteyin. Ama bu esnada eşinizi asla suçlamayın. Kendinize hakim olun. Eşiniz sizi suçlasa da siz Allah için evliliğinizi kurtarma adına sabredin. Aracı yaptığınız kişi de haklı haksız aramasına girmesin. Bu, işi daha da zorlaştırır.
Birinci önceliğimiz bu evliliği kurtarmak. Sonrasında da aile ve evlilik iletişimini doğru bir şekilde öğrenmek. Sitemizde konu ile alakalı dosyalarımızı mutlaka okuyun.
Eşinizin güzel yönlerini dile getirmeyi de ihmal etmeyin.
O’na bir hediye alın ve içine de etkileyici bir not yazın. Eşinizi sevdiğinizi ve eksikleriniz olsa da inşallah iyi bir eş, hanım olmak için elinizden geleni yapacağınızı dile getirin.
Kendiniz ve eşiniz için bol bol dua edin.
Rabbimiz hayırla sonuçlandırsın.
Not: Mutlaka güvendiğiniz bir uzmandan destek almayı da ihmal etmeyin.
merhaba 15 yaşında bir oğlum var dediği dedik her zaman kendi istedikleri olsun istiyor. örneğin geçen gün arkadaşının doğum günü vardı öğleden önce de ingilizce kursu vardı. kurstan sonra doğum gününe gidebileceğini söylemiştik. fakat o hdiye almak için kursa gidemiceğini söyledi biz de kurstan önce hediye işini halledip kurstan sonra direk doğum gününe gidebileceğini söyledik. kursa gidiyorum diye evden çıktı fakat kursa gitmemiş.bizde madem kursa gitmedin doğum gününe de gidemezsin dedik. fakat maalasef doğum gününe de gitti. şimdi bu durum kartşısında nasıl bir yaptırım uygulamalıyız. bunun gibi onlarca örnek yaşıyoruz. yaptığı yanlış davranışlar her zaman yanına kar kalıyor. ne yapacağımkı bilemiyorum lütfen bu konuda yardımcı olun.şimdiden teşekkür ederim. E.N.Doğan / 12 04 2011
Merhaba Elif Hanım,
Çocuğunuz bu yaş itibariyle gelişim çağları içerisinde ergenlik döneminde bulunmaktadır. Ergenlik dönemi genel olarak 12-21 yaşlarını kapsar. Bu dönem de çocuğunuz bir kimlik arayışında ve duygu dünyasında sürekli bir mücadele içerisindedir dolayısıyla bu durum da düzensizlik ve dengesizlik getirecektir.
Elbette her genç yapısı, fizyolojisi, yetişme tarzı, çevresi vb. nedenlerden dolayı bu dönemi farklı zorluklarda atlatacaktır. O nedenle çocuğunuzu kendinizle veya başkalarıyla kıyaslamanız pek yerinde olmayacaktır.
Genel olarak ergenlik dönemindeki gençler aykırı, sıra dışı ve uç davranışlar gösterme eğiliminde olurlar ve bu durum kişilik yapısı oturuncaya kadar devam edecek zorlu bir süreçtir.
Çocuğunuzun ergenlik döneminde sonuçlarını hiç düşünmediği ani tepkiler vermesi normaldir. İnatçı, hoşgörüsüz olma, çabuk sinirlenme, başkalarını küçük görme, uzlaşmayı reddetme, keskin ve sert konuşma tarzı, saldırganlık, karşıt tepki geliştirme, yalan söyleme, otoriteye ve kurallara karşı gelme gibi davranışlar gösterebilir.
Çocuğunuz sosyal onay ve statü arzusunda olduğundan toplum içindeki rol değişimiyle birlikte kendi hür kararlarını vermek isteği duyar. Bu dönem içinde doğal olarak sizlerde genellikle çocuğunuzun evden uzaklaşmaya başladığını, sürekli olarak size karşı geldiğini ve her durumda arkadaşlarını tercih ettiklerini düşünürsünüz.
Böyle bir değişim içindeki hemen hemen her genç evdeki ilişkilerini mümkün olduğunca sınırlı tutarak müdahaleden uzaklaşmaya çalışır. Odasına kapanır, telefon konuşmaları artar, günümüz teknolojisinin yardımıyla bilgisayar başında ya oyun için ya da sanal sohbet için oldukça fazla zaman geçirir. Bunun sonucu olarak aile içinde ve otorite konumundaki özellikle yetişkin bireylerle sürekli çatışma yaşanır.
Gelelim neler yapabileceğinize;
1- Öncelikle çocuğunuzun şuan hayatının en fırtınalı dönemini geçirdiğinin bilincinde olmalı ve olabildiğince sabırlı olmalısınız. Bu sıkıntılarınız zaman içerisinde doğru admları attığınız taktirde kolaylıkla geçecektir.
2- Bu dönemin en az zararla geçmesi için çocuğunuzla sıcak, samimi ve arkadaş gibi diyalog kurmanız yerinde olacaktır.
3- Mümkün olduğunca eleştiri ve nasihat gibi yöntemleri kullanmamaya çalışın çünkü pek yararı olmayacak hatta geri tepecektir.
4- Baskı, tehdit, korkutma ve sindirme gibi yöntemler de isyana, yalana, evden kaçmaya götürür bunlardan da uzak durmaya çalışın.
5- Çocuğunuzun sevinç ve üzüntülerinden haberdar olun ve ona destek olacak tepkiler verin.
6- Ona emir vermek yerine fikir vermeye, nasihat yerine aktif dinleyici olarak destek olamaya çalışın.
7- Mümkün olduğunca esnek, sabırlı ve sevgi dolu olmaya çalışın bu dönemde gençler en çok buna ihtiyaç duyarlar.
8- Uzmanların genel düşüncesine göre bu sorunların çözümünde en etkili yöntem Doğru bilgilenme, Farkındalık, Sabır ve Doğru iletişim kurma yöntemleridir.
Allah Teâlâ’dan bütün işlerinizde başarılar ve kolaylar dilerim.
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
merhaba benim eşimle kızımdan dolayı ciddi sorunlarımız var.kızım 5 yaşında ve herkezin çocuklukta yaşadığı şeyleri yaşıyo.bazı korkuları var hayvanlar mesela.eşim bu yüzden kızıma çok yükleniyo hatta vurduğu bile oluyo.bu yüzden sürekli birbirimize giriyoruz ve uzun süren küslükler oluyo. ben onun geri adım atmasını beklerken o hep haklı olduğunu düşünüyo.sonrada kızıma bağırıp çağırıyo annenle hep senin yüzünden tartısıyoruz diye.ona kızmasın diye çoğu zaman kırılmamış gibi yapıyorum.bu sorunları nasıl aşabilirim eşime nasıl davranmalıyım bana yardımcı olur musunuz. deniz demirden / 23 04 2011
Deniz Hanım,
Çocuk eğitimi konusunda eşler arasında tutum birliği yoksa ailede tatsızlıkların yaşanması an meselesidir. Bunu şöyle bir örnekle izah edebiliriz: Bir geminin iki kaptanı ve ters istikamette bulunan iki dümeni var. Bu kaptanlar gidecekleri yer konusunda anlaşmazlığa düşüyorlar. Her ikisi de illa benim dediğim yere gidelim, diye diretiyorlar. Sonunda anlaşamayan kaptanlar dümen başına geçip gemiyi hareket ettirmeye çalışıyor. Fakat iki zıt yöne götürülmek istenen gemi, bir türlü hareket etmiyor...Hikayemizin sonunu size bırakıyorum.
Eşler arasında çocuk eğitimi konusunda yaşanan sıkıntılarda gemi örneğinde olduğu gibi, eğer tutum birliği yoksa bu, hem eşler arası sevgi, saygı iletişimini zedeler hem de çocuk bu farklı tutumlardan çok kötü etkilenir. Bu sebeple eşinizle çocuk eğitimi konusunda doğru tavır neyse onu uygulayın. Bu konuda eşinizle birlikte kitap okuyabilir, seminerlere katılabilir ve bir uzmandan destek alabilirsiniz.
Çocukluk döneminde görülen korkuların çoğu geçicidir. Eşlerin, çocuklarının korkularına karşı sabırlı olması ve onları anlamaya çalışması gerekir.
Anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla eşiniz bu konularda sizin kadar bilgili, bilinçli ve aynı zamanda da sabırlı değil. Ancak ben inanıyorum ki eşiniz de çocuğunuza yardımcı oluyorum onu korkularından kurtarayım diye uğraşıyor; ancak kaş yapayım derken göz çıkarıyor. Bu nedenle size tavsiyem çocuğunuza olduğu kadar eşinize de sabır göstermeniz ve onu bu konuda bilinçlendirmeye çalışmanız eğer bu konuda siz bir şey yapamasanız bile eşinizin mutlaka sözüne değer verdiği büyükleriniz vasıtasıyla da yapabilirsiniz.
Ayrıca eşinizle uygun konuşma ortamlarında suçlayıcı bir dil kullanmadan gösterdiği davranışların ve sarfettiği sözlerin hem kendinizi hem de çocuğunuzu olumsuz etkilediğini ve etkileyeceğini güzelce anlatmanız.
Eğer eşiniz bu konuda olumlu bir yaklaşımda bulunmazsa ve size inanmazsa birlikte çocuğunuzun bu problemini nasıl yenebileceği konusunda bir uzmana danışabilirsiniz ki zaten uzman eşinizin uyguladığı bu yöntemlerin hiç birini size önermeyecektir.
Son olarak; eşinizle orta yolu bulmaya çalışın belki bu zor bir süreç ama inş. çocuğunuzun yaşı ilerledikçe hem bu korkular azalacak hem de eşinizle çocuk eğitiminden dolayı yaşadığınız sıkıntılar gidecektir.
Size Yüce Rabbimden Sabır ve kolaylıklar diliyorum…
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
Merhaba
11 yıllık evliyim. 32 yaşında bayanım 20 aylık ikizlerimiz var onları dünyaya getirene kadar tedavi süreçlerinden geçtik eşim hiç yanaşmadı neyse sonra kızlarımız dünyaya geldi son 2 aya kadar pek ilgilenmezken şimdi çok ilgileniyor çok şükür ama bu seferde ben en ufacık bir hata yapsam sen iyi anne değilsin sen iyi eş değilsin diyor.
Çalışan bir anneyim eşimlede aramızda bazı maddi problemler oldu benim biraz kredi kartı borcum vardı ona kızdı şimdide sürekli sen hırsızsın dolandırıcısın diyip duruyor sürekli kavga ediyoruz gece çocuklar uyansa ozaman bile kızacak birşey buluyor. Bu sbahta bilseydim böyle olacağını bu çocuklar olmazdı sıkıldım bu hayatta yaşamaktan diyip durdu.
Arkadaşalrının borçsuz olmasına takmış durumda bizim niye borcumuz var diye sürekli söyleniyor hiç dua edimde allah huzur versin dediği yok Sürekli canı sıkıldıkça aileme bana sürekli hakaret edip duruyor dövmeye yelteniyor ben ne yapıcam bilemiyorum. Ne olur bana yardım edin.
İSİMSİZ / 27 10 2011
Merhaba,
Hayata bakış açımız ruh durumuz üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu sebeple güzel düşünün ve güzeli görmeye çalışn. Evet, zorlu bir süreçten geçmişsiniz. Aşmayı başarmışsınız. Çocuklarınız olmuş. Ne mutlu size.
Yaşadığınız sıkıntı çalışan annelerin bir çoğununda da var. Çünkü hem iyi bir eş, hem iyi bir iş kadını, hem de iyi bir anne olmak zorundasınızdır. Erkekler bunu bekler. Eğer eşinizin bir de mükemmelliyetçi bir kişiliği varsa, işler daha da zorlaşır.
Bu süreçte sizin yapmanız gereken en önemli şey güler yüz ve sabırlı olmak.
Yaşadığınız sıkıntıları en kısa zamanda elbirliği yaparak aşabileceğinizi anlatarak eşinizi yüreklendirin. Siz de duruma olumsuz bakarsanız işler daha kötüye gidebilir. Burada sizin rolünüz çok önemli.
Eğer borcunuz varsa eşinizle oturup bir aile ekonomisi planı yapmalısınız. Ve borcunuzu ödeme konusunda somut adımlar atmalısınız. Böylelikle bu sorununuzdan kurtulabilirsiniz.
Sorunları sabırla bir bir aşacağınıza inanın.
Sizi rahatsız eden durumları eşinizle tatlı tatlı konuşmaya çalışın.
Eşiniz depresyonda olabilir. Bu süreçte eşinizi asla eleştirmeyin ve laf dokundurmayın.
Olumsuz cümleleri hayatınızdan çıkarın. Bu zamanlarda insanların en çok yüreklendirmeye ihtiyacı olur.
Önceliğinizin eşiniz, çocuklarınız ve eviniz olduğunu hayat arkadaşınıza hissettirin.
Eğer sorunlar devam ederse eşinizle birlikte mutlaka manevi yönü iyi olan bir uzmandan danışmanlık almanızı tavsiye ederiz.
Mutluluklar dileriz.
ailedanismanim.com
selamlar. arkadaşlar hepimizin sıkıntıları var Allah yar ve yardımcımız olsun. Evlatlarımızın acısını göstermesin Rabbim.Benimde bir sıkıntım var size danışmak isterim. benimde bi kızım var 19 aylık kendisinden 2 ay büyük erkek kuzeniyle nerdeyse her gün görüşüyor.oyun oynarken bir anda onun canını acıtıyor onu ısırıyor veya elindeki oyuncakla vuruyor.. biz yanındayken daha çok yapıyor ,yalnız oynarken o kadar fazla değil.bir şey anlatmak isteğinde kuzeni onu anlasın yapsın istiyor sanki. yada onu yönetmek onun istediği oyuncakla oynasın onun istediği oyunu onasın gibi..
Halasını çok seviyor,kuzenini annesi emzirirken gidip oda halasını emmek istiyor.o anda benim kucağıma bile gelmek istemiyor aceba kıskanıyor mu? .tabii karşı tarafta çocuk! ne yapabilirim çok üzülüyorum cezalandırmalı mıyım konuşarak yapmaması gerektiğini anlattım olmadı. Cezalandırmalı mıyım?nasıl bi yöntem uygun olur..teşekkür ederim..
aynur / 19 12 2011
Aynur Hanım,
Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla çocuğunuz Pedagogların deyimiyle 2 yaş sendromu denilen inat dönemine girmiş. Bu dönem her ne kadar 2 yaş olarak söylense bile her çocukta ille de 2 yaşında değil daha erken de görülebilir. Bu yaş dönemi anne ve babaların çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve yoruldukları dönem olarak da bilinir. Yemek yemede direnme, uyku uyumak istememe, söz dinlememe, anne-baba-arkadaşa vurma – ne denirse tam tersini yapma, kendisini yerlere fırlatma, etrafı dağıtma gibi. Bunun sebebi çocuğunuzun artık size bağımlılıktan kurtulup özerk olma çabasındandır.
Özerklik dönemi (12-36. aylar) çocuğunuzun kendisini ortaya koyduğu, her şeyin kendisinin olmasını istediği bir dönemdir. Bu ısrarlı çabaları sizi ne kadar yorsa, sinirlendirse de tüm bunları bir geçiş dönemi olarak kabul etmek işinizi kolaylaştıracaktır. Eğer bu dönemdeki abartılı tepkilerinin yaşının bir özelliği olduğunu ve neler yapılması gerektiğini bilirseniz bu dönemi daha rahat bir şekilde atlatabilirsiniz.
Çocuğunuzun siz yokken gayet masum, sakin ve uslu dururken siz varken hırçınlaşması size duyduğu güvenden, arkasında sizin olduğunuzu bilmesinden ve şımarmasından ileri geliyor. Elbette bu durum bizler için hiç normal değilken o yaştaki evladımız için olağan bir durum ancak davranışlarının başkalarına zarar verecek boyutlara ulaşmasını da engellemeye çalışmamız gerekir.
Bu arada kesinlikle üzülmeyin bu durum belki sizin ki kadar olmasa da bir çok ailenin bu yaştaki çocuklarında sıkça karşılaştığı bir durumdur bu anlamda kesinlikle yalnız değilsiniz ancak önemli olan bu durumu mümkün olduğu kadar hafif atlatabilmeye çalışmak, sonuçta çocuklarımız iyi ve güzel davranışları yaparak öğrendikleri gibi bu gibi olumsuz davranışları da ancak bu şekilde doğruyu doğru yanlışı da yanlış yaparak sizin desteğinizle öğreneceklerdir. Hatta bazen sizin tepkilerinizi bile oyun olarak görüp oyun olarak algıladığı için bir müddet devam ettirecektir ama dediğim gibi sizin desteğinizle büyüdükçe davranışları eminim olumlu yönde değişecektir…
Gelelim bu konuda yapabileceklerinize:
• Çocuğunuzla başkalarına zarar verecek boyuttaki davranışlarının olumsuz sonuçlarından bahsedin mesela olumsuz bazı davranışlarından dolayı kuzenin ve halan çok üzülüyor o yüzden artık onlarla çok sık görüşemeyeceğiz gibi.
• Çocuğunuz halasını çok sevdiği için halası da çocuğunuza seni çok seviyorum ama kuzenine vurman beni çok üzüyor diye uyarabilir ama burada kesinlikle çocuğun kişiliği değil olumsuz davranışları hedef alınmalı.
• Kıskançlık durumları abartılı ise gerek siz gerekse de halası davranışlarınızda daha hassas olabilirsiniz mesela halası çocuğunu emzirirken başka bir odaya gidebilir, çocuğunuzun yanında çocuğuna aşırı sevgi gösterisinde bulunmayabilir.
• Bu tür olumsuz davranışları göstermeye başladığında yapmanız gereken ilgisini dağıtmak olsun. Bunu sağlamak için onun gözüyle dünyaya bakabilir ve oyunları kullanabilir sizde oyunlara dahil olarak ortamın yatışmasını sağlayabilirsiniz.
• Çocuğunuzla inatlaşmayın, çünkü bu inatlaşma ve öfkelenme onun kontrol edebileceği bir düzeyde değildir.
• Kendisinde var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içerisinde bol bol dışarı çıkarabilir, güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeye dokunabilir, bu onun mutlu olmasını ve gün içinde size daha uyumlu davranmasını sağlayacaktır.
• Olumsuz davranışlarından ziyade olumlu davranışlarını görün ve hemen takdir edin. Bu dönemde biraz sabırlı olunuz 3 yaş sonuna doğru bu sıkıntılarınız inşallah bitmiş olacak.
• Eğer problemleriniz ciddi boyutlara ulaşırsa güvendiğiniz bir pedagogdan yardım almanızı tavsiye ederim.
Allah Teâlâ’dan bütün işlerinizde başarılar ve kolaylar dilerim.
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
12 yaşında bir kızım var. Çalışan bir anneyim. Kızımla mümkün olduğunca ilgilenmeye çalışıyoruz fakat bu ilgiden çok rahatsız. Bizimle hiç bir şey paylaşmak istemiyor sanki. Sinemaya gidelim dediğimizde siz gidin ben gelmek istemiyorum diyor. Onun hoşlanacağı şeyler yapmaya çalışmamıza rağmen anne olarak özellikle benim ilgimi istemiyor sanki. Başına buyruk olması beni çok rahatsız etmeye başladı. Beni önemsemiyor gibi hissediyorum.Bu beni oldukça geriyor. Ne yapmam lazım. Bu konuda yardım bekliyorum. Şimdiden teşekkürler. Ayla Doğan / 21 06 2012
Merhaba Ayla Hanım,
İnanın üzülmenize, sıkıntı etmenize, panik yapmanıza hiç gerek yok. Çünkü 12 yaş civarı kız çocuğuna sahip her ebeveyn sizin yaşadıklarınıza benzer durumlar yaşamaktadır. Bu dönemde sizi rahatlatacak bazı tavsiyelerimiz şöyle:
• İlk adım bu yaş özelliklerini bilmek, ona uygun davranmak ve özellikle dönemde biraz sabırlı olmaktır.
• Çalışan bir anne olduğunuz için elbette diğer birçok çalışan anne gibi siz de çocuğunuzla yeterince ilgilenemediğiniz, yanında bulunamadığınız için çok üzülüyor bunun ızdırabını yaşıyor, bunu telafi etmek içinde evde olduğunuz ve imkân bulduğunuz her anda çocuğunuzla ilgilenmeye çalışıyorsunuz. Özellikle de onun sevdiği ve istediği etkinlikleri yapmanızdan dolayı sizi ve sizin gibi duyarlı diğer tüm anne ve babaları tebrik ediyorum.
• 12 yaş bir kız çocuğu için hem bedensel hem de psikolojik açıdan birçok temel değişikliklerin meydana geldiği bir yaştır. Uzmanların deyimiyle Pre-büluğ,Pre-adolesan denilen ergenlik öncesi dönem olan ön erinlik dönemidir. Bu nedenle ön plana çıkma isteği, benmerkezcilik, çabuk kızma ve alınma, düşünme denagresif tepiklerde bulunma gibi ebeveynleri üzen ve zor durumda bırakan bazı davranışları kolayca sergileme dönemidir ki kızınızın çok sevdiği şeyleri bile yapmak istemeyişi de bunun önemli göstergelerinden biridir.
• Bu dönemde genç kızlar bir yetişkin gibi davranarak, çocukluktan kurtulmaya, bağımsız olmaya çalışır. Bazen anne babalar çocuklarının büyüdüğünü kabul etmekte zorlanır. Bu dönem de genç kızlara çocuk muamelesi yapmak, onları kızdırır ve daha fazla asi olmalarına sebep olur. Ki yine çocuğunuzun çok sevdiği şeyleri sizinle beraber yapmak istemeyişi bağımsız bir birey olma isteğinin en önemli göstergelerindendir. Özellikle annenin kızının üzerine fazla düşmesi, onun çocuksu davranışlarını besleyip, bağımsız hareketlerini aşırı sınırlaması genç kızın hem anne-babaya tepki vermesini hem de çocuksu bir kişilik geliştirmesine sebep olabilir.
• 12 yaşlarındaki kız çocukları anne-babalarına karşı daha tenkitçi olmalarına rağmen, yine bir yetişkini, çoğunlukla da bir öğretmenini, kendisine örnek alır. Arkadaşlık ilişkileri de zamanla aileden daha fazla önem kazanmaya başlar. Bu noktada arkadaş seçiminde kızınızı iyi takip etmelisiniz. Erken olgunlaşan kız çocukları kendilerinden daha büyük yaştaki kızlarla arkadaşlık etme eğiliminde olur. Buda genç kızınızın istenmeyen şeyleri tecrübe etmesine neden olabilir. Çocuğunuzun kendisi gibi erken olgunlaşmış bir yaşıtı ile arkadaşlık etmesine ortam hazırlayarak, bu problemi ortadan kaldırmanız mümkün olabilir.
• Bu değişimler, sizleri asla korkutmamalı. Yapılması gereken, çocuğunuzun artık büyüyor olduğunu ve farklı zevkleri olabileceğini kabul etmek ve çocuğunuzun isteklerini de kendisine zarar verecek duruma gelmediği sürece saygılı olmak ve kabul etmektir.
• Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da çocuğunuzla iyi bir iletişim içinde olmaktır. Ayrıca bu dönemde etkin dinleme yapmak oldukça önemlidir. Çocuk, anne ve babayla iyi bir iletişim içinde olursa yaşanabilecek olumsuzluklar rahatlıkla aşılabilir. Bir de daha önce de ifade ettiğimiz gibi mutlaka bu süreçte sabırlı olmak bu yaşananların aslında geçici bir durum olduğunu ve zamanla uygun tavırlar sergilenerek atlatılacağını akıldan çıkarmamak gerekir.
• Ancak her şeye rağmen kızınızın tavırları, davranışları kendisine ve size aşırı rahatsızlık verecek duruma ulaşırsa mutlaka bir uzmandan yardım almanızı tavsiye ederim…
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
Merhaba bana acil yardımcı olun. bir kızım var 6 yasında çok inatçı, hırçın nasıl denesem olmuyor. cezalandırdım hep aynı pes etmiyor. dövdüm gene aynı. alışverişe gidiyoruz hep sorun. oyuncaklarını paylaşsın istemiyor arkadaşlarınla. odaya kapatıyorum asla olmuyor. dediğini diyor, tutturduğu şeyi istiyor. Bütün gün gün boyunca zarar yapıyor. dediği olmasın yerlere yatıyor. bir arkadaşıma gitsem eve diye rahatsız ediyor. Bir yerlere gitsek beni yiyor didik didik. bütün psıkolojim bozuk. nasıl tutsam olmuyor. nasıl davranacağımı bilemiyorum. (hatice) HATICE / 29 07 2012
CEVAP
Merhaba Hatice Hanım;
Çocuklardaki inatlaşmaya ve hırçınlığa hangi etkenlerin sebep olduğu bilindiğinde ve bu etkenlere göre davranışlarımızı sergilediğimiz takdirde çocuklardaki inatlaşmanın ve hırçınlığın önüne ancak geçebileceğimizi asla unutmamalıyız.
Anne ve babalara bağımsız bir birey olduğunu kanıtlamaya çalışan çocuklar bunu başaramadıklarını düşündüklerinde ebeveynleriyle inatlaşmaya başlarlar. İşte tam bu noktada da anne ve babalar çocuklarıyla gereksiz yere tartışmaya girdiklerinde iletişimsizliğin temelini atmış olurlar. Bu yüzden çok dikkatli davranmalısınız ve çocuğunuzun da bir birey olduğunu ve kendisini gerçekleştirmek isteyeceğini unutmamalısınız.
Çocuk olduğunu unutmayın
Çocuğunuz yaş dönemi itibariyle bağımsızlığını ispat etmeye çalıştığı ve yavaş yavaş çevresini tanımaya başladığı bir dönem içerisindedir. Çocukların bu dönemdeki merak duyguları ebeveynleri ile çatışmaya girmelerine ve inatlaşmalarına sebep olabilir. Bu nedenle hem çocuk hem de ebeveyn pes etmek istemezler. Taraflardan birisi pes edene kadar tartışma ve inatlaşmalar devam edebilir. Bu noktada unutulmaması gereken tek şey: “çocuğunuzun sizin ne bir rakibiniz ne de çocuğunuzla bir maç müsabakası içinde olduğunuzdur.” Her ne olursa olsun karşınızdakinin bir çocuk olduğunu asla unutmamalısınız. Bu yüzden de dayak atmanın bir çözüm yolu olmadığını bilmelisiniz. Eğer çözüm olarak dayak atma metodunu tercih ederseniz tamamen sizin istemediğiniz bir sonuçla karşı karşıya kalacaksınız demektir. Ve bu da uzun yıllar sürebilecek tartışma ve inatlaşmalara sebep olacaktır. Bu yüzden dayak metodunu ebeveyn olarak kullanmanızı tavsiye etmiyorum. Ebeveynlere düşen görev sabırla görevlerini yerine getirmeye çalışmaktır. Nasıl bir ağacın meyve vermesi uzun yıllar alabiliyorsa çocuk yetiştirmenin semeresini de sabırla devam ettiğiniz takdirde alacağınızı asla unutmayınız.
Eğitimde planlı ve proğramlı olmak önemli
Çocuk yetiştirirken her ne olursa olsun planlı ve programlı olmalısınız. Çocuğunuz eğer her dışarı çıktığında veya her alışverişte sıkıntı çıkartıyorsa ve bunu da biliyorsanız alışverişe çıkmadan önce çocuğunuzla anlaşma yapmanızda fayda vardır. Çocuğunuza “şu anda evimizin ihtiyaçları için alışverişe çıkıyoruz ve bu alışverişte senin de kendin için iki adet alışveriş yapma hakkın var. Bu yüzden bu haklarını çok iyi değerlendir ve her gördüğünü hemen isteme. İyice düşün ve öyle karar ver!” gibi açıklamalar yaparak onun isteklerinin de önemli olduğunun ve sizin de onun isteklerine önem verdiğinizi hissettirerek gereksiz inatlaşmaların önünü önceden engellemiş olacaksınız.
Her istediğini yapmayın
Çocuğunuzun her istediğini yaparsanız bu durum gittikçe doyumsuz bir hal alacaktır ve isteklerinin sınırı olmayacaktır. Olmaması gereken bir durum varsa bunu çocuğunuza güzelce izah ettikten sonra eğer çocuğunuz hala ağlıyorsa ve inatlaşıyorsa bırakın ağlasın, hiç sorun değil. Fakat burada sizin davranışlarınız çok net olmalıdır. Eğer başta “hayır” dediğiniz bir şeye daha sonra “evet” derseniz çocuğunuz bunu size karşı sürekli kullanacaktır. Siz gerekli açıklamayı yapıp üzgün olduğunuzu belirttikten sonra kararlı olduğunuzu hissettirin ve biraz zaman tanıyın. İstediğini elde etme noktasında sizinle inatlaşmaya yeniden başlarsa hiçbir şekilde tepki vermeyin. Sabredin. Birkaç denemeden sonra vazgeçecektir.
Olumlu ve açıklayıcı iletişim kurun, zor kullanmayın
Çocuğunuzun diğer çocuklarla güzel iletişim kurmasını istemeniz gayet doğal ve her annenin çocuğunda olmasını arzuladığı bir özelliktir. Fakat bu konuda size büyük görevler düşüyor. Çocuğunuza, diğer çocuklarla nasıl geçinmesi gerektiği, eşyalarını paylaşmanın güzel bir erdem olduğu, arkadaşlarıyla yardımlaşmanın güzellikleri gibi konularda açıklayıcı olmalısınız. Bu konuda da asla “zor” kullanmamalısınız. Çocuğunuzun elinden oyuncağını alıp arkadaşlarına vermemelisiniz. Ceza vermek ve tehdit etmek gibi olumsuzluklar çocuklarda sadece inatlaşmayı arttırır…
Paylaşmayı özendirin
Kontrolün çocuğunuzun elinde olduğunu ona hissettirmelisiniz. Örneğin; “Nazlıcığım, şimdi oyun zamanı… Oyuncaklarından hangisini arkadaşına vermek istersin? Mavi olanını mı yoksa sarı olanını mı?” Böylece çocuğunuz karar hakkının kendi elinde olduğunu hissedecek ve arkadaşlarına daha çok güven duyabilecektir. Seçim yapmak ve karar verme hakkına sahip olmak, paylaşma kavramının olumlu yüzünü gösterir. Yetişkinlerin de paylaşım örnekleri göstermeleri çocuklar için çok önemlidir. Böylece çocuk paylaşılan bir şeyin geri alınabildiğini ve paylaşım karşılığında karşılıklı bir güven kurulabildiğini öğrenebilir.
Kritik dönemde olduğunuzu unutmayın, sabırlı olun
Hatice Hanım;
Size şunu söylemeliyim ki, çocuğunuz ebeveyn olarak çok dikkatli olmanız gerektiği kritik bir dönem içindedir. Okul öncesi dönem dediğimiz bu döneme “çocuk ergenliği” de diyebiliriz. Çünkü ergenlik dönemindeki gençlere sabırla yaklaşmamız ve onlar gibi hissetmeye çalışmamız gerekiyorsa aynı şekilde bu dönemdeki çocuklara da sabırla yaklaşmak ve onları anlamaya çalışmak mecburiyetindeyiz.
Bu dönemin (okul öncesi dönem) özellikleri hakkında bilgi sahibi olmanız ve bu konuda donanımlı bir ebeveyn olmanız yararınıza olacaktır ve işlerinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Geçekten çok zor ama bir o kadar da kıymetli vazifeyi yapmaya çalışıyorsunuz. Bu vazifenizi gerçekleştirirken eşinizle birlikte hareket etmeniz işlerinizi daha da kolaylaştıracaktır.
Daha fazlası için bir uzmana başvurabilir ve destek alabilirsiniz.
Annelik vazifeniz sırasınca Allah yardımcınız olsun diyorum…
Şimdiden kolay gelsin.
Ramazan EŞE
Psikolojik Danışman
Ben sınıfta hiç kimseye kötü davranmamama rağmen kimse beni sevmiyor onlara yakınlaşmaya çalışıyorum ama gerçek anlamda benden kaçıyorlar yanlarına gitsem benden koşarak uzaklaşıyorlar onlara dokunmamam için herşeyi yapıyorlar lütfen bir çözüm bulun Emir topaloğlu / 23 10 2013
Emir,
Bazen çocuklar arasında maalesef böyle tatsız durumlar ortaya çıkabiliyor. Ama çabuk düzeliyor inan. Okulunun rehberlik öğretmenine sıkıntılarını anlatırsan sana yardımcı olacağını düşünüyoruz.
Baraşılar dileriz.
benim 10 yaşında 4.sınıfa giden bir oğlum var bugün oğlumun dedesinin sigara paketini yırtarak açıp bir sigara almış ve yarım içip kültablasına söndürmüş halde bulduk. anlayınca şok oldum ne yapacağımı şaşırdım hemen ani bir tepkiyle babasını aradım ve durumu ağlayarak izah ettim kendiside duydu babsının tepkisi çok büyük oldu eve gelince onu mahvedecem gebertecem gibi laflar söyledi oğlumda duydu şimdi korku içerisindeyim akaşam olunca nolacak bilmiyorum nasıl davranmalıyız akşam eşim ve ben nasıl bir tutum sergilemeyiz nolur acil yardım edin çaresizim şenay sağlam / 17 04 2014
Sigara çoğunlukla zararlı alışkanlıkların ilk kademesi olmaktadır. Ülkemizde hatta dünyada sigara başta olmak üzere uyuşturucu, alkol gibi zararlı alışkanlıkların kullanım yaşı her geçen gün düşmektedir.
Gençlik/delikanlılık döneminde, kimlik arayışı içinde olan gençler çevresinde bir yer edinme uğraşı verirler. Kendilerini özelikle arkadaşlarına kabullendirmek ve onlar tarafından beğenilme duygusu kazanmak için uğraş içinde olurlar. Dolayısı ile su gibi girdiği kabın şeklini alma meyilleri arkadaşlık ortamlarında daha çok hissedilir. Bu güzel bir arkadaş çevresi olabileceği gibi kötü bir çevre de olabilir.
Mutsuzluk, depresyon, hayata karamsar bakmak, tatminsizlik, boşluk, hedefsizlik, geleceğe kaşı ümidin olmayışı, vb. gibi olumsuz psikolojiye sahip olan gençlerde zararlı alışkanlıklara başlama eğilimi daha yüksektir. Genellikle arkadaşlarına kendini ispatlamak ve onlarla birlikte kalabilmek zararlı alışkanlıklara başlama nedenleri arasındadır.
Zarlı Alışkanlıkların Önlenmesinde Anne Babaya Önerilerimiz:
1. Zararlı alışkanlıklar ve hayata etkileri konusunda bilgi birikiminizi ve bilincinizi artırın.
2. Çocuk bir anlık zevk için sağlığını tehlikeye atmaktadır. Başladığı bu alışkanlığın gelecekte ona neler kaybettireceğini ve hayatındaki olumsuzlukları düşünmesini sağlayın.
3. Sigara vb gibi kötü alışkanlıklara başlayanların çoğu ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek başlamaktadırlar. Bir kere dahi olsa zararlı olan maddelerden uzak durması konusunda onu bilinçlendirin. Nice kötü alışkanlık edinen kişilerin hayat hikayesini dinlediğinizde hep ilk adımın kurbanı olduklarını dile getirirler.
4. Anne baba olarak eğer çocuğunuz sigaraya başladıysa aile iletişiminizi ve ilişkilerinizi gözden geçirmelisiniz. Olumlu ve iletişimi yüksek, mutlu bir aile tablosu için daha çok çaba sarf etmelisiniz. Bunu başarırsanız sorunları erken teşhis edebilir ve kökleşmeden hal çaresine bakarsınız.
5. Ailenizin maneviyatını artırma gayretinde olun. İbadetlerinizi, sohbetlerinizi ailecek yapmaya çalışın. Yemeği tüm ile fertleri ile birlikte yemeğe özen gösterin.
6. Çocuğunuzun öğretmenleri ile işbirliği içinde olmalısınız. Bu önemli bir adımdır. Çünkü evlatlarımız günün büyük bir bölümünde okulda bulunurlar. Çocuğunuz okulda da kendisi ile ilgilendiğinizin farkına varsın.
7. Anne baba olarak tepkinizi belli edin. Üzüntünüzü dile getirin. Fakat şiddete, kabalığa asla başvurmayın. Tatlı dil, her zaman işe yarar. Kabalık ise işleri çıkmaza sokar.
8. Bir çok zararlı alışkanlık, kötü çevre ve arkadaş sebebiyle çocukta nükseder. Bu sebeple anne babanın çocuğun arkadaş çevresini tanıması hatta arkadaşlarının ailesi ile tanışması önemlidir. Ayrıca anne babanın gencin girdiği sosyal ortamları, takip ettiği internet sitelerini ve yayınları bilmesi onu yönlendirmede etkili sonuçlar almayı sağlar.
9. Eğer anne baba çocuğundan şüpheleniyorsa dışarıda da onu gözlemlenmesi gerekebilir. Çevresindeki iyi arkadaşlarından yardım alınabilir. Dolaylı olarak bunu yapmanız işinizi kolaylaştırır. Bu gözlemde takip imajı verecek davranışlardan kaçınmak önemlidir.
10. Çocuğunuzun dünyasına girmeye çalışın. Onun dünyasına girmek ve onu anlamak için önce iyi bir dinleyici olun. Çocuğunuzu dinlerken yorum yapmayın, ona nasihat etmeye çalışmayın, sadece onu dinleyin. Jest ve mimiklerinizle onu gerçekten dinlediğinizi onun hissetmesini sağlayın.
11. Şefkatinizi, sevginizi ona her durumda hissettirin. Ayrıca çocuğunuzun bunu hissetmesini sağlayın. Evladınız çözümü sizde aramalı başka yerlerde değil. ‘Ben çocuğumu uyurken, arkasından severim’ anlayışı doru değildir.
12. Çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirmek için daha çok çaba gösterin. Zira aileler çocukları ile yeteri kadar ilgilenmediklerinden, evlatlarının kötü alışkanlık edindiğini uzun zaman sonra öğrenebiliyorlar.
13. Korkuya dayalı değil, sevgi ve saygıya dayalı bir eğitim modeli benimsemelisiniz. Sevgi ile kalıcı ve güzel davranışları ona daha kolay kazandırabilirsiniz.
14. Anne-baba alarak sizlerin de sigara vb kötü alışkanlıklardan uzak durmanız gerektiğini unutmayın. Kendisi sigara içen bir anne veya baba çocuğuna ne kadar yardımcı olabilir acaba?
15. Aile prensipleriniz hakkında zaman zaman çocuğunuzla konuşun. Özellikle zararlı alışkanlıklar konusunda hassas olduğunuzu dile getirin.
16. Çocuğunuzun zararlı alışkanlıklara başladığını duyduğunuzda bunu aile içinde konuşmamanız veya sorunu görmezlikten gelmeye çalışmanız doğru bir yaklaşım değildir. Güzel bir uslupla onunla konuşmaya çalışın. Çözüm için ve beraber karar almak için yönlendirici konumunda olmaya çalışın.
17. Bazen çocuğunuzdan hoşlanmadığınız sözler ve cevaplar duyabilirsiniz. Onun çocuk ve delikanlı olduğunu unutmayın. Sinirlenmeyin. Doğru söyleyiş tarzını ona güzellikle hatırlatın.
18. Anne baba olarak sabırlı, hoşgörülü, anlayışlı, tutarlı ve prensip sahibi olduğu izlenimini çocuğun zihninde her zaman canlı tutmaya çalışın.
19. Anne baba olarak çocuğunuzu bu kötü alışkanlıktan ‘nasıl kurtarabiliriz’ in çarelerini aramalısınız. Ebeveynlerin birlikte hareket etmesi, tutum birliği içinde olması çok önemlidir. Bu sebeple anne veya baba çocuğu hakkında kötü bir şey duyduğunda bunu birbirinden saklamamalıdır. Birlikte bir çözüm bulmaya çalışmalıdırlar.
20. Gerektiğinde uzman desteği almayı da ihmal etmeyin.
Merhaba benim 14 yaşında bir oğlum var benden habersiz 3-4 ay sigara kullanmış oğlumu yakaladım bana söz verdi içmiyceğine aradan 1 hafta geçti evden çok pis sigara kokusu geliyordu oğlum itiraf etti şimdi ona karşı güvenimiz sarsıldı oda bunun farkında oda çok üzülüyor yaptıgına pişman kötü arkadaşlarıylada hala konuşuyor bunun için ne yapmalıyız yardımlarınız için teşekkürler. Meltem Özdemir / 02 06 2014
Sitemizdeki Sigara ve Zararlı Alışkanlıklardan Çocuklarınızı Koruyun başlıklı yazımızı okumanızı öneririz. Linke tıklayın: http://www.ailedanismanim.com/?p=259
Selamun Aleyküm,
Ben 13 yıldır evli bir bayanım. Eşimle severek birçok sıkıntıları göze alarak evlendik. Benim ailem bu evliliği başlarda onaylamadı fakat sonradan eşimle de araları çok iyi oldu. Fakat eşimin ailesi ile sürekli olarak sorunlarım oldu. Neden bilmiyorum bir türlü beni içlerine almak, kabullenmek istemediler hiçbir zaman maddi, manevi destek olmaya yanaşmadılar. Bir süre aynı evlerde alt üst oturduk. Yaptıkları hakaretler, iftiralar, çirkin sözler beni hayatımdan canımdan bezdirdi. Kayın babam kayınvalidemin ve kızının aslı olmayan konuşmaları yüzünden bana karşı melek gibi olan adam bir anda tam tersi oldu. Ve bir yolunu bulup el birliği ile bizi evden attılar. Ağzımı açıp yine de kötü bir söz söylemedim. Anne, baba neden böyle yapıyorsunuz ben size ne yaptım bana bir geçerli sebep söyleyin yemin ediyorum ses çıkarmayacağım dedim ama hiçbir cevap vermeye dahi tenezzül etmediler. Çünkü ortada elle tutulur, gözle görülür bir sebep yoktu. Eften püften sebepleri bahane etmekteydiler. Kayınvalidem bana sen elsin ne diyicem sana sen kimsin ki dedi. gözümden yaşlar aktı yine de acımadılar bana. Görümcemi, sırf evden bir an önce çıkalım diye dolduruşa getirip iyi olan aramızı onunla da bozup beni düşmanmış gibi gösterdiler. Her kapıdan geçtiğimizde laf atmalar, ALLAH’ım öyle çirkin şeyler söylüyorlardı ki şu an yazamıyorum özür dilerim. Anlayışla karşıladığınıza eminim. Kayınbabamın kolu komşunun gözü önünde evimi boşaltıııııııııın s………………… olun gidiiiiiiiiiiin diye bağırışları 3 yılı geçti halan aklımdan çıkmıyor. İnsanlar hayatlarını devam ettirebilmek için geçmişe değil önüne bakmalı diye düşünüyorum. Her zaman ailemi ayakta tutmaya çalışan bir eş oldum. Aileleri evliliğimizin arasına sokmamaya çalıştım. Fakat inanın çok çekmiş insan acılarını kolay kolay hazmedemiyor maalesef. Elimde değil inanın. 32 yaşındayım çalışıyorum, bir yandan dışarıdan üniversite diplomamı almak için sınavlara girdim bunca hengamenin içinde kazandım. Şu an son sınıftayım ve inşallah Yüce Rabbim izin verirse son sınavları da verdim. Başarılı oldu isem diplomamı alacağım inşallah. Hem ev, hem iş hanımıyım. Borçlarımız var eşimin yıllardır düzenli bir işi olmadı işsiz kaldığı zamanlarda zaten var olan borçlar biraz daha çoğaldı şu an çalışıyor çok şükür. Kiradayım 3 yıldır. Eşimin ailesi ile bir yıl görüşmedik. Fakat sonuçta onlarda onun ailesi dedim eşimi alıp kendisi gitmek istemediği halde onu alıp anandır, babandır beni sevmeseler de, istemeseler de sen onları çocuğusun asilik iyi değildir dedim. Zorla da olsa götürdüm ellerini öptürdüm. Kayınbabam çok surat yaptı konuşmak istemedi kayınvalidem oğluna sarılıp ağladı yine orada yalnız kaldım. Anne beni kınamayın ben kötü biri değilim, burada bazı tatsız hadiseler yaşandı bitti ben unuttum dedim. Neden bunca zaman gelmediniz öyle ise dedi bende eşimin göndermediğini söyledim oda iyi öyleyse oğlumun bildiği bir şey vardır dedi. yani yine bana değil oğluna hak verdi. Eğer ben gelmedim deseydim kim bilir neler diyecekti. Neyse uzun lafın kısası iyi kötü her ne ise barıştık. Halen özel günler olsun anneler, babalar günü, bayramlar, kandiller mutlaka giderim gidemesem dahi ararım. Yine de soğuk davranmaları laf sokmaları devam ediyor. Allahtan korkmasam hakikaten yüzlerini bile görmek istemiyorum ama yerin altı var vesselam. Hesap günü zordur, çetindir biliyorum. Bu ailevi kısımdı bu sorunları aştım Allah’ın izni ile. Bu sıkıntıları tam atlattım derken şimdide eşimin bana karşı tutumu beş aydır bir anda değişti. Önce iş yerinde bir arkadaşı ile yine iş sebebiyle sıkıntılar yaşadığını orda çalışmak istemediği söyledi bende iyi bir iş bulana kadar çalışmasını bulduğu anda daha iyi bir yer olursa tabii ki olabileceğini söyledim. Sana hesap mı vereceğim istediğim zaman çıkarım diye peşi sıra yine hakaretler etti. Fakat inanın artık 13 yıllık evliliğimizde değiştirdiği ya yedi ya sekiz belki daha fazla iş yeri. İnanın artık ben işi bırakıyorum lafını duymaktan korkar oldum. Benim maaşımda düşük kiradayım ve bir oğlum var. Her şeyi düşünüyorum. Hayat zor fakat eşim böyle değil bir daha mı dünyaya geleceğim diyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Dediğim gibi beş aydır eşim farklı bir kimliğe büründü. Anlayışsız, vurdumduymaz, küfürü, hakareti, ilgisizliği bir türlü bitmeyen bir adam oldu. Namaz kılıyorum inşallah Allah kabul ederse ona da namaz kıl, oruç tut, arada bir Yasin-i Şerif aç oku diyorum. Okuruz diyor fakat hiçbir zaman yapmıyor. Her namazda Yüce Rabbime dua ediyorum. Sabır ve ihsanla bekliyorum. Aldığı maaşın hepsini bile vermiyor sorduğumda bir sürü bahanesi var ve yine hakaret, yine küfür, yine aşağılamaları ile karşılaşıyorum. Geçenlerde çok üzüldüğün bir durum oldu ne benle, nede oğlumla hiç vakit geçirmek istemiyor. Hafta içi güç bela işe gidiyor eve gelip, giderken besmele çekeceğine küfürle girip küfürle kapıyı çarpıp çıkıyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Neden böyle olduk bir oturup konuşalım bir sorun varsa, ne olursa bana anlat birlikte aşalım diyorum. Ne sorunu benim bir sorunum yok senin benimle var ama belli diyor. Yine kavga ediyor. Oğlum bana birkaç gün önce anne babam hep seni ağlatıyor, hep üzüyor sen çok iyi annesin iyi ki benim annemsin ama babamdan nefret ediyorum eve gelmesin seni ağlatıp küfür etmesinden bıktım dedi. sakın duymiyim bir daha, o senin baban ne olursa olsun bu şekilde konuşmamalısın dedim. Anlayışlı evladım söz dinler peki anneciğim sen üzülme dedi. yine de babası eve gelince hoş geldin babacığım der. Bir şey dese yapmamazlık etmez. Fakat o daha çocuk gezmek, babasıyla ailesiyle vakit geçirmek istiyor. Bir gün olsun beni çocuğumu alıp bir yere götürmüyor. Anne neden benim babam böyle neden bizi sevmiyor hep kötü davranıyor diyor. İki gün hafta sonu izinli öğlen olmadan kahveye gider akşam döner. Tüm elimden gelenin en iyisini yaptım evliliğim üzülerek söylüyorum ama bunları yazacağım hiç aklıma gelmezdi neredeyse uçurumun ucuna gelmiş durumda. Fakat şimdi eşime sorsanız yooo oda nerden çıktı benim bir sorunum yok ki der. İpe, sapa gelmez Allah tan korkup, kuldan utanmaz derler ya, aynı bu şekilde bir kişi oldu. Allah kimsenin ağzının tadını bozmasın. İnsanlara imrenerek yaşamak nede zormuş. Bende bu hiç bir şey olmamış çok mutluymuşuz gibi davranmasından usandım. Allah rızası için öncelikle hakkınızı helal edin çok uzun oldu. Sorumu en kısa zamanda cevaplar ve bana bir yol gösterirseniz inşallah evliliğimi rayına oturtabilir ve daha kötü şeyler yaşama zorunda kalmam. Belki benimde hatalarım var ve tabi mutlaka vardır. Fakat o adım atmayınca bende ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Yüce Rabbimin Sonsuz selameti üzerinize olsun. Cevabınızı sabırsızlık ile bekliyorum.
Hayırlı günler dilerim,
bircan bircan / 10 06 2014
Merhabalar Bircan Hanım;
Hiçbir insan karakteri, değerleri ve olaylara verdiği tepkiler bakımından aynıdır diyemeyiz. Her insan farklı bir dünya... Hal böyle olunca evlilik gibi bir müesseseyi kurmak için bir araya gelen insanların karşısındaki insanın kişiliğiyle birlikte yaşayacağı düşünüldüğünde aslında ne kadar da zor bir adım atacağı ortadadır.
Günlük yaşantımızda, iş yerimizde, komşularımızla olan diyaloglarımızda, otobüste, alışverişte vs. gibi durumlarda bile insanlarla iletişim kurmanın, onların varlığıyla ve kişilikleriyle bir arada yaşamanın zorluğunu hemen hemen her gün hepimiz yaşıyoruz galiba?
Ama evlilik müessesesi tamamen farklıdır. Bir ömür boyu sürecek birliktelik, çocuk sahibi olma ve yetiştirme, aileler arası iletişim gibi kadın ve erkeğin gözetmesi gereken bir sürü denge vardır. Siz bu sürece severek ve isteyerek başlamış ve kendinizce bir sürü sıkıntıyı geride bırakarak çocuk sahibi olmuş evli bir bayansınız. Deneyimleriniz ve gözlemleriniz elbette ki çoktur bu süreçte. Evliliğinizin ilk yıllarında ailelerinizle yaşadığınız sıkıntılara göğüs gererek büyük çapta çözmeniz aslında bunun büyük bir tebriği hak eden en büyük kanıttır.
Bircan Hanım, aile kurumu iki bireyin bir araya gelmesiyle mümkün olacağı için sıkıntılarda ve sorunlarda da kadın ve erkeğin birlikte göğüs gererek çözüm aramasının en tabi davranış olacağı düşüncesindeyim. Fakat bu durum her zaman istenildiği gibi de olmaz!
Siz bu süreçleri atlatırken eşinizden gerekli desteği göremediğinizi ve aksine terslendiğinizi ifade ediyorsunuz. Bu durumda da sıkıntılarla başa çıkmada tek başınıza mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz ama bu da nereye kadar?
Kim bilir belki eşiniz evliliğiniz ilk yıllarında yanınızda yer alıyordu? Belki de size en büyük destekçi eşinizdi? İletişimi gayet iyiydi belki de? Ama zamanla herşey gibi evlilik ve eşler arasında ilişki de değişebiliyor. Bu durumun olumlu gelişenleri olduğu gibi olumsuz yönde gelişenleri de bir hayli fazla. Sizin evliliğiniz de biraz olumsuz yönde etkilenen ve değişen evlilikler gibi olmaya başlamış fakat hiçbir şey için geç değildir tabi ki!
Siz bu süreçleri atlatırken eşinizden o kadar şikayetçi olarak bahsettiniz ki çocuğunuzun bile babasına karşı olumsuz hislere kapıldığını belirttiniz. Yine burada sizin çocuğunuza karşı verdiğiniz tepkilerin gayet yerinde ve olumlu olduğunu belirtmek istiyorum.
Bütün bu anlattıklarınızın eşinizle aranızda olan soğukluktan ve iletişimsizlikten kaynaklandığı ortadadır.
Yapılabilecekleri şöylece sıralayabiliriz:
"Eleştirilerin Dozunu İyi Ayarlamak"
Eşleri yıpratan, yıkıcı ve sürekli aynı şekilde yapılan baskıcı eleştirilerin de ilişkileri bitirmeye kadar götürebilecek etkilerinin olduğu bilinmelidir. Aşağılama, acı sözler, hakaretler, geçmişte yapılan hataların sürekli hatırlatılması eşlerin birbirinden daha da soğumalarına sebep olmaktadır. Sevgiyle ve hakaretten uzak, sakin bir tonda, zamanlamasının en iyi şekilde yapıldığı bir eleştiri yerini bulacaktır.
"Samimi İlgi"
Elbette zamanla eşlerin birbirine karşı olan ilgileri azalabilir. İş hayatı, çocuk bakımı, ev işleri derken eşler birbirini unutuverir. Hayata renk katacak, aile bireyleriyle yapılacak etkinliklerin yapılması, ufak tatil kaçamakları, ev içinde samimiyet çerçevesinde yapılabilecek ilgiyi arttırıcı metodlar eşleri birbirine yakınlaştıracak ve kalplerinin belki de ilk günkü gibi ısınmasına yardımcı olacaktır.
"Kişisel Bakım ve Fiziki Görünüm"
Evliliğin en büyük boyutlarından biri de kadın ve erkeğin birbirine karşı kalplerinin ısınması, birbirini sevmesi ve helal daire de arzuların yerine gelmesini sağlamaktır. Bunu da sağlayacak etkenlerin başında herhalde fiziki görünüm ve kişisel bakım da gelebilir.
Evlendikten sonra eşler alışkanlıktan ötürü ve artık "nasıl olsa beni eş olarak seçti ve beni kabul etti" hissiyle kılık- kıyafet, beslenme, hijyen gibi konularda dikkat etmeyebilirler. Bu gibi durumlarda eşler zamanla birbirinden uzaklaşmaya ve hatta soğumaya başlarlar. İletişim kopar, saygı ve sevgi kayboluverir.
Fiziksel olarak kendilerine yeni şeyler katan çiftlerin ilişkileri ve evlilikleri aksine huzurlu ve daha uzun olduğu gözlenmiştir.
"Bencillikten Uzak Durmak"
Günümüzde ilişkiler artık bir rekabet havasında ilerliyor sanki. Çiftlerin her biri bakın karakter olmak için çaba içerisinde. İpleri eline alma çabası, hep benim dediğim olsun, benim isteklerim, benim hayatım, benim ailem… Evliliğin paylaşım temelli olduğunu unutur olduk maalesef. Karşılıksız vermeyi, koşulsuz sevgi sunmayı unuttuk artık.
Bunlardan kurtulmak ve ilişkinizin ilk günlerini hatırlamak, birbirinize aşık olma nedenlerinizi anlatmak ve hatırlatmak bazı duyguların yeniden harekete geçmesini sağlayacaktır. Sevgi dilini elden bırakmadan çözüme odaklanmak, suçlamalar ve soruna odaklanmaktansa size daha çok yardımcı olacaktır.
Bütün bunların yanında eşinizin sürekli iş değiştirmesi ve beraberinde gelen bunalımların hem eşinizdeki hem de sizde meydana gelen kaygılara neden olduğunu görüyorum. Toplumumuzda ve dinimizde erkeğin ailesinin rızkını temin etmek için çalışması erkeğin başlıca görevleri arasında yer alır. Eğer bir erkek bu konuda sorunlar yaşıyorsa ve yeterli olmadığını düşünüyorsa stres yaşaması ve bunalması çok normaldir. Bunu da ister istemez ailesine yansıtacaktır. Erkeğin bu gibi durumlarda en büyük destekçisi sabırlı ve kanaatkar bir eştir. Size düşen, baskı göstermeden eşinizi anlamaya çalışmak ve kadın-erkek arasındaki farklara saygı göstermektir. Eşinize karşı yapacağınız eleştirilerde daha hassas davranmanız, onurunu kırmadan konuşmanız yerinde birer davranış olacaktır.
Eşinizin de yapması gereken önemli görevleri muhakkak var. Atması gereken adımlar, kendini yenilemesi, hayata bakışına anlamlı bir yön vermesi… Tabi ki eşinizin duygu ve düşüncelerini bu durumda kestirmek ne yazık ki zordur. Zaten onu dinlemeden de ne söylersek söyleyelim haksızlık etmiş olacağız.
Hayatta bazen her şeyin istediğimiz gibi gitmediğini göreceğiz ve asla bunun bir imtihan olduğunu unutmayacağız. Biz üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getirdikten sonra başkalarının da yapması için sabır ve dua ile çaba sarfedeceğiz.
Eşlerin birbirine yapacağı duaların makbul olacağını unutmamanız ve bundan sonraki hayatınızda eşiniz ve çocuklarınızla güzel diyalogların kurulacağı sevgi, saygı ve huzurun peyda olacağı bir yuvada yaşamanız temennisiyle… Başarılar
Ramazan EŞE
Psikolojik Danışman
merhaba benim bir tane sevgilim var daha yeni tanışmaya başladık 17 yaşındayım onu çok seviyorum fakat onu herkese sorduğumda iyi biri olmadığını söylüyorlar.babam parkta buluştuğumuzu çarşıda onunla dolandığımı öğrenmiş.onunla ayrılmak istemiyorum ama babam bana güveniyor öyle işlerle uğraşmamamı evden okula okuldan eve gitmemi söylüyor ayrılmalımıyım?yardımlarınız için teşekkürler büşra kuyupınar / 10 06 2014
Merhaba,
Büşra Hanım,
Öncelikle ömrünüzün baharı diyeceğimiz bir yaştasınız. Tecrübelere güvenmenizi öneririz. Eğer tanıştığınız kişi hakkında bu kadar olumsuz kanaat varsa biraz durup düşünmenizi tavsiye ederiz. Çünkü insanı tanımanın bir yolu da kanaatlerdir. Şunu iyi bilin ki, iyi olan biri hakkında kanaatler çoğunlukla iyi olur. Dolayısıyla daha yolun başındayken kendinize bir iyilik yapın gerçeğe kalbinizi açın.
Sevginin bazen gerçekleri görmemize engel olabileceğini unutmayın. Anne babanıza güvenin. Onların size olan güvenini kırmamaya çalışın.
Kalbinizi acıtsa da eyvah dememek için tecrübelere kulak verin.
ailedanismanim
SELAM NESLİHAN HANIM;25 YILLIK TEYZEMİN KIZI İLE EVLİYİM VE 3 KIZ
ÇOCUĞUM VAR.GEÇMİŞ AİLEMLE DENGELİ BİR İLETİŞİM GEÇİREMEDİĞİMDEN EŞİM
BAYAĞI SIKINTI YAŞADI.SON BEŞ YILDIR DA ESKİ GÜNLERİ HATIRLAYARAK BENİ
GÖRMEK İSTEMEDİĞİNİ SÖYLÜYOR.BENİM KENDİSİNE KÖTÜ BİRİ GÖRÜNDÜĞÜMÜ
SÖYLÜYOR.AİLEM TARAFINDAN GAYRİ DİNİ BİR ŞEYLERİN YAPILDIĞINI TAHMİN
EDİYOR.BU DURUMA ÇOK ÜZÜLÜYORUM.ÇOCUKLAR KÜÇÜK OLMAMASINA RAĞMEN
ETKİLENİYORLAR.NE YAPABİLİRİM.ŞİMDİDEN ALLAH RAZI OLSUN.
Rg / 10 02 2015
Değerli Okurumuz,
Nasıl ki bardak dolduktan sonra bir damla bile onu taşırmaya yetiyorsa, geçmişte yaşanılan ve tahammül edilen kötü olaylar unutulmadıysa dolu bardak misali oluyor. Eşinizin yaşadıkları kendisinde derin izler bırakmış. Olaya öncelikle bu yönden bakmanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Eşinizin uzman yardımı alması gerekiyor. Eşinizin sosyal gönüllü bir projede yer almasını sağlayabilirseniz bu onun eski neşesini kazanmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca eşinizin sevdiği aktivitelerle onun mutluluk düzeyini artırmanız gerekiyor. Ama en önemlisi uzman desteği almanız.
Dediğiniz gibi herhangi bir büyü falan yapıldıysa bunun üstesinden kolaylıkla gelebilirsiniz. Evinizde her gün 15-20 dakika Kur'an okumaya çalışın. Evden çıktığınızda eşinizi ve çocuklarınızı Allah'a emanet ediniz. İhlas, Felak, Nas sûrelerini ve Ayetül kürsi ayetini gece yatarken eşinizle birlikte mutlaka okuyun. Temizliğinize dikkat edin.
Mutlulular dileriz.
ailedanismanim
Ben 20 yaşında genç bir kızım. Size herşeyi başından anlatmak istiyorum. Bundan yıllar önce çok küçükken tacize uğradım ve de bunu senelerce sakladım. Sonrasında etkisi biraz olsun geçti ama sonrasında yine baskın olmaya başladı. Lisede sevdiğim bir çocuk vardı. Adını söylemek istemiyorum çünkü bütün duygularımı yerle bir etti. Sürekli boş sınıfta buluşup birbirimizi severdik. Bir gün istemediğimde zorla masaya çıkarttı beni. O sırada sınıfa hoca girdi ve bizi gördü. Hiçbirşey anlattırmadılar bana. Sinir olduğum ve öldürmek istediğim müdür yardımcısı beni okuldan gitmezsem polise vermekle tehdit etti.
Senelerce bunu atlatmaya çalıştım. İntihar etmeye kalktım olmadı. Sonra bir çocuk sevdim babamın iş yerindeydi, boyu benden biraz kısaydı ama çok sevdim herşeyimi verecek kadar,sonrasında onunla evlenmediğim için beni terketti,resmen kullandı beni. Ailem dışarı çıkmama izin vermiyor,arkadaşım yok,liseyi bitiremedim,işsizim, kendimi öldürmek istiyorum ama öncesinde hayatımı mahvedenler işkence çektirip öldürmek istiyorum sonra da işe yaramadığım için kendimi yok etmek istiyorum.Şimdi bir erkek arkadaşım var çok seviyorum hatta aşığım ama askerde onu da üzmek istemiyorum sürekli kendimi aşağılanmış görüyorum
herkes ayak işlerine kullanıyor beni herkes herşeyden nefret ediyorum kurtulmak istiyorum iyileşmek istiyorum ne yapabilirim Robin / 10 02 2015
Değerli Okurumuz,
Size acilen çevrenizde bulunan bir psikologdan yardım almanızı öneririz. Durumunuz ciddi. Ayrıca manevi yönünüzü de beslemeniz gerekmektedir. Kur'an okumak, namaz kılmak, dua etmek manevi olarak sizi rahatlatacak ve güçlendirecektir. Ayrıca kötü ortamlardan ve arkadaşlardan uzak durun.
Allah'a samimiyetle tövbe edin. Ayeti kerimde yüce Allah'ın tövbeleri çokça kabul ettiği belirtiliyor.
Lütfen acilen bir uzman desteği alın.
Çok iyi olacağınıza yürekten inanın.
4-5 yıldır ilişkiye giriyoruz cocuk istemiyoruz hala 2 yil kadar daha
hic bi şekilde ilaç kullanmadm. Ne gibi sorun yaşarız. ebru / 10 02 2015
Değerli okurumuz,
Mutlaka bir kadın doğum uzmanından destek almanızı öneririz. Ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçebilmek için bu çok önemli. Hatta 6 ayda bir bunu tekrarlamanızı da öneririz. Ancak aile bağları olarak sorunlar yaşayabileceğinizi unutmayın. Çocuksuz bir ev gülsüz bir bahçe gibidir. Çocuk konusunda süreci daha fazla uzatmamanızı tavsiye ederiz. Çünkü çocuk aile bağlarını güçlendirir. Evliliğinizi ve ailenizi pekiştirir.
Mutlulukla kalınız.
14 yaşında bir kız kardeşim var ve çok aksi. aslında aksilikten ziyadesiyle fazla ne annemi babamı beni dinliyor ne öğretmenlerini dinliyor herkesle dalga geçer gibi konuşuyor kimseyi gale almıyor. öğretmenleride bizde çok şikayetçiyiz herşey, yaptık karşımıza aldık konuştuk anlattık ama o ısrarla bu şekilde davranmaya devam ediyor ne yapacağımızı bilemedik boş bıraksak olmuyor ilgilensek olmuyor lütfen yardımcı olur musunuz bize :( Esra
esra / 10 02 2015
Sevgili Esra, günümüzde ailelerin çocuklarını ilgiyle büyütmekle şımarık büyütmek arasında ince çizgi vardır. Maalesef bu ince çizgiye dikkat edilmediğinde sorunlar silsilesi baş göstermeye başlıyor. Çünkü her şeye rağmen şımarıklığın, doğuştan gelen bir özelliğin ebeveynler tarafından şekillendirilmesi ile ortaya çıktığı kabul edilen bir gerçektir. “Çocuğu şımartmak” söylemi de buradan gelir zaten.
Bu şımarıklığa ek olarak bir de kardeşinin yaşı itibariyle gelişim çağları içerisinde olan ergenlik döneminde bulunması ve bu iki zorlayıcı özelliğin bir arada bulunmasıyla yaşadığınız sıkıntıların ortaya çıkması maalesef kaçınılmaz oluyor. Ergenlik dönemi genel olarak 12-21 yaşlarını kapsar. Bu dönemdeki çocuklar bir kimlik arayışında ve duygu dünyasında sürekli bir mücadele içerisindedir dolayısıyla bu durum düzensizlik ve dengesizliği de beraberinde getirir.
Elbette her genç yapısı, fizyolojisi, yetişme tarzı, çevresi vb. nedenlerden dolayı bu dönemi farklı zorluklarda atlatacaktır. O nedenle kardeşini kendinle veya başkalarıyla kıyaslaman pek yerinde olmayacaktır.
Maalesef genel olarak ergenlik dönemindeki gençler aykırı, sıra dışı ve uç davranışlar gösterme eğiliminde olur ve bu durum kişilik yapısı oturuncaya kadar devam edecek zorlu bir süreçtir.
Kardeşinin bu dönemde sonuçlarını hiç düşünmediği ani tepkiler vermesi normaldir. İnatçı, hoşgörüsüz olma, çabuk sinirlenme, başkalarını küçük görme, uzlaşmayı reddetme, keskin ve sert konuşma tarzı, saldırganlık, karşıt tepki geliştirme, yalan söyleme, otoriteye ve kurallara karşı gelme gibi davranışlar gösterebilir.
Böyle bir değişim içindeki hemen hemen her genç evdeki ilişkilerini mümkün olduğunca sınırlı tutarak müdahaleden uzaklaşmaya çalışır. Odasına kapanır, telefon konuşmaları artar, günümüz teknolojisinin yardımıyla bilgisayar başında ya oyun için ya da sanal sohbet için oldukça fazla zaman geçirir. Bunun sonucu olarak aile içinde veya dışında otorite konumundaki özellikle yetişkin bireylerle sürekli çatışma içinde olur.
Gelelim neler yapabileceğinize;
1- Öncelikle kardeşinin şuan hayatının en fırtınalı dönemini geçirdiğinin bilincinde olmalı ve olabildiğince sabırlı olmalısınız. Bu sıkıntılarınızın zaman içerisinde doğru adımları attığınız takdirde kolaylıkla atlatacağınızı unutmayın.
2- Bu dönemin en az zararla geçmesi için kardeşinle sıcak, samimi ve arkadaş gibi diyalog kurmanız sizlere çok fayda sağlayacaktır.
3- Mümkün olduğunca eleştiri ve nasihat gibi yöntemleri kullanmamaya çalışın çünkü pek yararı olmayacak hatta geri tepecektir.
4- Baskı, tehdit, korkutma ve sindirme gibi yöntemler de isyana, yalana, evden kaçmaya kadar götürür bunlardan da uzak durmaya çalışın. Ancak hatalı ve yanlış davranışları karşısında ailece ortak tavır belirleyin ve ona göre hareket edin.
5- Kardeşinin sevinç ve üzüntülerinden haberdar olun ve ona destek olacak tepkiler verin.
6- Ona emir vermek yerine fikir vermeye, nasihat yerine aktif dinleyici olarak destek olmaya çalışın.
7-Kardeşine “Onu yapma, bunu yapma” demek yerine daha yapıcı bir şekilde davranıp, “Hayır” dediğiniz konunun nedenlerini açıklayarak seçenekler sunmanız daha yerinde olur.
8-Kardeşinle çok fazla tartışmaya girmeyin ve zıtlaşmayın. Zıtlaşmanız kardeşinin sizinle argo konuşmalarına ve saygısızlık yapmasına neden olabilir. Kardeşinizle aranızdaki saygıyı kaybederseniz bunu tekrar oluşturmanız çok zor olacaktır.
9- Mümkün olduğunca esnek, sabırlı ve sevgi dolu olmaya çalışın bu dönemde gençler en çok buna ihtiyaç duyarlar.
10-Okulundaki öğretmenlerinden ve özellikle rehber öğretmeninden bilgi ve destek almayı da ihmal etmeyin. Onlarla birlikte hareket edin.
11-Hata ve yanlışlarının sonuçlarını görmesini sağlayın. Bazı durumlarda meşhur “Bir musibet bin nasihatten yeğdir.” sözü çok etkilidir.
12- Kardeşinin heves ettiği şeyleri kontrolünüz altında bir defa da olsa denemesine izin verin. Sizin kısıtlamanız istediği şeye olan ilgisini daha artırır ve kardeşinin size karşı gelmesine neden olur.
13- Uzmanların genel düşüncesine göre bu sorunların çözümünde en etkili yöntem; “Doğru bilgilenme, Farkındalık, Sabır ve Doğru iletişim” kurma yöntemleridir.
14-Tüm çabalarınıza, anlayışınıza rağmen kardeşinle bir türlü olumlu, sağlıklı iletişim kuramıyorsanız profesyonel bir pedagog desteği almanızda fayda görüyorum. Eğer destek almazsanız aranızdaki zıtlaşma daha da artar ve kardeşin ailesinden bulamadığı mutluluğu başka yerlerde aramaya kalkabilir bu da çok daha ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir.
Kardeşinle ilgili sıkıntılarınızı en güzel şekilde aşmanız temennilerimle…
Recep Murat
Eğitim Uzmanı
Merhabalar ben beş aydır evliyim evlenmeden önce karım ile annem çok iyi anlaşıyorlardı hep beraber olmak istiyorlardı karım evlenmeden önce hiçbir şekilde sıkıntı yaratmıyan insandı Allaha olan inancı cok yüksek sakin bir bayandı evlendikten sonra ne oldunu anlamadım tamamen değişti annemin babamla bahzı probleri olmustu yeni evliyken 1 haftaya yakın bizde kalmıstı ondan değiştini düşüniyorum ben neyse artık annemi istemez oldu tahammül edemez oldu bizde ailelere haftanın iki günü üç günü gidilir bunları red ediyor gitmek istemiyor annemle babamın arasındaki problemler kalktı sıkıntıları yok çok şükür ama genede gitmek istemiyor bana seninle vakit gecirmek istiyorum diyor annemde bizi sürekli yanında görmek istiyor ben gönül rahatlığıylan annemin yanına gidemiyorum artık korkuyorum çağırdığı zaman karımın gözlerine bakınıyorum ve çekiniyorum ondan tatsızlık uasamak istemiyorum bagırmak çagırmak istemiyorum çok yoruldum artık Allah rızası için bana yardım edin ikisi arasında kaldım ne yapmam lazım artık dayaktamı aramalıyım çözümü zorakimi götürmeliyim akşım çok
bulandı inanılmaz inatcı bir kadın karım bende ona inat mı etmeliyim inatlamı çözmeliyim herşeyi? Onun annesi bizde 15,20 gün kaldıgı oluyor yeni evli olmamıza ragmen ağzımı açıp tek kelime etmiyorum ama o benim annemi neden istemiyor brn annemi ailemi çok seviyor ve çok
üstüne düşüyorum aynı şekilde karımınsA. evlendim diye değiştin demelerini istemiyorum.evlenmeden önce annemle öyle iyi anlaşıyorlardı kı evlenirken karımın bütün herşeyini annem yaptı neredeyse çeyizine bile çok katkıda bulundu herşeyin en iyisini en
kalitelisini yaptı karım aç gözlü bi insan da deildi ama bütün bunları yapan bir insanı baş üstünde tutması gerekmez mi sizce nankörlük deli midir sizce ? Az önce kavga ettik telefonda babam şehir dışına çıkıyor 1 günlüğüne annem bizde kalsın dedim yeter artık diye beni
tersledi ben senin annene böylemi yapıyordum nankör dedim kapattım hızımı alamayıp size yazdım yazılarımda yanlışlık var ise kusuruma bakmayın lütfen Sllah rızası için yardım edin akıl verin bana... Kurt / 10 02 2015
Merhaba,
Değerli Okurumuz,
Gelin kaynana vakalarında erkekler çoğunlukla sizin olduğunuz gibi arada kalırlar. Ama sizin bir artınız var. Dengeli ve akıllı adımlar atmak istiyorsunuz.
Eşinize biraz zaman tanıyın. Zorlamayın.
Siz sık olmamak kaydıyla eşiniz gelmese de aile ziyaretlerinizi devam ettirin.
Fakat eşinizin olumsuz tavrının doğru olmadığını ona hissettirin.
Ailenize karşı olan tutumundan dolayı çok üzüldüğünüzü ve mutsuz olduğunuzu eşinize anlatın.
Bu sorunu birlikte nasıl çözebilirizin cevabını arayın.
Eşiniz ve aileniz arasındaki saygı dengesini asla kaybetmeyin.
Siz yapıcı olursanız zamanla her şey düzelir.
Uzman bir aile danışmanından eşinizle birlikte destek almanızı tavsiye ederiz.
Merhaba ben 10 gunluk evliyim.dugunde takidan sonra aileler arasinda tartisma yasandi sesler yukseldi
hatta ben stresten bayildim.kac yildir esimle bu gunu bekliyrz ikimiznde hayalleri yikildi meyse o tartismadan snra beni sakinlestirip dugune devam edildi ancak .dugunden sonra aileleler birbiriyle vedalasmamis bile iki taraf birbirini sucluyo ve biz esimle bu durumdan cok r ahatsiziz nasil bu durumu duzetebiliriz.esimin ailesine yakin oturuyoruz ve onlara karsi iyi davranmak gelmiyor icimden lutfen yardimci olun sibel gezer / 11 02 2015
Merhaba,
Değerli okurumuz,
Maalesef düğün öncesi, düğünde ve sonrasında bazı tatsızlıklar yaşanabiliyor. Bu ailelerin beklentilerinin ve iletişim dillerinin bencil oluşundan kaynaklanır. Sizi çok iyi anliyoruz. Gerçekten de hayallerinizi kurduğunuz gelinlik ve düğününüzde yaşadığınız bu olumsuz tablo çok üzücü. Bu büyük olaya rağmen siz gücünüzü toparlayarak işin sonucunu hayırla bitirmişsiniz. Artık önünüze ve kendi yuvanızın mutluluğuna bakma vaktidir.
Yeni bir sayfa açıldı sizin hayatınızda. Bu sayfayı geçmiş yaşantılara takılarak karartmayın. Geçen geçmiş, olanlar bitmiştir. Ailelerin birbirleri ile olan münasebetlerinin düzelmesini zamana bırakın. Zamanla her şey düzelir. Evliliğinizin, mutluluğunuzun gölgelenmesine izin vermeyin.
Burada size düşün yaşanan sıkıntıları ailenize yansıtmamak. Eşinizin ailesine karşı olumsuz tavır içinde olmayın. Eşinizin ailesi de artık sizin anne babanızdır. Siz ilişkilerinizi normal seyrinde devam ettirin. Bırakın aliler kendi aralarındaki sorunu kendileri çözsünler.
Siz ailelerin arasını bulmak için olumlu duruşunu bozmayın. Çünkü evliliklerde mutluluğu gölgeleyen ve huzursuzluğu artıran en önemli faktör, eşlerin birbirlerinin ailelerine karşı olan olumsuz tutumlarıdır. Siz şeytanın bu tuzağına düşmeyin. Eşiniz de siz de kendi ailenizle olduğu gibi yeni ailelerinizle de güzel geçimli olmak için çabalayın. Unutmayın iyilik eden karşılığında mutlaka iyilik bulur. Güzel geçinen, aile yuvasında kazançlı olur.
Mutluluklar dileriz.
4 yaşında bir kızım var yalnızken daha iyi ama baba ve veya babaanne varsa benden nefret ediyor yemek yemiyor beni dinlemiyor yani beni sevmiyor çok iyi ilgili sevecen bir anneyim çocuğuma aşığım beni nasıl yaparım da sevmesini sağlarım beni neden hiç dinlemiyor ölücem kahrımdan behiye / 24 03 2015
Behiye Hanım,
Hiçbir çocuk normal şartlarda annesine soğuk davranmaz hatta yapılan araştırmalarda bebeklerin ilk kırk günde bile görmeseler dahi annelerini kokularından tanıdıkları tespit edilmiştir. Zaten yalnızken sizi üzmemesi, normal davranması da bunu gösteriyor. Eğer kızınız gerçekten sizi sevmiyor ve dinlemiyor olsa bunu her zaman yapar. Eğer olumsuz davranışları baba ve babaanne olduğunda sergiliyorsa sorunun kaynağını burada demektir.
Yazdıklarınıza göre sorunun kaynağı baba ve babaannenin kızınıza yaklaşım tarzı gibi görünüyor. Malumunuz bazı babalar yoğun çalışma temposu vb. sebeplerden çocuklarıyla fazla vakit geçiremediğinden onlarla geçirdikleri sınırlı zamanlarda onların istediği gibi davranır, onların isteklerini mümkün mertebe yerine getirirler dolayısıyla da annenin zaman zaman kızım haydi yemeğini yemelisin, odanı toplamalısın, artık uyumalısın gibi çağrılara babadan aldıkları cesaretle karşı koyar veya umursamazlar. Maalesef bazı babalarda çoğu zaman farkında olmadan çocuklarına bu durumlarda arka çıkarlar ve bu olumsuz tavırları desteklerler.
Aynı şekilde babaanne veya dedeler de torunlarının her isteklerini yerine getirirler, anne veya baba bazı davranışlarından dolayı uyarlarsalar da hemen devreye girer torunlarına arka çıkarlar. İşte tüm bunlar çocuklarımızın şımarmasına, anne ve babaların sözlerinin dinlenmemesine yol açar.
Behiye Hanım sizin de yaşadığınız tamamen bundan kaynaklı gibi görünüyor. O nedenle gerek babasıyla gerekse de babaannesiyle görüşerek kızınızın onlar yokken yemeğini güzelce yediğini, sözünü dinlediğini ancak sizlerin (baba ve babaannenin) olduğunda ise şımardığını, yemeğini yemediğini ve söz dinlemediğini dolayısıyla bu tür davranışları olduğunda kızınıza arka çıkmamaları ve sizin yanınızda olmaları gerektiğini anlatın. Tabii bunları konuşurken özellikle de babaanneye karşı dikkatli konuşun, suçlayıcı olmayın, çünkü bu konularda bazı büyüklerimiz hassas olabildiklerinden alıngan tavır içine girebilmektedirler.
Ayrıca;
* Özellikle eşinize babanın da çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesinde birinci derece yetkili ve sorumlu kişilerden biri olduğunu bilerek hareket etmesini isteyin.
* Kayınvalidenizin çocuk eğitiminde yalnızca destekleyici rol oynaması gerektiğini, asla annelik ve babalık görevine soyunmaması gerektiğini güzelce anlatın.
* Eşinizle kızınızın tavırlarıyla ilgili ortak kararlar alın ve kayınvalidenizin de bu kararlara uymasını isteyin.
Behiye Hanım asla kızım benden soğudu diye düşünerek kendinizi geri çekmeyiniz, sevgi ve şefkatinizi asla esirgemeyiniz, çünkü çocuklar annelerinin hâl ve hareketlerinden etkilenirler ve tepki verirler. Kızınıza karşı eşiniz ve kayınvalidenizle ortak noktada buluşup birlikte hareket etmeye çalışın, kızınızla olabildiğince nitelikli zaman geçirmeye çalışın, moralinizi asla bozmayın zamanla göreceksiniz asla bir başkası (şayet sizden kasıtlı ve bilinçli soğutmadıkça veya siz çok kötü davranmadıkça) sizin yerinizi tutmayacaktır.
Sağlıcakla kalın.
Recep Murat
Eğitim Uzmanı
slm iyi calışmalar sorunum kızıma kimlik nasıl cıkarabilirim. eşimle yaklaşık 20 aydır beraberiz fakat eşim bir başkasıyla resmi olarak evliydi bu süre icersinde boşanma davaları sürüyodu ve yaklaşık10ay önce mahkemesi bitti ve boşandı bu arada 05 07 2012 tarihinde kızım dünyaya geldi kızımın kimligini nasıl cıkara bilirim hastane dogum raporu eşimin eski eşinin üzerünecıktı mecburen ne yapmam gerekiyo yardımcı olursanız sevinirim iyi calışmalar ... koparan / 11 07 2016
Değerli Okuyucu,
Dinimiz bahsettiğiniz karışıklıkları önlemek, nesebi korumak vb. sebeplerle evli insanların başkalarıyla birlikte olmalarını yasaklamış, boşanan kadınlarında iddet süresini tamamlamadan başkalarıyla evlenmelerini doğru bulmamıştır.
Tüm bu yasaklamalar dünyaya gelen çocukların gerçek anne babalarına nisbet edilmelerini ve soybağının doğru ve sağlam olmasını sağlamaya yöneliktir.
Çocuğunuz dünyaya geldiğinde eşiniz hala boşanmadığından ve resmiyette hala eski eşi ile evli olduğundan böyle bir karışıklık başınıza gelmiş. Bildiğime göre baba başkasıyla evli olsa bile, bebeği nüfusuna geçirebiliyor. Ama aynı şey anne için geçerli değil. Nüfus müdürlüğünde annenin evli olup olmadığına dair kayıtlar inceleniyor, eğer evliyse çocuğu kocasından başka birinin üstüne geçiremiyor, çocuk başka birinden olsa ve hem anne hem baba bunu söylese bile.
Ancak hukuki olarak babalık davası açabileceğinizi düşünüyorum. Bu davada dna araştırması sonucuna göre karar verilecek ve test sonucu kimi işaret ediyorsa baba hanesine çocuğun nüfus kaydı aktarılacak ve çocuk babanın soyadını alacaktır.
Yasaların son durumunu öğrenmek ve size daha iyi yol gösterebilmesi için mutlaka bir avukattan destek almanızı tavsiye ederiz.
iyi günler benim 8 yaşında bir yeğenim var 2. sınıfa gidiyor sorun asla okumuyor yazmıyor bütün gün okulda tek bir kelime yazmadan geliyor evde de asla bir satır okumuyor tüm aile herkes denedi güzellikle olmuyor kızarak olmuyor hiçbir şekilde bir kelime dahi okumuyopr busene okulunu değiştirdik ama yine bir değişiklik yok doktorada götürdük ilaç başladı faydası olmadı neyapacağımızı şaşırdık önerilerinizi bekliyoruz nasıl davramak gerekir bilemiyoruz Nurten / 11 07 2016
Nurten Hanım,
Yeğeniniz okuyamıyor yazamıyor mu yoksa okumuyor yazmıyor mu? Bu ikisi arasındaki ayrım çok önemlidir. Eğer okuyamıyor ve yazamıyorsa mutlaka bunun nedenleri araştırılmalı öncelikle sınıfı öğretmeni ve rehber öğretmenin görüşü ve tavsiyeleri alınmalı sonuç alınmazsa mutlaka bir sağlık kontrolünden geçmelidir.
Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla okumayı yazmayı öğrendi ama bunları uygulamak istemiyor. Öyleyse mutlaka bir pedagogdan yardım ve destek almalısınız. Çünkü bunun altında önemli sorunlar yatıyor olabilir. Bunun tespit edilip ona göre hareket etmek sizi çözüme ulaştıracaktır.
Değerli okuyucumuz,
Evlilikte ve toplumsal hayatta tartışmalara bakıldığında tartışmaya en çok neden olan davranışın kişilerin birbirlerini suçlaması olduğu görülmektedir. Çünkü suçlama karşılığında bir savunma veya karşı bir suçlama doğuran davranıştır. Bu sebeple tartışmalara son vermek isteyen eşlere öncelikle tavsiyemiz, suçlayıcı tutumları varsa bu tutumlarından vazgeçmeleri olmaktadır. Karşı tarafı suçlamak hem tartışmaların sürekli olmasını hem de tartışmaların şiddetini arttırmaktadır.
Tartışmaların şiddetli geçimsizliğe neden olmamasını isteyen eşlere özellikle ‘ben dili’ni kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
Eşinize, biz bir problemi ve sıkıntıyı halletmeye çalışıyoruz’ mesajını verin. Eşinize değil soruna odaklandığınızı ona hissettirmelisiniz. Aksi takdirde tartışmaların sonu gelmez.
Ailede eşler, herhangi bir sorunla karşılaştığında eşini suçlamadan soruna odaklanırsa tartışmalar yapıcı hale gelir. Tartışmalar uzlaşmaya dönüşür. Çünkü her iki taraf böyle davrandığında ortak bir amaç için uğraş vermiş olurlar. Sorunu çözmek için çaba harcarlar. Böyle olunca tartışmalar evlilikte ilişkiyi besler. Tartışmalar sona erer.
Her hangi bir sıkıntınız veya probleminiz varsa dikkat etmeniz gereken bir husus daha var: Sıkıntılarınızın ve sorunlarınızın çözümü için doğru zaman ve doğru dili kullanmanız. Sorununuzu tartışma ortamında değil de daha sonra yemek yerken veya çay içerken, ‘beni rahatsız eden bir konu var, seninle konuşmak istiyorum’ diyerek,
• suçlayıcı tavırlardan uzak,
• laf dokundurmadan,
• eşinizin yapmış olduğu her hangi bir hataya ima dahi yapmadan sorunu açık ve nezaketli bir şekilde dile getirin. Bunu başardığınızda inanın sorununuz çözülecektir.
Eşler, aralarındaki sorunları çözerken karsısındaki kişinin hayat arkadaşı, çocuklarının annesi veya babası olduğunu unutmamalı. Ayrıca evlilikte karşı taraf diye bir şey olmadığını, eşlerin birbirinin parçası olduğunu da hep hatırlayın
Mutlu bir evlilik dileklerimizle…
Neslihan Beyhan
Eğitimci-Araştırmacı Yazar
Site Yöneticisi
Hayırlı çalışmalar. Önerilerinizi uygulamaya çalışıyorum ve çok güzel gelişmelerle karşılaşıyorum. Fakat başka bir sorum daha var: Eşimin bana çektirdiği sıkıntılardan sonra ona yeniden tam anlamıyla nasıl bağlanabilirim? ALİ AKIN / 15 03 2010
Değerli okuyucumuz,
Anladığım kadarıyla yaşadığınız problemlerin sevginizi yıprattığından bahsediyorsunuz. Evliliğin iyi günde de, kötü günde de beraberlik üzerine kurulduğunu biliyorsunuz. Ancak burada evliliği besleyen ve evliliği kuvvetlendiren, yuvayı bir cennet bahçesine çeviren sizin sevginizin şeklidir. Eşinizi nasıl seviyorsunuz?
Eğer onu her şeye rağmen seviyorsanız, onun hataları sizi kızdırmaz ve sevginizi azaltmaz. Eşinizin sinirli ve öfkeli olduğu durumlarda veya sizi kızdıracak bir hareketi karşısında, eğer her şeye rağmen onu seviyorsanız, sizin tepkiniz ona yardımcı olmak ve onu içine düştüğü o kötü halden kurtarmak olur. Onun dünyasına girerek tatlılıkla kötü tabloyu mutluluğun lehine çevirmeniz olur.
Eşinize karşı olumsuz düşünceler varsa zihninizde merhamet duygunuzu canlı tutmaya çalışın. Çünkü o sizin hayat arkadaşınız, hayatınızı kendisi ile paylaştığınız kişi, affetmeye merhamete en layık kimsenin hiç şüphesiz eşiniz olduğunu unutmayın.
Kendinize ve eşinize biraz zaman tanıyın. Doğru sevgi ve iletişim dilini kullanırsanız ona eskisi gibi bağlanabilirsiniz. Ama bu iş tek taraflı yürümez. Eşinizin de bilinçlenmesi gerekir. Bir taraf hep verici, idare edici olursa bu bir zaman sonra yine patlak verebilir. Bu sebeple eşinizle sizi mutlu eden şeylerin neler olduğunu paylaşın. Eşinizin mutlu olduğu şeyleri öğrenin. Davranışlarınızı ona göre şekillendirmek için aranızda anlaşın.
Eşinize yeniden bağlanmak ve onu eskisi gibi tekrar sevebilmek için gerçekten çaba harcadınız mı? Eğer cevabınız hayır ise, eşinizin kalbine giden yolda daha çok gayret göstermeniz gerekmektedir.
Kendi kendinize, ‘Eşimi her şeye rağmen çok seviyorum’ cümlesini tekrarlayın.
Eşinizle beraber yapacağınız ortak faaliyetlerinizi artırın.
Eşinize bol bol iltifat edin.
Onunla daha çok zaman geçirmeye çalışın.
Ayrıca Eşinizin gönlüne girecek, onu mutlu edecek şeyleri ara sıra yapmayı unutmayın.
Sen benim için çok değerlisin mesajını her zaman ona hissettirin.
En önemlisi hayat arkadaşınızı her şeye rağmen sevmeyi öğrenin. Bunu ona anlatın.
Neslihan Beyhan
Eğitimci-Araştırmacı Yazar
Site Yöneticisi
Benım çocuğm 16 yasında kız ve benimle olan ilişkisi çok güzel arkadaş gibiyiz. Ama babayla bunu başaramıyoruz. Kızımıza sert ve kırıcı, kişiliğini zedeleyici konşmalar ve kızarak bir şeyleri anlatması beni de çıldırtıyor. Kızımda bu durumdan nefret ediyor ne yapmamız lazım saygılarımla… Sevgi / 11 04 2010
Merhaba Sevgi Hanım,
Öncelikle kızınızla kurduğunuz olumlu iletişimden ve bilinçli yaklaşımlarınızdan ötürü sizi tebrik etmek isterim.
Sonrasında söze kendi kültür ve adabı muaşeretimizin gereğiyle devam ediyorum. Kızımıza çok iyi öğretmeliyiz ki babamız evimizin reisidir, direğidir. Zaaflarıyla, hırçınlıklarıyla, iyi halleriyle, sıkıntılı zamanlarında o bizim başımızdadır. Nasıl ki memur, amirine karşı gelmekten sakınır ona bazı şeyleri tatlı dille yaptırmaya çalışırsa, anne ve çocuklar da evde babaya saygı, sevgi ve tatlı dille onun babalık gururunu incitmeyen bir üslupla yaklaşımda bulunmalıdır.
Kızımızın bilmesi gereken önemli bir şey var ki o da büyüklerimizin, yanlış davranışlarını kendi büyüklerinden model almış olabilecekleridir. Bununla birlikte genlerinde sinirlilik kodu da varsa işiniz iyice zorlaşır.
Fakat sorun her ne olursa olsun çözüm hiçbir zaman karşı tarafı suçlayıcılıktan geçmez. Sizden ricam evde babaya karşı kızınızla birleşmiş imajı vermişseniz öncelikle bunu değiştirin. Sinirli ve kırıcı insan genellikle anlaşılmadığını düşünüyordur.
Kendisine onu anladığınızı daha sık ifade edin. Ancak konuşma tarzından dolayı yaşadığınız üzüntüyü “ben dili” ile ifade edin. “Senden bu cümleleri duyduğumda kendimi değersiz hissediyorum. Söylediğin, düzeltmemi istediğin davranışa odaklanamıyorum. Söyleyiş şeklin canımı öyle sıkıyor ki yanlış dahi yaptıysam bunu düşünerek moral bulamıyorum.” Bu sözleri kızınız da iletebilir. Zaten babası ile bir problem yaşadığında bunu ikisi konuşmalılar. Siz müdahil olursanız baba daha fazla öfkelenecektir.
Bir insanda gözlenen olumsuz davranışı tamamen sona erdirmek mümkün değildir. Bir anda büyük değişim görmek de gerçekçi değildir. Bahsettiğiniz sorun pek çok türk erkeğinde sıklıkta karşılaştığımız türden.
Küçük küçük adımlarla, gelişmelerle büyük ve önemli sonuçlar elde etmeyi hedefleyin.
Eşiniz olumsuz davranışta bulunduğunda o anda üzüntünüzü sessiz epkisiz bir şekilde ona hissettirin.
Mutlu olduğu bir anda öncelikle olumlu özelliklerini onunla paylaşın. Daha sonra sizi üzen özelliğini tatlılıkla dile getirin. Konuyu uzatmadan hemen kapatın. Örn: “Hayatım, sen rızkını helalinden kazanmak için çok çalışıyorsun. Bizi kimseye muhtaç etmedin. Şöyle şöyle iyi huyların var. Senin için Allah’a şükrediyorum. Bazen de üzüldüğüm konular oluyor. Kızımız gençlik çağında. Senden olumlu, sevgi dolu, onaylayıcı bir yaklaşım göremezse karşısına çıkan herhangi birine sırf bu ilgi açlığından dolayı bağlanır, yanlış yapar diye korkuyorum. Beklentilerinde haklısın ama bunları daha yumuşak, daha tatlı verebilirsek kızımız hem mutlu olur hem de çok iyi bir evlat olmaya özen gösterir.”bu cümleleri siz artırabilirsiniz.
Sonraki aşamalarda sık boğaz etmeden babanın davranışlarını gözleyin. Sadece olumlu gelişme gösterdiğinde tepki verin. “canım bugün kızımızla kurduğun tatlı konuşma beni o kadar keyiflendirdi ki anlatamam” gibi. “Sen ne kadar iyi bir babasın” “Harika bir eşsin” gibi ifadelerinizi artırın. Olumsuzluk anında ise üzüntünüzü sessizliğe bürünmüş bir şekilde hissettirin. Mutsuzluğunuzu üzüntünüzü böylece ona fark ettirin.
Son olarak hepsinden önemlisi eşinize dua edin. Niyetinize iyi ve yumuşak huylu, sevip-sevilen bir insan olmasını alın. Her şeyin daha iyi olduğunu görünce de şükrünüzü artırın.
“Bir ev ki orada anne,baba ve çocuklar rıfk ve hilm (yumuşaklık) üzeredir; orada Allah’ın nimeti ve bereketi vardır. Fakat bir ev ki anne, baba ve çocuklar sertlik üzeredir orada sıkıntı, huzursuzluk, bereketsizlik vardır.” Bu sözü tatlılıkla paylaşın eşinizle.
Sağlıcakla kalın,
Dualarınızı bizden eksik etmeyin,
Huzurlu ve mutlu bir aile temennisiyle…
Neslihan Beyhan
Eğitimci-Araştırmacı Yazar
Site Yöneticisi
Eşimle görücü usulü evlendim. İş nedeni ile iki ay içinde nikah yapmak zorunda kaldık. Hiç bir araya gelmedik. Sürekli telefonla görüşüyorduk ve beni sevdiğini dile getiriyordu. Bir haftalık tatilimi yanında geçirdim. İlk defa beraber zaman geçirdik. Ama tatilim bizi çok uzaklaştırdı. Şimdi sen benim kafamda tasarladığım eş değilsin diyor. Beni sevmediğini, sevemediğini dile getiriyor. Onun sevgisini tekrar nasıl kazanabilirim. Çok mutsuzum. Birbirimizi nasıl tanımalıyız. Cevap verirseniz sevinirim. damla öztürk / 18 04 2010
Değerli okuyucumuz,
Sitemizdeki şu yazıları okursanız sorularınızın cevabını bulacağınızı düşünüyorum.
Yazılar:
1-Evlilikte Sevgi Nasıl Artırılır?
3-Eşinizin Sevgi Dilini Keşfedin.
2-Evliliğiniz Cennete Ulaştıracak Yol Olsun.
Neslihan Beyhan
Site Yöneticisi
Merhaba 19 yaşında oğlum var. Bu sene ygs ye girdi. Çantasında sigara buldum ve ne yapacağımı şaşırdım. Sadece alıp attım ve bir kağıda üzüntümü belirttim sigaranın yerine koydum. Sizce ne yapmalıyım? Muhabet / 22 04 2010
Değerli okyucumuz,
Öncelikle panik yapmamanızı tavsiye ediyoruz. Sakin olun. Bu tür olaylar karşısında sakin olmanız, durup düşünmenize ve doğru adımlar atmanıza yardımcı olur. Ayrıca yaralayıcı hareketlerde bulunmanızı da bu tutumunuzla engellemiş olursunuz. Eğer çocuğunuza doğru yaklaşımı sergileyebilirseniz sorunu kısa zamanda aşabilirsiniz.
Çocuğunuzu incitmemek adına kağıda yazdığınız not mutlaka etki edecektir ama sadece bununla yetinmemelisiniz.
Sigara çoğunlukla zararlı alışkanlıkların ilk kademesi olmaktadır. Ülkemizde hatta dünyada sigara başta olmak üzere uyuşturucu, alkol gibi zararlı alışkanlıkların kullanım yaşı her geçen gün düşmektedir.
Çocuğumuz 19 yaşında gençlik/delikanlılık döneminde. Bu dönemde, kimlik arayışı içinde olan gençler çevresinde bir yer edinme uğraşı verirler. Kendilerini özelikle arkadaşlarına kabullendirmek ve onlar tarafından beğenilme duygusu kazanmak için uğraş içinde olurlar. Dolayısı ile su gibi girdiği kabın şeklini alma meyilleri arkadaşlık ortamlarında daha çok hissedilir. Bu güzel bir arkadaş çevresi olabileceği gibi kötü bir çevre de olabilir.
Mutsuzluk, depresyon, hayata karamsar bakmak, tatminsizlik, boşluk, hedefsizlik, geleceğe kaşı ümidin olmayışı, vb. gibi olumsuz psikolojiye sahip olan gençlerde zararlı alışkanlıklara başlama eğilimi daha yüksektir. Genellikle arkadaşlarına kendini ispatlamak ve onlarla birlikte kalabilmek zararlı alışkanlıklara başlama nedenleri arasındadır.
Zarlı Alışkanlıkların Önlenmesinde Anne Babaya Önerilerimiz:
1. Zararlı alışkanlıklar ve hayata etkileri konusunda bilgi birikiminizi ve bilincinizi artırın.
2. Çocuk bir anlık zevk için sağlığını tehlikeye atmaktadır. Başladığı bu alışkanlığın gelecekte ona neler kaybettireceğini ve hayatındaki olumsuzlukları düşünmesini sağlayın.
3. Sigara vb gibi kötü alışkanlıklara başlayanların çoğu ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek başlamaktadırlar. Bir kere dahi olsa zararlı olan maddelerden uzak durması konusunda onu bilinçlendirin. Nice kötü alışkanlık edinen kişilerin hayat hikayesini dinlediğinizde hep ilk adımın kurbanı olduklarını dile getirirler.
4. Anne baba olarak eğer çocuğunuz sigaraya başladıysa aile iletişiminizi ve ilişkilerinizi gözden geçirmelisiniz. Olumlu ve iletişimi yüksek, mutlu bir aile tablosu için daha çok çaba sarf etmelisiniz. Bunu başarırsanız sorunları erken teşhis edebilir ve kökleşmeden hal çaresine bakarsınız.
5. Ailenizin maneviyatını artırma gayretinde olun. İbadetlerinizi, sohbetlerinizi ailecek yapmaya çalışın. Yemeği tüm ile fertleri ile birlikte yemeğe özen gösterin.
6. Çocuğunuzun öğretmenleri ile işbirliği içinde olmalısınız. Bu önemli bir adımdır. Çünkü evlatlarımız günün büyük bir bölümünde okulda bulunurlar. Çocuğunuz okulda da kendisi ile ilgilendiğinizin farkına varsın.
7. Anne baba olarak tepkinizi belli edin. Üzüntünüzü dile getirin. Fakat şiddete, kabalığa asla başvurmayın. Tatlı dil, her zaman işe yarar. Kabalık ise işleri çıkmaza sokar.
8. Bir çok zararlı alışkanlık, kötü çevre ve arkadaş sebebiyle çocukta nükseder. Bu sebeple anne babanın çocuğun arkadaş çevresini tanıması hatta arkadaşlarının ailesi ile tanışması önemlidir. Ayrıca gencin girdiği sosyal ortamları, takip ettiği internet sitelerini ve yayınları bilmek onu yönlendirmede ebeveyne yardmcı olacaktır.
9. Eğer anne baba çocuğundan şüpheleniyorsa dışarıda da onu gözlemlenmesi gerekebilir. Çevresindeki iyi arkadaşlarından yardım alınabilir. Dolaylı olarak bunu yapmanız işinizi kolaylaştırır. Bu gözlemde takip imajı verecek davranışlardan kaçınmak önemlidir.
10. Çocuğunuzun dünyasına girmeye çalışın. Onun dünyasına girmek ve onu anlamak için önce iyi bir dinleyici olun. Çocuğunuzu dinlerken yorum yapmayın, ona nasihat etmeye çalışmayın, sadece onu dinleyin. Jest ve mimiklerinizle onu gerçekten dinlediğinizi onun hissetmesini sağlayın.
11. Şefkatinizi, sevginizi ona her durumda hissettirin. Ayrıca çocuğunuzun bunu hissetmesini sağlayın. Evladınız çözümü sizde aramalı başka yerlerde değil. ‘Ben çocuğumu uyurken, arkasından severim’ anlayışı doru değildir.
12. Çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirmek için daha çok çaba gösterin. Zira aileler çocukları ile yeteri kadar ilgilenmediklerinden, evlatlarının kötü alışkanlık edindiğini uzun zaman sonra öğrenebiliyorlar.
13. Korkuya dayalı değil, sevgi ve saygıya dayalı bir eğitim modeli benimsemelisiniz. Sevgi ile kalıcı ve güzel davranışları ona daha kolay kazandırabilirsiniz.
14. Anne-baba alarak sizlerin de sigara vb kötü alışkanlıklardan uzak durmanız gerektiğini unutmayın. Kendisi sigara içen bir anne veya baba çocuğuna ne kadar yardımcı olabilir acaba?
15. Aile prensipleriniz hakkında zaman zaman çocuğunuzla konuşun. Özellikle zararlı alışkanlıklar konusunda hassas olduğunuzu dile getirin.
16. Çocuğunuzun zararlı alışkanlıklara başladığını duyduğunuzda bunu aile içinde konuşmamanız veya sorunu görmezlikten gelmeye çalışmanız doğru bir yaklaşım değildir. Güzel bir uslupla onunla konuşmaya çalışın. Çözüm için beraber karar almak için yönlendirici olun.
17. Bazen çocuğunuzdan hoşlanmadığınız sözler ve cevaplar duyabilirsiniz. Onun çocuk ve delikanlı olduğunu unutmayın. Sinirlenmeyin. Doğru söyleyiş tarzını ona güzellikle hatırlatın.
18. Anne baba olarak sabırlı, hoşgörülü, anlayışlı, tutarlı ve prensip sahibi olduğu izlenimini çocuğun zihninde her zaman canlı tutmaya çalışın.
19. Anne baba olarak çocuğunuzu bu kötü alışkanlıktan ‘nasıl kurtarabiliriz’ in çarelerini aramalısınız. Ebeveynlerin birlikte hareket etmesi, tutum birliği içinde olması çok önemlidir. Bu sebeple anne veya baba çocuğu hakkında kötü bir şey duyduğunda bunu birbirinden saklamamalıdır. Birlikte bir çözüm bulmaya çalışmalıdırlar.
20. Gerektiğinde uzman desteği almayı da ihmal etmeyin.
Sağlıklı ve güzel ahlaklı çocuklar yetiştirmeniz dileklerimizle…
Nesihan&Eyyüp BEYHAN
Merhaba,
14, 6 ve 4 yaşlarında 3 kızım var. Büyük kızımla çok problem yaşıyoruz. Yaşıtlarından büyük gösteriyor ve erken buluğa girdi. Ne ara bu hale geldi çocuk anlayamadan karşımda ağzı bozuk küfürbaz bir kız buldum.(arka arkaya 2 çocuk olunca onu ihmal ettik herhalde...)
Büyüklerine karşı saygısız, küçüklerini hırpalayıcı. Okulda kurallara uymayan. Ha bire problemlerle bizi uğraştıran. En çok zoruma giden de bize karşı çok saygısız ve ukala olması.
Kendi hatalarını hiç görmüyor. Çok konuşuyoruz. Bazen yumuşuyor düzelir gibi oluyor sonra yine aynı. Baba çok asabi ve sert davranıyor. Biz ne dersek diyelim ne kadar doğruyu göstersek de o kendi kafasındakini yapıyor. Anneye babaya saygı yok. Defol git , geri zekalı gibi laflar söylüyor bize. Babasından nefret ediyor. Ama alış veriş konusunda istediğini aldırana kadar da çok iyi, sonra her şey bitiyor. Aynı tavırlar devam ediyor.
Arkadaş seçimi de hiç iyi değil. Nerde okulun vukuatlı öğrencileri var onlarla arkadaş oluyor. Kardeşlerine de kötü örnek oluyor. En küçük kızım da onun gibi davranmaya başladı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Dün gece çok kötü tartıştı babasıyla. Okul hayatın sona erdi artık dedi babası. Dövecek diye çok korktum.Vicdan duygusu gelişmedi. Onu ne kadar sevdiğimizi anlamıyor. Yaptığımız fedakarlıkları görmüyor. Hep istiyor hep istiyor. Ama kendi hiç bir şey vermiyor. Zamane çocukları hep böyle zamanla düzelir mi demeliyim.Üzerine fazla gitmemeli miyim? Psikologa bile götürdüm, Annen suçlu demiş çocuğa.
Benim en büyük derdim ahlakı. Ne yapmalıyım nasıl davranmalıyım?Çok çaresiz hissediyorum kendimi. Diğer küçüklerin de bu hale gelmemesi için ne yapmalıyım?Çocuğumu nasıl korumalıyım. Şimdiden teşekkür ederim..
Fadime Günaltın / 08 06 2010
Merhaba hanımefendi!
Bu zamanda 3 çocuk büyütmek gerçekten zor bir iş. Anladığım kadarıyla büyük kızınız ergenlik dönemi sendromu belirtilerini gösteriyor ve bariz bir kardeş kıskançlığı söz konusu.... Sizi dinlememesi, karşı gelmesi ve asi davranışları tipik ergenlik belirtileridir; davranışlar konusunda kızınızı başka çocuklarla kıyaslamayın çünkü her çocuk ergenliği farklı yaşar bunun nedeni ise ana-babanın çocuklara farklı yaklaşımı ve her çocuğun yaşadıkları kendilerine özgüdür.
Aile içinde yeterince ilgi görmediğini, sevilmediğini düşünen çocuk bu konudaki açlığını dışarıda arkadaş ortamında arar, arkadaş seçerken de yaşıtlarının davranışlarının olumlu olmasından çok kim onu dinliyor değer veriyor ise o kişilerle arkadaş olur.
Ayrıca sanırım kızınız evde ana ve babadan farklı tavırlar görüyor, bir tutarsızlık söz konusu...
Size önerilerim şöyle:
1- Anne Baba Olarak Ortak Tavır Sergileyin
Eşinizle oturun bu konuyu ciddi bir şekilde ele alın, ne yapabileceğinizi, kızınızın hangi davranışlarını kabul edip hangilerini beğenmediğinizi belirleyin. Yani size göre yanlış olan bir davranış eşinize göre doğru olmamalı… Ortak kararlar almalısınız. Yani tutarsızlığı ortadan kaldırmalısınız... Kızınız yanlış bir davranış yaptığında eşiniz bu duruma sert tepki verirken siz is korumacı yaklaşmamalısınız. Kararlarınız netleştikten sonra kızınızı karşınıza alıp onu sevdiğinizi, ona değer verdiğinizi hem sözle hem de davranışlarla ona belirtin. Onun hangi davranışlarını beğenmediğinizi, nedeni ve bu davranışların yerine ondan neler beklediğinizi, hangi davranışları sergilemesi gerektiğini, eğer ondan istemediğiniz davranışları yapmaya devam ederse karşılığında ceza olarak neyle karşılaşacağını açık dille belirtin. Ceza gerektiren bir davranış yaptığında ise eşinizle bu konuda tutarlı yaklaşın. Örneğin yaptığı yanlış bir davranışından dolayı eğer ceza olarak hafta sonu dışarı çıkmamak, tv seyretmemek varsa kesinlikle taviz vermeden (kızınız ağlasa da ) bu cezayı uygulayın...
2- Ceza Çocuğun Davranışına Verilmelidir
Verilebilecek cezalar konusunda kısaca şunu söyleyebilirim: Cezalar çocuğun kişiliğine değil; davranışlarına verilir. Cezalı dönemde çocukla küsmek konuşmamak olmaz, seni sevmiyorum cümleleri kullanılmamalı. cezada çocuğa bağırmak hakaret etmek, dövmek yoktur bunlar ters etki yapar; ceza sadece çocuğu sevdiği şeylerden men etmektir...
3- Kızınıza Zaman Ayırın
Baba işten geldiğinde kızınızla günde 5 dakika bile ilgilense onunla sohbet etmeye çalışsa onu dinlese çok işe yarar. Baba eve gelir gelmez kardeşlerle ilgilenirse ya da tv karşısına geçerse diyalog gelişmez... Babayla kızınızın sağlıklı iletişim geliştirmelerine katkıda bulunmaya çalışın.
4- Sabırlı Olun
Sabredin...Ergenlik dönemi fırtınalı bir evredir, kızınızın olumlu davranış geliştirmesi için ona zaman tanıyın ve ana-baba olarak ona örnek olun.
5- Yaz Tatili Fırsatını İyi Değerlendirin
Yaz tatili güzel bir fırsattır. Bu dönemde ona sosyal etkinli bir ortam sunun. Belediyelerin yaz okulları var. Onu yaz okulunda istediği bir etkinliği yapması konusunda teşvik edin, mümkünse anne-baba olarak kızınızın elinden tutup bu yaz okuluna beraber götürürün… Bu sayede hem çevresi genişleyecek, hem farklı davranışlara sahip arkadaşlar edinecek, hem sizin ona değer verdiğinizi düşünecek...
6- Çocuğunuzu Başkalarıyla Kıyaslamaktan Kaçının
Kesinlikle kızınızı başka çocuklarla kıyaslamayın....!
Selam ve dua ile...
Osman HATUN
Uzman Psikolojik Danışman
Merhaba
Benim sorum dünürler arası ilişki üzerine olacak. Evleneli 9 ay olmasına rağmen eşimin ailesi benim ailemi bayramlarda dahil olmak üzere arayıp sormadı. Nişanlılık döneminde sıcak, samimi bir ilişkileri vardı, ancak düğün esnasında yaşanan ve her düğünde olması muhtemel ufak tefek çaplı sorunlar iki tarafı birbirinden uzaklaştırdı. Ben damat tarafının düğünden sonra daha çok arayıp sorması gereken taraf olduğunu düşünüyorum. Karşı tarafa kızınızı aldık, artık sizinle işimiz bitti gibi bir izlenim vermemek için, ama maalesef benim ailemde şu anda böyle bir izlenim oluşmuş durumda… Eşim bu durumun farkında değil sanırım. Ona da söylemeye çekiniyorum. Çünkü hemen kendi ailesini savunma pozisyonuna geçeceğinden eminim, kayınvalide ve kayınpederimle de direk konuşursam nasıl tepki verirler tahmin edemiyorum…Bu diyalog eksikliği beni çok üzüyor, ne yapabileceğim konusunda yardımcı olursanız çok memnun olurum… Esra Yılmaz / 20 05 2010
Merhaba Esra Hanım,
Düğün esnasında dünürler arasında sıkıntı yaşanmış olabilir. Ama önemli olan olayları büyütmeden hiçbir şey olmamış gibi sıcak davranılmasıdır. Şuan sizi üzen durumu düğün günü yaşanan probleme bağlamayın. Çünkü yaşadığınız sorunun bir çok nedeni olabilir.
Tarafların birbirlerini sık sık araması sizin birlikteliğiniz için çok da hayati öneme sahip değildir. Siz, eşinizin ailesi ile güzel geçinmeye devam edin. Şimdilik kimseye bu durumu açmanıza gerek yok. Eşiniz ailenizi arayıp soruyorsa saygıda kusur etmiyorsa sorun yoktur.
Evlilikle beraber artık iki aileniz olduğunu unutmayın. Eşler olarak size düşen vazife iki ailenizin de gönüllerine girmek. Saygı ve sevgi dolu bir yaklaşımla onlarla iletişiminizi devam ettirmektir. Siz bu kadarından sorumlusunuz.
Ailelerinizin bir birleri ile iletişimin artmasında sizin çabanız oldukça önemli. Öncelik erkek ailesinin, diye de bir beklentiye girmeyin. Çünkü siz her iki tarafla birlikte bir aile oldunuz.
Aileler aynı şehirde mi yaşıyor? Böyle ise eşinizle birlikte iki tarafı da sık sık ziyaret edip gönüllerini hoş edin. Onların birbirleri ile ilgili hoş sözlerini iletin aralarını ısındırın.
Mesela, bu iki aileyi birbirine yakınlaştırmak için aileniz göndermiş gibi, eşinizin ailesine hediye yapabilirsiniz.
Eşinizin ailesini kendi ailenizin durumundan eşinizle beraber haberdar etmeye çalışın. Onları bir vesile ile birbirleri ile görüştürmeye çalışın.
Aceleye gerek yok. Zamanla daha güzel olur inşallah. Zihninize gelen "Kız evi ile işimiz bitti" düşüncesi sağlıklı değil.
Unutmayın ki pek çok dünür düğün sonrası epeyce süre birbirlerini arayıp sormayabiliyor. Fakat Allah katında en hayırlı olan taraf, sıla-i rahmi (akrabalık bağını) devam ettirendir. Akrabasını koruyup, gözeten taraftır. Bir de bu pencereden bakın.
Siz yuvanızda mutluluk atmosferini güzelce sağlam temeller üzerine inşa edin yeter.
Her şey gönlünüzce olsun.
Hoşakalın…
Neslihan Beyhan
İki kızım var. Biri 15 diğeri 12 yaşında. Geçen gün cebimden izinsiz para aldıklarını fark ettim. Onlara daha hiç bir şey söylemedim. Acaba ne yapmam lazım, diye ilk önce size başvuruyorum. Teşekkürler... Avni / 14 05 2010
Merhaba!
Böyle bir durumda nasıl davranacağınızı bilmeden önce bunu düşünmeniz son derece önemli...
İlk olarak çocuklarınızın bu davranışlarının nedenlerini açık yüreklilikle ve onları yargılamadan, kendinizi hazır hissettiğiniz uygun bir zamanda kızlarınızla konuşun. Onları anlamaya çalışın ve bu davranışın neden yanlış olduğunu ve onların bu davranışından hoşnut olmadığınızı belirtin...
Bu süreçte lütfen sakin olun, onlarla sakin konuşun, onların sizin için ne kadar önemli olduğunu belirtin ve bu konuşmayı ve aşağıda yazdığım öneriyi eşinizle beraber kızlarınıza paylaşın.
İkinci olarak onlara aidiyet duygusu ve sorumluluk bilinci kazandırmaya çalışın. Mesela, para konusunda onlara ilk başta günlük harçlık verin, birkaç ay sonra da onlara haftalık harçlık verin.
Örneğin, günde 1 lira veriyorsanız birkaç ay sonra kızlarınıza haftalık olarak 5 lira verin. Bu 5 lirayı ister bir günde ister bir haftada harcayabileceklerini; isterlerse paralarını biriktirerek almak istedikleri bir şeyi daha sonra alabileceklerini söyleyin.
Harçlıkları hafta sonu gelmeden biterse kesinlikle onlara hafta başına kadar harçlık alamayacaklarını hatırlatın.
Bu şekilde onlarda hem aidiyet duygusu kazandırmaya hem de onları tutumlu olmaya alıştırmış olursunuz.
Selam ve dua ile...
Osman Hatun
Uzm. Psk. Danışman
Merhaba,
İçinde bulunduğum durumu sizlerle paylaşmak ve yardımınızı talep etmekteyim. Özellikle sizlerle istişare etmek istiyorum.
Evlilik noktasında yakınlarımın bana ''nasıl bir eş istersin'' sorusuna karşılık olarak; beni rabbime yakınlaştıracak, takvalı, edebe ve adaba önem veren saliha bir zevce isterim demiştim.
Bir süre sonra kuzenim ile aynı yurt ortamında hafızlık eğitimi almış bir hanım ile görüştürüldük.
İlk gördüğümde yeterince etkilendiğimi, heyecanlandığımı söyleyebilirim. İki gün sonra kız tarafının cevaplarının olumlu olduğunu, tanışmak istediklerini ifade ettiler ve 15 günlük bir telefon görüşmemiz oldu. Bu süre zarfında iyi yol alabildiğimize inanıyordum.
Ben ve sen kavramını kaldırmıştık, biz diye konuşuyorduk artık. Biz şöyle yaparız, böyle yaparız diyebiliyorduk.
Gerçekten bana bahsedildiği gibi cana yakın, ahlaklı, terbiyeli bir kişiliği vardı. Tanıdığım kadarıyla uyumlu gibiydik.
İçimde acaba yanlış bir karar mı alıyorum korkusu azalmıştı artık. İkinci kez karşılıklı görüştüğümüzde durum biraz değişti. İyi bir görüşme olmuştu ama kaçamak gözlerle birbirimize bakarken iç alemimde ''ömür boyu yaşayacağım kişi bu mu?? Doğru bir şey mi yapıyorum? Önceki gibi ona karşı heyecanda yoktu aslında''diye içimden bir an geçirmiştim. Ama bu düşüncelerin üzerinde durmayıp, bir şeyler paylaştıkça kaynaşırız düşüncesine girdim. (doğru bir düşünce midir bilemiyorum).
Önemli olanın takva, ahlak, kişilik uyumu olduğunu düşünerekten olumlu bir şekilde görüşmeği bitirdik. Akşam yine telefon ile görüşecektik ki, arayacağım saatten kısa bir süre önce ''ben evliliğe hazır değilim ben yapamayacağım. Hakkını helal et, nasip değilmiş..." tarzı bir mesaj geldi. Bende birden ter boşaldı, üzülmüştüm. Ablasına gerekçesini sorduğumuzda elektrik alamadığını ve evlilikten abartılı korktuğunu ifade etmiş. Ailesi görüşmemizi istese de kendisi istememişti.
Bu olayın ardından uzun bir süre geçmesine rağmen onun hakkında duyduğum en basit bir şey bile bende olumsuz etki uyandırmaya başladı. Unutmak istesem de unutamıyorum. Çok duygusal birisiyim ondan mı, ilkleri yaşadığımdan mı? Veya etkilenmişim ama farkında mı değilim, bilemiyorum.
Elektrik veya aşk beklentisi olan bir kişi olmadığımı ifade etmeliyim. Aşık olunan kişiyle evlenmekten ziyade evlenebileceğim kişiliğe aşık olmak, sevgi beslemek isterim. Bu kişi ile tekrar denemek isterim ama sizinle istişare etmek istedim. Sonuçta hayati bir karar alınacağı için tekrar deneme noktasında yanlış bir şey yapıp yapmadığım noktasında yardımcı olursanız sevinirim.
Ben bu kişi ile tekrar deneme yoluna girmeli miyim, yoksa aranılan kriterlerde etkilenebileceğim ve ikna edilmeksizin karşılıklı evet diyebileceğimiz yeni bir eş adayı arayışında olmamı mı önerirsiniz.
Bizim birlikteliğimize engel olan tek sebep yeteri kadar elektrik alamamak. Bu sebepten dolayı ayrılmak doğru bir karar mı? Zamanla bir şeyler paylaştıkça sevgi zuhur eder mi bilemiyorum. Evlilikte sevgi önemli ama zamanla''ya olmazsa diye'' korkuyorum.
Uzun uzun yazmamdan içimdeki sıkıntının ne denli olduğunu anlamışsınızdır. İzlemem gereken rotayı belirtirseniz hoşnut olurum. Ayrıca sizlerin de tavsiye ettiği gibi, her namaz sonrası Ayet-i kerime'de geçtiği şekilde dua üzere olmanın önemine yürekten inanıyorum.
Hakkınızı helal ediniz, vaktinizi aldım. Selam ve dua ile. En güzel olana emanet olunuz. Yasin Serkan BAYSAL / 27 05 2010
Merhaba Yasin Bey,
Öncelikle böyle ciddi bir konuyu iyice ölçüp biçme, bunun için nefsinin dilini değil de çevresinde güvendiği insanlarla istişare eğiliminde olman doğru bir davranış. Bu noktada bize duyduğun güvene teşekkür ederiz. Umarım sonuç hayırlı olur.
Serkan Bey, sizden kendi kişilik profilinizi (memleket, eğitim bilgisi, hobiler vs) ve hanımefendinin kişilik profilini güzelce karşılaştır. Bazen takvalı olsun, edepli olsun bir şey olmaz diye düşünürüz ancak çok daha mutlu olunacak kişilerin bulunduğu aklımıza gelmez.
Kızcağızın çekingen davranmasının nedeni sadece korkuları ise bu korkuyu herkese karşı yaşayacaktır. Yok, eğer sizin genel duruşunuza ısınamadıysa (ki görüşme öncesinde özellikleriniz yeterince hoşuna gitseydi sizi her şeyinizle beğenecekti) o zaman yapacak bir şey yok.
Sen de artık onunla ilgili duyduklarına canını sıkmaya başlamışsın. Ayrıca yazdıklarında bir çelişki var gibi. Evlilikte aşk ve elektriğin daha sonra olabileceğine inandığını yazmışsın bununla birlikte ikinci görüşmenizde ona bakınca içinden ilk heyecanın kalmadığını duyumsamışsın.
Bana kalırsa senin durumun ilk kez böylesi yakınlık yaşamandan kaynaklanan bir bağlılık ve etkilenmişlikle alakalı. Bunu hemen atamazsın üzerinden. Karşına daha uygun kişi çıkıncaya kadar onu hatırlamaya devam etmen normal.
Çokça dua ederek dileğini, hayırlısını, gönlüne göre seni iki cihanda mutlu edecek nasibini Allah'tan tüm samimiyetinle istemeye devam et. İsteklerini ayrıntılı şekilde dile getir. Tanıştığınızda onun senin kısmetin olduğunu anlama ferasetini, istediğin eş adayında bulunmasını arzu ettiğin tüm özellikleri ayrıntılı olarak gönlünden geçir. Çünkü iki cihanı birlikte geçirmek istediğin o önemli insanı arıyorsun unutma.
Önemli olan bir an önce evlenmek, sevgi, aşk gibi tatlı duyguları yaşayıvermek değil, gerçekten istediğin insanla karşılaşabilmektir. Karşına o çıktığında zaten aşkınız giderek halden hale girecek ve yıllarca sürecektir Allah’ın izniyle. Eş seçimi ile ilgili dosyamızı sanırım okudun. Oradan da istifade edebilirsin.
Şu anda hiçbir şey yapma. Madem olumsuz cevap gelmiş tüm sabırsızlığına inat dur ve bekle. Hayırlısını gözleme niyeti ile bekle.
Çevrende seni ve görüştüğün hanımı iyi tanıyan aklı başında birileri var ise onların da görüşlerini mutlaka al. Fakat unutma ki nasipten ötesi olmaz. Kendini boşuna üzme ve oyalama.
O hanım ya da senin için hayırlı olan kişi kimse, dualarının neticesinde hayırlı gelişmeler olacaktır. Yeter ki sen sırtını kâinatın Yaratıcına tam teslim şekilde dayamaya devam et. Bu esnada evlilikle ilgili eserler okuyarak kendini geliştirmeyi de unutma.
Allah gönlüne göre ve en hayırlısını bir an önce seninle karşılaştırsın ve rızası üzere yuva kurmanı nasip etsin.
İlerleyen zamanlarda iyi haberlerini okuyacağım güzel e-postalarını bekliyorum.
Neslihan BEYHAN
Site Yöneticisi
Merhaba,
Benim sorunum eşimin ailesi.
Aynı apartmanda altlı, üstlü oturuyoruz. 9 yıllık evliyim. Bir oğlum var. Bu evliliği ailem istemedi. Sebebi eşimin o zamanlar düzgün bir işi olmaması ve kirada oturacak olmasıydı. 8 yıl kirada oturdum. Ailemle çok şükür evliliğimin ilk yılı barıştım. Evlendiğimde eşimin ailesi bana maddi ve manevi hiç destek olmadı.
Çok bocaladım o zamanlar. Fakat sanırım yaşımın 18 olması ve ailemin beni karşısına alıp konuşmaması beni çok bunaltmıştı. Yıllar geçtikçe onlarında neden bu evliliğe karşı çıktığını anladım. Eşimin ailesi yardım edebilecek durumdaydı. Fakat ailemin bu evliliği istememesi onların bir bakıma işine geldi. Eşya borçları, evin ihtiyaçları, geçim vb. bir sürü borç hepsi bana ve eşime kaldı. Hiç yanımızda olmadılar. Üstüne üstlük bu durumları çalıştığım işyerinin patronu ve iş arkadaşlarım bildiği için tüm düğün masraflarını patronum karşıladı. Düğünüme sadece benim tarafımdan kız kardeşim geldi.
Bana annesi-babası ve eşim toplam 3 bilezik taktılar. Lütfen bunları anlatıp yazdığım için bana kızmayın çünkü psikoloğa gidecek durumda değilim maalesef ve bu sayfanızı görünce inanın benim sıkıntılarımı dökebileceğim bir site olduğu için çocuklar gibi sevindim, yemin ederim. Hep dışladılar beni. Düğünde taktıkları bileziği bir akrabalarından tek bir kalın bilezik alıp 3 bilezik yapıp bana takmışlar. 1 yıl sonra onu da bana ödettiler. Tabi bana bu şekilde anlatmadılar eşimin önceden aldığı bir borç dediler. 18 yaşın verdiği cahillik ve yanımda kimsenin (ailemin) olmamasından faydalanıp bunları yapmış oldum.
En kötüsü taktıkları 3 bilezikte bana kalmadı maalesef. Daha ben eşimle tanışmadan 1 yıl önce eltimden 2 bilezik almışlar. Eşimi yengesinden istemek için kayınvalidem yollayıp bilezikleri aldırmış. Yengeme kayınvalidem iki ay içinde kendisi ödeyeceğini söyleyip 1 yıl ödememiş. Bunu da bilmiyordum.
Biraz yılan hikayesi gibi oldu kusura bakmayın ama inanın aynen böyle. Uzun lafın kısası o borcuda Eşim almış gibi gösterip eltim daha bir haftalık evliyken kırk kez beni arayıp onlarıda aldı. Bu işin maddi kısmı daha çok fazla şey var tabi benden sonra 2 gelin daha aldı. Onlara setini, takısını, çeyizini her şeyini dört dörtlük yaptı. Eşyalarının borcunu son kuruşuna kadar ödedi. Ben hep dışarıdan bunları görüp üzüldüm, yıllarca ağladım. Ama şu dakikaya kadar sizden başka anlatacak kimsem olmadı. Allah binlerce kez okuduğunuz için razı olsun sizden. Manevi kısım ise daha kötü. Beni hiçbir zaman aralarına almak istemiyorlar.
Çalışıyorum çocuğuma onlar bakıyor. 8 yaşında bir oğlum var. Onu kullanıp yüzüme karşı bile binlerce kez yapıcan, edicen, çocuğuna biz bakıyoruz diye konuşuyorlar. Eşim evlendiğimizden bu güne dört beş kez iş değiştirdi. Her işten çıkışında beni borçlara soktu. Kira, fatura, geçim, ihtiyaç derken aldığım askari ücret yetmedi. Farkında oldukları halde aylarca evdeki kuru gıdalar, zeytin, peynirle idare ettim. Yinede bir gün olsun bir ihtiyacımızı görmediler. Şimdi 8 yıl kirada oturduktan ve 25.000 tl borca girdikten sonra eşim nihayet gidip konuştu. Bu seferde ikimizede ne yaptınızki bu kadar borç var deyip yalan söylediğimizi ima ettiler. Ben ve eşim durumu anlattık, yalnız olduğumuzu, kiramızın maaştan çok olduğunu söyledik. Ama yinede inanmadılar.
En sonunda biz yardım edemeyiz dediler ben depresyona girdim 3 ay sinir hapı kullandım tam 12 kilo aldım ve şimdi alttaki oğullarınıda evden kovmaktan beter ettiler. Biz oraya geçtik, keşke geçmez olaydık. Sorunlar daha saymakla bitmez. Kayınvalideme de, kayınpederime de Allah şahidim olsun, diğer tüm gelini ve çocuklarının içinde en iyi, en saygılı davranan ben ve eşim. Eşim kaç kez konuşma, ilgilenme diyor ama ben yapamıyorum, Böyle yapınca da arkamdan çok afedersiniz o saf, o enayi nasıl olsa bir şey demiyor diyip daha da üstüme çıkıyorlar.
Ben orda daha beter oldum. Lütfen neden böyle oluyor ve nasıl bu sıkıntılardan kurtulurum bana bir akıl verin, bir yol gösterin. Kafam çok karışık fakat ben yinede saygısızlık yapmak, kötü olmak istemiyorum.
Keşke ailem yanımda olsa 9 yıldır evliyim bir kez bile evime gelmediler tabi buda onların işine yaradı. Ezen ezdi, hor gören gördü, lafların bini bin para.
Acilen Cevap Bekliyorum
ALLAH RIZASI İÇİN… Kardelen / 03 07 2010
Merhaba,
e-Postanızı okuduktan sonra hemen cevap yazmamayı tercih ettim, çünkü durumunuz bir kaç açıdan değerlendirmeli diye düşündüm. Ve aşama aşama sorunuzu cevaplamaya çalıştım.
18 yaşında, ailenizin olumsuz yaklaşımına rağmen evlilik gibi ciddi bir yapıyı kurmaya karar vermeniz yeteri kadar aklı başında kararlar alabilecek yaşa geldiğinizi gösteriyor. Patronunuz ve iş arkadaşlarınız da düğün zamanı size destek vermiş. Demek ki sevilen, işini iyi yapabilen hoş geçimli bir kişiliğe sahipsiniz.
Aileniz sizin beğendiğiniz adaya karşı çıktı çünkü eş adayının kızlarını geçindirebilecek bir işi olmadığı gibi kira ödeme zorunluluğu vardı.
Görünen köy kılavuz istemedi. Siz evlendikten sonra çekebileceğiniz sıkıntıları aslında başından biliyordunuz. Ancak eltinizin evliliğinde yapılan farklı uygulama sizi üzdü.
Değerli Kardeşim,
Kendi ayağı ile, ailesini atarak koşa koşa gelen bir kıza şaşalı düğün yapan, çok değer veren bir erkek tarafı ben pek duymadım. İstisnalar tabiî ki vardır ama kaideyi bozamıyor malesef.
Kız evi naz evidir, kız tarafı çok istekli davranırsa kız isterse kaçmamış olsun yine de kıymeti düşük olur. Kız evleninceye kadar emaneti babasının üzerindedir. O yüzden eşinin evine gidinceye kadar babasını ne kadar el üstünde tutar onu ne kadar sayarsa eşinden ve onun ailesinden o nisbette ilgi görür. Dar zamanlarında da babasının desteğini o nisbette görecektir.
Onları incittiğinizde ise bu yaşanılanlar başa gelebiliyor.
Size tavsiyem ailenizle ilişkinizi daha olumluya taşımaya gayret gösterin. Onları en ufak şekilde suçlamayın. Beni sahiplenselerdi vs sözlerinizi onlara asla söylemeyin. Tam tersine onların gönlünü, rızasını almadan evlendiğiniz için çok pişman olduğunuzu vs bildirin. Ve bu durumu, olumlu, cana yakın davranışlarınızla destekleyin.
Eşinizin ailesi kısmına bakalım biraz da.
Sizi saf bulmaları hiç de önemli değil. Sizin işinizi görüyorlarsa çok da samimi olmadan, ekonomik sıkıntıdan kurtuluncaya kadar sabredin. Ne de olsa şu anda onların desteğine muhtaçsınız. Hem evlerinde oturun hem de çocuğunuzun bakımı noktasında desteklerini almaya devam edin. Olaylara çok fazla karışmayın. Diğer gelinlere farklı yaklaşılması sizin evlenme tarzınızla da ilgili. Bunlara kafanızı çok takarsanız çekememezlik, haset gibi duygular içinizi bunaltır. Siz, Allah'ın izniyle maddi olarak çok daha iyi durumlara gelecek ve her şeyin en güzelini elde edeceksiniz. Buna inanın. Ve kafanızı bu konuya takmayın. Şu anda imtihan dönemindesiniz. Kul nimet zamanı şükredip şımarmazsa, mihnet yani sıkıntı zamanı sabredip isyan etmezse dünya hayatında da ahret hayatında da mutlu ve huzurlu olur.
Kendinizi eşinizin ailesine çok da ezik göstermeme adına şu yaklaşımı öneririm: Dost ve akraba meclislerinde hikmetli sohbetleriniz olsun. Bu sohbetlerde incitmeyen göndermelerle aslında her şeyin farkında olduğunuzu ancak Allah rızası için sabrettiğinizi hissettirin. Büyüklere saygı ve merhamet konusunda duyarlı olduğunuzu ancak bu saygılı davranışların kıymetini bilmeyen kimselerin ise hiç hoş olmayan durumlarla karşılaşabileceğini hissettirin. Bu anlamda mesajlar veren hikaye ve menkıbelerle sözlerinizi süsleyin.
Psikolog desteğine şimdilik gerek duyacağınızı düşünmüyorum. Tabi hayatınızı olumsuz etkileyecek depresyon belirtileri yoksa.
Zira yazınızdan anladığım kadarıyla kendine güveni olan başarılı olmaya müsait birine benziyorsunuz. Sadece düşünme stiliniz yanlış yönlendirmeler altında.
Tavsiyem kişisel gelişim kitapları ve dergileri okumanız ve eşinizi de buna teşvik etmeniz yönünde.
Eşinizi öyle sevin ve onu öyle yüreklendirin ki daha gayretli ve başarılı olma için içinde bir enerji oluşsun. Küçük küçük ticaret yapabilir zamanla işinizi büyütebilirsiniz. Eşinizin kendisini geliştirmesi önemli konularda sertifika vb alarak daha iyi şartlarda çalışmasını sağlayabilirsiniz. Tabi bunları ona direk söylemeniz yaptırmaya çalışmanız değil onun istemesi gerekiyor.
Belediyenin açtığı ücretsiz kurslarla bilgisayar, muhasebe, İngilizce vb öğrenebilirsiniz. Çevrenizin desteği ile daha farklı açılımlara girebilir zamanla kendi işyerinizi açabilirisiniz. Her zaman böyle bir hedefiniz, insanlara muhtaç olmaktan kurtulma niyetiniz bulunmalı. Aksi takdirde kaynatanız size çok iyi davransa dahi onlara muhtaç durumda bulunma psikolojisinden kurtulamazsınız.
Özetle, önceden yaşanılanları cahilliğinize verip, başınıza gelenleri yanlışlarınızın bir kefareti gibi görmenizi, eşinizi sevdiğiniz için göze aldığınız zorlu bir hayatı üf demeden göğüslediğinizi göstermenizi, "Ne yaparız da daha iyi standartlarda bir yaşantıya ulaşırız" sorusunu eşinizle birlikte sorarak aile hedefi belirlemenizi ve her ne yaşanırsa yaşansın birbirinize sevgi ve saygınızı asla yitirmemenizi öneririm.
Onu suçlayıcı konuşmadığınız gibi size de aşağılayıcı konuşturmayın kimseyi.
Kayınvalideniz yüzünüze karşı veya arkanızdan konuştuğunda duyduğunuz üzüntüyü kendisine bildirin. Onları çok sevdiğinizi ve saydığınızı ama böyle konuşmaların çok üzücü ve günah olduğunu tatlı dille paylaşın. Tabiî ki hiçbir zaman onlarla kötü olmayın. Dengeyi yakalamakta fayda var.
Gerektiğinde bulunduğunuz yerdeki bir uzmandan destek almayı ihmal etmeyin.
Huzur ve mutluluk dolu günler dilerim...
Neslihan BEYHAN
Evleneli 1 ay oldu her gün ayrı bi sıkıntı yaşıyoruz. Eşimin ailesiyle altlı üstlü oturuoruz. Eşim ailesiyle anlaşamıyor. Aile bağları sıcak değil. Bizde de tam tersi.
Eşimle 6 yıllık birlikteliğimiz var ama şu son 3 aydır benim aileme takmış durumda, hepsinden nefret ediyor. Ufacık lafları batar hale geldi. Gün geçtikçe sorunlarda büyümeye başladı. Çok sıkılmaya başladım. Ne yapmam gerekiyor. Allah rızası için yardım edin. nilay / 10 07 2010
Merhaba,
Altı yıllık birlikteliğin ardından evliliğin ilk dönemlerinde sıkıntı yaşamamak neredeyse mümkün değildir. İlişki belirli bir olgunluğa ulaşmış, aslında evliliğin ilk dönemleri çoktan yaşanmış. Şuanda evliliğin orta dönemlerini yani çatışma sürecini yaşıyorsunuz. Çevrenizde aile sorunu yaşamasaydınız dahi eşinizle ilk zamanlar sorun olacak şeyler çıkabilecekti. Dış sorunlar bazen evliliğin daha olgunlaşmasına sağlamlaşmasına, eşlerin birbirlerine daha çok bağlanmasına vesile olur. Yeterki birbirinizle saygı ve sevgi anlayışının dışına çıkmadan, eleştirmeden, ben dili ile ve yapıcı-çözümcü şekilde iletişim kurmayı başarın.
Sabredin. Akıllıca darvranır, evlilik geminizi sağ salim limana çıkarma hedefi edinirseniz ilk zamanların coşkulu ve aşk dolu güzellikleri tekrar dönecektir. Evlilik bilinci ile ilgili bol okuma yapın.
Eşinizle aileniz arasındaki görünmeyen gerginlik düğün zamanı gerginliği olabilir. Genellikle düğünden hemen önce kız tarafı ile erkek tarafı arasında aslında çok da önemli olmayan fakat şeytanın kışkırtmasıyla ciddi görülen sıkıntılar yaşanır. Bu konuda eşinizin üzerine gitmeyin.
Eşinizle ailenizi çok sık biraraya getimeyin. Sadece aralarının ısınması için örtülü girişimlerde bulunun ve en önemlisi kalpleri birbirine ısındıran Yaratıcıya dua edin.
Günlük diğer sıkıntıları da tatlı dille konuşarak çözmeye özen gösterin. Hiçbir şey yomuş gibi sorunları örtmek doğru olmadığı gibi meseleyi gergin zamanlarda üzerine giderek ve büyüterek konuşmak da doğru değildir.
Eşiniz ailesi ile güzel geçinemediğine göre evlerinizin bu denli yakın olması da doğru olmayabilir. İmkan bulunca daha uzak fakat görüşülebilecek mesa feye taşınabilirsiniz.
Evliliğinizde iki cihan saadeti diler hayırlı haberlerinizi bekleriz.
Neslihan BEYHAN
26 yaşında 6 senelik evli bir bayanım, kayınvalidemlerle kalıyoruz. Kayınpederim gıda üzerine esnaf. Eşim de babasıyla çalışıyor. Eşimin hiçbir mal varlığı yok. Kayınpederimin maddi durumu oldukça iyi. Kirada evi var yine ev alacak. Biz ayrı eve çıkmak istiyoruz ama izin vermiyor. Dükkandan eşime birşey de vermiyor. Ayrıca kızımızı kreşe vermeyi düşünüyoruz ama para veremem diyor. Hatta kızımın kumbarasındaki parayı da istiyorlar. Akraba gelinleri şöyle iyi böyle iyi. Çıldıracağım artık.
Evde büyük olay çıktı bayıdım. İntahara teşebbüs ettim eşim arada kaldı. Eşimle birbirimizi seviyoruz ,eşim babasına da karşı çıkmak istemiyor. Kaınvalidem depresyonda, 35 yaşındaki kızını 4 sene önce kanserden kaybetti.
Antepten 3 oğlu tatillerde bize geliyorlar 10,13,17 yaşlarındalar.
Ayrı düzenim olsun istiyorum ama izin yok zamanı varmış. Kayınvalidem dengesiz anı anını tutmuyor.
Yardım edin lütfeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen azize kayacı / 11 07 2010
Merhaba,
Öncelikle yaşadığınız üzücü durumdan dolayı geçmiş olsun diliyor bir an önce maddi manevi huzurlu bir yuvaya kavuşmanızı temenni ediyoruz.
İntihara teşebbüs edecek kadar kontrolünüzü kaybetmeniz acilen bir psikiyatr desteği almanızı gerektirir.
Eşinizle birlikte güvenilir bir psikiyatri doktoruna görünmüşsünüzdür. Uzman desteği ile birlikte hayatınızı yeniden şekillendirecek, kendi ayaklarınızın üzerinde durabilecek güce ulaştığınızda ise ayrı iş ve ayrı ev tutma önerisinde bulunuyoruz. Eğer eşiniz babasının yanında çalışmaya devam edecekse düzenli olarak ailesini geçindirecek maaş almalı.
Eğer eşiniz durumunuzu babasına açmaya çekiniyorsa (ki ilk o açmalı) babanızın da sevdiği ve fikirlerine saygı duyduğu birini araya koyarak sizin durumunuzu onunla konuşmasını sağlamanız sorunların daha kolay halledilmesini sağlayacaktır.
Eşinizle beraber babanızın vereceği sert tepkilere hazırlıklı olmalısınız. Ama siz her zaman saygı ve sevginizi ihmal etmeyin. Hatta babanız bir süre sizinle ilişkiyi dahi kesebilir. Zaten hem islam büyükleri hem de konunun uzmanları tarafından tavsiye edilen de ayrı evde oturmanız.
Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Bir kaç ay sonra babanız da ayrı bir evde olmanın daha iyi olduğunu anlayacaktır. Eminim şu cümleyi de söyleyecektir: Keşke başta oğlumu ayrı bir eve çıkarsaydım. İnanın bu yaşanmış bir tecrübe. Tecrübeyi bir daha tecrübe etmeye gerek yok. Aile ilişkilerinizin, çocuklarınızın, sizin ve eşinizin mutluluğu için bu adımı kararlı ve uygun bir şekilde hayata geçirmeye çalışın. Kimseyi incitmeden inşallah çözülür.
O ortamdan uzaklaşıp kendi yuvanız için kafa yormaya, gerçekten aile olmaya başlayacaksınız. Görümcenizin ölümü siz orada olduğunuz sürece ilişkileri etkilemeye devam edecektir.
Ayrıca geçim kaynağınız, düzenli maaşınız ve ev alma imkanınız belirsiz olduğu için kayınatanız ve kayınvalidenize karşı güzel duygular besleyemeyebilirsiniz. "Azıcık aşım, kaygısız başım" demiş büyükler. Kurt'a ensen niye kalın demişler: Kendi işimi kendim görürüm ondan demiş.
Eşiniz artık babaya bağımlı olmaktan kurtulup sizi oradaki kasafetli ortamdan uzaklaştırmanın yollarını bulmakta gecikirse hem kendisini hem sizi riske atmış olacaktır.
Girişimde bulunmak için güvendiği sağlam karakterli insanlarla görüşüp gerekeni yapmakta kararlı olursa ve durumunuzun ciddiyetini anlayıp ailesinin huzuruna odaklanırsa imtihanlı günlerinizin nasıl geçiverdiğini siz dahi anlamazsınız.
Ne olursa olsun intihar düşüncesi müslümanla birarada olmaz. Yunuz (a.s) balığın karnında iken dahi dua etti ve Allah onun tövbesini, sabrını kabul etti. İmtihanı kaldırdı. Onu balığın karnından sağ salim çıkardı.
Sabırla ve duayla yardım isteyerek bu sıkıntıdan biran önce kurtulmanız eşiniz ve evlatlarınızla iki cihan saadeti yaşamanız duasıyla Allah'a emanet olun.
Neslihan BEYHAN
Site Yöneticisi
Merhaba Neslihan hanım,
Öncelikle bu tür hizmetlerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Ben aslen Konya’lıyım. İstanbul’da memurum. Bundan 2 buçuk sene önce internet vasıtasıyla bir bayan arkadaşla tanıştım. Kendisi Ankara’lı fakat Konya’da okuyor. Kapalı dinine bağlı tam aradığım insan. 5 ay süren birlikteliğimiz ufak tefek kavgalar ve internetten tanışmanın verdiği güvensizlikle bitti. 4 ay ayrı kaldıktan sonra kendisi tekrar başlayalım diye geldi ve yine devam etme kararı aldık. İlk tanışmamızın üzerinden bir yıl geçtikten sonra beni sevdiğini söyledi.
Yaklaşık 8 ay birlikteliğimiz içinde yine ufak tefek kavgalarımız yersiz düşüncelerimiz oldu. Sonunda birbirimize bittiğini bile söylemedik ve birbirimizden soğuduk. Bir iki ay görüşmedik. Sonrasında yine devam ettik. Fakat ben bu kez daha dikkatli davrandım hiçbir şekilde onunla sıkı tartışmalara girmedim, uzun süreli küslükler yaşamadım. Bu görüşmemizden biraz zaman sonra bana ısınamadığını söyledi.
Bende zamana bırakmak gerektiğini ve daha sık görüşmemiz gerektiğini söyledim. Artık her ay 2 gün istanbuldan konyaya gelip gidiyor onunla görüşüyordum. Fakat Konya’ya geldiğim birinci günün gecesi ayrılalım olmuyor dedi. Ben tekrar yüz yüze görüşelim, konuşalım öyle karar verelim dedim ve yüz yüze geldiğimizde ben sadece neden diyebildim. Sonrasında konuşamadım ve orayı ağlayarak terk ettim. Beni görünce o da ağladı. Sonra sakin bir şekilde yine görüştük bir süre askıya alalım diye karar aldık. Beni özlerse geri dönecekti. Nitekim öyle de oldu.
Şimdi ben onunla birkaç ay içinde nişan yapmak istediğimi söylüyorum (Okulu da bu sene bitti). O da beni sevdiğini fakat duygularının yetersiz olduğunu, daha yoğun duygular içinde olmasını istediğini söylüyor, tarihi daha ileri atmaya çalışıyor. Bana karşı hiçbir şekilde güven eksikliği olmadığını, benimle mutlu olacağını, benim iyi bir eş olacağımı söylüyor.
Ailesine durumu açarsa internetten dolayı çok kötü tepkilerini alacağından korkuyor ve soğukluğun bir sebebi de belki bu olabilir diyor. Bazen de duygularım yoğun olsa aileme falan bi şekilde açarım diyor. Aramızda ailesiyle benim tanıdığım ailelerimizi tanıştıracak aracı yok.
Yaşadığımız illerin farklı olması da cabası. Bu durumdan nasıl kurtulabiliriz? Yani ondaki bu soğukluğun nedeni nedir? Nasıl bi çözüm yolu bulunabilir? Ailesine evlenmek istediğimiz yalansız nasıl söylenebilir? Benimle bu kadar zaman görüşmesini ailesine söylemekten de korkuyor ayrıca. Babasının "Ben seni okumaya gönderdim sen erkek bulmuşsun demesinden korkuyor" Yardımcı olursanız çok sevinirim. Şimdiden yardımlarınız için teşekkür ederim. Çaresiz / 14 07 2010
Merhaba,
İnternet üzerinden tanışma şimdilerde çok sık çıkıyor karşımıza. Fakat bu tarz başlayan tanışma ve akabinde gerçekleşen evliliklerde, sorun çıkma olasılığının yüksek olduğu gözlemleniyor. Evliliklerde özellikle sanal alemde tanışarak yapılanlarda önemli olan çiftlerin birbirlerini çok iyi tanımaları, kendilerini neyin beklediğini iyi bilmesidir. İki taraf da birbirini araştırmalı, öğrenmesi gerekenleri soruşturmalıdır. Hanım kardeşimle sizin birbirinizi sevdiğiniz anlaşılıyor ancak Allah’tan korkan, haramı hayatından uzak tutan kimseler bu tarz bir ilişkiye ister istemez girdikten sonra pişmanlık yaşarlar.
Soğuma hissi olması bu durumdan kaynaklanmış olabilir. Sizi dış görünüş anlamında yeteri kadar beğeniyorsa, kişiliğinizi de onaylıyorsa soğuması ancak ilişkinizdeki –kendisine ve yakınlarına ters gelen- yanlış yakınlaşmalardandır diye düşünüyorum. Artık internetten de tanışılıp evlilik yapılabildiğini toplumumuz az da olsa benimsedi. Siz ailenizle talip olun. Aile büyüklerini, hatırı sayılır kimseleri araya koyun Allah’tan da hayırlısını isteyin. Bazen bizim hayır bildiğimizde şer; şer bildiğimizde hayır olabiliyor.
Eş adayınızı da süreçle ilgili sıkıntı yaşamayacağına dair ikna edin. Yani ailesi sizin yakınlaşmanızı bilmemeli. Sadece tanıştınız ve ciddi düşünmeye uygun kişiler olduğunuzu fark ettiniz şeklinde bilmeliler. Detaylara girmenize gerek yok. Sizi seviyorsa cesur olmalı ve ailesine açık ve net şekilde usule ve edebe uygun şekilde medeni cesaretini ortaya koyarak tercihini bildirebilmeli. Ailesinin istediği adayı kendisi beğenebilecek; onunla uyum sağlayabilecek mi?
Şunu özellikle belirtmek isterim ki siz internetten tanışıp birbirinize hep güzel ve olumlu yanlarınızı gösterdiniz. Son derece anlayışlı olmaya özen gösteriyorsunuz. Evlenmeye karar verirseniz mutlaka Evlilik sonrası için danışmalık almanızı ve ilişkinizi sağlam zemin üzerine inşa etmenizi öneririm. Sitemizdeki eş seçimi (http://www.ailedanismanim.com/?p=51) dosyasını da mutlaka okuyun.
Bunu başarabilen sağlam karakterli insanlar var.
Umarım her şey hayırlı bir şekilde gönlünüze göre olur.
İyi haberlerinizi bekliyorum.
Arkadaşlık sitesinden tanıştık evlenmek istiyoruz
21 yaşındayım. Bundan 7 ay önce bir arkadaşlık sitesinden biriyle tanıştım. Ben hiç sıcak bakmadım önceleri o ise hep kader kısmet dedi. Sağlıksız bir ortamda tanışmıştık ama o sadece tanışma vesilemiz oldu diye kandırdım hep kendimi.
Bundan bir buçuk ay önce görüştük. O Siirt ben İzmir'liyim. Önceleri olmaması için çok uğraştım ama farkında olmadan kaptırmışım kendimi.
6 ay boyunca görüştüğümüzde bir problem çıkar da kurtulurum diye bekledim ama zerre kadar bir sorunumuz olmadı. Artık kadere teslim olacaktım başka yolu yoktu görüştükten sonra aileme söyledim biraz acele ettim galiba ama oldu bir kere. Ailem de önce karşı çıktı . Kültür sorunu ve uzaklık sonra nasıl oldu bilmiyorum ikna oldular gelsinler görüşelim dendi. Bütün hazırlıklar yapıldı biletler aılndı.
Ertesi sabah yola çıkılacak bir telefon geldi. Herşey bitti. Bu kez onun babası istemiyor, uzak diyormuş. Ne gereği var, burdan da alırız sana istediğin kızı deniliyor. Ama bir kerecik olsun kader kısmet diyen olmuyor :( bizde istemezdik böyle olsun ama oldu işte güven konusunda önce kendim güvendim teyit etmek için başklarına da sorduk ne ailesinde ne de onda en ufak bi yanlış yok sorun sadece uzaklıksa bize de yazık aileler maddiyatı düşünüyolar. Ama biz hala birbirimizi çok seviyoruz.
Bize yardımcı olursanız çok seviniriz şimdiden Allah razı olsun... aslı dilek / 17 07 2010
Merhaba,
İnternet üzerinden yapılan görüşmelerin bazıları sağlıklı evlilik neticesi veriyor tabiî ki. Ancak bu oran çok düşük. O yüzden başta iyice düşünmeli evlendikten sonra acaba yapabilir miyim diye düşünmemeli.
Zira artık yuva kurduktan sonra nasıl daha mutlu, huzurlu yuvam olur niyetini taşımalıdır çiftler. Dolayısıyla siz Allah’tan hayırlısını isteyin. Hayırlı ise zaten Allah onlara da istettirir izdivacınızı.
Nitekim siz dahi ilk etapta bu denli yakınlığı ummuyordunuz. Kalpleriniz birbirine ısındırıldı. Farklı kültürlere mensup olmanız eğer aynı mekanda veya muhitte yaşamayacaksanız ciddi sorun oluşturmayabilir.
Fakat aynı evde veya çok yakın oturulup sık görüşecekseniz problemli bir evlilik yaşayabilirsiniz. Bunları iyi ölçmek gerekli. Yalnızca sevgiye bakarak yola çıkmak sonuçları olumlu yapmaya yetmiyor. Sevmek önemli bir artı ama devamı için yeterli değil. İyice düşünüp, her şeye rağmen olumlu olacağına kanaat ediyorsanız aileleri tatlılıkla ikna etmelisiniz.
Akrabalarınızdan, çevredekilerden aklı başında sözü geçen kimselerin de aracılığını rica edebilirsiniz. Hayırlı ise inşallah kolaylıkla olsun. Değilse de Allah yazdıysa bozsun. Sizin için hayırlı olan ne ise gönlünüze o sevdirilir inşallah.
Hoşçakalın
Neslihan BEYHAN
eşimle sürekli tartışıyoruz.hiçbir şeyimi beğenmiyor.sürekli şikayet edip beni aşağılıyor.ben artık yoruldum diyince o da yoruldum diyor.çocuğumuz olmadı.ben çocuk istedikçe o sinirleniyor.bende şaşırıyorum.ne zaman sinirlenecek.aman sinirlenmesin diye düşünmeken yoruldum.artık ikimizde çok yıprandık farkediyorum.benim kendisini ezdiğimi düşünüyor. halbuki o beni eziyor.küsüp barışmaktan yoruldum.aile danışmanına gidelim diyorum.kabul etmiyor.aileler konuşmuyor.ailesi bana başka oğullarına başka konuşuyor.sizce ne yapmalıyım?lütfen akıl verin. aybüke / 17 08 2010
Acilen bir aile terapistine başvurmanızı ve dualarınızı sıklaştırmanızı öneriyoruz.
İyi Niyetimin Sonucu Alaya Mı Alınıyorum?
Selamunaleyküm,
Öncelikle bundan önce yazdığım sıkıntılarım ile ilgili güzel bir açıklama yapıp beni aydınlattığınız için çok teşekkür ederim. Hakkınızı helal edin. Tavsiyelerinize uymaya çalışıyorum. Hamdolsun daha iyiyim. Her şeyi kafama takıp bunalım yapmıyorum.
Tekrar rahatsız ediyorum. Bir sorum daha olacak müsaadenizle.
Özetle yazacak olur isem; acaba benden bayağı bir yaşça büyük insanlar (teyze, yenge, kayınvalide vs.) bana hep şaka vari her bir araya gelip konuştuğumuzda beni toplum içinde küçük düşürücü, aşağılayıcı, diğer yanımdaki kişilere hep ilgili alakalı davranırken bana hep değersiz, işe yaramaz bir insanmış gibi muamele yapmaları, işleri düşmedikçe beni hiç tanımamaları, beni bulundukları ortamlarda istemeyen bir tavır takınmaları kul hakkına girer mi acaba. Ben ailemden hep büyüklere saygılı olmayı, onlara karşı sesimi dahi yükseltmemeyi öğrendim.
Şimdi örneğin sen kimsin, seni adamdan sayan mı var, sen yaşlandın artık oğlumuza yeni genç bir kadın alalım gibi basit, bir Müslümanın ağzına yakışmayacak laflara haddinden fazla maruz kalıyorum. Saygı çerçevesini aşmadan neden böyle dediklerini sorduğumda şaka yaptım diyorlar.
Sizce bu şekilde insanı kırıp, üzen sözler şaka mahiyeti taşır mı?. Bence hayır.
Ben Yüce Rabbimizin emir ve yasaklarına elimden geldiğince uymaya çalışan, huzurum bozulmasın diye çok fazla karşılık vermeyen bir insanım. Fakat bu şekilde davranan insanlar inanın beni çok üzüyor.
İslam da bir insana (yüce Rabbim şahit) saygıda kusur etmediği, 9 yıllık evliliğinde sesini bir gün bile yükseltmediği için bu şekilde davranmanın islamda yeri nedir.
Bu şekilde davranan insanlar ile ilgili bir hadis bir bildiri yüce kitabımızda mevcut mudur?
Bu dünya sınav dünyası, hep bunu bilerek hareket ederim. Şu an yer yüzündeyiz. Fakat bir diğer gerçek var ki yerin altıda var. Sabır ediyorum. Şerre karışıp kendiminde onlara benzemesini istemiyorum.
Allah rızası için bu sorumda cevaplanırsa çok sevineceğim.
Rabbü'l-âlemin'in Selamı üstünüze olsun.
Bu mübarek Ramazan-ı şerife yaklaştığımız günlerde her dileğiniz kabul olur inşallah.
Hayırlı Günler Dilerim. kardelen / 30 07 2010
Aleykümselam,
Anlattıklarınızın tamamı kul hakkına girer. Ama burada önemli olan sizin duruşunuz. Ağırlığınızı hissettirecek davranışlar sergilemelisiniz. İşe kendi kişisel sınırlarınızı belirleyerek başlayın. Öncelikle yaşadıklarınıza, kendi sınırlarınızı ve prensiplerinizi çizerek dur diyebileceğininizi düşünüyoruz. Her insanın kendine ait bir kişilik yapısı vardır. Bazı insanlar karşı tarafı üzmemek, onunla iyi geçinmek için, hoşlanmadığı ve kendisini rahatsız eden durumları da istemeden onaylayabiliyor. Ama burada sıkıntı çeken ve üzülen taraf kişinin kendisi oluyor.
Şu gerçeğin altını da çizmekte fayda var: Size ait olan sınırlar ihlal edildiğinde buna sessiz kalmanızın kimseye faydası olmaz. Sizi üzen, küçümseyen kimsenin, karşısında herhangi bir tepki bulamadığında aynı davranışları devam ettirme ihtimali yüksektir. Bunun yerine karşı tarafın yaptıklarının, sizde oluşturduğu kötü duyguyu güzel bir uslüpla iletmeniz kısa zamanda sorunlarınızı çözecektir. Kendi kişiliğinizi ve öz saygınızı korumak adına sınırlarınızı muhatabınıza bildirmeniz önemlidir. Eğer açıktan bir yanlış yapılmıyorsa siz de ilgisiz yaklaşımla hoşnutsuzluğunuzu belli edin ve o ortamda bulunmayın.
Yakınlarınıza hangi davranışların sizi rahatsız ettiğini anlatın. Ama şunu da unutmayın, bazıları sizi üzmemek için davranışlarına çeki düzen verecek ama bir kısmı sizin bu durumunuza kolay alışamayacaktır. Siz kendi sınırlarınızı güzel uslupla onlara anlatmaya devam edin. Örneğin, Beni bu şekilde alaya aldığınızı düşündüğümde kendimi kötü hissediyorum. İyi niyetimin suistimal edildiği duygusuna kapılıyorum.” gibi nezaketli cümlelerle muhatabınızı uyarın.
Ayrıca anlattıınız şeyler hakkında Kur’an’ın kesin yasaklaması vardır. Allah bir kimsenin başka bir kimseyle alay etmesini şöyle ferman buyurarak yasaklıyor: “Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” (Hucûrat 49/11).
Anlayacağınız alay ve küçümsemenin dini sorumluluğunun ağırlığı çok büyük. Bir başkasını ayıplamak mü'mine yakışmaz. Siz edebinizi Hiçbir zaman bozmayın. Kimseye yaptıkları için kin de gütmeyin. Allah'a aranızı düzeltmesi için dua edin ve yakınlarınızın sizin de taşıdığınız Allah kulu sıfatıyla ve eşref-i mahluk bir varlık olan insan olmanız cihetiyle çok önemli olduğunuzun farkına varmasını sağlayın.
Kendinizi geliştirmeyi de ihmal etmeyin.
Mutluluklar dileriz.
Neslihan&Eyyüp Beyhan
Çocuğumun Babası İle İlişkisi Kötü Olduğundan Asi Bir Evlat Oldu
Benim 18 yaşında bir oğlum var. 19 senelik evliyim, eşimin ailesi üstümüzde oturuyor. Kaynım yan tarafta. Bir tane kızları var, kızları erkek arkadaşıyla buluşmuş. Oğlumdan bilip ona çok ağır bir laf söyledi. Eltim oğluma, oğlum da bunu babasına söyledi. Eşim onlara haklı deyip herzamanki gibi onları savundu. Bu da oğlumun ağrına gitti.
Babasından nefret ediyor. Ailesinden iki senedir küsler fakat eşim hiç bir girişimde bulunmadı. Oğlum evden herşeyden uzaklaştı. Şimdi evi terkedeceğini söyledi çok üzülüyorum herkes bir akıl veriyor. Oğluma nasıl yardım edebilirim onu kaybetmek istemiyorum. Çünkü bu olaylar yaşandı, eşim gene de hep ailesini tutu. Ne hali varsa görsün diyor.
Ben anneyim, onu nasıl görmezden gelirim, yok oluşunu izlerim. Şimdi hep yaşından büyük ne oldukları belli bu olmayan insanlarla görüşüyor ve en ufak bir şeyde babasını öldüreceğini yada kötü bir şeyler olucağını ima ediyor. Artık herşeyi anlamak istediği gibi anlıyor bana her gün acaba bugün bir şeyler olucak mı diye düşündürüyor.
Bakın ben bu evde aslında hem anneyim hem de baba onu sokaklara vermek istemiyorum eşimin ailesi ben 18 sene baktım. Bu mevzulardan sonra çıkmadım onlar bana saldıracak yer arıyor. Bir anne evladını nasıl unutur nasıl umursamaz? Bir oğlum daha var bunlar asker olack vatanı koruyacak ozamana kadar destek istedim herkesten, fakat oralı bile olan yok. Ne olur bir yol gösterin. Asi bir evlat oldu.
Keşke doktora gitse ama asla gitmez babadan nefret ediyor, ona inat hep kızıcamız şeyler yapıyor. Görseniz öyle de güzel bir delikanlı ki.. Lütfen çözüm önerinizi emil adresine gönderin rica ediyorum. sadegül yalnız / 17 07 2010
Merhaba,
E-postanız net değil. Bazı cümleler kesik kesik. Olaylar arası bağlantı cümlelerini de yazmış olsaydınız duruma daha çok vakıf olurduk. Anlaşıldığı kadarıyla cevaplandıralım.
Oğlunuzun gösterdiği davranış bozuklukları babasıyla diyaloğunun olumlu olmayışından kaynaklanıyor olabilir. Bununla birlikte koruyucu, kollamacı anne modeli varsa yani eşler çocuğa tutarlılıkla yaklaşamıyorsa çocuk kendine uygun şekilde bir tarafı tutup diğerine diş bileyebilir.
Öldürme sözleri ediyor diyorsunuz. Mutlaka psikiyatr desteği alın. O Gelmese de öncelikle siz gidin doktora ve yardım isteyin. Onu da götürebilmenin yollarını arayın. En önemlisi babasının da bu süreçte yanınızda olması.
Ona güzellikle oğlunuzun istikbalinin tehlikede olduğunu, siz sahip çıkmazsanız kötü insanların elinde yanlış işlere bulaşacağını ve emeklerinizin boşa gideceğini anlatın.
Eşinizin desteği olmadan evledınıza yardımcı olmanız gerçekten güç.
Bir an önce psikiyatrik destek almayı ihmal etmeyin.
Allah yardımcınız olsun.
Neslihan BEYHAN
Merhabalar, kısaca kendimi tanıtıp benim de zaman zaman bunalıma girdiğim işin içinden çıkamadığım sorunlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Biraz zun olacak ama inşallah sabırla okursunuz. Şimdiden teşekkürler. Ben 25 yaşındayım. 5 yıllık evli ve iki yaşında bir kızım var. Eşimle tanışma, nişan, düğün hepsi 1 yıl içinde gerçekleşti. Çok mutluyduk ve ailelerin de mutlu olması bizim mutluluğumuzu daha da artırdı. Çok güzel bir gelin oldum. Ama düğün yaklaşmasına yakın özellikle nikah kıyıldıktan sonra tavırlar değişti. Bu da benim eşimin ailesinden uzaklaşmama sebep oldu. Düğün gecesi otelde kalmak istedik evde kalın dediler, balayına Antalya’ya gidelim dedik daha yakın bir yere gidin dediler. Kısacası tartışmalar ayaküstü başlamış oldu.
Düğün biti, biz otele gittik balayına. Yakın yere gittik. Onlar da arkamızdan geldiler. Balayı dönüşünde anneme uğradım neden ilk annene uğradın diye sorun çıkardılar. Eşim sesiz kaldı, aldı basını çekti gitti. Ben de dayanamadım isyan ettim. Odada kavga ettik bizi ayırmaya çalıştılar. O bana vurdu bende eşime. Ertesi gün annemin yanına gittik yüzünün hali ne dedi. Tartıştık dedim. Bunun üzerine annem kayınvalidemi aradı ve kayınvalidem de bir sürü laf ısıttı. İlk günlerim çok zor geçti nefes alamıyorum gibi geliyordu. 15 gün sonra tayinimiz çıktı ve biz gittik. Bitmek bilmeyen kavgalar ve dinmek bilmeyen ağlamalar başladı. Neden diyordum her şey bu kadar güzelken bozuldu.
Eşim benden kaçıyordu artık. Eve uğramaz oldu. Bilmediğim yabancı memlekette tek basınaydım. Çevreye karşı mutlu gibi gösteriyordum ikimizi, ama aslında çok mutsuzduk. Bir sürü borç ödedik, eşim birisine kefil olmuş ve o kişi parasını ödemeyince biz ödedik. Bunun üzerine evliliğimin 6. ayında ameliyat oldum. Annem yanıma geldi. Ameliyat olduğumun ilk günü kayınvalidem biz ne zaman gelelim dedi. Cevap veremedim, annem yanımdaydı. Çünkü ne zaman gideceğini de bilmiyordum, fazla kalmaz onu biliyorum ama bir şey söylemedim.
Eşimle tartıştık hastanede annemin yanında nasıl olurda bana böyle bir soru sorabiliyor diye. Annem 6 gün sonra gitmek zorunda kaldı. Kayınvalidemler geldi. Ve uzun süre kaldılar. Eşimle yalnız kalmak istiyordum ama eşim her akşam dışarı çıkıyordu. Eşim benim yanımda olmadı hiç. Hep ailesini tuttu. Ailesi ile tatile çıktı. Ben hep yalnız kaldım. Artık dayanamıyordum. Bitmişti her şey.
Babamlar beni yanlarına aldılar daha sonra babam eşimin babasıyla yani kayınpederimle kavga etmiş. Araya girenlerin vesilesi ile bir araya geldik. Sonra eşimin ailesi yine yanımıza geldi ve 2,5 ay bizde kaldılar. Zaman zaman isyanlarım oldu eşime dayanamıyordum artık. Kayınpederlerim bir gün sessiz sedasız çekip gitti. Eşimle tartışmalarımız yine başladı. Şimdi izindeyim, tartımsa çıkmasın diye hafta içi annemlerde hafta sonu kayınpederimde kalıyorum, susuyorum. Nasıl yaklaşabileceğimi bilemez oldum. Aileler birbirlerini istemiyor. Size anlattığım sıkıntıları nasıl aşabilirim.
Hoşça kalın...
Ecrin / 05 08 2010
Merhaba Ecrin Hanım,
E-postanızda genel hatlarıyla durumunuzu ifade etmişsiniz. Bununla birlikte konunun önemli detaylarını paylaşabileceğiniz uzun uzun konuşabileceğiniz, terapi alabileceğiniz, ehil bir uzmana acilen başvurmanızı öneririm.
Yazdıklarınızdan hareketle, eşinizle bunca yaşanan sıkıntıya rağmen bir arada olduğunuza göre birbirinizi her şeye rağmen sevdiğinizi çıkarabiliriz. Nikah zamanı ve düğün ertesi sorun yaşamayan çift pek nadirdir. Önemli olan düğün sonrasında çiftlerin kendilerine has bir yuva kurabilmeyi başarabilmesidir. Sizin evliliğinizde anahtar sorun burada. Her şeyiyle size özel bir aile olmayı başarabilmeniz için, ailelerinizi ilişkinizin, evliliğinizi ilgilendiren önemli konuların dışında tutabilmeniz gerekir.
Yanlış anlamayın ancak anladığım kadarıyla her iki ailede de ve eşinizle her ikinizde de yanlış davranışlar olmuş. Doğru tutumlar üzerine yoğunlaşırsanız yeniden mutlu günlere dönebilirsiniz. Örneğin siz kendi ailenizle tatile çıkmışsınız eşiniz kendi ailesiyle çıkmış. Aileler mücadele halinde ve sizi de etkiliyorlar. Neden birlikte olmadığınız ortamlarda dolaşıyorsunuz.
EŞ olmak birlikte ve gerçek anlamda gönül birlikteliği içinde olmaktır. Öncelikle eşinizin gönlünü yeniden kazanmanızı öneririm. Sorunların hepsini bir kenara koyun ve karşılıklı hatalarınızı unutun. Ona yeniden derin sevgiyle, hayranlıkla bağlanmayı niyetinize alın ve bu hayranlığı dozunu ayarlayarak eşinize hissettirin. Onu yeniden en güzel bir bağlılıkla kendinize yakın bulduktan sonra tatlı dille, niyetinizi söyleyerek yaşananlarla ilgili duygularınızı açıklayın.
Eğer bu konularla ilgili konuşmak olumsuz sonuç veriyorsa hiç sorgulamayın fakat yeri geldikçe de ortak tutum geliştirme kararı alın. Örneğin sizi aileniz de eşinizin ailesi de evinizde uzun kalmasın. İç işlerinize kesinlikle karışmasın. Eğer hediye, ev vs ile mihnet altına alıyorlarsa onları kabul etmeyin. Kendi emeğinizle idare edin ama alacaklınız olmasın. Aksi takdirde evinizi, ilişkinizi özelinizi yönlendirmek isteyeceklerdir.
Şu anda kayınvalidenizde ve annenizde kalıyor olmanız kaçış gibi. Sizin kendi eviniz var. Sorunlardan önce sevgi bağınızı kuvvetlendirin. Eleştirel üslubu bırakın. Eşinize iltifatlarla yaklaşın. Siz ve eviniz onun için cazip olmalısınız ki o da evinizde sizinle, size özel bir hayatı tercih etsin.
Büyüklerle bu denli içli dışlı bir evlilik ortamında ne eşler birbirlerini güzelce tanıyıp ilişkilerini düzene sokabilir, ne de sağlıklı çocuk eğitimi verilebilir.
Artık bu olanlara eşinizle bir dur demenin zamanı gelmiş. Ama önce onun gönlünü tüm kadınlık sanatınızla yeniden keşfedin. İş hayatınızın özel yaşantınızın önüne geçmesine izin vermeyin. Çocuk bakımı için dahi olsa büyüklere karşı mihnet altında kalmayın. Gerekirse güvenilir bakıcı ayarlayın.
Bunlar postanıza ilk bakışta söylenebilecekler. Güvenilir, ehil bir uzmana başvurup kendinizi toparlayın.
İyi haberlerinizi bekliyorum.
Hoşçakalın, eşinizle ve evladınızla iki cihanda mutlu bir birliktelik dilerim.
Neslihan BEYHAN
Evlilik için henüz erken mi?
Merhaba,
İlk olarak böylesine güzel bir istede emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Okudukça insan huzur buluyor. Bugün ise okuduğum yazılardan sonra çözüm bulunabilecek kanatine vardım.
Yaklaşık bir ay kadar önce kardeşimin de tanıdığı kişiliği çok düzgün, saygılı,efendi bir üsteğmen benimle tanışmak istediğini söyledi. Benim için hiç bir zaman dış görünüş öncelik olmadığı için tanışıp konuşmayı kabul ettim. Kendimce önce tanıyacaktım eğer içim ısınırsa ve gönül rahatlığıyla yoluma devam edebileceksem o zaman evet diyecektim.
Ben 20 yaşındayım o ise 31. Bunu hiç sorun etmedim kendisine bunu dile de getirdim sorduğunda.
Kendisi Kıbrıs ta görevde olduğu için ekimin ikinci haftasına kadar internet ve telefondan görüşebilecektik. Bir süre konuşmaya devam ettik. İlk haftalar çok güzel geçti. Aramızdaki sen li benli konuşmalar kalktı biz den konuşmaya başlamıştık. Fakat kendisi birden geldiğinde yüzük takmak istediğini,artık bensiz bir hayat düşünemediğini,önümüze ne engel çıkarsa çıksın bu engelleri kaldıracağına bizim evlenmemiz gerektiğin, beni uzun zamandır takip ettiğini , yaşından dolayı da bir an önce evlenmek istediğini söyleyince beynimde fırtınalar esmeye başladı. Acaba evliliğe hazır mıydım?Çünkü henüz yaşım 20 ve mesleğe geçmeme 9 ay var. Böyle şeyler zaman ister.
Ben kendimi hazır hissetmiyorum desem de ikna edemedim. Ben geldiğimde yüzük takmak istiyorum seneye de nişan ve düğün dedi. Şimdi istanbulda kursta ve her gün defalarca arıyor bense utancımdan açamıyorum. Çünkü bana hesap soracakmış,neden en başta kabul ettin neden biz li konuştun o zaman,ben aileme,arkadaşlarıma bile açıldım bu kadar ciddiyken neden şimdi geri adım atıyorsun diyeceğinden korkuyorum açıkçası.
Ben ömür boyu yaşayacağım insanı iyice tanıdıktan sonra ona evet diyebilirim. Çünkü evlilik denen şey gerçekten hayati bir karar. İki cihanda da birlikte olacağım eşimi seçme olayını böylesine basite indirgeyemem. İlk zamanlar da da bu konu hep aklımdaydı ama karşılıklı birşeyler paylaşıldıkça kaynaşırız,kişiliği çok düzgün çünkü dedim her seferinde ama olmadı. Hani derler ya elektrik alamadım, benim ki de öyle. Karşındaki insanın kişiliği her ne kadar güzel olsada yüreğin ona karşı ısınmadıkça olmuyor. Belki yanlış düşünüyorum ama benim şuanda bulunduğum durum bunu ifade ediyor.
Bana bu yaşına kadar ciddi sadece bir ilişkisinin olduğunu söyledi oda 8 ay sürmüş. ondan sonra kimse olmamış gerek işinden gerek yaşından dolayı. Şimdi ise bana hayattan kopacakken sen çıktın karşıma tutunacak dalım oldun sen gidersen yapamam ben artık,ayrıca benim yaşım geçiyor artık o yüzden seneye evlenmek istiyorum diyor. Bense bu hissettiklerimi bu söylediklerinden dolayı ona ifade edemiyorum. Oysa benim için önemli olan bir an önce evlenmek değil gerçekten istediğim insanla karşılaşmak.
Okadar çaresizim ki. Ona ifade etsem tekrar kopacak hayattan diye korkuyorum bir yandan da kendi geleceğimi düşünüyorum. Çünkü bu öyle bir karar ki bu dünyada ve ahirette de birlikte olacağın o biricik eşin olacak kişiyi seçiyorsun. Bense henüz evliliğe hazır değilim. .
Kararım için sizin gibi uzman kişilere başvurma gereği duydum. Yardımınıza ihtiyacım var. Şimdiden Allah razı olsun diyorum.
Okuyan bazı beylerimiz bana tepki gösterebilir. Ama gerçekten bunu yaşayan biliyor.
Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Tuğçe / 04 10 2010
Merhaba,
Evlilik sizin de bahsettiğiniz gibi olana kadar çok düşünülmesi olduktan sonra ise devamının sağlanması gereken çok ciddi bir kurum.
Suçluluk duygusu yaşadığınıza göre ona gerçekten çok ümit vermiş olmalısınız. Bu sizin hanenize düşülmüş olumsuz bir hesap olarak duracaktır tabi ki. Ve günün birinde bunun bedelini ödemek zorunda kalacaksınız. Fakat bedelini ödeme pahasına dahi olsa ömür boyu yaşanacak bir pişmanlıktansa zararın neresinden dönülürse iyidir.
Ona daha fazla acı çektirmeden tatlılıkla şu anda evliliği düşünmediğinizi, aranızdaki ilişki ile ilgili kalbinizin mutmain olmadığını ve kendisine mutluluklar dilediğinizi bildirin.
O da yaşı geçiyor duygusunun baskısı ile size manevi baskı uyguluyor. Belki de kendisi için yanlış olacağını bile bile sizi zorlamak istiyor. Keşke görüşmelerinizde evlilik kararı almış ciddiyetle samimi konuşmalar etmemiş, ümitlendirmemiş olsaydınız ancak artık geçen geçti.
Şimdi ileriye bakmanız gerekiyor fakat kesinlikle daha fazla sürüncemede bırakmayın.
Sevgiler...
Neslihan BEYHAN
Merhaba iyi gunler diliyorum. Şu an asker olarak görev yapmaktayım. Eşimi buralar tehlikeli olduğu için ailemin yanına bıraktım. Fakat evlendiğimizden beri ailemle ilgili problemler var. Yaşadığımız, buyuduğumuz yerler farklı dolayısıyla aderlerimiz ve anlayısımızda. Artık bu aradadaki üzücü olaylar çekilmez yere geldi. Aslında ailemin bir problemi yok ama söylediklerini sanki benim ailem bizi ayırcakmış gibi duşünüyor. Akrabalarım arasında geçen konuşmalar bizim ailede farklı onun ailesinde farklı bizim ailede espiri olarak geçen konu onun çevresince çok yanlış olarak görülebiliyor. Bu da bir sorun.
Akrabalarımın kendisine kötü davrandığını duşünüyor. Evt bazıları kötü davranıyor ben bunların farkındayım ve onlarla gorüşmüyorum. Eşim hepsini bir tutuyor. Ben eşimin annemle ve babamla benim oldugum gibi yada en azından bir problem olmadan geçinmelerini istiyorum. Artık çözüm bulamadım ve size yazdım. Lütfen cevap.
Aielem eşimle bir yere gitmek istiyor eşim onlar kötü diye gitmiyor. Ailemde haklı eşimde de istemediği yere gitmiyor işte. Bunu aşamıyoruz. Artık ailem eşim üzülmesin diye susuyor buda problem oluyor. Susuyolar cinlik düşünüyolar oluyor. Bunları çözemedim Lütfen cevap bunlar yuzunden hergun kavga ediyoruz. Asker / 27 08 2010
Merhaba,
Aile ile yakın yaşantılarda bu tür sorunların yaşanılması genellikle beklenilen bir durumdur. Burada önemli olan eşinizin ve ailenizin iletişim kurallarına dikkat etmeleri ve herkesin sınırlarını güzel tayin etmesidir. Eşiniz onlara sevgi ve saygıyı Allah için vazife saymalı, aileniz de eşinize herhangi bir durumda sınırları aşarak müdahalede bulunmamalıdır. Zira eşinizden birinci derecede siz mesulsünüz.
Bu konuyla ilgili size çok önemli rol düşüyor. Kesinlikle dengeli olmaya özen gösterin. İki tarafı da rahatlatan merci olun.
Hanımınız size dert yandığında “Tamam canım, sen idare ediver, ben onlarla konuşurum” gibi yaklaşın ve size sorunlarını açtığında ailenizle olan kan bağınızı unutup kendinizi eşinizin yerinde görmeye çalışın. Yardıma muhtaç anne-babasından uzaklaşıp size gelmiş, himayenize sığınmış bir emanet olduğunu unutmayın ve şefkatle yaklaşın. Anne-babanız dert yandığında “Siz büyüğümüzsünüz idare ediverin, zamanla alışır, sizi aslında çok seviyor ama nasıl yaklaşacağını, nasıl konuşacağını bilememiş olabilir” türünden onların da gönlünü alın ama kesinlikle iki tarafın da galeyanına gelmeyin. Onlar bu sorunları yaşarlar, siz doğru davranabilirseniz zamanla inşallah aşacaklardır. Ama siz taraf tutar, duygularınıza kapılırsanız durum işte o zaman kötüye gider. Eşinizle, aileniz için kesinlikle tartışmayın. Tam tersine eşinize ailenizin kendisi hakkında hissettikleri olumlu şeyleri ifade edin (böyle bir hissiyat yoksa bile). Aralarını ısındırın.
Eşinizle ilgili duruma gelince. Onun da iletişim sorunu yaşadığı muhakkak. Destek alabileceği bir uzmandan terapi aldırabilirsiniz. Aile büyüklerinizden sözü dinlenir, aklı selim sahibi kimselerin de desteğini rica edebilirsiniz. Kendisine iletişim, insanlarla güzel geçinme sanatı ile ilgili kitaplar hediye edebilirsiniz. Bu kitapları verirken yanına farklı konularda kitap koymayı ihmal etmeyin aksi taktirde kendisini düzeltmeye çalıştığınız duygusuna kapılıp ters tepki verebilir.
En önemlisi askerde nöbet vakti yapılan duaların reddolunmadığını düşünerek gönülden dua edin. İstediklerinizi aynen ifade edin. Ümmet-i Muhammed’den (sav) evli kardeşlerimizin güzel geçimi için ve bizler için de duayı unutmayın.
Mutluluklar dilerim.
Neslihan BEYHAN
Eşimin Sevgi ve Saygısını Nasıl Kazanabilirim?
Merhaba ben 5 yıllık evliyim ve iki çocuğum var. 5 yıl içinde eşimle çok kötü tartışmalarımız oldu. Ağır sözler kalp kırma vs. gibi ve evliliğimiz zarar gördü. Şuan ayrıyız. Yani düşünme aşmasinda. Benim de yanlışlarım oldu kavgaya sebep olcak.
Psikolog aile danismanina gidiyorum. Eşim bana dediki sana olan sevgimi saygımı kaybettim, yoruldum bu hayattan. Tekrar Allah nasip ederse birleşeceğiz. Ama onun sevgisini nasnl kazanabilirim. Eşime çok dır dır yaptim. Tüm yükleri ona attim, is okul ev vs. gibi. Saygılı davranmadım.
Lütfen bana yardımcı olun. Eşimin sevgisini kazanmam gerek, ben hala onu cok seviyorum. İnşallah herşeyin hayırlısı olur. Ne yapmam konusunda fikir verirseniz çok sevinirim. Aynur / 28 08 2010
Merhaba,
Evlilikte doğal üç süreç bulunur:
1.Aşk
2.Çatışma
3.Bağlılık
Çiftler ilk dönemde birbirlerinin hatalarını görmeme ve kendi insancıl zaaflarını gizleme eğilimindedirler. Evlilik sonrasında eşler birbirlerinin her şeyine vakıf hale gelir. Sorumluluklar artar. Evlilik için çok fazla özen gösterilmez ve artık eşler birbirlerini karşı tarafmış gibi görmeye başlar. Halbuki o yine sizin parçanız olan eşinizdir ancak evlilik bağı nedeniyle onu kaybetme korkusu azaldıkça ilişkinin güzelliğini ve aşkın büyüsünü bozmama çabası da azalır. Küçük tartışmalar dahi kişilik mücadelesi, güç gösterme, altta kalmama, kendini haklı çıkarma alanlarına kayabilir. Hele bir de yüz göz olunmuş ve ağza gelen her kötü söz söylenmişse tamiri iyice zorlaşır.
Fakat bunlar hemen her evlilikte olur. Akıllı, birbirini seven ve Allah’ın koruduğu yuvaya sahip çiftler bu çatışma dönemini zorlukla da olsa atlatır ve bağlılık döneminde tekrar ilk dönemdeki aşkı duyumsamaya başlar.
Size daha bilinçli olma açısından sitemizdeki bütün evlilik yazılarını özümseyerek okumanızı tavsiye ediyoruz. Bununla birlikte kısaca tavsiyelerimiz şöyle:
Öncelikle eşinizi çok iyi tanıdığınızdan emin olun ve onun hoşlandığı şeylere odaklanın. Sevdiği şeyleri yapın. Hoşlanmadıklarından da uzak durun.
Eve geldiğinde sizin kendisi için özenle bakım yaptığınızı ve giyindiğinizi fark etsin.
Çok değil ama yetecek kadar konuşun. Unutmayın ki eşiniz çok sevildiğini duymaktan ziyade, çok anlaşıldığını hissetmek ister. Kendisine yeri geldiğinde iltifatlarda bulunun, olumlu yanlarını dile getirin. Onun hayatınızın anlamı olduğundan emin olduğunuzu fark ettiğinizi söyleyin.
Dilinizle onu çok yaralamışsınız. Bunun telafisi biraz zaman alabilir. Şimdi ise dilinizle ona ancak güzel yaklaşımda bulunun. Olumlu sözleri de abartarak etkisini yitirmelerine neden olmayın.
Kendisine daha önce söylediğiniz kötü sözlerden hiçbirini gerçekten ve gönülden söylemediğinizi onları aşkınızın hatırına affetmesini bir daha asla ağzınıza öyle sözcükler almayacağınızı belirtin ve gerçekten böyle sözlerden, yüz göz olunacak kavgalardan, eşinizin gönlünü incitmekten imtina edin.
Eşinize daha sık teşekkür edin. Yaptığı iyilikleri fark ettiğinizi hissettirin ve siz de yuvanız için yaptıklarınızı, gözüne batırırcasına olmasa da, ona hissettirin.
Eşler arası iletişim kurallarını adınız soyadınız gibi iyi öğrenin ve kendi yuvanızda uygulanır hale getirerek eşinizle sağlıklı iletişim kurmanın, problemlerinizi güzelce konuşmanın pratiğini yapın.
Beklenti ve eleştirilerinizi kesinlikle çok ince bir nezaketle yapın. Bunun için de iletişim kurallarına dikkat. (Sitemizde bulunan yazılarda bu konular detaylı şekilde ele alınmıştır)
Eski konuları gündeme getirmeyin kendinize yepyeni bir sayfa açın ve yaşadıklarınızı siz ve eşiniz çevrenizle paylaşmayın.
Eşinizin de kendisini bize ifade etmesini rica edin. Kendisi de danışmanlık aldığında bu kez aile ilişkiniz daha kaliteli olur ve iletişim kazalarını daha az yaşarsınız.
Allah eşinizle birlikte iki cihan saadeti nasip etsin, bir daha ayırmasın, mutluluklar…
Neslihan BEYHAN
Merhaba.
Eşimi yeni tanımaya başladım. İnatçı bir yarpıya sahip. Ben de ısrarcı bir insanım. istediğim bir konuda istediğimin olmasını istiyorum. Mesela telefonu kapatırken, pat diye kapatma, bir isteğin var mı diye sor, kapatabilir miyim de, diyorum. Ama fıtratıma ters diyor ve inat ederek böyle kapatmıyor. Hadi görüşürüz diyor o kadar. Bu canımı çok sıkıyor. Biz anlaşabilir miyiz hala anlamadım??? Ne olur birşeyler söyleyin.
SDRMUŞ / 21 09 2010
Merhaba,
Hayatımızı değiştiren çizgi diye tanımladığımız evliliğin ilk aşamsındasınız. Evlilik öncesinde yaşanan bazı sıkıntıları siz de yaşıyorsunuz. Bu normal bir süreç. Siz de telefon bir başkasında bu farklı konular olabiliyor. Bu gerçekten birbirinizi tanıdığınızın göstergesi.
Evlilikte çifler başarıya bu tür uyuşmazlıkları olgun bir yaklaşım sergilemek suretiyle ulaşılabiliyor. Size tavsiyem, kadın psikolojisi ve evlilik psikolojisi ile ilgili bilgi birikimizi artırmak. Bunun için Prof. Dr. Nevzat Tarhan hocanın kitaplarını tavsiye edebilirim. Ayrıca sitemizdeki yazıları da eş adayınızla beraber okursanız yaşayabileceğiniz sıkıntıları fırsata dönüştürebilirsiniz.
Her iki tarafın değişime ve gelişime açık olması önemli. Eşinizde sevmediğiniz bir davranışın değişmesi için zaman ihtiyacınız var. Çünkü değişim bir an da gerçekleşmez. Siz kendinizi ona güzel ifade edin yeter.
Bunlar evliliğe mani olacak sıkıntılar değil. %60 ve üzeri bir uyum söz konusu ise sonrun yok.
İyi çalışmalar. Benim sorunum nişanlımla bir türlü anlaşamamamız. Herşey bizim için sorun oluyor nişanlım askerde herşey askere gittikten sonra daha berbat odu artık yolumuz nere ilerliyor ben bile farkında değilim.
İkimizde birbirimizden lafımızı esirgemiyoruz.o hep bana değiş diyor ama kendisi hiç değişmiyor. Bu ilişkiyi tek taraflımı yürüteceğim. Hep anlayışı benden bekliyor bu hep öyle. Bana söz veriyor sözünde durmuyor. Beni sevdiği hep dile getiriyor ama yaptığı herşey benim kafamda şüphe bırakıyor. Ve bugünde bana şuanda evliliğe hazır hissetmiyorum dedi ama şuan dedi bunu üstüne basa basa söyledii.
Ama evliliğin şuanı buanı varmı yha o kadar karıştıki kafam hep herşeyi erteliyoruz özür diledimi herşey kapansın istiyo ve özürlerine hemen kanıyorum.ama 2 gün sonra herşey yine aynı lütfen bana yardım edin ne yapmalıyım nişanlımla nasıl iyi gecine bilirim neler yapmalıyım askerden önceki halide böyleydi hep kendi dediği olsun istiyo.
Ama bu durum gitdgide dönülmez bir hal alıyor. Herşey daha kötü olmadan lütfen bana yardımcı olun .... Hakka emanet olun... Betül celik / 29 09 2010
Merhaba,
Nişanlılık dönemi çiftlerin evlilik kararı alıp almayacaklarını görmeleri içindir. Evlilik gibi düşünüp onunla nasıl geçinirim telaşına düşmeniz zamansız. Geçiminiz zor görünüyorsa zorlamanın gereği yok. İlişkinizi tüketmiş olabilirsiniz.
Eğer size saygısı ve sevgisi azaldıysa bu durum evlendikten sonra hızlanarak devam edecektir. Öte yandan nişanlınız kararsız, zor bir kişi olabilir. Katlanmaya değer, biz birbirimizi gerçekten seviyoruz ve ilişkimiz geri dönülemez durumda diye düşünüyorsanız yine de ilişkide sizin de hak ettiğiniz değeri görebilmeniz ve sürekli terk edilme pozisyonunda olmamanız gerekiyor.
“Ne yaparsam yapayım yine de beni terk etmez, elimin altında her istediğimi yapabileceğim biridir” denilen biri olmayın. Sizin de sınırlarınız, hayır diyeceğiniz alanlarınız, kaldıramayacağınız yanlış davranışlar olmalı, nişanlınız yeri geldiğinde sizden çekinmeli aksi takdirde doğru ve yanlışı ayırt edemez hem kendine hem size zulmedebilir.
Her halükarda gelgitleri olan, tutarsız kimselerle hayat zordur. İyi düşünün, evlilik dönülmesi daha zor bir yoldur, nişanlılıkta kararınızı sağlam verin sonrasında ise geriye bakmadan ilerleyin.
Neslihan BEYHAN
Merhaba Neslihan hanım,
Ben ve eşim Annemgillerle oturmak zorundayız. Çünkü kredi ile ev aldık. O yüzden babamla bana destek olmak için bereber yaşıyoruz aynı evde. İlk zamanlarda sıkıntı yoktu, çünkü annem gelinini kızı gibi görüyordu. Ne olduysa birden kavgalar başladı ama işin içinden çıkılacak gibi değil. Annem eşime bu niye böyle diye bir şey söylediğinde kesin arkasında kavga çıkıyor evde. Eşim çok inat birisi annemle inatlaşdıkça arada tatsız olaylar... Ne yaptıysamda iletişimi sağlayamadım.
Herhangi bir kavgada eşim kendine zarar vermeye başladı. Odanın camını kırıyor, duvara ve buzdolabına kafasını vuruyor. İş artık çığrından çıkmaya başladı.
Psikologa götürdüm eşimi bişey yok sadece evin içerisindeki olayları yatışdırın diyor ama yapamıyoruz evi ayırmak kesin çözüm ise onada başvurayım. Ama benim kendi kanaatimçe çözüm değil, ne yapmam gerekiyor? halit aydos / 01 10 2010
Merhaba,
Bu konuda o kadar çok şikayet geliyor ki artık çok iyi gelin ve kayınvalideler için dahi birlikte yaşamayı tavsiye etmiyoruz. İmkanınız varsa durum daha da kötüye gitmeden mutlaka ayırın evinizi. Fakat imkan yoksa eşinizin yanında iken ona destek olup idare etmesini söyleyin. Tatlı dil ve hediye ile gönlünü alın sık sık. Annenize de aynısını yapın.
Bunlar doğal, ancak eşinizin fazla tepki vermesi durumunda kendisi ile güzel bir dille konuşun. “Seni anlıyor ve sana hak veriyorum ancak tepkilerini aşırı ve çocuksu buluyorum biraz daha kontrollü davranman bende de çevrende de daha iyi bir imaj bırakmanı sağlar.
Davranışlarını kontrol edemeyen, aciz bir görüntü sergilemektense akıllıca çözümler üretebilirsin. Burada istikbalimiz için, ileride daha refah içinde yaşamak için geçici olarak yaşıyoruz. Kendi evimize çıktığımızda ardından güzel şeylerin konuşulmasını sen de istersin eminim. Tam tersine pişmanlıklar bırakmayalım” türünden ifadelerle eşinize olgunlukla ve nasihatvari yaklaşın. Tercihi ona bırakırcasına yaklaşın.
Mecbur bırakıp bir de kötü dil ile şiddete başvurursanız onu kendinizden uzaklaştırırsınız. Tam tersine o sizi ezen tutum içine girmişse böyle davranışları ile güzel duygulara zarar verdiğini mutlaka ciddiyetle söyleyin.
Eşinizle, ailenizle ve tüm sevdiklerinizle iki cihan saadeti dilerim.
Ben sitenizle henüz tanıştım ve arayış içindeyken size güven duydum. Benim de bir sorunum var. Ancak bana göre artık çözümsüz. 3 yıllık evliyim. evli denilir se. 4,5 yıl önce söz yüzüklerimiz takıldığında eşim bi başkasıyla evliydi. Şiddetli geçimsizlik yüzünden boşanma aşamasındaydılar. Ama 4,5 yıl geçti hala dava sürüyor. 4 aylık bir bebeğimiz var ve nufuz cüzdanı yok.
Eşim askerlik sorunları yüzünden yurt dışında. 3 yıldır birbirimizi toplasan 6 8 ay ancak görmüşüzdür. İlk iki buçuk yıl kayınvalidemlerle ailemden çok uzakta yaşadım. Çok sıkıntılar çektim. Şimdi kendi evimdeyim ama dertler bitmek bilmiyor. Eşim ülkeye giriş yapamıyor. hamileliğimin bile ilk 1 haftasında ve son bir haftasında yaımda olabildi. Bebeğimiz 15 günlükken bıraktı gitti. Benim zoruma giden taa en başta bana verilen sözlerin tutulmaması. Bana boşanmadan evlenmiyceksiniz dediler. İmam nikahı kıydılar galeyana getirip 1 hafta içinde düğün yaptılar.
Büyüklerimiz akraba oldukları için benim ailem büyüklerine söz edemedi. Evlendiğim insanla 1,5 yıl telefonla iletişim kurduk. gayet bana aşık çok istekli,çok hevesli görünüyordu. bu süre zarfındada hep yurt dışındaydı.
Evlenin hemen gelicek artık gitmeyecek oralara dendi. Evlenince gelir kurarsınız yuvanızı dendi. Bir sürü sıkıntının çözümü bizim evliliğimiz gibi gösterildi. Ama evlendik 1 hafta sonra beni annesinin evinde ve hiç bi yerini bilmediğim koskoca bi şehirde bırakıp gitti. Üzülüyordu bilmem belki gerçekten üzgündü.
Ama şimdi evliliğimizde yol kat ettikçe ileriye gitmek yerine geriye gidiyoruz. Evlilikte mutlu olabilmek ile ilgili önerilerini okudum, benim bunları uygulayamak için onun yüzünü görmem lazım. Onu sevmem ona saygı duyabilmem için ona ihtiyacım var.
Gittikçe ondan soğuyorum. Haftada bir ya da iki kez internetten görüşüyoruz onu da bebeği görmek için açıyor sadece ya da bana öyle geliyor. Ama bizim zorumuzla o da. diğer zamanlarda konuşmaya paylaşmaya bişeyleri anlatmaya kalkıştığımda başım ağrıyor gibi bahanelerle kapatıyor. Yani bilmiyorum çıkmazlardayım. onu sevmekten vazgeçmek istemiyorum. ama gözden ırak olan gönüldende ırak olur'mu gerçekten. size bunu soruyorum. Ne yapmalıyım. Bize ilgi götermesini nasıl sağlarım.
Aslı / 04 10 2010
Aslı Hanım,
Aileniz, henüz boşanmamış biri ile sizi evlendirerek size en büyük kötülüğü yapmış aslında. Eşiniz her şeyi ile hazır olduktan sonra evlendirilebilirdiniz belki. Buna rağmen neden evli biri ile? Neden eşiniz? Başka talipleriniz var mıydı? Ailenize göre en iyisi o muydu bilmiyoruz ancak bildiğimiz şey bu şartlarda eğer mutlu değilseniz, resmi dayanaklarınız da olmadığından aklı başında aile büyüklerinizin de görüş ve desteğini alarak artık bağlayıcı kararlar almanızdır.
Eğer evlilik devam edecekse mutlaka en kısa zamanda resmi nikah olmalı ve eşiniz yanınıza gelmeli diye şart koşulmalı aileniz tarafından. Mümkün değilse sizi çok sık ziyaret etmeli. Sizin aileniz ağırlığını koyup sizi desteklemediği sürece durumunuzun iyiye gitmesi zor görünüyor.
Yok eğer evliliği bitirecekseniz bunun için de büyüklerinizin onayı ve desteği şart. Fakat her ne yapacaksanız daha fazla akışına bırakmayın lütfen. Çocuğunuz dört aylıkken bir de bakarsınız 4 yaş olmuş ve babasız, gözü yaşlı anne ile olmak onun da tercihi olmayacak.
Ayrıca yakınınızda danışmanlık alabileceğiniz bir uzman varsa onunla da durumunuzu paylaşın.
Allah yardımcınız olsun. Hakkınızda en hayırlısı ve güzeli olur inşallah.
Sevgilerimle...
Nesihan BEYHAN
Merhaba,
ben 1,5 yıl kadar oldu eşimden ayrıldım. 5 yaşında oğlum var.. babasını çok özlüyor istiyor hafta sonları görüşüyor ama baba kelimesi geçtiğinde benimde babam var diyor...oğlum bu duruma nasıl alışacak ben bile alışamadım.o küçücük dünyasında kimbilir neler yaşıyor.
Bu süreç nasıl devam eder neler yapabilirim ilerde nelerle karşılaşırım. ve korkularım var nereye kadar yanlız yaşayabilirim..Teşekkür ederim şimdiden bilgileriniz için Ayrılık / 09 11 2010
Merhaba,
Öncelikle ayrılığın çocuk dünyası çok zor olduğunu bilmeniz gerek. Bu nedenle çocuk babası ile oldukça beraber olmalı. Telefonda yada yüz yüze. Şunu noktayı akılda tutmak da fayda var: Eşiniz ile ayrılan sizsiniz, çocuğunuz değil. Bu nedenle onların ilişkisi olabildiğince normal devam etmeli. Ne kadar oluyorsa. Ve kesinlikle babasını çocuğunuzun yanında eleştirmemeli ve suçlamamalısınız. Yaşı ilerledikçe zaten bazı gerçeklerin farkına varacaktır.
Çocuğunuza gelince, her baba kelimesi geçtiğinde, yanında babası olan her çocuğu gördüğünde kendi babası aklına gelecektir. Buna engel olamayız ve durduramayız maalesef. Bu duruma tepki de vermemek gerekir. Bırakın çocuğunuz özlemini, hayalini yaşasın. Ancak şu soruya eşinizle birlikte cevap vermelisiniz “Anne, neden babam her gün eve gelmiyor?” Uzak bir işte mi çalışıyor, işleri mi çok fazla, birbirinize mi küstünüz. Bu konuda baba ile birlikte aynı dili ve gerekçeyi kullanmalısınız. Baba da çocuğun yanında sizi suçlamamalı ve eleştirmemeli tabi.
Sürecin sağlıklı işlemesi için, baba ile olabildiğince çok görüşmeli çocuk. Ayrıca yakında baba rolünü destekleyen dede, amca, dayı gibi figürler olsa güzel olur. Onun bu duruma alışmasını ise zamana bırakmak gerekiyor.
Mehmet TEBER
Psikolojik Danışman ve Pedagog
www.mehmetteber.com
Bizim ilk çocuğumuz ve oğlumuz 9 ayını bitirdi 10. ayın içinde.İlk olduğu için insan haliyle tedirgin oluyor.Formasyon derslerinden aldığımız bilgilere göre biraz gelişiminden haberdarız ama yine de yeterli olmuyor.Teorik ve pratik çok farklıymış,insan anne baba olunca anlyor.
Oğlumuzun diş çıkarma dönemi,haliyle huzursuz oluyor. Çalışıyoruz, bu yüzden bakıcıya verdik. Akşamları yeterince ilgilendiğimizi düşünüyoruz. Bazen çok mu ilgileniyoruz acaba kendi kendine oynamayı öğrensin diyoruz. Düşünce, bazan tepki vermiyoruz bazan nazlıyoruz. İkilemde kalıyoruz acaba ilgilenmesek mi öğrensin sonra vicdan yapıyoruz sabi diyoruz yani muallaktayız.
Bakıcı çok şefkatli.Bir odada 3-4 çocuğa bakılıyor.Oda kreş misali geniş ve oyun havuzları var.Ortam rahat.Ama oğlumuz yeni huylar edindi. Altını mümkün değil değiştiremiyoruz.Eskiden hoşuna giderdi.Ordaki çocuklardan birisi sadece annesine değiştirtiyormuş altını ve bşkasına müsaade etmiyormuş. Farklı yerlerde birbirine göstermeden değiştiriyoruz ama etkilendi herhalde diyor bakıcısı.
Babıldama döneminde.Tek tük yeri geliyor anlamlı sözler çıkıyor gibi geliyor bize.Bu süreçte nasıl yaklaşmalıyız?Bir de aylık düzenli terapi gibi ne yapmamız gerektiği hakkında bilgi almak istiyoruz.Yardımcı olursanız seiniriz.Bizim isteğimiz çocuğumuzu doğru anlamda yetiştirebilmek.
Aslında sosyal hizmetlerden aile danışmanı edinelim dedik ama bir türlü ortak bir saat bulamadık eşimle.Bu yüzden bu yola başvurduk. Soruları görünce insan bizim sıkıntımız çok küçük diyor ama haliyle her dönemin ayrı sıkıntısı var. İlginize şimdiden teşekkürler... asife gökoğlan / 06 10 2010
Merhaba,
Anne babaların çocuk eğitimi hakkında kafa yormalarının ve yaptıklarını değerlendirmelerinin takdire şayan bir durum olduğunu düşünüyoruz. Elbetteki pratikle teori arasında farklar olacak. Ama teorinin her zaman pratiği desteklediğini unutmayın. Bu sebeple çocuk eğitimi ile alakalı bol okuma yapmanızı ve vaktiniz varsa seminerlere katılmanızı tavsiye ederiz.
Çocuğunuzla geçirdiğiniz hoş zamanların onun gelişimine büyük katkı sağladığına inanıyoruz. Çocuğunuzla ilgilenmekten çekinmeyin. Fakat kendi başına oynamasına da müsade edin. Örneğin, çocuğun önüne sevdiği bir oyuncağı koyun ve siz işlerinizi yapmaya devam edin. İşlerinizi tamamen bırakıp bütün vaktinizi sırf onunla geçirmenin de doğru olmadığını düşünüyoruz. Annelik dengesini iyi kurun. Çocuğunuzun bakımı ve eğitimi konusunda babasının da aktif olası bu sürece ve ilerleyen zamanlarda yaşayacağınız durumlara daha kolay alışmanızı sağlar.
Herşey yolunda. Telaşlanmanıza gerek yok. Çocuğunuz şuan 10 aylık. Bu dönemde çocuk sosyalleşmeye başlar. Ayrılığa tahammülü gelişir, yeni durumlara tepkiler geliştirir. Gelişim süreci böylece sürer gider.
Çocuğunuz arkadaşından da görmüş olabilir ama altını değiştirmede zorluk yaşamanız onun değişim karşısında verdiği bir tepki olabileceği gibi yeni bir sürece alışmaya çalıştığının da göstergesi olabilir. Bu dönemde çocuğun bu tip davranışları çabuk söner. Siz anne olarak dikkatini başka şeylere çekerek ve ncitmeden davranışını olumluya çevirmesi için ona yardımcı olun.
Bebeğinize sevginizi göstermekten çekinmeyin. Ama tutarlı olun. Anne baba olarak sizin güven dolu bir yaklaşım ve tutarlı bir duruş segilemeniz kilit nokta.
Mutluluklar dileriz.
Ben boşanmış bir kadınım kızıma da boşanma aşamasında babasının bana kötü davrandığını ve bu yüzden boşanmak zorunda olduğumuzu beraber artık anlaşamadığımız için anneannesinin evinde yaşamak zorunda olduğumuzu anlattım ve kızım herşeyi hatırlıyor. Arada bir de anlatma isteği duyuyor ve herkese anlatıyor bana da arda sırada vuruyor.
küsüyor.ben eşimden ayrıldıktan sonra çalışma hayatına atıldım benim işe gitmemi istemiyor babası kızımın gözü önünde bana şiddet uyguladı çalışmadı ve gece hayatı da vardı bu nedenle boşandık hala da ben kızımız için uzlaşmacı olmaya çalışıyorum ama hep ters cevap alıyorum kızımı da etkilemeye çalışıyolar kızım 5 yaşında ve onu anaokuluna yolluyorum .
kızım 3 yaşındayken boşandık onun gözünün önünde ceryan etti tüm tartışmalarımız acaba kızım için yapabileceğim ve onun sevgisi ve güvenini tekrar kazanabilmem için yapmam gereken nedir .sanki boşanmada beni suçlu görüyor napmalıyım kızımı çok seviyorum onu kaybetmek istemiyorum okulunda da arkadaşlarına annem kötü diyormuş öğretmeni de zeynebin psikolojisi çok bozuk diyor babam annemin kötü olduğunu söylüyor diyormuş sınıfta ne yapmalıyım sevgiler cevabınızı 4 gözle bekliyorum Arzu Çorbacı / 08 10 2010
Kızınıza babasının sorunlarını anlattığınızda, baba sorunlu bile olsa, evliliğe birlikte yaşamaya sizin son verdiğinizi anlamış olmalı. Bu nedenle her şey ne kadar kötü olursa olsun buna gerek olduğunu algılamaya müsait bir yaşta değil. Boşanmanın gerçeklerini kaldırabilecek yaşta değil. Ancak onun algı düzeyine göre yaklaşabilmek için lütfen bir an önce ehil bir pedagagdan danışmanlık alın.
Allah yardımcınız olsun.
Yavrunuzla ve sevdiklerinizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
merhaba daha iki aylık evliyim .ikimizde ayrı şehirlerde çalışıyoruz .aydan ayada mutlaka görüşüyoruz benim sıkıntım ben istiyorum ki benimle sürekli ilgili olsun arasın sorsun üzerime düşsün bu konuyu kendisi ile konşutuğumda ben böyleyim benim huyum bu beni böyle kabul etmeye çalış diyo o an kendisini anlıyorum ama daha sonra kendimi dinlediğim zaman beni sevmıyormu nden diğer erkekler gibi değil diyorum.bu konuda bana yardımcı olabilir misiniz çok memnun olurum.ayrı şehirlerde olmamızın sebebi de tayinimiz in yapılamamasından dolayıdır.kendisi ile de severek evlendimm ..iyi çalışmalar eser berber / 09 10 2010
Merhaba,
Eşiniz, mizacı gereği size bir kez güzel sözlerle geldiğinde bunun size bir ömür yeteceğini zannediyor olabilir. Siz de kendi kadınlık duygularınızla onunla çok mutlu olduğunuz bir günün ardından dahi acaba beni şuanda da çok seviyor mu diye düşünürsünüz ve tanıştığınız ilk günlerin heyecanını n devam etmemesini size duyduğu duyguların değişmesiyle yorumlarsınız.
Oysaki tüm ilişkilerde zamanla o ilk heyecan azalır. İlişkinin heyecanı ile bir tarafa bırakılan sorumlulukların başına, bir süre sonra tekrar geçilir. Böyle olunca eşe karşı daha az ilgili davranıyormuş gibi olunur.
Her şeyden önce onun farklı kişilik yapısını kabullendiğinizi ama kadın fıtratı gereği duygusal ihtiyaçlarınızın olduğunu, çok tatlı bir dille belirtin. Tekrar eşinizin ilgisini çekmek için elinizden geleni yapın ama ona “Beni sevmiyor musun, şunları şunları söyle” gibi sözleri sürekli söyleyerek asla sıkboğaz etmeyin. Ayrı şehirde olmak da arada sırada duygusal taşkınlıklar yaşamanız için önemli bir gerekçe. Umarız bir an önce gerçek bir aile olursunuz. Yeni evlisiniz. Aynı ortamda, ara sıra tartışarak, ağlaşarak, dertleşerek birbirinizi tanıyacakken; uzaktan uzağa birbirinizi üzmek durumunda kalabilirsiniz. Ama ayrı iken tartışmalı olmaktan özellikle kaçınmanızı tavsiye ediyoruz. Zira aynı mekanda dargınlıkları kaldırmak zor olmaz. Fiziksel yakınlık, tatlı paylaşımlar buzları eritmeye yetebilir; uzakta ikense eşler birbirlerini suçlamaya ve kırgın kalmaya daha müsait olabilir.
Sitemizdeki dosyaların her satırını, daha bilinçli bir birliktelik adına okumanızı tavsiye ederiz.
Allah’tan eşinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
benim babam alkol kullanıyor. ve yaklaşık 23 senedir bitmek bilmeyen aile sorunlarımız var. annem artık alkolden dolayı sürekli söyleniyor babama ve bu da babamı çok sinirlendiriyor. sürekli annemi aşağılayıp sabrını taşırıyor. konuşmayı çok denedim babamla. ama hiçbir fayda vermiyor. abimle de babam beraber yeni bir iş kurdu. ama onlarda alkolden dolayı anlaşamıyorlar. abim babamın alkol kullanıp kendini kaybetmesinden şikayetçi. ama babam hep kendisinin haklı bizlerin haksız olduğunu düşünüyor. şuanda abime karşı düşmanca tavır sergiliyor. ilkokul 1. sınıfta kardeşim var bu durumdan çok etkileniyor. anneme karşı şiddet de var. tabi ben ve abim olduğu zaman böyle birşey söz konusu olmuyor. benimde artık tahammül edeck sabrım kalmadı. dua ediyorum. bu da bizim imtihanımız diye düşünüyorum. sizlerin bana önereceğiniz birşey varmı? dualarınızı bekliyoruz. şimdiden allah razı olsun. İlknur DENİZ / 09 10 2010
Merhaba,
Akraba büyükleriniz içerisinde aklı başında, babanıza nazı geçen birinin babanızla konuşup ona akıl vermesi, kendisini tedaviye ikna etmesi gerekiyor.
Tabi hidayet ve şifa Allah’tan. Dualarımız sizinle.
Allah’tan ailenizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
Güzel Allahımın Güzel selamı üzerinize olsun. Ben yaklaşık 3 yıldır evliyim eşimin ailesine oldukça yakın bir evde ikamet etmekteyiz.
Eşimin ailesi hem maddi hemde manevi destekçimiz fakat budurum bazı zamanlarda okadar sınırını aşıyorki eşim anne baba güveninden bi nebze olsun uzaklaşıp aile babası olamıyor.
Ben eşime göre daha özgür ve daha kendine güveni olan bir insanım yani en azından birşeyleri kendim çözmeye yelteniyorum yada ikimizin kararı olsun diye diretiyorum. Fakat eşim büyükler nederse o olur mantığı ve saygı ölçüsünü evmize taşıdığından ben sıkıntı yaşıyorum çünkü kendi evimizde dahi büyüklerin istediği şekilde yaşar olduk.Kötü insanlar değiller çok şükür ama müdahaleci yapıları bizim evliliğimizi etkiliyor ve eşim bunu hiç ama hiç farketmiyor bile taki ben dile getirene kadar, o böyle olmasından gayet memnun.acaba ben mi bencilllik yapıyorum bilmiyorum.Fakat yaşadıklarım bana aşırı geliyor ve tepki göstermekten kendimi alamıyorum.
Eşimi seviyorum çok şükür ama bana çocuğumuza sahip çıksın istiyorum en azından bazı kararlarımızı yalnızca eşim ve ben alalım istiyorum.Eşimin annesi çocuklarına düşkün bir yapıda ve bu ister istemez evimizin içine taşıyor.oğullarının artık bir eş olduğunu kavrama noktasında sorun yaşıyorlar ve yanlarında olmadığımız sürece kayınvalidem eşimi duygusal anlamda çok etkiliyor.
Bu yazdıklarımın neredeyse hepsini eşimle paylaştım vepaylaşıyorum fakat onda ters düşünceler olmaya başladı. Ailesinden nefret ettiğimi düşünüyor. O an öylece kalıyorum. elif kaya / 11 10 2010
Kıymetli okurumuz,
Eşinizin evde gerçek reis imajı ile hareket etmesi elbette sizin açınızdan ve çocuklarınızın erkek cinsiyeti rolünü sağlam şekilde edinmesi açısından önemli.
Fakat diğer durumlar iyi ise onu rahatsız edecek düzeyde konuyu tekrar tekrar gündeme almayın. Aşağıda ismini verdiğmiz kitabı okuyun ve eşinizin de bu bilgilerden haberdar olmasını (tatlı bir şekilde) sağlayın.
Bu zaman zarfında ailesi ile güzel diyalog kurun, onlara hediye verin. Eşinizin yanında onlarla ilgili güzel şeyler konuşun fakat sıkıntıyı da çikolata içerisine yerleştirilmiş ilaç gibi iletin.
Aile Terk Etmemiz Gereken Sevgili ,Tony Humphreys
Sevgilerimizle mutlu yarınlar dileriz.
Neslihan BEYHAN
16 aydır bir sevgilim var ve tabiki ailem bilmiyor, evlenmek niyetindeyiz. Şu an bi işi yok ama bunun uzun süre bu şekilde gitmeyeceğinin farkında. Ailesiyle yaşıyor 4-5 ayda 1 kez görüştük aramız yakın ama ne ben gidebiliyorm ne o gelebiliyor yaklaşık 5 aydır görüşemiyoruz evlenmeden birlikte olmak istiyor ben istemiyorum. Yardım edin lütfen ne yaacağımı bilmiyorum. yalın(ız) / 09 10 2010
Değerli okurumuz,
Sizin yaşamış olduğunuz bu durum sebebiyle yanlış kararlar verip intiharı düşünecek kadar kötü hallere düşen o kadar çok okuyucumuz var ki. Bize durumlarını ayrıntılarıyla anlatmalarının nedeni ise biz yandık başkaları yanmasın niyeti.
Neyse ki siz testi kırılmadan bize yazdınız. Bu anlamda çok kısmetlisiniz.
Öncelikle sevgiliniz diye düşündüğünüz kişinin evlenmek için yanlış bir tercih olup olmadığını iyi düşünün. Henüz işi, hazırlığı olmayan birinin üstelik böyle durumda olduğu halde sizi nikahlısı gibi yanlışa davet etmesi, yeterince akıllı düşünemeyen biri olduğunu ve sizi cinsel beklentileri için çok çabuk harcayabileceğini gösteriyor. İşi vs olmamasına rağmen en azından yeteri kadar seviyor olsaydı, böyle zina yoluna çağırmazdı. Umarım kendinizi böyle biri için harcamaz, harcatmazsınız.
Gelelim aile kısmına. Her ne olursa olsun hiçbir şeyinizi ailenizden gizlemeyin. Genç kızlarımızın yaşadığı en önemli sıkıntılardan biri de sevdiklerini sandıkları erkek tarafından yolda bırakılınca aile desteklerini de kaybetmeleri.
Evlendiğiniz kişi se -Allah korusun- sıkıntılı çıkabilir. Ancak ailenizin onayı ile evlendiğiniz taktirde onların desteği her zaman yanınızda olur. Aksi durumda ise sizi bir de onlar göz ardı edecektir.
Bazı kızlarımız ise ailelerinin bilgisi dahilindeki nişan döneminde cinsel yakınlık tuzağına düşüp, nişanlısının hevesi geçince bırakması üzerine yıkılabiliyor.
Bu nedenle biz resmi nikah kıyılıp çiftler kendi evlerine yerleşene kadar dini nikah kılıfı altında yaşanan birliktelikleri de sakıncalı buluyoruz. Zira bu konudan mağdur belki de yüzlerce kızımız var.
Siz de kendinizi, ailenizi biraz olsun düşünüyorsanız böyle deneyimlerden uzak durun. Ateşe atlamakla aynı şeydir biri ile gizlice nikah dışı birliktelik. Bu durum sizden çok şey götürecektir.
Dünyanız ve ahiretiniz için huzurlu ve mutlu bir yaşantı için her zaman emniyetli yolları tercih edin. Fırsatçı insanlardan ise her zaman uzak durun.
Allah sizi ve sizin gibi kardeşlerimizi tehlikeli, ateşli yollardan uzak etsin, özel koruması ile korusun.
Evlenecekseniz bu iş ailelerden saklı olarak devam etmemeli. Durumunuzu bir an önce ailenize açın.
Lütfen aklı selim ile düşünün. Anne baba başta olmak üzere yakın çevrenizden destek alın. Sİz anne baba olsaydınız çocuğunuzun sizin şuan bulunduğunuz durumda olmasını ister miydiniz.? Elbetteki hayır.
Ayrıca durumunuzu ailenize açmadan onunla görüşmeyin. Yoksa hata yapabilirsiniz.
Geleceğinizi ve ailenizi düşünün.
Allah size hayırlı bir eş ve mutlu, temiz bir yuva nasip etsin....
Neslihan BEYHAN
Evlilik yolunda ilerleyen biriyim. Nişanlımla Rabbimizin rızasını kazanmak için, hem bu dünyada hemde ötelerde bir olmak, mutlu olmak için evlenmeyi düşünüyoruz. Fakat nişanlımın aklının köşesinde hep, bu iş her an bitebilir,vazgeçebiliriz düşünsesi var. Bunu kendisi de ifade ediyor.
Bundan dolayı en ufak meselelerde bitirmeyi ayrılmayı düşünüyor ve malesef konuşuyor. Ailelerimizde bi sıkıntı yok Allaha şükür. Ne tavsiye edersiniz. Sizden profesyonel psikolojik destek alabilirmiyiz. Cevabınızı bekliyorum adem / 10 10 2010
Merhaba değerli okurumuz,
Öncelikle çok önemli bir süreçtesiniz. Hayatınızı değiştirecek çizgi diye tanımladığımız evlilik öncesi birbirinizi tanıma aşaması olan nişanlılık dönemindesiniz. Çok dikkatli olmalısınız.
Duygu ve davranışlarınız konusnda her iki tarafın şeffaf olması ve doğru olması önemli. Ayrıca bu dönemde kararsızlık yaşanması, acaba'lar vs. olabilir. Özellikle bayanlarda git geller erkeğe göre daha fazla olur.
Nişanlınızın evlilikle alakalı kaygıları olabilir. Kaygılarını öğrenip onu rahatlatmaya çalışın.
Evlilik gemisine binmeden önce bütün hazırlıklar ve tedbirler alınmalı ama gemi yola çıkınca bir daha geriye dönüp bakmamalı. Ayrılık düşüncesine zihinde bile asla yer verilmemeli.
Nişanlınızın durumu sizi rahatsız ediyorsa bunu onunla güzel bir şekilde konuşmalısınız. Ben ...sözlerinden dolayı inciniyorum, kırılıyorum....gibi ifadelerle ona duygularınızı açın.
Unutmayın ki sıkıntıların saklanmasının kimseye faydası olmaz. Güzel uslup ve ifadeler iletişimi ve birbirinizi tanımanızı kolaylaştıracaktır.
Bulunduğunuz yerde güvendiğiniz ve manevi yönüne de itimat gösterdiğiniz birinden profesyonel psikolojik destek ve evlilik danışmanlığı almanızı da tavsiye ederiz.
Mutluluklar dileriz.
Erkek arkadaşımla 7 aydır tanışıyoruz. Atamalarımız aynı yere oldu ve ortak arkadaşımız aracılığla, atandığımız yerde tanıştık ve karşılaştığımız pek çok zorlukta birbirimze destek olduk, arkadaşlığımız ilerledi.
Evlenme kararı aldık, aileme herşeyi kabul ettirdim çok acil ve emrivaki gibi kabuoldu. Karşı çıkmadılar ama kırıldılar, sanki onlara hiçbirşey danışmıyorum gibi hissettiler. Ailemin iş yoğunluğu nedeniyle evleneme işlerine maddi destek dışında pek fazla yardımcı olamadılar.Fakat eşimin ailesi emekli olduğu için bizim yaşadığımız şehre gelip, ev tutma, eşya bama, eşyaların yerleştirilmesi gibi herşeye müdahalae ediyorlar. Bizim işten dolayı fazla vaktimiz yok ama, benim yuvam olacak yerde her şey hakkında yorum yapmaları ve sürekli kendi beğenilerini uygulamaları, beni içten içe üzüyor.
Sanki benim değilmiş gibi o ev, sanki ben oturmayacağım gibi hissediyorum. Zaten yardımcı olmak nedeniyle geldiler ve 2 aydır beraber aynı evde kalıyoruz.. Kendimi hiç rahat hissedemiyorum. Ailesi yardımcı olmaya çalışıyor hep ama ben çok sıkılıyorum bu durumdan.. İşten eve gidince sürekli onun ailesi ile vakit geçirmek beni çok sıkıyor. Evde ne nerde bilmiyorum.
Hiç birşeye dokunmak içinden gelmiyor. Bana ait değil gibi hiçbirşey. Eşim de iş nedeniyle haftada belli günler evde olamayacağı için bir iki sene annesiyle kalmam gerektiğini beni evde tek başıma bırakamayacağını söylüyor. Bu durum benim canımı çok sıkıyor. Çünkü ben 6 yıldır tek başıma yaşıyorum. Eve gelince yemek onların istediği gibi, banyoya giremiyorum, mutfaktan istediğimi alamıyorum. Çalışmam gerekiyor çalışamaıyorum. Eşimi çok seviyorum ama ailesi yüzünden de birkaç defa tartıştık. Sıkıldığımı söyledim toplu halde yaşamayı sevmediğimi söyledim, ama o da beni yalnız bırakamayacağını ailesiyle kalmam gerektiğini söylüyor. Çok üzülüyorum, durduk yere ağlıyorum, biryerlere zarar vermek kırıp dökmek istiyorum, kendime vuruyorum, işime odaklanamıyorum, eve gitmek istemiyorum..
Eşime surat yapıyorum ister istemez.Ona söyledim herzaman benle klamasınlar arada tabi gelip yoklasınlar dedim ama ama olmaz diyor, annemle yaşayacaksın 1 sene diyor.
Evlenmeden eşimden soğuyorum, kendimi mutsuz hissediyorum.Ne yapmam gerekiyor? ayça durmaz / 14 10 2010
Eşinizin ailesi gerçekten duyarlı ve yardımsever bir aile. Onlara bu konuda iltifat ve teşekkürlerinizi bildirip tatlı bir dille evin düzeni ile ilgili düşüncelerinizi incitmeden paylaşın. Eşinizi çok sevdiğinizi yazmışsınız. Bu sevgi öyle samimi olmalı ki onun sevdiği bir taşı bile onun gibi sevecek yücelikte bulunmalı. Kaldı ki onu yetiştirip o hallere getiren aileye eminim minnet duygularınız vardır. Siz eşinizin ailesi ile başarılı ve sağlıklı, dengeli iletişim kurabildiğinizde onun size daha güzel duygularla bağlanacağını unutmayın.
Diğer türlü de sizden uzaklaşabilme ihtimalini liften göz önünde bulundurun. O sizin ailenize sizin onun ailesine söylediğiniz veya hissettiğiniz şeyleri söyleseydi veya düşünseydi siz ona karşı nasıl davranırdınız?
Tabiî ki eşinizin ailesinin her şeyini sineye çekmeniz anlamına gelmiyor bu durum. Sınırlarınızı tatlı dille, onların ve sizin iyiliğiniz için güzel yaklaşımla çizmelisiniz. Çok hassas olan bu konuda bin düşünüp bir söyleyin ve iyi niyetli yaklaşımı elden bırakmayın.
Anlaşılan bu durum geçici. Biraz sabır gerekiyor. Eve yeniden hakim olup düzeninizi kurun. Saygı ve sevginizi elden bırakmayın. Onlara küçük hediyeler alın,sürprizler yapın fakat beklentiye girmeden.
Maden yalnızca kayınvalidenizle kalacaksınız evdeki işlerinizi yaparken o kadar da bunalmayabilirsiniz. İyi geçimin yollarıyla ilgili kendinizi güçlendirin ve bu zorlukların altından en güzel sonuçlarla çıkmak için manevi yönünüzü de sağlamlaştırın. Zira günümüz nesli hem fazla bireyselliğe,(sizi tenzih ederiz) hem bencil yaşantıya, zorluklara göğüs gerememeye daha meyilli. “ Daha evlenmeden” demişsiniz ama siz artık evli gibisiniz. Onu da çok seviyorsunuz o halde diğer çıtkırıldım, geçimsiz, kaprisli genç hanımlardan olmadığınızı, eşinizin ne kadar da şanslı olduğunu ona ve herkese gösterin.
Her zorlukta bir fırsat gizlidir derler. Sizin zor şartlarınız da 6 yıldır süren bireysel bir hayatın ardından yaşantınızı birileriyle paylaşabilme sanatını öğretecektir. Böylelikle bu geçiş aşamasını evlilikten önce yaşayıp evliliğe daha az sorun bırakacaksınız.
Allah’tan eşinizle ve sevdiklerinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
Sorunun nedenleri?.. ebru arık / 14 10 2010
Merhaba,
Sorunuzun cevabı sorunuz kadar kısa. Beşer olmak. Fıtratlarımızın, ihtiyaç ve isteklerimizin farklı olması vs...
Bizim sorun çok büyük. Görüştüğüm kişi ile dört yıldır birbirimizi bekliyoruz ve aileme söyledim ama ailem onun ayağındaki aksamayı sorun yapıyor ve ayrıca yengem onun erkek kardeşi ile telefonda görüşüyormuş ne manada görüştüklerini bilemem ama annem beni ve onu şuçladı.
ayağındaki aksamayı da sorun yapıyordu üzerine bir de bunuda bahane etti..ve aile içinde yengemin hatasını çeken ben oldum..ailem bana sırt çevirdi ablam yengen için seni feda ederiz dedi..ayrıca annemle ve babamla zaten sorunlarımız vardı.annem sürekli seni abin gibi sevmemin imkanı yok diyor sen bi kızsın seni onungibi nasıl severim diyor..bana ölümün bizim için daha iyi olur dediler bende onu çok seviyorum ve vazgeçemiyorum...annem seni o çolağa vermem diyor.
çocuk öğretmen öyle sorunu çok büyük değil ama ailem çok yokuşa sürüyor..annem hiçbirşey yokken bu çocuk namussuzdur yengenin eski sevgilisidr dedi.babası gardiyandır vermem dedi yani saçma sapan şeyleri bahane ediyor..vazgeçmeye çalıştık olmadı..onun aileside çok iyi bana karşı amcasına kadar çok güzel davranıyorlar bana..aslında o da çok iyi ama sinirlerimiz çok yıprandı bu dedikodular olumsuzluklar bizi çok üzdü..birgün benimle konuşmasa diğer gün ağlayarak barışıyoruz..birbirimizi bırakamk istemiyoruz ama ailem..bide onunla bazen sorunlar yaşıyoruz kızınca çok değişiyor..
ben de de bazen hata var ama çok sorunları ömenseyip büyütüyor..büyüttükçe ikimizde üzülüyoruz..bide tabi birbirimizide görmüyoruz onun sıkıntısı da var.yılda bi iki kere geliyor memlekete o da ailemden bi fırsat buldum mu görüşüyoruz.çok dindar ve iyi biri işte tek sinirlenince çok değişiyor..benim için çok fedakarlık yapıyor ona çok güveniyorum ve çok seviyorum..sorun yaşamak istemiyorum diyor sürekli ve beni anla diyor işte halim çok kötü yanlış yapmaktan korkuyorum..arada düşünüp karşılıklı ağlıyoruz ne zaman kavuşacağız diye dört yıldır ayrı memleketlerde birbirimizi özleyerek yaşıyoruz..çok şükür bugüne karşı aldatma gibi birşeyde olmadı..işte kafam çok karışık ailem ve onun arasına sıkışmışım ailemden kimse konuşmuyor benimle on kerde ailesi beni istemeye geldi ama.
Herkes benimle dalga geçiyor deli gibi olumuşum sürekli ölmek istiyorum bu hayat bana çok acı veriyor artık...her gece rabbim beni yanına al diye dua ediyorum korkum şeytana uyup intihar etmek..ailem ve sevdiğim insan herkes beni bıraktı...artık nefes almak istemiyorum...öncedende içimde olduğum durumu anlatmıştım ama şimdi daha kötüyüm ailem ayağındaki aksmayı sorun etti demiştim daha önce ama ben ona diyemedim ve aylarca sakladım ama sonunda söyledim ve önceden o sorunca hep yok ayağını ailem sorun yapmıyor dedim iki ay önce herşeyi anlattım ama bu seferde sürekli bana yalan söyledin diyor ve bana güvenmiyor artık galiba iyi oluyor aramız sonra yine diyor sen bana yalan söyledin ve bana kızıyor...çok sıkıldım yıprandım kaldıracak halim kalmadı sadece ölmek istiyorum ailem ve o beni çok yıprattı ölmek tek kurtuluş giçinde ibi geliyor bana.. elif / 01 11 2010
Merhaba,
İnsanın gönlüne sevgiyi veren Allah o sevgi için cana kıymayı men etmiştir. Sizi ne aileniz ne de sevdiğiniz kişi için yarattı. Sadece kulluğunuzu size ve diğer varlıklara göstermek için, imtihan için yarattı. O, her şeyi insan için, insanın kalbini ise kendisi için yarattı. O kalbe ağırlıklı olarak O'nun dışında sevgileri koymak kalbinize tabi ki ağır gelmiş. Allah sevgisinden sonra ise kalpte en çok Resulullahın sevgisi bulunmalı. Daha sonra gelenler de hep Onların rızası için duyulan sevgi durumunda bulunmalı.Ancak böyle olduğunda insan dünyada huzulu yaşar, ahirete sağ salim alnı ak olarak ulaşır.
Dünyevi eğilimler, beşeri aşklar geçicidir. Bugün kendisi için ölebileceği kişiyi yarın bir çırpıda silebilir insanoğlu. Kalpleri birbirine yaklaştıran ancak Allah'tır. Sevdğiniz kişinin kalbini dilerse size karşı soğutacak olan da O'dur.
Birbiriniz için hayırsızsanız, O sizin ve sevdiğinizin kalbini birbirinize karşı soğutacaktır merhametinden. Aslında size olan şefkatindendir bu soğukluk ama insan çocuksu bir eda ile anlayamaz neyin ne olduğunu. Bırakın herkes yoluna gitsin. Allah büyüktür. Siz Furkan suresi 74. ayetini her namazın ardından okumaya devam edin.
Dua ederken evleneceğiniz kişinin ailenizin de isteyeceği, kendisi ile güzel geçineceği bir kişi olması isteğinizi de dillendirin. Ailenizin size tutumunun gelenekerde yanlış anlaşılmış davranışlarla ilgisi olduğu açık. Sizi kız olduğunuz için daha az sevmeleri söz konusu değildir elbet fakat sevdiğiniz uğruna her şeyden geçtğinizi düşündüklerinden sizi kendi halinize bırakmış olabilirler. Nasıl olsa mecnun oldu, türünden bir yaklaşım yani. Bu durumda özellikle de kız ise mecnun olan, aileler daha olumsuz yaklaşabiliyor. Size bir tepkidir bu aslında. Kafanıza takmayın. Sizin için asıl mevzu bir an evvel tekrar aklınızı başınıza almanız ve insanların vefasızlığını fark ettiğiniz şu demlerde gönlünüzü tümüyle Yaratıcıya açmanızdır. Sonrası zaten güzel gelecektir. Fakat hiçbir şey, hiçbir kimse için hem dünyanız hem ahiretinizin yıkımı anlamına gelen intiharı düşünmeyin ve ölümü dilemeyin. Allah'tan hayırlısını isteyin.
Ayrıca bulunduğunuz yerde güvenebileceğiniz bir uzmandan destek almanızı önemle tavsiye ediyoruz.
Allah yar ve yardımcınız olsun.
İyi haberlerinizi bekliyoruz.
Allah'a emanet olun.
Neslihan BEYHAN
merhabalar. iletimi doğru yere mi yazıyorum bilemiyorum ama yardım ederseniz bana çok sevinirim. ben 26 yaşında iki yıllık sözlü bir kızım sözlüm bu dönemin 15 ayında askerdeydi ve askerliği süresince birkez bile gelmedi. sözlenmeden önce herşey yolundaydı, çok ilgiliydi bana karşı ama sonra herşey birden değişti. sözlenmeden bir ay öncede babası vefat edince sanırım tüm ailevi yükün üzerine kalmasından dolayı bunalıma girdi. neden hiç güzel söz vb davranışta bulunmadığını sorduğumda bana karşı, "biz artık sözlüyüz bunlar sözlenmeden önce olacak şeyler , şimdi düğünü düşünmem gerek benim vb açıklamalarda bulundu bana. evlendikten sonra annesiyle birlikte oturmamızı istedi ben kabul etmeyince de "sen annemi kabul etmedin senin annen ne yüzle gelecek bize gibi söylenmlerde bulunmaya başladı.
yüzüğünü takmamaya başladı, neden takmadığını sorduğumda "takamam ben yaralıyım o yüzüğü her gördüğümde sizin bana yaptıklarınız aklıma gelir diyordu, biz sana ne yaptıkki dediğimde babam vefat etmiş, o bunalımlı halde seni istemeye geldik siz de mehir olarak bizden isteklerde bulundunuz bu durum beni yaraladı, bunalıma düşürdü maddiyattan başka birşey düşünemez hale getirdi beni diyordu. ısrar etme takamam o yüzüğü diyordu. bizim eve gelmek istemiyor, gelse de evde çok kalmak ve ailemle muhatap olmak istemiyordu.
ailem bana çok düşkün bir kız çeyizinde bulunması gerekenden çok fazla çeyiz aldılar bana buna rağmen “sen düğün için ne yapıyorsun ki düğünün bütün yükü bende, senin hayatında hiç bişey değişmedi ki, ben bir an önce düğün hazırlığına başlamak için askere gittim okulumu dondurup, hayatım değişti keşke seni hiç istemeye gelmeseydik demeye başladı. hatta ölseydim de istemeye gelmeseydim diyordu. ben pişmansan ayrılalım, hiç bişey için geç değil sevmiyorsan olmayacaksa zorla olmaz dedikçe de bir kere sözlendik bu saatten sonra dönüş olmaz şekl, nde cümleler kullanarak bir şekilde ikna ederek ayrılmaktan vazgeçmeme sebep oluyordu. sürekli hayata karşı soğukluğu, ümitsizliğinden bahsediyor biz evlendikten sonrada hiç mutlu olmıycaz ki diyordu. çocuk da istemiyor, bunu da bizim hayatta her istediğimiz oldu muki, çok mu mutlu oldukki böle bir dünyaya birde çocuk getireceğiz diyordu. o çocuğun her istediğini alabilecekmiyiz maddi manevi dört dörtlük yetişecek mi o çocuk hayır o zaman hiç gelmesin bu dünyaya ki ahrette davacı olmasın bizden, o da bunalıma girmesin mutsuz olmasın, niye geldim ben bu dünyaya demesin diyordu.
2 yıl boyunca bunalım dönemi hiç bitmedi, babam vefat etti bunalımı, askerlik bunalımı, asker dönüşü iş bulamama bunalımı, iş bulduktan sonra da ya işten atarlarsa beni yada düğünü nasıl yapıcam bunalımı. terapiye gitmeyi yada psikiyatra gitmeyi önerdiğimde benim sorunumu mu çözecek doktor, düğünümü mü yapacak ben kariyer yapmak istiyordum sözlendik kariyer yapamadım kariyer yapmamı mı sağlayacak doktor, şeklinde ifadelerle buna da yanaşmıyor. bi süre bu durumları ailemden gizledim ama hemen her akşam telefonda konuşurken onun bunalımları, hayata karşı isteksizliğiyle mücadele etmeye çalıştım ona elimden geldiğince yardım etmeye çalışmama rağmen bir türlü yaranamıyor ve başına gelen herşeyin sebebi olarak beni görmesini engellemiyordum. durumu dayanamayarak aileme açtım. işler iyice karıştı tabi. sözlümü çağırıp konuşmak istediler bütün bu problemleri. konuştularda. . . düğünü ne zaman yapacakları, neden sevgisiz ve ilgisiz olduğunu, yüzük takmayışı, gelip gitmeyişi vb. . .
konuşma esnasında sadece dinledi o bişey söylemedi ama sonra konuşma bitip gittiğinde telefonla arayarak beni ağzına geleni saydı;beni mahkum gibi oturttunuz sorguya çeker gibi , kendimi zor tuttum yumruğumu sıktım, ya kapıyı çarpıp gidecek ya da baban olacak o adamın yüzüne yumruğu geçirecektim, söyle baban olacak o adama düğünü seneye kasıma yapıcam işine gelirse kardeşim!, yüzükte takmıyorum, ilgide göstermiyorum vb. birçok haddini aşan söylemde bulundu. dolayısıyla ayrılma kararı aldım ben. aileme edilen bu laflar hele ki onların anlayışlı davranışlarına yumuşak tavırlarına ragmen boyle davranması bana çok dokundu. ama ayrılmaya yine yanaşmadı, ve hala yanaşmıyor. ben kesin karar verip ayrılmaktan bahsedince tam tersi davranışlarda bulunuyor. ben o lafları nasıl ettim bilemiyorum , bunalım halindeydim, özür dilerim sana iki yıldır yaşatamadığım sözlülüğü bundan sonra yaşatacağım, mutlu edeceğim seni. vb. . . bir yanım onu sevdiğim için ona inanmamı söylüyor bana , diğer yanım bu kaçıncı, bu saatten sonra olmaz artık, seni sevse sana ve ailene bunları söyler mi diyor. düzeleceğine dair umudu içimden atamıyorum. ama ailemi artık daha fazla ezdirmek, aşağılatmak da istemiyorum. görücü usulu değildi bizim sözlenmemiz, çok sevdim ben sözlümü ve hala bunca şeye rağmen de seviyorum. ama bu arada kalmışlık bu ikilem. . . ve sanırım güvenimi de yitirdim ona karşı. inanmak için zorluyor kalbim herşey güzel olacak diyor ama aklım ikazda sürekli ya evlenene kadar düzelmiş gibi herşey yolundaymış gibi numara yaparda evlenince yine o saygısız tavırlar ilgisizlik geri gelirse. . .
ne yapacağımı bilemiyorum iki yıl var bir yandan da, iki yılın alışkanlığı. insan çileye bile alışıyor. abim eşinden ayrılıp ikinci evliliğini yaptı. sözlüm bunu bile söz konusu etti. küçük bir ilçede oturuyorsun abin ayrıldı eşinden şimdi sen de benden ayrılırsan alem ne diyecek size. ailen hakkında ne konuşacaklar hiç düşünmüyor musun bile dedi. abin eşinden ayrıldı onu bi köşeye attınız, şimdi beni de bi köşeye atmaya çalışıyorsunuz ben sözlendiğimde böyle değildim, şimdi bunalımdayım kendimde değilim beni bu hale getiren de sizsiniz diyor. bir yandan da düşünüyorum acaba gerçekten onu bu hale biz mi getirdik diye ama hiç bişey yapmadık ki. sadece ailem mehir istedi, mehir her genç kızın hakkı değil midir?kaldı ki iki yıl oldu hala alınan bişey yok. hemen alacaksınız diye bişey de demedik ki biz.
elimi ilk tutan o. ilkimdi sonum olsun düşüncesi hakimken bende, bu ilişkiyi bitiren olmak. . . tanıdık eş, dost sürekli düğün ne zaman diye soruyor bir cevap veremiyorum kimseye. sözlüm hiç bişey olmamış gibi davranıyor. bendeki kırgınlığı yok sayıyor. bunu gündeme getirincede ben de kırgınım , ama yoluma devam ediyorum yapabilecek başka bişey yok zaten diyor. psikolojim çökmüş halde. şu an ailem bana "sen nasıl mutlu olacaksan biz senin arkandayız diyorlar, sen devam kararı alırsan yine olanları göz ardı ederiz" diyorlar ama bu bana daha da acı geliyor. ne yapacağımı bilemiyorum yardımcı olursanız bana çok sevinirim, işin içindeyken yolun sonu mu yoksa hala gelecek vadediyor muyuz bunun ayrımını yapamıyorum. sürekli ağlamak istiyorum. çok uzun bir mail oldu, ama sabırla okuduysanız hakkınızı helal edin ne olur. içim o kadar dolu ki bir bu kadar daha yazabilirdim. . . nur / 29 10 2010
Merhaba,
Gerçekten de e-postanız oldukça uzun ancak durumunuzu detaylı ifade etmeniz açısından iyi olmuş. Sözlünüzün depresyonda olma ihtimali yüksek. Baba kaybının ardından erkeklerde dayanaksız kalma, evin sorumluluğunu aniden üzerinde hissetme gibi duyguların verdiği tedirginlik ile yeni yuva kurmaya doğru karar alıp bunun için belki de başaramayacağını düşündüğü kadar para kazanma mecburiyeti duygusu, sözlünüzü ciddi bir depresyona sevk etmiş. Sorumlulukları ve askerlik mecburiyeti için okul hayatını yarıda bırakmış olması da onu asıl sinirlendiren, daraltan bunalımlar arasında. Babası ölmese idi okulunu yarım bırakmazdı diye düşünüp bu durumu sizin evlilik hazırlığınızla yorumluyor. Her halükarda psikolojik olarak sözlünüz evliliğe hazır değil. Siz ona okuyup iş kurması için ve bahsettiği kariyer çalışmaları için istediği zaman gelip sizi tekrar istemesi gibi yeniden imkan verebilirseniz size daha farklı duygularla gelebilir. Şu anda mecburen yapıyor gibi hissediyor her şeyi . işin kötüsü, alttan alıp sabretseniz sizin bu tutumunuza da alışıp evlendikten sonra da yıpratıcı davranabilir.
Ciddi ve yeri geldiğinde tavrını koyan olaylara yön verebilen, ona sizin de kızabilen ve kolaylıkla yıpratılamayacak biri olduğunuzu hissettiremediğinizde, duygularınızı güzelce ifade etme olanağı bulamadığınızda, ailenize karşı bu davranışlarının ardından hala ilişkiyi sürdürme kararı aldığınızda belki onun ne kadar geçimsiz, sizi ve ailenizi üzen biri olduğunu söylemek zorunda kalabilirsiniz.
Unutmayın ki sözlülük ve nişanlılık nikah değildir. Sadece çiftlerin toplumda sevgililik gibi kaçamak olmayan yoldan daha aleni şekilde tanışmalarına imkan tanır. Gerektiğinde bu dönemde ayrılık kararı verilmezse o hassas çizgiyi geçtikten yani evlendikten sonra yapacak çok şey kalmaz.
Asıl nikahtan sonra size ad takarlar abinizde olduğu gibi. Bu nedenle şimdi iyi karar verin. Sözlünüz psikoloğa veya psikiyatriste gitme konusuna da yanaşmıyor. Olacaklar aslında çok da meçhul değil. Sizin de kısa süre sonra ruh sağlığınıza zarar gelebilir.
Eğitim durumunuzda bahsetmemişsiniz. Eğer hala okuma ya da kurslara devam etme imkanının varsa kendinizi geliştirin ve daha olumlu meşgalelerle meşgul olun. Çevrenin baskısını lütfen hayatınıza bu denli karıştırmayın. Sözlünüzün nazarında sizin ve nasipse kurulacak yuvanın çok değerli olması gerekiyor. Siz ona yüzüğünüzü, o ne zaman isterse, kendisini hazır hissederse o zaman takmak üzere verin. Sözlülüğünüzü geçici olarak sonlandırın. Türkiyede bu hiç olmadı deseler de eğer sizin mutluluğunuza vesile olacaksa varsın ilk olsun hem de gençlere güzel bir örnek olsun.
Ona zaman tanıyın. “Seni seviyorum ve bunun için sana kendini toparlaman her şeyi yoluna koyduktan sonra kendini hazır hissettiğinde yeniden beni istemeye gelmen için zaman veriyorum. Bu süreçte ben de okuluma devam ederim. Sen de içinde kariyer hedeflerin adına ne varsa onları yerine getirdikten, her şey içine sindikten sonra gel. Fakat benim hassas olduğum konuları göz önünde bulundurarak, çok iyi bir nişanlılık, aileler arası iyi ilişkiler niyetiyle; şu an yapılmaması, söylenmemesi gereken ne varsa bunları bir kez olsun tekrar etmeme niyetiyle gel. Yeniden gelmek istersen geldiğinde bil ki bu davranışlar gerçekleşirse ben yine evliliğe bu şartlarda hazır olamayacağım.
Önemli olan ne olursa olsun evlenmek değil evlilik öncesinde güzel, sağlam temeller üzerine kurulu uyumlu bir iletişimle hayat yoluna bilinçli çıkmak. Yola çıktıktan sonra kaza yapılınca tamiri çok daha zor olur. Bizim evlilik ehliyetine ihtiyacımız var. İkimizde bu süreçte bir taraftan bilinçli evlilik için kendimizi yetiştirelim. Daha sağlıklı şartlarda tekrar nişanlanıp, mutlu, huzurlu ve uzun soluklu bir yuvanın temellerini atalım” gibi sözlerle ona durumu açın. Şu şartlarda evlilik ikiniz için de sağlıksız görünüyor. Fakat karar sizin.
Her şey en güzel şekilde gelişir inşallah. Tabi ki duanın önemini unutmayın ve duayı ihmal etmeyin.
En hayırlı şekilde ve vakitte pişman olmayacağınız kişiyle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
Bundan 6 yıl önce annem ve ablam umre ziyareti için mübarek yerlere gidecekti ve evde olan babam ve biz iki kardeş o zaman küçük olduğumuzdan dolayı; çamaşır, yemek vb ihtiyaclarımızda yanımızda olması gereken biri lazımdı. Annemde kızkardeşini arayarak çocuklarımın yanına kalırmısın buraya gelip ben 1 ay umre de olacağım dedi ve kız kardeşi geldi.
Teyzemin de eşi vefat etmiş tabi. Teyzem babama kıskançlıktan annemi kötüleyip duruyor. Olmadık şeyler anlatıyor. Kendini iyi gösterip annemi arka plana atıyor. Halbuki annemi eniştesine meth etmesi gerekirken yalan yanlış kafasını allak bullak ediyor. Ve babamda bunun sözlerine inanıyormuş. Aradan 1 ay gecti ve annemler umreden dönüş yaptı.
Eve geldiler ve babam hiç beklenmedik anda kızıyor, tersliyor, azarlıyor. Tabi annemde büyük bir şaşkınlık içerisinde ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve en sonda anlıyor ki kızkardeşim, eşime beni yalan yanlış konuları öne sürerek anlatmış ve o yüzden eşim de bana bunları yapıyor. Annemler geldikten sonra teyzem kendi evine gidiyor. Daha sonra annem Hemen kızkardeşini arayarak sen beni eşime kötülemişsin doğru mu diyor? teyzem de hayır ben öyle birşey yapmam diyor.
Teyzem, annemi kötülerken abim üst kattan dinlemiş bunları ve duyuyor anneme söylüyor. Böylece biz ailece şok geçirdik bunları duyunca herkesin morali altüst olmuştu. Yediğimiz yemek artık burnumuzdan geliyordu. Hergün basit şeylerden tartışma çıkması, sebepsiz yere azarlamalar vs. bizi tam bir düşman olarak görüyordu, babam. Halbuki aynı evde yaşıyoruz böyle yapmaması gerekiyordu. Artık bizim derslerdeki başarımız düşmüştü hergün ağlıyorduk. Halen daha aklımıza geldikçe çok çok üzülüyoruz.
Teyzemizle 6 yıldır da görüşmüyoruz ama babam halen daha telefon ile görüşüyor. Ve annemin defalarca görüşmeyeceksin demesine rağmen gizli gizli arayıp görüşüyor. Biz artık bir evin içerisinde kuş nasıl kafeste tutsak kalırsa bizde bir evin içerisnde hapishane de yasar gibi kalıyorduk. Ve 6 yıldır hep böyle geçiyor. Annemi azarlıyor. Misafir geldiğinde küçümsüyor onların yanında. Bizleri de aynen o şekilde. Artık yapacak birşey yok. Kısaca çok doldurmuşlar ve olan bize oluyor. Evimize incir ağacı dikti teyzemiz.
Babamda bize çok çektirdi. ve halen daha çektiriyor:( gecen yıl annemin ayağı alçıya alınmıştı kırıldığından dolayı. Tuvaletini yaptıktan sonra afedersiniz düşüp kalmış ve sesleniyor beni kaldırın diye. İçerde oturan babam da hiç yerinden kalkmıyor bile bırakın kalsın gibi eziyetler ediyor.
Hayatımız 6 yıldır zehire dönmüş durumda artık. Özellikle annem çok çöktü bu eziyet ve zulümlerden dolayı. Hep allaha havale ettik. Ve Hep bunlar aklımıza geldikçe gözyaşlarımız süzülüp gidiyor kendiliğinden. Sizden tek ricam bizim ne yapmamız lazım? Kızınca ses etmesekte bize çok kinli davranıyor. lütfen yardımcı olun bize h.ibrahim / 30 10 2010
Merhaba,
Öncelikle başınıza gelen durumlardan dolayı Allah yardımcınız olsun. Gerçekten insanın öz teyzesi de böyle yapabilir mi diyorsunuz ama demek ki olabiliyor. Fakat olayın başında annenizin sorumluluğu çok büyük. Kendisi umreye eşiyle değil kızıyla gidiyor ve evde küçük çocuklar var. Onları bırakabileceği kayınvalidesi veya annesini de ayarlayamadığına göre, eşi de gitmediğine göre annenizin umreye o şartlarda gitmesi, hele bir de hiç uygun olmayacak şekilde teyzenizi, hem de eşini kaybetmiş ve bir yuvanın, erkeğin varlığının özlemini çeken birini evinize babanızla baş başa kalacak şekilde getirmesi beklenildiği şekilde bir sonuç vermiş. Bu şartlar altında bir evde yalnız kalan pek çok yetişkin birbirine karşı ilgi duyabiliyor maalesef. Arada şeytan var bir de dul bir hanım. Artık bu konuda söylenecek çok şey yok zira olan olmuş. Babanız teyzenizin etkisine girmiş olabilir. Tabi eğer başka durumlar yoksa.
Bu durumda anneniz babanıza açık açık sorabilir ne istiyorsun bu davranışlarınla diye. Eğer ayrılmak için annenizi mecbur bırakmak istiyorsa bunu mutlaka öğrensin. Anneniz teyzenize şunu da mutlaka iletsin. Bir yuvanın huzurunu bozan kadının ya da erkeğin ne dünyada ne de ahrette yüzü gülmez. Bir cahillik yaptıysa artık tövbe etsin. Aksi taktirde başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk yaşayamayacağını iyi bilsin. Allah her şeyi görüyor diyerek Allah’ a havale etsin. Babanıza da eğer teyze ile görüşürse bu durumun ayrılmak istediği anlamına geldiğini, ayrılma durumunda ise nafaka vb bütün harcamaları göze alması gerektiğini bildirsin. Artık boyun eğmek değil babanın da aklını başına alması gerekiyor. Annenin tutumu onun yanlış davranışlarını besler nitelikte olmamalı.
Siz de babanızla durumunuzu görüşün. Ders başarılarınızın düştüğünü , hayatınızın karardığını, ne kadar mutsuz olduğunuzu açık açık konuşun. Kendisinin bu durumda Allah indinde çok vebale girdiğini de bildirin. Ailevi sorumluluklarını yerine getirmeyi, yuvada denge ve huzuru sağlayan reis olarak ona ne kadar ihtiyacınızın olduğunu mutlaka belirtin.
Allah’tan aileniz için eskisinden daha mutlu günler ve iki cihan saadeti diliyoruz.
Neslihan BEYHAN
sorunum yanlış evlilik. 4yıldır evliyiz daha önce 7sene telefonda görüştük. ama tamamen körmüşüm bu kadar zıt olduğumuzu göremedim.
ben ilişkimizi kurtarmaya çoooooook çalıştım ama artık vazgeçtim ama bitiremiyorum çünkü oğlum 1 yaşında onu babasız büyümesini istemiyorum. dünyaya bakış açımız ailelerimiz çook farklı.
dindar ama namaz kılmaz en büyük sorunda bu. evlenmeden önce kıldığını evlendikten sonra daha da düzzenli olacağını söylemişti ama tamamen bıraktı verdiği birçok sözüde unuttu. bütün bunların sonucunda artık cinsellik de kalmadı. istemiyorum içim almıyor. çok defa ağladım duygularımı onunla paylaştım ama o hiç konuşmaz iletişime geçmezen son psikoloğa gittim evlilik terapisine geçtiğimiz süreçte eşim katılmadı tedavim yarım kaldı.
şuan bırakın cinselliği kadın doğum doktoruna muayene bile olamıyorum. çooooook kötüyüm kendimi suçluyrm aileme karşı çok mahcubum. bedenen veruhen çökmek üzereyim. bana yardımcı olursanız çok sevinirim. biliyorum dinen hiçbir suçuyok eşimin ama psikolojik olarak beni bitirdi kelimenin tam manasıyla BİTİRDİ. YAZIYI YAZARKEN TİTRİYORUM.
ve böyle olmaktan nefret ediyorum çünkü ben elimden geleni yaptım olmuyor olmayacak biliyorum ama oğlum var. ona bunu yapamam. çok karışık oldu biliyorum ama inanın ruh halim de böyle... gkçn / 30 10 2010
“…ama namaz kılmaz en büyük sorunda bu..evlenmeden önce kıldığını evlendikten sonra daha da düzzenli olacağını söylemişti ama tamamen bıraktı verdiği birçok sözüde unuttu..bütün bunların sonucunda artık cinsellik de kalmadı…”
E-postanızın bu kısmı çok önemli. Anlaşılan mükemmeliyetçi bir yapınız var. Ama eşinizin namazı size sorulmayacak. Tam tersine o hem kendi namazlarında hem ailesinin namazlarından sorumlu. Siz ibadetlerinizi güzelce yapın eşiniz için de dua edin Allah hidayet etsin diye. Ama unutmayın ki beyler namazını düzenli kılan, çok dindar kimseler dahi olsa hanımdan sürekli baskı görmekten dolayı ters tepki verip namazdan uzaklaşabilir.
Sizin dindarlığınızla ilgili duruma gelince, eşinize karşı cinsel vazifelerinizin namaz gibi bir ibadet olduğunu biliyor olmalısınız. Bu durumu lütfen uzatmayın. Zira cinsel hayatın sağlıklı oluşu evliliğin temel direği gibidir. Elinizle yuvanıza dinamit koymayın lütfen. Eşinizin sizde uyandırdığı olumsuz duyguları onu suçlamadan tatlı dille, kalben onu severek sevecen şekilde paylaşın. Bunun için öncelikle ona karşı tekrar olumlu duygular yakalayın. Şeytanın kalbinize getirdiği olumsuzlukları atın veya görmezden gelin. “Ben eşimi seviyorum. Bir gün ibadetlerine de çok hassas şekilde devam edeceğini biliyorum. “ gibi düşünün.
Eşinize “Canım seni gerçekten çok seviyorum ama sen namazına devam etmeyince kendimi kandırılmış hissettim. Fakat bu Rabbimizle aranda bir durum. Üzerine geldiysem kusuruma bakma. Senin ahrette de bizim başımızda, Allah’a karşı borçlu olmayan biri olmanı düşleyerek bunları söyledim. Ama nasıl olsa başlarsın artık kendimi bu konuda sıkmayacağım.
Daha sağlıklı bir ruh haline kavuşmam için yardımına ihtiyacım var. Sen bana ….şeklinde davrandığına; Sen …. Sözler söylediğinde ben çok mutlu oluyorum. Üç noktalı yerlere kendi ihtiyacınıza göre ifade getirin” Gibi sözlerle onu kendinize tekrar yakınlaştırın. Anlaşılan aynı evde aranızda kilometrelerce mesafe açmışsınız. Bunun telafisi birkaç günde olmaz ama böyle sıcak davranışlarla çok sürmez tekrar düzene girer her şey biiznillah.
Bunun dışında jinekolojik bir durum varsa mutlaka doktora danışın. Her zaman mutsuz, umutsuz, sürekli yüzü asık, cinselliğe her zaman karşı koyan bir kadın durumunda bulunarak eşini evden uzaklaştıran hanımlardan olmamanızı temenni ederiz. Zira böyle şartlarda erkeklerin sonu pek iyi olmayabiliyor. Üstelik etrafta aç kedi gibi bekleyen sıcak yuvanın hasretini çeken kadınlar böyle çokken…
Bir uzman desteği alın, gerekiyorsa ilacınızı da kullanın tabi ama kendi iradenizi, iletişim kabiliyetinizi kuvvetlendirmeden hiçbir uzmanın size yardımcı olmayacağını da unutmayın. Bunun için hayatta başarılı olmuş, ,iyi şahsiyet sahibi kadınların ve erkeklerin yaşam öykülerini okumanızı, pozitif enerjisi yüksek kimselerle daha çok vakit geçirmenizi, sizi neşelendirecek şeylerle ilgilenmenizi ve sevip sevildiğiniz ortamlarda bulunmanızı tavsiye ederiz.
Allah’tan eşinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
İyi günler. Ben eskişehirde yaşıyorum. 8 yıldır evliyim. 6 yaşında bir kızım var bu sene bire başladı. Eşim de ben de öğretmeniz. Evliliğimizde bir süredir sıkıntılar yaşıyoruz ve hiç tadımız kalmadı.
Eskişehir'de bize önerebileceğiniz bir aile terapisti varmı? Lütfen yardımcı olun. Çok zor durumdayım, bir çıkış yolu arıyorum. Şimdiden teşekkürler... fşc / 30 10 2010
Merhaba,
Eskişehir’de iyi, güvenilir bir aile terapisti arayışına girdik ama öncelikle sizin gibi yüksek tahsilli, aklı selim sahibi bir okurumuza sitemizdeki ve diğer aile sitelerindeki eşler arası iletişim yazılarını tüm ayrıntılarıyla okumanızı ve eşinizle paylaşmanızı öneriyoruz. Güvenilir yayınevlerinin çıkardığı evlilik kitaplarına da başvurabilirsiniz.
Sorununuz sevginizin bitmiş gibi hissedilmesi , sorumlulukların ağır gelmeye başlaması, maddi sıkıntılar, çocuk bakımında yaşanılan zorluklar, çalışan annenin depresyona varan çıkmazları türünden ise, yuvanızda sevgi ateşini yeniden canlandırmanız, işleri yoluna koymanız zor olmayacaktır.
Bunun dışında ağır hatalarla ilgili ise- ki umarız değildir- ve yaptığınız tüm okuma ve uygulamalara rağmen gelişme yaşayamıyorsanız uzman desteğini önceliğinize alınız.
Ailenizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
ben 17 yıllık evli bir bayanım bir çocuğum var eşim polis özel harekatlarda yıllarca çalışmış. eşimle işinden dolayı 5 yıldır ayrıyız yılda 1, 2 ay bir araya geliyoruz geldiğimizde de birbirimize giriyoruz.
çok sinirli herşeye olumsuz bakıyor etrafında bir tane arkadaşı yok konuşmayan, suratı sürekli asık olan, herkesi kendine küstürecek kadar da patavatsız olan biri çocuğa sürekli bağırır, yere bir bardak düşürse kıyametleri koparır böyle bir insan dayanamıyorum artık kaç defa konuşmaya kalktım psikoloğa gidelim diye kabul etmedi çocuk onun gibi olcak diye çok korkuyorum ben birde eğitimciyim yanlışları gördükçe tahammül edemiyorum artık ne yapacağımı şaşırdm yardım istiyorum. berna / 30 10 2010
Merhaba,
Eşiniz görevi gereği sizden, sıcak yuvanızda ayrı ruhsal bunalıma girmiş gibi görünüyor. Bir psikiyatriste gitmesi için tatlılıkla ikna edin kendisini. Yurt dışında asker ve polislerin sürekli psikolojik destek aldıklarını hatırlatın. Tüm bunları onu sevdiğiniz ve bu kadar üzüntü ile hayatını kısalttığı, mutsuz yaşadığı için istediğini bildirin. Umarız görev süresi dolmak üzeredir. Veya uzman doktor kararı ile artık normal çalışma düzenine geçmesi raporlanıp evine döner.
Her ne olursa olsun onun sizi ve ya çocuğunuzu sevmediğinden değil bunalımlı hallerinde dolayı böyle davrandığını unutmayın ve mükemmeliyetçi yönünüzü buna göre şekillendirin. Mümkün mertebe sinirlenmeyeceği şekilde ortam oluşturmaya özen gösterin.
Allah yardımcınız olsun.
Ailenizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
neslihan hanımın yazıalrını okudum. depresyon eşinie doğru ilerliyorum gibi. 7 yıllık evliyim.
en büyük problemimiz iletişim. eşim tv karşısında uyuyup kalıyor. bir psikolog yada aile danışmanına gidip yardım almak istiyorum çok yorulduğumu hissediyorum. ancak benim derdim din dayalı konualr eşimin namazlara hasasiyet göstermemesi v. s bunları payşabileceğim fikri düşünceme uygun bir psikolog tavsiye edebilir misiniz?tabi ücretinin de makul olması önemli. yardımcı olursanız sevinirim teşekkürler iyi çalışmalar. sadigüzel / 30 10 2010
Eşinizle vakit geçirmek istemeniz bu nedenle TV karşısında uyuyakalmasına tahammül edemeyişiniz normal. Öte yandan eşinizin namazı size sorulmayacak. Tam tersine o hem kendi namazlarında hem ailesinin namazlarından sorumlu.
Siz ibadetlerinizi güzelce yapın eşiniz için de dua edin Allah hidayet etsin diye. Ama unutmayın ki beyler namazını düzenli kılan, çok dindar kimseler dahi olsa hanımdan sürekli baskı görmekten dolayı ters tepki verip namazdan uzaklaşabilir. Sizin dindarlığınızla ilgili duruma gelince, eşinize karşı cinsel vazifelerinizin namaz gibi bir ibadet olduğunu biliyor olmalısınız. Cinsel hayatın sağlıklı oluşu evliliğin temel direği gibidir. Eşinizin sizde uyandırdığı olumsuz duyguları onu suçlamadan tatlı dille, kalben onu severek sevecen şekilde paylaşın. Bunun için öncelikle ona karşı tekrar olumlu duygular yakalayın.
Şeytanın kalbinize getirdiği olumsuzlukları atın veya görmezden gelin. “Ben eşimi seviyorum. Bir gün ibadetlerine de çok hassas şekilde devam edeceğini biliyorum. “ gibi düşünün. Eşinize “Canım seni gerçekten çok seviyorum ama sen namazına devam etmeyince kendimi kandırılmış hissettim. Fakat bu Rabbimizle aranda bir durum. Üzerine geldiysem kusuruma bakma. Senin ahrette de bizim başımızda, Allah’a karşı borçlu olmayan biri olmanı düşleyerek bunları söyledim. Ama nasıl olsa başlarsın artık kendimi bu konuda sıkmayacağım. Daha sağlıklı bir ruh haline kavuşmam için yardımına ihtiyacım var. Sen bana ….şeklinde davrandığına; sen …. Sözler söylediğinde ben çok mutlu oluyorum. Fakat sen benimle vakit geçirmekten çok TV izleyince kendimi değersiz hissediyorum” Gibi sözlerle kendinizi ifade edin. Ona kendisini dinleyebileceği kadar zaman tanıyorsunuzdur tabi ki. Sanırım sorun onun bu dengeyi bozuşunda. Yani kendini dinlendirme ile sizinle kaliteli vakit geçirme konusunda dengeyi bırakmış olabilir. Biraz değişiklik yapın hayatınızda. Onu şaşırtın.
Eve geldiğinde sizin daha ilgi çekici olduğunuzu görmesi lazım. Mutsuz, umutsuz, sürekli yüzü asık, cinselliğe sık sık karşı koyan bir kadın durumunda bulunarak evini evden uzaklaştıran hanımlardan olmamak için elinizden geleni yaptığınızı tahmin ediyoruz.
Zira böyle şartlarda erkeklerin,en iyi ihtimalle içlerine kapandığı gözleniyor. Bir uzman desteğini alın, gerekiyorsa ilacınızı da kullanın tabi ama kendi iradenizi, iletişim kabiliyetinizi kuvvetlendirmeden hiçbir uzmanın size yardımcı olmayacağını da unutmayın. Bunun için hayatta başarılı olmuş, ,iyi şahsiyet sahibi kadınların ve erkeklerin yaşam öykülerini okumanızı, pozitif enerjisi yüksek kimselerle daha çok vakit geçirmenizi, sizi neşelendirecek şeylerle ilgilenmenizi ve sevip sevildiğiniz ortamlarda bulunmanızı tavsiye ederiz.
Uzman önerimiz için nereden yazdığınızı belirtmeniz gerekiyor.
Allah’tan eşinizle birlikte iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
esselamü aleyküm başta bu sorumun cevabını adrsime gönderirseniz çok sevinirim sorunun sitenizde yer almamasına ihtiyatlı olursanız memnun olurum.
şuan iki buçuk aylık sözlüyüm. görücü usulü ile tanıştık ve ilk görüşmemizde kararı olumlu verdik. kalbim ısınmıştı. ama bu aralar ona karşı pek bir duygu besleyemiyorum. şer'i ölçüleer içinde olması hasebiyle çok fazla bir görüşmemiz olmamaktadır. istediğim niteliklere sahip bir kişi. bu konuda büyüklerin duasını almış bulunuyorum. ama korkuyorum bu muhabbetsizlik dönemi devam ederse ileride evliliği geçimsiz hale sokarsa diye. bazen bir dönem mi acaba diyorum. ama şuan dışarıdaki bir kşiden farksız geliyor. bu da beni çıkılmaz bir ruh haline sokuyor. bazen tlf da konuşurken heyecanlanıyorum.
bir umut oluyor. yada diyorum ilk görüştüğüm kişi olması hasebiyle acaba fevri mi davrandım. doğru kararı mı verdim acaba demekten kendimi alamıyorum. vasıflarını saydığımda Allah için hizmet eden biri ve islami en güzel şekliyle yaşamaya çalışan bir kişi.
bu konuda bir çıkar yol gösterirseniz çok memnun olurum.
Allah razı olsun dua ile... hatice / 30 10 2010
Ve aleyküm selam,
Sözlünüzle aranızda yakınlık duyguları için henüz erken. Paylaşımlarınız arttıkça bağlılık ve muhabbet gelişebilir. Bu şartlar altında dışarıdan biri gibi değil zaten dışarıdan biri durumunda. Günümüz şartlarında beş vakit namazını eda eden düzgün kişiliğe sahip beylere rastlamak gerçekten zor. Eğer aranızda uyum da var gibi görünüyorsa eş seçiminde Allah size yardım etmiş demektir. Gerisi için nikah sonrasını bekleyin.
Hakkınızda en hayırlısının olması ve eşiniz olacak kimse ile iki cihan saadeti duasıyla
Neslihan BEYHAN
Esim ile bundan 4 ay once ufak bir tartisma yasadik. Cok kizgin oldugum icin o gece ayri yattim. Devaminda yanima gelip bir ozur dilemesini bekledim. Yapmadi.
O gunden beri yataklarimiz ayri. Simdi arkadas gibi olduk. Ayni evde cocuklarimizla beraber his bir sey olmamis gibi davraniyoruz. Esim cok disa donuk degil. Duygularini cok rahat ifade edemiyor. Ben de cok inatci oldugumu biliyorum.
Aradan bu kadar sure gecince ikimizde birbirimize yaklasmaya cesaret edemez hale geldik. Esim duygusal temaslarda bulunabilen bir insan degil. Bense fazla duygusalim. Sevildigimi bilmek, hissetmek istiyorum. Butun bunlardan sonra evliligimiz devam etmelimi diye dusnmeye basladim. Bu durumu annem dahil kimselerle paylasamiyorum. Bana bir fikir verirmisinz? Tesekkurler
s.pamuk / 30 10 2010
Merhaba,
Durumunuz her normal çift arasında yaşanabilecek türden. Fakat nefisten kaynaklanan yanlış tutumlar nedeni ile kendi elinizle yuvanızda soğuk atmosferi hazırlamışsınız. Evlilik her zorluğa göğüs gerebilir ancak gurura asla. Eğer sevginiz samimi ise eşinizi kendi nefsinizden ayırmaz önce o gelmeli, o özür dilemeli gibi tutumlara meyletmezsiniz.Böyle anlarda eşlerden biri beklenti içine girer. Nitekim kendisinden özür dilenmesini hak etmiştir ancak eşinden o ilgiyi uzun süre görmezse haklı olduğu halde özür beklentisini unutur, yuvasında eşiyle mutluluğu için sıcaklığı yine kendisi oluşturur. 4 ay uzun süre. Fakat tekrar ısınmanız uzun sürmez. Zamanla bu süredeki sıkıntıları hatırlayamazsınız dahi. Hatta önceki dönemden daha bağlı hale gelirsiniz. Tavsiyemiz sıkıntılı zamanlarınızda her zaman evliliğinizi, yuvanızı Allah’a emanet edin. Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığının. Eşinize en çok kızdığınız anlarda dahi yuvanız için, onun daha güzel davranabilmesi için dua edin.
Bir konuda ona kırıldığınızda ayrı uyumamak gibi prensip edinin. Ama illaki kırgınlığınızı göstermek istiyorsanız eşinize kendinizle ilgili bilgi verin. “Bak canım ben kırıldığımda farklı bir odaya geçersem, ardımdan gel ve gönlümü al. Aksi takdirde kendimi değersiz hissediyorum, sabredip üzerini kapatsam da içim sıkılıyor” türünden ifadelerle kendinizi açın. Başka odaya geçtiğinizde gelmiyorsa gidin ve beklediğinizi hissettirin. Sağlıklı bir evlilikte çiftlerden her ikisinin de ihtiyaçlarının giderilmesi gerektiğini hatırlatın. Sizin bu beklentilerinizi gidermediği takdirde zamanla negatif birikim olabileceğini bildirin. Ama kullandığınız dil çok iyi olmalı. Tatlı ifade ve iyi niyetli yapıcı konuşmalar eşleri daha doğru davranmaya sevk eder. Fakat her ne olursa olsun cinsel yaşantınıza yansıtmamaya kendinizi zorlayın. Bu konuda şaka olmaz. Közler bitmeden evlilik ateşinizi tekrar canlandırın.
Unutmayın ki dünyanın en iyi kişilik yapısına sahip olduğunu zannettiğiniz erkeklerle bile dargınlık yaşayacaktınız. Evlilikte başarı, bu durumlara nasıl yaklaşıldığıyla doğrudan ilgilidir. Yanlış evlilik değil yanlış iletişim, tutum ve algılama vardır.
Allah’tan eşiniz ve sevdiklerinizle iki cihan saadeti dileriz.
Neslihan BEYHAN
selamun aleyküm,
4 yıllık evliyim. 2 yaşında bir kızım var. eşimle problemlerimiz daha evlendiğimizin üçüncü günü başladı.''niye balayına gitmiyoruz, beni balayına bile götüremiyorsun'' dediğimde boğazıma yapışıp beni dövmeye kalktı. daha gerdeğe bile girmemişken evliliğimin ilk günlerinde böyle bir tepkiyle karşılaşmam şok etti beni.çalışıyorum,10 gün düğün iznim vardı.. 10 gün boyunca ailesinden başladık bütün akrabalarını el öpme muhabbetiyle gezdik.
eşimden mutlusu yoktu. eşimin iş saatleri düzensizdir,akşamları geç çıkar,hafta sonları tatili yoktur fakat bana evlenmeden önce iş saatlerimi düzene sokucam,pazar günleri de izin kullanıcam diye söz vermişti. 4 yıldır hala pazar izin kullandığını görmedim,arada bir kullandıysada aile ve akrabalarıyla vakit geçirmiştir.
evliliğimiz hep eşimin dışarıya ,ailesine arkadaşlarına ve akrabalarına düşkünlüğünden dolayı kavgalarla geçmiştir.severek evleniyorsunuz bisürü hayaller kuruyorsunuz evlilik üzerine;sonunda kocanız yolda yürürken elinizi bile tutmayınca büyük hayal kırıklığına uğruyorsunuz.evlenmeden önce elimi tutmak için bin takla atıp peşimden koşan adam şimdi elimi tutmuyor.yalvarırdım karşında ağlardım ben seni çok seviyorum sana dokunmak istiyorum,insanın sevdiğinin elini tutması kadar normal bişi yok derdim yine tutmazdı.yolda yürürken benden 2 metre önde yürür,yanımda yürümez.doğum gününde ona süpriz yapmak için haftalar öncesinden hazırlık yaptım,dışarda güzel bi restorantda yemek ayarladım,yemek boyunca suratını astı bana söylemediğini bırakmadı,sonra havai fişekler eşliğinde sürpriz ayarladığım d.günü pastası geldi,garsonu dövücek diye korktum,yemeği ve pastayı boğazıma dize dize yedim,yinede mutlu görünmeye çalıştım sırf o mutlu olsun diye...
sonra hadi hadi diye diye erkenden eve geldik,kapıdan girer girmez;gündüzden onun işyerine sürpriz gönderdiğim hediyeyi ve çiçeği yere fırlattı.halbuki;uzaktan onu izledim hediyeyi çiçekçi verirken ağzı kulaklarında çiçeği aldı hediyesini açtı hatta ayakkabıları ayağına giyip denedi..inanın sevgi öyle birşey ki;o an onun yüzündeki o gülümsemeyi gördüğümde bütün o haftalardım hazırlıklar yorgunluğumu unutmuştum.bunun gibi daha çok örnekler var beni hayal kırıklığına uğratan.benimle hiç vakit geçirmek istemez,sürekli eve misafir çağırır,o mutlu olsun diye de elimden geleni yapmaya çalışırdım,işe gittiğim halde.
eşim ailesine düşkündür.kerkes ailesini sever sayar.benim onun ailesini sık sık ziyaret etmemi ister,bütün özel günlerde aramam için bana baskı yapar,evliliğimizden ilk yıllarında o söylemeden ben zaten arar sorardım yaypım gereği sıcak kanlı biri olduğum için ama benim aileme bayramdan bayrama gider,ve hiç arayıp sormaz,yolda yanyana bile yürümezdi babamla.''sen benim ailemi neden aramıyorsun dediğimde,ben size gelin gelmedim sen bizim eve gelin geldin eşşek gibi arıcaksın benim ailemi derdi''.
bütçemiz bir değildir.4 yıldır söylerim karı kocanın parası ayrı olmaz,böyle evimizin bereketi olmaz,evlilik paylaşımdır diye hala öğretemedim.
bir eş olarak bütün görev ve sorumluluklarımı da yerine getirdim bu zamana kadar,yemeğinden,çamaşırından,ütüsünden yatak odasına kadar,ama eşimde evliliğe dair hiçbir saygı sevgi ve sorumluluk görmedim.
biz eşimle hiçbir zaman aile olamadık.
istemeden hamile kaldım,hamileliğimin ilk 3 ayı bana karşı iyiydi,sonra ki aylarım zehir oldu,kızım doğduktan sonrada devam etti.annesinin ismini koymadım diye bana etmediği küfür kalmadı.lohusa mevlütümde kuaföre gidicem diye beni aprtmanın önünde dövücekti,daha 1 haftalık yeni doğum yapmıştım.
daha anlatsam çok örnekler var,4 yıl değil benim ömrümden 40 yıl gitti.
aile danışmanına götürmeye çalıştım 2 gün gitti devam etmedi,kendim psikolağa devam ettim bugün o yüzden ayakta durabiliyorum,allah razı olsun hocam çok yardımcı oldu bana.
ama ne yaptıysam olmadı tek taraflı çaba,fedakarlık,sevgi,saygı olmuyor.ailesiyle ve ailemle konuştum yardımcı olamadılar,hep sen idare et,sen alttan ol diyorlar başka bişey yok.hep benden gidiyo bir şeyler.
eşimi artık sevmiyorum,boşanmak istiyorum,çocuğumla tehdit ediyor beni.
düşüncelerinizi saygıyla bekliyorum,uzattığım için kusura bakmayın.sağolun. skrn / 30 10 2010
Merhaba,
Gerçekten de evliliğiniz boyunca o kadar çok şey vermişsiniz ki eşiniz neredeyse hiçbir sorumluluğu almak istemeyecek kadar rahata alışmış. Sürekli siz onun üzerine düşüp biraz da taşıyamayacağı kadar ilgi göstermişsiniz. Her şey kararında güzeldir. Sizin beklenti ve ihtiyaçlarınızı da güzellikle dile getirip yapmasını sağlamak ona büyük sürprizler yapmaktan daha iyi olabilirdi. Çünkü erkek hanımını mutlu edebildikçe mutlu olur. Burada ise siz onu sürekli koruyup kollama, mutlu etme gibi tavır takınmışsınız anlaşıldığı kadarıyla.
Şu aşamada sizin kıymetinizi anlaması gerekiyor. Doğrudan ayrılmak yerine siz yokken nasıl olacak bir görmesini deneyebilirsiniz. Bir süre seyahate çıkın. Hem siz de kendinizi bir görün. Olaylara uzaktan bakın. Eşinize, ona sevgi sözcükleriyle başlayan, suçlamayan ama yaptığı hangi davranışın sizde hangi etkiyi, duyguyu uyandırdığını anlatan duygu yüklü etkili bir mektup yazın. Bir arada kalsanız bile bunun tehditle olması durumunda ne sizin ne onun ne de çocuğunuzun mutlu olamayacağını ifade edin.
Evlilikte çiftler mutlu ve huzurlu yaşayamıyorsa, ihtiyaçlarını gideremiyorsa, yuvanın sorumlulukları çok ağırlaşır. Kişiler buna rağmen aynı hatalarla yola devam ederse ruhsal sıkıntılar baş gösterir. Fakat sıkıntısız evlilik hayali boş bir hayaldir. Bilakis evlilikte en güzel faydalarda biri de eşlerin birbirlerini olgunlaştırmasıdır. Sıkıntı ve tartışmalara göğüs germeyi becerebilen eşler bu sorunlardan çok güçlenerek çıkarlar. Zorluklar fırsata dönüşür. Fakat bir taraf hiç sorumluluk sahibi değilse ve çok bencilse sıkıntıları aşmak için gerekli olan aile bilinci “biz” bilinci oturmamış olur. Eşler birbirlerine vücudunun diğer yarısı gözüyle baktığında “Onun üzülmesine dayanamaz. Ne yapar eder ortamı yumuşatır. Samimi sevgi bunu gerektirir.
Eşinizin yanında kıymetinizi yeniden oluşturabilmeniz ve iki cihan saadeti duasıyla…
Neslihan BEYHAN
Ben yeni evlenmek isteyen bir gencim. tanistigim anlastigim bir aday var, universite 2. sinif ogrencisi. babasi okumasini istediginden dolayi beklememiz istiyor fakat bayan ve annesi bu isin olmasindan yanalar. babayi bir turlu ikna edemiyorlar, vermem demiyor sadece 2 sene beklesinler diyor. bu gibi durumda neler tavsiye edersiniz? biz 1 kere gittik simdiye kadar aile ile tanismaya. selamlar... yusuf / 30 10 2010
Merhaba,
Okul ile evlilik istenirse birlikte yürütülebilir. Hayırlı ise inşallah babası ikna olsun diye dua edelim. Ancak okulun bitmesi kararı durumunda, şartları zorlamadan ve bu iki yıllık sürede ilişkiyi, çok görüşüp tüketmeden sabırlı davranmak gerekiyor.
Düzeyli, saygılı bir sözlülük dönemi evliliğiniz için ciddi sorun oluşturmayabilir ancak fazla yakınlık ve evlilikte oluşması gereken bağların erkene çekilmesi kurulacak yuvanın huzurundan çalmak anlamına gelir. Telefonda her gün saatlerce konuşma, sık sık yüz yüze görüşme, helal-haram sınırlarını aşma gibi hatalara düşmemeye özen gösterin. Tabi en güzeli hayırlı işlerin bir an evvel yapılması, geciktirilmemesi.
Babayı ikna etme yolunda aile büyüklerinden hatırı sayılır kimselerin da aracılığı tutmazsa daha fazla zorlamayın. Bakalım hangi düşünce ile böyle istiyor. Büyüklerin sözünü bir değil iki kez düşünmekte fayda var.
Hakkınızda hayırlısının olması ve iki cihan saadeti duasıyla
Merhaba 4 yaşında bir oğlum var.Çalıştığım için tam gün anaokuluna gidiyor.Çok zeki ve ayrıntıları sorup öğrenen bir çocuk.Anne baba olarak elimizden geldiğince onu iyi yetiştirmeye çalışıyoruz.Yapamayacağımız şeylerin gerekcelerini ona anlatıyoruz.
Ama gerekli gereksiz herşeye ağlıyor.Biz 'AĞLAYAN BİR ÇOÇUK SAHİBİ OLMAK İSTEMİYORUZ, BİZİ ÇOK ÜZÜYORSUN,HİÇBİRŞEY AĞLANARAK İSTENMEZ'diyoruz. Ağladığı zaman odasına gönderiyoruz 1 saat boyunca durmadan konuşarak ağladığı oluyor.Konuşmalarını ağladığı için anlıyamıyoruz.
Bazen anne baba olarak dayanamayıp biz yanımıza çağırıyoruz.Bizden korktuğu içinmi yoksa inadından mı odasından çıkmıyor diye düşünüyoruz. Nasıl davranmalıyız yardımcı olursanız seviniriz. DERYA YİĞİT / 03 11 2010
Öncelikle anne ve babası çalışan ailelerin çocuklarının biraz hırçın olabileceğini bilmek gerekir. Çünkü çocuk onu bırakıp işe gitmenizin nedenini tam olarak anlamaz ve onu istemediğinizi düşünür. Bu nedenle hırçınlaşabilir ya da siz onu bıraktığınız için size misilleme yaparak sizi zor durumda bırakabilir. Bazı çocuklar ise huyu gereği ya da yetiştirilme tarzı gereği diyelim, aşırı nazlı olurlar. İstedikleri olmadığında ağlama yolunu tercih ederler.
Ağlama konusunu çözmek için öncelikle anne-baba olarak çocuklarınızla bol vakit geçirmenizi öneririm. Sevgi deposu dolan bir çocuk genelde sakinleşir. Bunun yanında gerekli-gereksiz ağlamanın iyi olmadığını anlatan hikayeler çocuğumuza aktarabiliriz. Çok ağlayan bir zürafa varmış… gibi.. Hikayeyi siz uydurabilirsiniz. Ağladığı durumlarda çocuklara pirim vermemek de diğer bir yöntem. Çünkü çocuk ağlamayı silah olarak kullanabilir bazen. Bir kere anne-baba hayır dediğinde çocuk ağladı diye bu “Hayır” geri çekilmemeli.
Ağladığında çocuğu odaya göndermek bir yöntem. Kullanılabilir. Çocuğunuzu yanına çağırabilirsiniz. Affedebilirsiniz. Ancak bunun haklı bir gerekçesi olmalı. Ya da özür dilemeli. Sırf ağladı diye çağırmak ağlamanın silah olarak kullanılması sonucunu doğurur. Ağladığında konuşmalarının anlaşılmaması ise gayet normal. Yaş ilerledikçe taşlar daha fazla yerine oturacak ve çocuğunuz sakinleşecektir.
Mehmet Teber
Uzman Pedagog&Psikolojik Danışman
www.ahenkpde.com
oğlumla iletişim sorunumuz var 16 yaşında hiperaktive dikkat eksikliği problemi var. 4 yıl tedavi gördü. okulla ilğili büyük sorun yaşıyoruz.. şimdiden 10 gün gitmedi. birşey anlamadığını söylüyor. ona okuması gerektiğini en güzel dille anlatmaya çalışıyoruz. ama yinede söz veriyor ama yine gitmemek için direniyor.
ben okuması için nasıl bir çaba yaklaşım ilgi göstermeliyim. nasıl nasıl yardım etmeliyim. babaya karşı nefret besliyor gibi aralarındaki iletişim bozuk babada hatalar yapıyor. sözlü tehdit ediyor ben oğluma nasıl yardımcı olabilirim. çünkü mutsuz hırçın yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Nurcan / 15 11 2010
16 yaşındaki bir çocuk artık çocuk değil ergendir. Ergenlik döneminin özellikleri arasında kurallara karşı olma, genel bir tembellik, sakarlık, aileden uzaklaşma vardır. Ergenle anne-babanın kuracağı iletişim genelde pek sonuç vermez. Baba bir akşam genci dışarı çıkıp onunla yemek yiyip sakin bir şekilde bu konu üzerine konuşabilir. Çünkü baba evde otoritedir. Eğer baba ile de ilişkiler kötüyse o zaman gencin sevdiği bir abi, öğretmen, rehberlik uzmanı, amca, dayı gibi kişiler devreye sokulmalıdır.
Kısacası gençle olan sorunu siz çözmeye çalışmayın. Onun değer verdiği birisini bulun, onunla konuşun, o sonrasında gençle konuşsun. Bu şekilde daha faydalı olacaktır. Dediğim gibi babanın da sınır koyucu olarak devreye girmesinde fayda var. Çünkü bir genç en azından babasından çekinirse rahat rahat 10 gün devamsızlık yapamaz.
Mehmet Teber
Uzman Pedagog&Psikolojik Danışman
www.ahenkpde.com
Eşim ve ailem arasında sıkıtnılar var. Evleneli 10 ay oldu. Ailem eşimi hala kabullenemediler. Eşimi biraz sivri dilli olarak görüyorlar ama hiçbir zaman niyetinde kötülük yok.
Ben içime kapanık birisiyim. Aileme karşı özellikle babama karşı kendimi rahat ifade edemiyorum. Arada kaldım hem sağlığım gitti ilişkileri düzeltmek adına. Ne yapabilrim huzurum kalmadı ne işte ne evde. Cengiz / 17 01 2011
Merhaba,
Aileniz eşinizi sizden iyi tanıyamaz. Önemli olan sizin eşinizle olan ilişkilerinizde tutarlı olmanız. Bazı evliliklerde gelin kaynana arasında tatsızlıklar olabiliyor. Tabii bu tatsızlıklardan kayınpeder de ister istemez etkilenebiliyor.
Önerilerimiz:
Burada sizin mutlu ve iyi bir eş olmanız ve bunu kendi ailenize hissettirmeniz çok önemli.
Eşinizi sahiplendiğinizi anne babanınza hissettirin. Eşinizi asla yalnız bırakmayın.
Eşiniz, kayınvalide ve kayınpederinin kendisinin anna babası olduğu; kayınvalide ve kayınpeder de gelinlerinin kızları olduğu bilincine sahip olmalılar.
Güzel geçim için her iki taraf Allah için birbirlerini sevmesi gerektiğini unutmamalılar. Zulmeden hiçbir zaman abad olmaz.
Her ne olursa olsun anne babaya saygı, sevgide kusur edilmemeli.
Anne baba ziyaretine gittiğinizde onların gönüllerini kazancak, olara değer verdiğinizi gösterecek küçük hediyeler işinizi daha da kolaylaştıracaktır.
Sorunlarınızı önce onların güzel yanlarını vurgulayarak araya da sizi üzen konuları katarak güzel bir uslupla -ama suçlamadan- dile getirmeniz olumlu etki uyandırır.
Siz annenize babanıza olduğu gibi eşinize de saygı ve sevgide kusur etmeyin. Sizin sorumluluğunuz bu.
İlişkilerin düzelmesi bir anda olacak bir şey değil. Zaman tanıyın. İnşallah en kısa sürede işler yoluna girecektir.
Sitemizdeki diğer yazıladan da istifade edebilirsiniz.
Mutluluklar dileriz.
Eşimle evlendiğimiz günden bu güne çok sorun yaşadık. Ailemle görüşmek istememesi evimize almamasına gerekçe olarak eşim şunu gösteriyor:
" 2009 ramazan ya da kurban bayramında eşimle bayram dolayısıyla memlekete gitmiştik (ailelerimiz aynı ilde yaşıyor). Her zaman memlekete gidişlerimizde eşimin ailesinin evinde kalırdık (artık gittiğimizde herkes kendi ailesinin evine gidiyor). Çoğunlukla onun ailesi ile vakit geçirirdik, ailemin evine kendim giderdim eşim gelmek istemezdi, ben de ona saygı duyar baskı yapmazdım. Bayram akşamı aileme gitmek istedim eşim izin vermedi (gerekçesiz). Ertesi akşam da yine söyledim (yaşadığımız şehire geri dönmeden biraz da kendi ailemle vakit geçirmek istedim). Yine izin vermedi ben de kapıyı çektim çıktım (eşimin ailesinin evindeyken tabi o esnada evde kimse yoktu). Daha önce de birkaç kez şiddet uygulayan eşim yine sokak ortasında saçımı başımı çekiştirmeye başladı. Bunu gören mahalle komşumuz annemlere gidip söylemiş ben ailemin evine gittiğimde annem ağlıyordu (eşim biraz hırpaladıktan sonra beni annemlerin apartmanının önüne kadar getirdi). Annemler bu kaçıncı dayak yemen yeter artık sen sahipsiz değilsin polise gidiyoruz dediler (daha önce eşimin hırpalamalarını da öğrenmişlerdi). Polise oradan hastaneye gittik kolumdaki morluklar nedeniyle doktor darp raporu verdi. Ben yine de şikayetçi olmadım eşimdir dedim sineye çektim.
Sonraki zamanlarda eşim ailen yüzünden polislik oldum diye mazeret göstererek (güya) ailemi evimize hiç almadı. Güya diyorum çünkü öncesinde de ailem bir kez geldi eşim hiç hoşgeldin vs. diyip onlarla oturmadı. Evden ailem gidene kadar çekip gitti vs.
Ailemi istememesinin ben asıl nedeninin eşimin ailesinin ailemi sevmemesi (bunun da bir nedeni yok aynı memleketliyiz ve ekonomik sosyal vs. her anlamda eşitiz, anlayacağınız ailelerimiz küs) ve eşimin onların dolduruşa gelmesi şeklinde düşünüyorum çünkü benim ailem eşime hiç bir şey yapmadı.
Eşimin ailesi bu evliliği istememişti. Eşimle severek evlendik mecburen kabullendiler. Sonra beni neden istemediniz ne kötülüğümü hatamı gördünüz dediğimde bizim senle bi alıp veremediğimiz yok vs. dediler. (Eşimin bir de erkek kardeşi var ve duyduğuma göre onun da kız arkadaşını istemiyorlarmış, önceleri beni istemedikleri yönünde heryerde konuşan bu insanlar şimdilerde onu istemediklerini heryerde söylüyorlarmış)
Diyelim eşimin mantığına göre ailem eşimi karakolluk etti (şiddet uyguladığını doktor raporuna rağmen kendisi ve ailesi kabullenmiyor, ailesi sen yalan söylüyorsun benim oğlum öyle bir şey yapmaz diyor). Küçük kardeşimin ne günahı var. Kardeşim yaşadımız ile gezmeye gelmişti. Eşim onu eve almadı çocuğu akşam saati büyük şehirde ne yapacağımı şaşırdım ve dayımın kızı da aynı şehirde yaşıyordu onu aradım kardeşimi oraya gönderdim (yaşadığım bu çirkinlikler beni çok yıprattı). Benim akrabalarım vs. benim tarafımdan kimsenin düğün cenaze hiçbir şeyine gidip gelmez ben yalnız giderim. Örneğin ben abimin çocuğunun sünnetine kendim gittim vs. Ama onun yaşadığımız ilde oturan babaanne anane dayı hala vb. tüm akrabalarına ben gidiyorum (olması gereken).
Umarım yazarak anlatmayı biraz olsun başarabilmişimdir. Dertlerimle sizi bunalttım özür diler, ne yapacağımı bilmeyip çıkış yolu olarak ayrılmayı düşünen bana yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Svl / 01 04 2011
Öncelikle yaşadığınız sıkıntılar gerçekten üstün sabır gerektiren durumlardan. Allah size dayanacağınız sabrı da vermiş. Allah'ın size bahşettiği yuva emanetini korumanız ve tüm yaşadığınız sıkıntılara rağmen Allah için sabretmeniz cenneti hak ettirecek davranışlardan.
Sizin sorununuz eşinizle değil. Anlaşılan sorununuzun birinci aşamasında daha çok aileler sıkıntı sebebi. Bu sebeple iki aile arasındaki sıkıntıyı evliliğinizden uzak tutmaya çalışın.
Sorunun ikinci aşamasının çözümü - eşinizle alakalı kısım- için eşinizle beraber evlilik bilincini artıracak faaliyetlerde bulumanız ve yuvanızı herşeyin üstünde tutan bir tavır içinde bulunmanız.. Siz birbirinizden sorumlusunuz.
Eşinizle birbirinizi seviyorsanız şimdilik asla ayrılmayı düşünmeyin. Zaman tanıyın. Ve bu zaman zarfında iki aileyi yakınlaştıracak faliyetlerde bulunun. Gidip gelme olmasa bile oğullarının ve kızlarının mutlulukları için dünürlerin olumlu yaklaşımlarda bulunmalarını sağlayın.
Ayrıca aile içinde eşinizle yaşadığınız sıkıntıları çözmek için birlikte çaba gösterin. Yakınlarınızdan herhangi bir kişiyi bile olaya dahil etmeyin. Çünkü onlar problemlere daha çok duygusal baktıklarından tabir yerindeyse ateşe körükle yaklaşırlar. Bu yaklaşım ise sorunları daha da derinleştirir. Özellile kendi ailenize eşinize yaşadığınız hiç bir sıkıntıyı anlatmayın. Ailelere taşınan sıkıntılar eşlerde olayı guru meselesi haline getiriyor. Açılan yaranın tedavi edilme süresi böylelikle daha da uzamış oluyor.
Eşiniz ve siz hatalara takılıp kalmayın. Ders çıkarın ve geçin. Aynı hatalara bir daha düşmemek için birbirinize söz verin. Her konuda birbirinize yardımcı olun. Paylaşımlarınızı artırın. Gelecekte yaşayacağınız mutlu günlerin hayalini kurun. Evinizden olumsuz tüm konuşmaları çıkarın.
Güvendiğiniz bir uzmandan mutlaka destek almayı da ihmal etmeyin.
slm bebeğim 19 aylık 1. yaşına kadar gayet sakin bir bebeklik geçirdi her dediğimizi yapıyor. kimseye vurmayı bilmiyordu fakat 1. yaşını geçtikten sonra çok asabi bir çocuk olmaya başladı etrafındaki herkese anne diye sesleniyo kelimeleri öğrenmek için hiç çaba göstermiyor ve çevresindeki kendi yaşıtlarını sürekli dövüyor. benim sözümü de hiç dinlemiyor. bu yaptıkları 19 aylık bir çocuk için normal mi? eğer normal değilse düzelmesi ve sakin bir çocuk olması için ne yapmam gerekir. şimdiden teşekkür ederim. Dilek / 30 03 2011
Dilek Hanım, yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla çocuğunuz Pedagogların deyimiyle 2 yaş sendromu denilen inat dönemine girmiş. Bu dönem her ne kadar 2 yaş olarak söylense bile her çocukta illede 2. yaşta değil daha erken de görülebilir. Bu yaş dönemi anne- babaların çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve yoruldukları dönem olarak da bilinir. Yemek yemede direnme, uyku uyumak istememe, söz dinlememe, anne-baba-arkadaşa vurma – ne denirse tam tersini yapma, kendisini yerlere fırlatma gibi. Bunun sebebi çocuğunuzun artık size bağımlılıktan kurtulup özerk olma çabasındandır.
Özerklik dönemi (12-36. aylar) çocuğunuzun kendisini ortaya koyduğu, her şeyin kendisinin olmasını istediği bir dönemdir. Bu ısrarlı çabaları sizi ne kadar yorsa, sinirlendirse de tüm bunları bir geçiş dönemi olarak kabul etmek işinizi kolaylaştıracaktır. Eğer bu dönemdeki abartılı tepkilerinin yaşının bir özelliği olduğunu ve neler yapılması gerektiğini bilirseniz bu dönemi daha rahat bir şekilde atlatabilirsiniz. Gelelim bu konuda yapabileceklerinize:
Çocuğunuzun özgür olabileceği alanlar oluşturabilir ve kendisini, duygularını tümüyle ortaya koymasına izin verebilirsiniz.
Onunla inatlaşmayın, çünkü bu inatlaşma ve öfkelenme onun kontrol edebileceği bir düzeyde değildir.
Kendisinde var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içerisinde bol bol dışarı çıkarabilir, güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeye dokunanilir, bu onun mutlu olmasını ve gün içinde size daha uyumlu davranmasını sağlayacaktır.
Eğer yapmasını istemediğiniz bir davranış var ise o zaman kızma, engelleme, cezalandırma gibi davranışlar göstermeyin.
Yapmanız gereken ilgisini dağıtmak olsun. Bunu sağlamak için onun gözüyle dünyaya bakabilir ve oyunları kullanabilirsiniz.
Olumsuz davranışlarından ziyade olumlu davranışlarını görün ve hemen takdir edin. Bu dönemde biraz sabırlı olunuz 3 yaş sonuna doğru bu sıkıntılarınız inş. bitmiş olacak.
Eğer problemleriniz ciddi boyutlara ulaşırsa güvendiğiniz bir pedagogdan yardım almanızı tavsiye ederim…Allah kolaylık versin…Saygılarımla…
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
merhabalar; 4,5 senelik evliyim. 1,5 yaşında bir kızım var. eşimle sorunlarımız var. nerden başlayacağımı bilemiyorum. hamileliğimden beri eşim beni dönemsel olarak aldatıyor. reel olarak bir şey yaşayıp yaşamadığı bilmiyorum ama sürekli internetten farklı bayanlarla konuşuyor. arkadaşlarıyla "kız muhabbet"i yapıyor. artık ondan iğrenmeye başladım. aslında her ikimizde kültürlü ve iyi bir meslek sahibi insanlarız. hatta eşim şehrimizde tanınmış bir birey. ne benimle ne de çocuğuyla ilgileniyor. gece biz uyuyunca eve gelir genelde. ne yapacağımı bilemiyorum. ilgisizliğini geçtim ama bu iğrençliklerini artık içim almıyor.
en son karşılıklı oturup sorunlarımız olduğunu kabullendik ve dikkat etmeye çalışacağız diye söz verdik birbirimize. ama ben araştırmalarımı bırakmadım ve tekrar yakaladım onu. bana "ona güvenmeyip,araştırmaya devam ettiğim sürece sorunların devam edeceğini" söylüyor. ama yaptıklarından asla vazgeçmiyor. hamileliğim de görev değişikliği nedeniyle tanınmış birisi oldu ve o günden beri çok farklı. ya gerçekten böyle birisiydi ben görmedim yada etrafındakilere kapılıp yanlış yönelere yöneliyor.
evliliğimi bitirmek istemiyorum(kızım ve mahalle baskısından ötürü.yoksa beni ona bağlayan bir şey kalmadı) fakat artık sorunlarımız bizim çözemeyeceğimiz bir boyuta yükseldi.
rose / 03 04 2011
Merhaba,
Anladığımız kadarıyla siz sadece bir şüphe içindesiniz. Ortada gerçek bir olay yok. İnşallah da olmaz. Eşinizin dışarıda karşı cinsle girdiği samimi ilişkiler sizin bu şüphelere kapılmanıza neden olmuş. Çünkü size aynı sevecenlikte ve anlayışla yaklaşmıyor ve vaktinin çoğunu dışarıda geçiriyor. Tüm bunlar, aklınıza şeytanın oklarından olan kötü zannı (su-i zan) ve eşlerin arasındaki muhabbeti azaltan vesvese dediğmiz kötü düşünceleri getiriyor.
Şunu asla unutmayın: İnsanlar hakkında bir şeyin aslını bilmeden kötü bir fikre sahip olmak; bir müslüman hakkında da açık bir delile dayanmadan, tahmin ve ihtimallerle su-i zanda bulunmak, zanla haraket etmek dinimizce yasaklanan durumlardan. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir."» [Hucurat:12] Ayrıca Hz. Peygamberin şu tavsiyesi de önemlidir: Kötü zanda (su-i zanda) bulunmayınız! Çünkü kötü zan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayınız, kusurlarını görmeyiniz, münakaşa, hased ve düşmanlık etmeyiniz, birbirinizi çekiştirmeyiniz, kardeş gibi birbirinizi seviniz! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, yardım eder. Onu kendinden aşağı görmez.) [Müslim].
Anlayacağınız zannınız sebebiyle eşinizle aranızdaki ilişkinin kötü bir yöne gitmesine izin vermeyin. Siz eşinizle daha ilgili olmaya çalışın. Bu süreçte onu suçlamaktan ve surat asmaktan da uzak durun. Şuanda sizin tepkileriniz ve surat asmanız işleri daha kötü sonuçlara sevkeder.
Eşinizi eve geldiğinde güler yüzle karşılayın.
Kendi bakımınızda da daha dikkatli olmaya çalışın.
Ona duyğularınızı güzellikle anlatın.
Kendisini çok sevdiğini ifade ettikten sonra evimizin reisi olarak kendisinin yakınlığına ve sevgisine çocuğunuzun ve sizin çok ihtiyacınızın olduğunu dile getirin.
Erkekler yapıları itibariyle eleştirilmekten hiç hoşlanmazlar. Bu sebeple eşinizin bir hatasını kendisine iletirken onun davranışlarının sizde meydana getirdiği duyguyu anlatın. ....beni çok üzüyor. Fakat..... yerine ......... gibi davranman beni çok mutlu ediyor....
Ona güvenin ve bunu eşinize hissettirin. " Sen bizim ailemizin reisisin. Her konuda sana güveniyorum. Bizim için çalışıp çabalıyorsun. Ama bir kadın olarak ben de bazen olumsuz duygulara kapılabiliyorum. Çalıştığın ortam, bayanlarla kurduğun diyaloglar beni hem kıskandırıyor hem de kötü duygular hissetmeme sebep oluyor. Bu konuda senden yardım rica ediyorum." deyin.
Sizi kötü düşüncelere sokacak davranışlardan eşinizin de uzak durması gerekir. Çünkü fitneye kapı aralayacak, kötü zanna sebep olacak davranışlarda bulunmak da dinizmice yasaklanmıştır. Şu olay bunu çok güzel özetliyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v), hanımı ile konuşurken, oradan geçenlere buyurdu ki:
- Bu benim zevcemdir. Orada bulunanlar:
- Ya Resulallah, sizden de mi şüphe edilir, deyince Hz. Peygamber (s.a.v):
- Kan, insanın damarlarında dolaştığı gibi, şeytan da insana nüfuz eder, kalbine şüphe sokar. (Buharî) diyrek olası bir kötü düşünceyi bertaraf etmiştir.
Sonuç olarak bu süreçte eşinizle doğru iletişiminizi güçlendirin. Yersiz düşüncelerle aile yuvanızı tehlikeye atmayın.
Eğer sorunlarınız devam ederse mutlaka bir uzman desteği almanızı öneririz.
İki cihanda mutluluklar dileriz.
merhabalar..
biz 6 aylık evliliyken bu surecte tartıştık kavga ettık
evliligin ilk zamanlarında cok rastlanan bişeymiş
aslında gerek insanların soylemleri gerek bizim birbirimizi suclamamız evliligimizi iyice sorunlu hale getırdı
eşimin ilgisiz oluşundan dolayı yaşadıgımız tartışmalarda benim biraz tartışmaları uzatmam onun şiddete başvurması benim bunu kabullenmemem gibi olaylar eşimin sevgisini bitirmiş
aslında cok bişey istememiştim eve geldiginde 2 sohbet edelim bi yerlere gidelim benimle ilgilensen istemiştim
konuşmam sorunu uzatmak degildi aslında sorunları cozmek istememden kaynaklanıyordu ben şimdi ne yapmalıyım boşanmak istiyor eşim sevgim bitti diyor 3 ayrıdır ayrıyız 4 gun sonra mahkeme var eşimle 3 aydır hıc konuşamıyordum bu bir haftadır gayet guzel bi şekilde benımle konuşabiliyor ama sureklı benı sucluyor sevgim bitti diyor yapabilicegim bişey varmı sizce
arkadaşlarınada ben duzelicegini nerden biliyim cocuk olursa daha kotu olur inanmıyorum diyormuş...nasıl inandırabilirim nasıl evliligimi kurtarabilirim
TEŞEKKÜR EDERİM esra altındag / 04 04 2011
Merhaba,
Ailedeki mutlulukta rıza ve vefa çok önemlidir. Ailesine razı olan rahat eder, vefa gösterenleri yüce Allah mükâfatlandırır.
Bir olaya sadece nefis ile değil, aynı zamanda vicdan, akıl, insaf ve sevgiyle de bakmalıdır.
Sevdiğimizi kusuru ile kabul etmek mutluluk için ilk adımdır. Ayrıca onun yükünü çekmek, sıkıntısına sabretmek, hatasını affetmek, onun için hayır dua etmek iyi geçim için vazgeçilmez şeylerdir. Aslında sevginin zevki de bu çile içinde gizlidir.
Bir ailenin çok basit tartışmalardan dolayı birbirine kızıp küserek hemen boşanmayı düşünmeleri doğru değildir. Bu konuda yüce Allah bütün aile reislerini şöyle uyarmaktadır:
"Kadınlarınızla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (hemen boşamaya gitmeyin, sabredin ve şunu bilin) sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah pek çok hayır yaratır."[Nisa 4/19.] Aynı şeyler kadından da istenir.
Kusursuz dost arayan kimse yalnız kalır. Kusursuz insan nerede? Bir kimsenin iyi hali kötü halinden daha fazla ise o kimse iyi insan kabul edilir ve kusurları affedilir. Yeter ki bu kusurlar Allah'a şirk koşmak ve namusunu kirletmek gibi affedilmeyecek kusurlardan olmasın. Bu konuda edep Peygamberimiz (s.a.v) aile reislerine şu inceliği hatırlatmıştır: "Kadın aslı itibariyle farklı yapıda yaratılmıştır; onu sürekli aynı halde tutamazsın.
Ondan bulunduğu halde istifade etmeye bak. Yoksa onu istediğim gibi dosdoğru yapıyım dersen kırarsın. Onun kırılması boşamaktır."
"Mümin erkek bir kusurundan dolayı hemen hanımına kızmasın. Onun bir huyundan hoşlanmazsa, hoşlanacağı ve razı olacağı başka bir huyu vardır, ona baksın."
En geçimsiz insanda bile hoşa gidecek bir taraf bulunur. Kadın veya koca birbirinin önce iyi taraflarını düşünmelidir. İyi yönüne şükretmeli, kötü yönünü ise sabredip idare yoluna gitmelidir. Eğer bir kadın namus kusuru işlemiyorsa, onun diğer davranış bozukluklarına sabredilmelidir.
Sabır ve idare ahlakına sahip olan kimse, hem emanetine aldığı ailesine iyi davranıp sevap alır, hem de çilenin içindeki huzuru yakalamış olur. (Aile Saadeti,Semerkand Yayınları.)
Eşinizin ve sizin değer verdiği bir büyüğünüzden aranızı düzeltmesi için yardım isteyin. Ama bu esnada eşinizi asla suçlamayın. Kendinize hakim olun. Eşiniz sizi suçlasa da siz Allah için evliliğinizi kurtarma adına sabredin. Aracı yaptığınız kişi de haklı haksız aramasına girmesin. Bu, işi daha da zorlaştırır.
Birinci önceliğimiz bu evliliği kurtarmak. Sonrasında da aile ve evlilik iletişimini doğru bir şekilde öğrenmek. Sitemizde konu ile alakalı dosyalarımızı mutlaka okuyun.
Eşinizin güzel yönlerini dile getirmeyi de ihmal etmeyin.
O’na bir hediye alın ve içine de etkileyici bir not yazın. Eşinizi sevdiğinizi ve eksikleriniz olsa da inşallah iyi bir eş, hanım olmak için elinizden geleni yapacağınızı dile getirin.
Kendiniz ve eşiniz için bol bol dua edin.
Rabbimiz hayırla sonuçlandırsın.
Not: Mutlaka güvendiğiniz bir uzmandan destek almayı da ihmal etmeyin.
merhaba 15 yaşında bir oğlum var dediği dedik her zaman kendi istedikleri olsun istiyor. örneğin geçen gün arkadaşının doğum günü vardı öğleden önce de ingilizce kursu vardı. kurstan sonra doğum gününe gidebileceğini söylemiştik. fakat o hdiye almak için kursa gidemiceğini söyledi biz de kurstan önce hediye işini halledip kurstan sonra direk doğum gününe gidebileceğini söyledik. kursa gidiyorum diye evden çıktı fakat kursa gitmemiş.bizde madem kursa gitmedin doğum gününe de gidemezsin dedik. fakat maalasef doğum gününe de gitti. şimdi bu durum kartşısında nasıl bir yaptırım uygulamalıyız. bunun gibi onlarca örnek yaşıyoruz. yaptığı yanlış davranışlar her zaman yanına kar kalıyor. ne yapacağımkı bilemiyorum lütfen bu konuda yardımcı olun.şimdiden teşekkür ederim. E.N.Doğan / 12 04 2011
Merhaba Elif Hanım,
Çocuğunuz bu yaş itibariyle gelişim çağları içerisinde ergenlik döneminde bulunmaktadır. Ergenlik dönemi genel olarak 12-21 yaşlarını kapsar. Bu dönem de çocuğunuz bir kimlik arayışında ve duygu dünyasında sürekli bir mücadele içerisindedir dolayısıyla bu durum da düzensizlik ve dengesizlik getirecektir.
Elbette her genç yapısı, fizyolojisi, yetişme tarzı, çevresi vb. nedenlerden dolayı bu dönemi farklı zorluklarda atlatacaktır. O nedenle çocuğunuzu kendinizle veya başkalarıyla kıyaslamanız pek yerinde olmayacaktır.
Genel olarak ergenlik dönemindeki gençler aykırı, sıra dışı ve uç davranışlar gösterme eğiliminde olurlar ve bu durum kişilik yapısı oturuncaya kadar devam edecek zorlu bir süreçtir.
Çocuğunuzun ergenlik döneminde sonuçlarını hiç düşünmediği ani tepkiler vermesi normaldir. İnatçı, hoşgörüsüz olma, çabuk sinirlenme, başkalarını küçük görme, uzlaşmayı reddetme, keskin ve sert konuşma tarzı, saldırganlık, karşıt tepki geliştirme, yalan söyleme, otoriteye ve kurallara karşı gelme gibi davranışlar gösterebilir.
Çocuğunuz sosyal onay ve statü arzusunda olduğundan toplum içindeki rol değişimiyle birlikte kendi hür kararlarını vermek isteği duyar. Bu dönem içinde doğal olarak sizlerde genellikle çocuğunuzun evden uzaklaşmaya başladığını, sürekli olarak size karşı geldiğini ve her durumda arkadaşlarını tercih ettiklerini düşünürsünüz.
Böyle bir değişim içindeki hemen hemen her genç evdeki ilişkilerini mümkün olduğunca sınırlı tutarak müdahaleden uzaklaşmaya çalışır. Odasına kapanır, telefon konuşmaları artar, günümüz teknolojisinin yardımıyla bilgisayar başında ya oyun için ya da sanal sohbet için oldukça fazla zaman geçirir. Bunun sonucu olarak aile içinde ve otorite konumundaki özellikle yetişkin bireylerle sürekli çatışma yaşanır.
Gelelim neler yapabileceğinize;
1- Öncelikle çocuğunuzun şuan hayatının en fırtınalı dönemini geçirdiğinin bilincinde olmalı ve olabildiğince sabırlı olmalısınız. Bu sıkıntılarınız zaman içerisinde doğru admları attığınız taktirde kolaylıkla geçecektir.
2- Bu dönemin en az zararla geçmesi için çocuğunuzla sıcak, samimi ve arkadaş gibi diyalog kurmanız yerinde olacaktır.
3- Mümkün olduğunca eleştiri ve nasihat gibi yöntemleri kullanmamaya çalışın çünkü pek yararı olmayacak hatta geri tepecektir.
4- Baskı, tehdit, korkutma ve sindirme gibi yöntemler de isyana, yalana, evden kaçmaya götürür bunlardan da uzak durmaya çalışın.
5- Çocuğunuzun sevinç ve üzüntülerinden haberdar olun ve ona destek olacak tepkiler verin.
6- Ona emir vermek yerine fikir vermeye, nasihat yerine aktif dinleyici olarak destek olamaya çalışın.
7- Mümkün olduğunca esnek, sabırlı ve sevgi dolu olmaya çalışın bu dönemde gençler en çok buna ihtiyaç duyarlar.
8- Uzmanların genel düşüncesine göre bu sorunların çözümünde en etkili yöntem Doğru bilgilenme, Farkındalık, Sabır ve Doğru iletişim kurma yöntemleridir.
Allah Teâlâ’dan bütün işlerinizde başarılar ve kolaylar dilerim.
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
merhaba benim eşimle kızımdan dolayı ciddi sorunlarımız var.kızım 5 yaşında ve herkezin çocuklukta yaşadığı şeyleri yaşıyo.bazı korkuları var hayvanlar mesela.eşim bu yüzden kızıma çok yükleniyo hatta vurduğu bile oluyo.bu yüzden sürekli birbirimize giriyoruz ve uzun süren küslükler oluyo. ben onun geri adım atmasını beklerken o hep haklı olduğunu düşünüyo.sonrada kızıma bağırıp çağırıyo annenle hep senin yüzünden tartısıyoruz diye.ona kızmasın diye çoğu zaman kırılmamış gibi yapıyorum.bu sorunları nasıl aşabilirim eşime nasıl davranmalıyım bana yardımcı olur musunuz. deniz demirden / 23 04 2011
Deniz Hanım,
Çocuk eğitimi konusunda eşler arasında tutum birliği yoksa ailede tatsızlıkların yaşanması an meselesidir. Bunu şöyle bir örnekle izah edebiliriz: Bir geminin iki kaptanı ve ters istikamette bulunan iki dümeni var. Bu kaptanlar gidecekleri yer konusunda anlaşmazlığa düşüyorlar. Her ikisi de illa benim dediğim yere gidelim, diye diretiyorlar. Sonunda anlaşamayan kaptanlar dümen başına geçip gemiyi hareket ettirmeye çalışıyor. Fakat iki zıt yöne götürülmek istenen gemi, bir türlü hareket etmiyor...Hikayemizin sonunu size bırakıyorum.
Eşler arasında çocuk eğitimi konusunda yaşanan sıkıntılarda gemi örneğinde olduğu gibi, eğer tutum birliği yoksa bu, hem eşler arası sevgi, saygı iletişimini zedeler hem de çocuk bu farklı tutumlardan çok kötü etkilenir. Bu sebeple eşinizle çocuk eğitimi konusunda doğru tavır neyse onu uygulayın. Bu konuda eşinizle birlikte kitap okuyabilir, seminerlere katılabilir ve bir uzmandan destek alabilirsiniz.
Çocukluk döneminde görülen korkuların çoğu geçicidir. Eşlerin, çocuklarının korkularına karşı sabırlı olması ve onları anlamaya çalışması gerekir.
Anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla eşiniz bu konularda sizin kadar bilgili, bilinçli ve aynı zamanda da sabırlı değil. Ancak ben inanıyorum ki eşiniz de çocuğunuza yardımcı oluyorum onu korkularından kurtarayım diye uğraşıyor; ancak kaş yapayım derken göz çıkarıyor. Bu nedenle size tavsiyem çocuğunuza olduğu kadar eşinize de sabır göstermeniz ve onu bu konuda bilinçlendirmeye çalışmanız eğer bu konuda siz bir şey yapamasanız bile eşinizin mutlaka sözüne değer verdiği büyükleriniz vasıtasıyla da yapabilirsiniz.
Ayrıca eşinizle uygun konuşma ortamlarında suçlayıcı bir dil kullanmadan gösterdiği davranışların ve sarfettiği sözlerin hem kendinizi hem de çocuğunuzu olumsuz etkilediğini ve etkileyeceğini güzelce anlatmanız.
Eğer eşiniz bu konuda olumlu bir yaklaşımda bulunmazsa ve size inanmazsa birlikte çocuğunuzun bu problemini nasıl yenebileceği konusunda bir uzmana danışabilirsiniz ki zaten uzman eşinizin uyguladığı bu yöntemlerin hiç birini size önermeyecektir.
Son olarak; eşinizle orta yolu bulmaya çalışın belki bu zor bir süreç ama inş. çocuğunuzun yaşı ilerledikçe hem bu korkular azalacak hem de eşinizle çocuk eğitiminden dolayı yaşadığınız sıkıntılar gidecektir.
Size Yüce Rabbimden Sabır ve kolaylıklar diliyorum…
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
Merhaba
11 yıllık evliyim. 32 yaşında bayanım 20 aylık ikizlerimiz var onları dünyaya getirene kadar tedavi süreçlerinden geçtik eşim hiç yanaşmadı neyse sonra kızlarımız dünyaya geldi son 2 aya kadar pek ilgilenmezken şimdi çok ilgileniyor çok şükür ama bu seferde ben en ufacık bir hata yapsam sen iyi anne değilsin sen iyi eş değilsin diyor.
Çalışan bir anneyim eşimlede aramızda bazı maddi problemler oldu benim biraz kredi kartı borcum vardı ona kızdı şimdide sürekli sen hırsızsın dolandırıcısın diyip duruyor sürekli kavga ediyoruz gece çocuklar uyansa ozaman bile kızacak birşey buluyor. Bu sbahta bilseydim böyle olacağını bu çocuklar olmazdı sıkıldım bu hayatta yaşamaktan diyip durdu.
Arkadaşalrının borçsuz olmasına takmış durumda bizim niye borcumuz var diye sürekli söyleniyor hiç dua edimde allah huzur versin dediği yok Sürekli canı sıkıldıkça aileme bana sürekli hakaret edip duruyor dövmeye yelteniyor ben ne yapıcam bilemiyorum. Ne olur bana yardım edin.
İSİMSİZ / 27 10 2011
Merhaba,
Hayata bakış açımız ruh durumuz üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu sebeple güzel düşünün ve güzeli görmeye çalışn. Evet, zorlu bir süreçten geçmişsiniz. Aşmayı başarmışsınız. Çocuklarınız olmuş. Ne mutlu size.
Yaşadığınız sıkıntı çalışan annelerin bir çoğununda da var. Çünkü hem iyi bir eş, hem iyi bir iş kadını, hem de iyi bir anne olmak zorundasınızdır. Erkekler bunu bekler. Eğer eşinizin bir de mükemmelliyetçi bir kişiliği varsa, işler daha da zorlaşır.
Bu süreçte sizin yapmanız gereken en önemli şey güler yüz ve sabırlı olmak.
Yaşadığınız sıkıntıları en kısa zamanda elbirliği yaparak aşabileceğinizi anlatarak eşinizi yüreklendirin. Siz de duruma olumsuz bakarsanız işler daha kötüye gidebilir. Burada sizin rolünüz çok önemli.
Eğer borcunuz varsa eşinizle oturup bir aile ekonomisi planı yapmalısınız. Ve borcunuzu ödeme konusunda somut adımlar atmalısınız. Böylelikle bu sorununuzdan kurtulabilirsiniz.
Sorunları sabırla bir bir aşacağınıza inanın.
Sizi rahatsız eden durumları eşinizle tatlı tatlı konuşmaya çalışın.
Eşiniz depresyonda olabilir. Bu süreçte eşinizi asla eleştirmeyin ve laf dokundurmayın.
Olumsuz cümleleri hayatınızdan çıkarın. Bu zamanlarda insanların en çok yüreklendirmeye ihtiyacı olur.
Önceliğinizin eşiniz, çocuklarınız ve eviniz olduğunu hayat arkadaşınıza hissettirin.
Eğer sorunlar devam ederse eşinizle birlikte mutlaka manevi yönü iyi olan bir uzmandan danışmanlık almanızı tavsiye ederiz.
Mutluluklar dileriz.
ailedanismanim.com
selamlar. arkadaşlar hepimizin sıkıntıları var Allah yar ve yardımcımız olsun. Evlatlarımızın acısını göstermesin Rabbim.Benimde bir sıkıntım var size danışmak isterim. benimde bi kızım var 19 aylık kendisinden 2 ay büyük erkek kuzeniyle nerdeyse her gün görüşüyor.oyun oynarken bir anda onun canını acıtıyor onu ısırıyor veya elindeki oyuncakla vuruyor.. biz yanındayken daha çok yapıyor ,yalnız oynarken o kadar fazla değil.bir şey anlatmak isteğinde kuzeni onu anlasın yapsın istiyor sanki. yada onu yönetmek onun istediği oyuncakla oynasın onun istediği oyunu onasın gibi..
Halasını çok seviyor,kuzenini annesi emzirirken gidip oda halasını emmek istiyor.o anda benim kucağıma bile gelmek istemiyor aceba kıskanıyor mu? .tabii karşı tarafta çocuk! ne yapabilirim çok üzülüyorum cezalandırmalı mıyım konuşarak yapmaması gerektiğini anlattım olmadı. Cezalandırmalı mıyım?nasıl bi yöntem uygun olur..teşekkür ederim..
aynur / 19 12 2011
Aynur Hanım,
Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla çocuğunuz Pedagogların deyimiyle 2 yaş sendromu denilen inat dönemine girmiş. Bu dönem her ne kadar 2 yaş olarak söylense bile her çocukta ille de 2 yaşında değil daha erken de görülebilir. Bu yaş dönemi anne ve babaların çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve yoruldukları dönem olarak da bilinir. Yemek yemede direnme, uyku uyumak istememe, söz dinlememe, anne-baba-arkadaşa vurma – ne denirse tam tersini yapma, kendisini yerlere fırlatma, etrafı dağıtma gibi. Bunun sebebi çocuğunuzun artık size bağımlılıktan kurtulup özerk olma çabasındandır.
Özerklik dönemi (12-36. aylar) çocuğunuzun kendisini ortaya koyduğu, her şeyin kendisinin olmasını istediği bir dönemdir. Bu ısrarlı çabaları sizi ne kadar yorsa, sinirlendirse de tüm bunları bir geçiş dönemi olarak kabul etmek işinizi kolaylaştıracaktır. Eğer bu dönemdeki abartılı tepkilerinin yaşının bir özelliği olduğunu ve neler yapılması gerektiğini bilirseniz bu dönemi daha rahat bir şekilde atlatabilirsiniz.
Çocuğunuzun siz yokken gayet masum, sakin ve uslu dururken siz varken hırçınlaşması size duyduğu güvenden, arkasında sizin olduğunuzu bilmesinden ve şımarmasından ileri geliyor. Elbette bu durum bizler için hiç normal değilken o yaştaki evladımız için olağan bir durum ancak davranışlarının başkalarına zarar verecek boyutlara ulaşmasını da engellemeye çalışmamız gerekir.
Bu arada kesinlikle üzülmeyin bu durum belki sizin ki kadar olmasa da bir çok ailenin bu yaştaki çocuklarında sıkça karşılaştığı bir durumdur bu anlamda kesinlikle yalnız değilsiniz ancak önemli olan bu durumu mümkün olduğu kadar hafif atlatabilmeye çalışmak, sonuçta çocuklarımız iyi ve güzel davranışları yaparak öğrendikleri gibi bu gibi olumsuz davranışları da ancak bu şekilde doğruyu doğru yanlışı da yanlış yaparak sizin desteğinizle öğreneceklerdir. Hatta bazen sizin tepkilerinizi bile oyun olarak görüp oyun olarak algıladığı için bir müddet devam ettirecektir ama dediğim gibi sizin desteğinizle büyüdükçe davranışları eminim olumlu yönde değişecektir…
Gelelim bu konuda yapabileceklerinize:
• Çocuğunuzla başkalarına zarar verecek boyuttaki davranışlarının olumsuz sonuçlarından bahsedin mesela olumsuz bazı davranışlarından dolayı kuzenin ve halan çok üzülüyor o yüzden artık onlarla çok sık görüşemeyeceğiz gibi.
• Çocuğunuz halasını çok sevdiği için halası da çocuğunuza seni çok seviyorum ama kuzenine vurman beni çok üzüyor diye uyarabilir ama burada kesinlikle çocuğun kişiliği değil olumsuz davranışları hedef alınmalı.
• Kıskançlık durumları abartılı ise gerek siz gerekse de halası davranışlarınızda daha hassas olabilirsiniz mesela halası çocuğunu emzirirken başka bir odaya gidebilir, çocuğunuzun yanında çocuğuna aşırı sevgi gösterisinde bulunmayabilir.
• Bu tür olumsuz davranışları göstermeye başladığında yapmanız gereken ilgisini dağıtmak olsun. Bunu sağlamak için onun gözüyle dünyaya bakabilir ve oyunları kullanabilir sizde oyunlara dahil olarak ortamın yatışmasını sağlayabilirsiniz.
• Çocuğunuzla inatlaşmayın, çünkü bu inatlaşma ve öfkelenme onun kontrol edebileceği bir düzeyde değildir.
• Kendisinde var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içerisinde bol bol dışarı çıkarabilir, güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeye dokunabilir, bu onun mutlu olmasını ve gün içinde size daha uyumlu davranmasını sağlayacaktır.
• Olumsuz davranışlarından ziyade olumlu davranışlarını görün ve hemen takdir edin. Bu dönemde biraz sabırlı olunuz 3 yaş sonuna doğru bu sıkıntılarınız inşallah bitmiş olacak.
• Eğer problemleriniz ciddi boyutlara ulaşırsa güvendiğiniz bir pedagogdan yardım almanızı tavsiye ederim.
Allah Teâlâ’dan bütün işlerinizde başarılar ve kolaylar dilerim.
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
12 yaşında bir kızım var. Çalışan bir anneyim. Kızımla mümkün olduğunca ilgilenmeye çalışıyoruz fakat bu ilgiden çok rahatsız. Bizimle hiç bir şey paylaşmak istemiyor sanki. Sinemaya gidelim dediğimizde siz gidin ben gelmek istemiyorum diyor. Onun hoşlanacağı şeyler yapmaya çalışmamıza rağmen anne olarak özellikle benim ilgimi istemiyor sanki. Başına buyruk olması beni çok rahatsız etmeye başladı. Beni önemsemiyor gibi hissediyorum.Bu beni oldukça geriyor. Ne yapmam lazım. Bu konuda yardım bekliyorum. Şimdiden teşekkürler. Ayla Doğan / 21 06 2012
Merhaba Ayla Hanım,
İnanın üzülmenize, sıkıntı etmenize, panik yapmanıza hiç gerek yok. Çünkü 12 yaş civarı kız çocuğuna sahip her ebeveyn sizin yaşadıklarınıza benzer durumlar yaşamaktadır. Bu dönemde sizi rahatlatacak bazı tavsiyelerimiz şöyle:
• İlk adım bu yaş özelliklerini bilmek, ona uygun davranmak ve özellikle dönemde biraz sabırlı olmaktır.
• Çalışan bir anne olduğunuz için elbette diğer birçok çalışan anne gibi siz de çocuğunuzla yeterince ilgilenemediğiniz, yanında bulunamadığınız için çok üzülüyor bunun ızdırabını yaşıyor, bunu telafi etmek içinde evde olduğunuz ve imkân bulduğunuz her anda çocuğunuzla ilgilenmeye çalışıyorsunuz. Özellikle de onun sevdiği ve istediği etkinlikleri yapmanızdan dolayı sizi ve sizin gibi duyarlı diğer tüm anne ve babaları tebrik ediyorum.
• 12 yaş bir kız çocuğu için hem bedensel hem de psikolojik açıdan birçok temel değişikliklerin meydana geldiği bir yaştır. Uzmanların deyimiyle Pre-büluğ,Pre-adolesan denilen ergenlik öncesi dönem olan ön erinlik dönemidir. Bu nedenle ön plana çıkma isteği, benmerkezcilik, çabuk kızma ve alınma, düşünme denagresif tepiklerde bulunma gibi ebeveynleri üzen ve zor durumda bırakan bazı davranışları kolayca sergileme dönemidir ki kızınızın çok sevdiği şeyleri bile yapmak istemeyişi de bunun önemli göstergelerinden biridir.
• Bu dönemde genç kızlar bir yetişkin gibi davranarak, çocukluktan kurtulmaya, bağımsız olmaya çalışır. Bazen anne babalar çocuklarının büyüdüğünü kabul etmekte zorlanır. Bu dönem de genç kızlara çocuk muamelesi yapmak, onları kızdırır ve daha fazla asi olmalarına sebep olur. Ki yine çocuğunuzun çok sevdiği şeyleri sizinle beraber yapmak istemeyişi bağımsız bir birey olma isteğinin en önemli göstergelerindendir. Özellikle annenin kızının üzerine fazla düşmesi, onun çocuksu davranışlarını besleyip, bağımsız hareketlerini aşırı sınırlaması genç kızın hem anne-babaya tepki vermesini hem de çocuksu bir kişilik geliştirmesine sebep olabilir.
• 12 yaşlarındaki kız çocukları anne-babalarına karşı daha tenkitçi olmalarına rağmen, yine bir yetişkini, çoğunlukla da bir öğretmenini, kendisine örnek alır. Arkadaşlık ilişkileri de zamanla aileden daha fazla önem kazanmaya başlar. Bu noktada arkadaş seçiminde kızınızı iyi takip etmelisiniz. Erken olgunlaşan kız çocukları kendilerinden daha büyük yaştaki kızlarla arkadaşlık etme eğiliminde olur. Buda genç kızınızın istenmeyen şeyleri tecrübe etmesine neden olabilir. Çocuğunuzun kendisi gibi erken olgunlaşmış bir yaşıtı ile arkadaşlık etmesine ortam hazırlayarak, bu problemi ortadan kaldırmanız mümkün olabilir.
• Bu değişimler, sizleri asla korkutmamalı. Yapılması gereken, çocuğunuzun artık büyüyor olduğunu ve farklı zevkleri olabileceğini kabul etmek ve çocuğunuzun isteklerini de kendisine zarar verecek duruma gelmediği sürece saygılı olmak ve kabul etmektir.
• Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da çocuğunuzla iyi bir iletişim içinde olmaktır. Ayrıca bu dönemde etkin dinleme yapmak oldukça önemlidir. Çocuk, anne ve babayla iyi bir iletişim içinde olursa yaşanabilecek olumsuzluklar rahatlıkla aşılabilir. Bir de daha önce de ifade ettiğimiz gibi mutlaka bu süreçte sabırlı olmak bu yaşananların aslında geçici bir durum olduğunu ve zamanla uygun tavırlar sergilenerek atlatılacağını akıldan çıkarmamak gerekir.
• Ancak her şeye rağmen kızınızın tavırları, davranışları kendisine ve size aşırı rahatsızlık verecek duruma ulaşırsa mutlaka bir uzmandan yardım almanızı tavsiye ederim…
Recep MURAT
Eğitim Uzmanı
Merhaba bana acil yardımcı olun. bir kızım var 6 yasında çok inatçı, hırçın nasıl denesem olmuyor. cezalandırdım hep aynı pes etmiyor. dövdüm gene aynı. alışverişe gidiyoruz hep sorun. oyuncaklarını paylaşsın istemiyor arkadaşlarınla. odaya kapatıyorum asla olmuyor. dediğini diyor, tutturduğu şeyi istiyor. Bütün gün gün boyunca zarar yapıyor. dediği olmasın yerlere yatıyor. bir arkadaşıma gitsem eve diye rahatsız ediyor. Bir yerlere gitsek beni yiyor didik didik. bütün psıkolojim bozuk. nasıl tutsam olmuyor. nasıl davranacağımı bilemiyorum. (hatice) HATICE / 29 07 2012
CEVAP
Merhaba Hatice Hanım;
Çocuklardaki inatlaşmaya ve hırçınlığa hangi etkenlerin sebep olduğu bilindiğinde ve bu etkenlere göre davranışlarımızı sergilediğimiz takdirde çocuklardaki inatlaşmanın ve hırçınlığın önüne ancak geçebileceğimizi asla unutmamalıyız.
Anne ve babalara bağımsız bir birey olduğunu kanıtlamaya çalışan çocuklar bunu başaramadıklarını düşündüklerinde ebeveynleriyle inatlaşmaya başlarlar. İşte tam bu noktada da anne ve babalar çocuklarıyla gereksiz yere tartışmaya girdiklerinde iletişimsizliğin temelini atmış olurlar. Bu yüzden çok dikkatli davranmalısınız ve çocuğunuzun da bir birey olduğunu ve kendisini gerçekleştirmek isteyeceğini unutmamalısınız.
Çocuk olduğunu unutmayın
Çocuğunuz yaş dönemi itibariyle bağımsızlığını ispat etmeye çalıştığı ve yavaş yavaş çevresini tanımaya başladığı bir dönem içerisindedir. Çocukların bu dönemdeki merak duyguları ebeveynleri ile çatışmaya girmelerine ve inatlaşmalarına sebep olabilir. Bu nedenle hem çocuk hem de ebeveyn pes etmek istemezler. Taraflardan birisi pes edene kadar tartışma ve inatlaşmalar devam edebilir. Bu noktada unutulmaması gereken tek şey: “çocuğunuzun sizin ne bir rakibiniz ne de çocuğunuzla bir maç müsabakası içinde olduğunuzdur.” Her ne olursa olsun karşınızdakinin bir çocuk olduğunu asla unutmamalısınız. Bu yüzden de dayak atmanın bir çözüm yolu olmadığını bilmelisiniz. Eğer çözüm olarak dayak atma metodunu tercih ederseniz tamamen sizin istemediğiniz bir sonuçla karşı karşıya kalacaksınız demektir. Ve bu da uzun yıllar sürebilecek tartışma ve inatlaşmalara sebep olacaktır. Bu yüzden dayak metodunu ebeveyn olarak kullanmanızı tavsiye etmiyorum. Ebeveynlere düşen görev sabırla görevlerini yerine getirmeye çalışmaktır. Nasıl bir ağacın meyve vermesi uzun yıllar alabiliyorsa çocuk yetiştirmenin semeresini de sabırla devam ettiğiniz takdirde alacağınızı asla unutmayınız.
Eğitimde planlı ve proğramlı olmak önemli
Çocuk yetiştirirken her ne olursa olsun planlı ve programlı olmalısınız. Çocuğunuz eğer her dışarı çıktığında veya her alışverişte sıkıntı çıkartıyorsa ve bunu da biliyorsanız alışverişe çıkmadan önce çocuğunuzla anlaşma yapmanızda fayda vardır. Çocuğunuza “şu anda evimizin ihtiyaçları için alışverişe çıkıyoruz ve bu alışverişte senin de kendin için iki adet alışveriş yapma hakkın var. Bu yüzden bu haklarını çok iyi değerlendir ve her gördüğünü hemen isteme. İyice düşün ve öyle karar ver!” gibi açıklamalar yaparak onun isteklerinin de önemli olduğunun ve sizin de onun isteklerine önem verdiğinizi hissettirerek gereksiz inatlaşmaların önünü önceden engellemiş olacaksınız.
Her istediğini yapmayın
Çocuğunuzun her istediğini yaparsanız bu durum gittikçe doyumsuz bir hal alacaktır ve isteklerinin sınırı olmayacaktır. Olmaması gereken bir durum varsa bunu çocuğunuza güzelce izah ettikten sonra eğer çocuğunuz hala ağlıyorsa ve inatlaşıyorsa bırakın ağlasın, hiç sorun değil. Fakat burada sizin davranışlarınız çok net olmalıdır. Eğer başta “hayır” dediğiniz bir şeye daha sonra “evet” derseniz çocuğunuz bunu size karşı sürekli kullanacaktır. Siz gerekli açıklamayı yapıp üzgün olduğunuzu belirttikten sonra kararlı olduğunuzu hissettirin ve biraz zaman tanıyın. İstediğini elde etme noktasında sizinle inatlaşmaya yeniden başlarsa hiçbir şekilde tepki vermeyin. Sabredin. Birkaç denemeden sonra vazgeçecektir.
Olumlu ve açıklayıcı iletişim kurun, zor kullanmayın
Çocuğunuzun diğer çocuklarla güzel iletişim kurmasını istemeniz gayet doğal ve her annenin çocuğunda olmasını arzuladığı bir özelliktir. Fakat bu konuda size büyük görevler düşüyor. Çocuğunuza, diğer çocuklarla nasıl geçinmesi gerektiği, eşyalarını paylaşmanın güzel bir erdem olduğu, arkadaşlarıyla yardımlaşmanın güzellikleri gibi konularda açıklayıcı olmalısınız. Bu konuda da asla “zor” kullanmamalısınız. Çocuğunuzun elinden oyuncağını alıp arkadaşlarına vermemelisiniz. Ceza vermek ve tehdit etmek gibi olumsuzluklar çocuklarda sadece inatlaşmayı arttırır…
Paylaşmayı özendirin
Kontrolün çocuğunuzun elinde olduğunu ona hissettirmelisiniz. Örneğin; “Nazlıcığım, şimdi oyun zamanı… Oyuncaklarından hangisini arkadaşına vermek istersin? Mavi olanını mı yoksa sarı olanını mı?” Böylece çocuğunuz karar hakkının kendi elinde olduğunu hissedecek ve arkadaşlarına daha çok güven duyabilecektir. Seçim yapmak ve karar verme hakkına sahip olmak, paylaşma kavramının olumlu yüzünü gösterir. Yetişkinlerin de paylaşım örnekleri göstermeleri çocuklar için çok önemlidir. Böylece çocuk paylaşılan bir şeyin geri alınabildiğini ve paylaşım karşılığında karşılıklı bir güven kurulabildiğini öğrenebilir.
Kritik dönemde olduğunuzu unutmayın, sabırlı olun
Hatice Hanım;
Size şunu söylemeliyim ki, çocuğunuz ebeveyn olarak çok dikkatli olmanız gerektiği kritik bir dönem içindedir. Okul öncesi dönem dediğimiz bu döneme “çocuk ergenliği” de diyebiliriz. Çünkü ergenlik dönemindeki gençlere sabırla yaklaşmamız ve onlar gibi hissetmeye çalışmamız gerekiyorsa aynı şekilde bu dönemdeki çocuklara da sabırla yaklaşmak ve onları anlamaya çalışmak mecburiyetindeyiz.
Bu dönemin (okul öncesi dönem) özellikleri hakkında bilgi sahibi olmanız ve bu konuda donanımlı bir ebeveyn olmanız yararınıza olacaktır ve işlerinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Geçekten çok zor ama bir o kadar da kıymetli vazifeyi yapmaya çalışıyorsunuz. Bu vazifenizi gerçekleştirirken eşinizle birlikte hareket etmeniz işlerinizi daha da kolaylaştıracaktır.
Daha fazlası için bir uzmana başvurabilir ve destek alabilirsiniz.
Annelik vazifeniz sırasınca Allah yardımcınız olsun diyorum…
Şimdiden kolay gelsin.
Ramazan EŞE
Psikolojik Danışman
Ben sınıfta hiç kimseye kötü davranmamama rağmen kimse beni sevmiyor onlara yakınlaşmaya çalışıyorum ama gerçek anlamda benden kaçıyorlar yanlarına gitsem benden koşarak uzaklaşıyorlar onlara dokunmamam için herşeyi yapıyorlar lütfen bir çözüm bulun Emir topaloğlu / 23 10 2013
Emir,
Bazen çocuklar arasında maalesef böyle tatsız durumlar ortaya çıkabiliyor. Ama çabuk düzeliyor inan. Okulunun rehberlik öğretmenine sıkıntılarını anlatırsan sana yardımcı olacağını düşünüyoruz.
Baraşılar dileriz.
benim 10 yaşında 4.sınıfa giden bir oğlum var bugün oğlumun dedesinin sigara paketini yırtarak açıp bir sigara almış ve yarım içip kültablasına söndürmüş halde bulduk. anlayınca şok oldum ne yapacağımı şaşırdım hemen ani bir tepkiyle babasını aradım ve durumu ağlayarak izah ettim kendiside duydu babsının tepkisi çok büyük oldu eve gelince onu mahvedecem gebertecem gibi laflar söyledi oğlumda duydu şimdi korku içerisindeyim akaşam olunca nolacak bilmiyorum nasıl davranmalıyız akşam eşim ve ben nasıl bir tutum sergilemeyiz nolur acil yardım edin çaresizim şenay sağlam / 17 04 2014
Sigara çoğunlukla zararlı alışkanlıkların ilk kademesi olmaktadır. Ülkemizde hatta dünyada sigara başta olmak üzere uyuşturucu, alkol gibi zararlı alışkanlıkların kullanım yaşı her geçen gün düşmektedir.
Gençlik/delikanlılık döneminde, kimlik arayışı içinde olan gençler çevresinde bir yer edinme uğraşı verirler. Kendilerini özelikle arkadaşlarına kabullendirmek ve onlar tarafından beğenilme duygusu kazanmak için uğraş içinde olurlar. Dolayısı ile su gibi girdiği kabın şeklini alma meyilleri arkadaşlık ortamlarında daha çok hissedilir. Bu güzel bir arkadaş çevresi olabileceği gibi kötü bir çevre de olabilir.
Mutsuzluk, depresyon, hayata karamsar bakmak, tatminsizlik, boşluk, hedefsizlik, geleceğe kaşı ümidin olmayışı, vb. gibi olumsuz psikolojiye sahip olan gençlerde zararlı alışkanlıklara başlama eğilimi daha yüksektir. Genellikle arkadaşlarına kendini ispatlamak ve onlarla birlikte kalabilmek zararlı alışkanlıklara başlama nedenleri arasındadır.
Zarlı Alışkanlıkların Önlenmesinde Anne Babaya Önerilerimiz:
1. Zararlı alışkanlıklar ve hayata etkileri konusunda bilgi birikiminizi ve bilincinizi artırın.
2. Çocuk bir anlık zevk için sağlığını tehlikeye atmaktadır. Başladığı bu alışkanlığın gelecekte ona neler kaybettireceğini ve hayatındaki olumsuzlukları düşünmesini sağlayın.
3. Sigara vb gibi kötü alışkanlıklara başlayanların çoğu ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek başlamaktadırlar. Bir kere dahi olsa zararlı olan maddelerden uzak durması konusunda onu bilinçlendirin. Nice kötü alışkanlık edinen kişilerin hayat hikayesini dinlediğinizde hep ilk adımın kurbanı olduklarını dile getirirler.
4. Anne baba olarak eğer çocuğunuz sigaraya başladıysa aile iletişiminizi ve ilişkilerinizi gözden geçirmelisiniz. Olumlu ve iletişimi yüksek, mutlu bir aile tablosu için daha çok çaba sarf etmelisiniz. Bunu başarırsanız sorunları erken teşhis edebilir ve kökleşmeden hal çaresine bakarsınız.
5. Ailenizin maneviyatını artırma gayretinde olun. İbadetlerinizi, sohbetlerinizi ailecek yapmaya çalışın. Yemeği tüm ile fertleri ile birlikte yemeğe özen gösterin.
6. Çocuğunuzun öğretmenleri ile işbirliği içinde olmalısınız. Bu önemli bir adımdır. Çünkü evlatlarımız günün büyük bir bölümünde okulda bulunurlar. Çocuğunuz okulda da kendisi ile ilgilendiğinizin farkına varsın.
7. Anne baba olarak tepkinizi belli edin. Üzüntünüzü dile getirin. Fakat şiddete, kabalığa asla başvurmayın. Tatlı dil, her zaman işe yarar. Kabalık ise işleri çıkmaza sokar.
8. Bir çok zararlı alışkanlık, kötü çevre ve arkadaş sebebiyle çocukta nükseder. Bu sebeple anne babanın çocuğun arkadaş çevresini tanıması hatta arkadaşlarının ailesi ile tanışması önemlidir. Ayrıca anne babanın gencin girdiği sosyal ortamları, takip ettiği internet sitelerini ve yayınları bilmesi onu yönlendirmede etkili sonuçlar almayı sağlar.
9. Eğer anne baba çocuğundan şüpheleniyorsa dışarıda da onu gözlemlenmesi gerekebilir. Çevresindeki iyi arkadaşlarından yardım alınabilir. Dolaylı olarak bunu yapmanız işinizi kolaylaştırır. Bu gözlemde takip imajı verecek davranışlardan kaçınmak önemlidir.
10. Çocuğunuzun dünyasına girmeye çalışın. Onun dünyasına girmek ve onu anlamak için önce iyi bir dinleyici olun. Çocuğunuzu dinlerken yorum yapmayın, ona nasihat etmeye çalışmayın, sadece onu dinleyin. Jest ve mimiklerinizle onu gerçekten dinlediğinizi onun hissetmesini sağlayın.
11. Şefkatinizi, sevginizi ona her durumda hissettirin. Ayrıca çocuğunuzun bunu hissetmesini sağlayın. Evladınız çözümü sizde aramalı başka yerlerde değil. ‘Ben çocuğumu uyurken, arkasından severim’ anlayışı doru değildir.
12. Çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirmek için daha çok çaba gösterin. Zira aileler çocukları ile yeteri kadar ilgilenmediklerinden, evlatlarının kötü alışkanlık edindiğini uzun zaman sonra öğrenebiliyorlar.
13. Korkuya dayalı değil, sevgi ve saygıya dayalı bir eğitim modeli benimsemelisiniz. Sevgi ile kalıcı ve güzel davranışları ona daha kolay kazandırabilirsiniz.
14. Anne-baba alarak sizlerin de sigara vb kötü alışkanlıklardan uzak durmanız gerektiğini unutmayın. Kendisi sigara içen bir anne veya baba çocuğuna ne kadar yardımcı olabilir acaba?
15. Aile prensipleriniz hakkında zaman zaman çocuğunuzla konuşun. Özellikle zararlı alışkanlıklar konusunda hassas olduğunuzu dile getirin.
16. Çocuğunuzun zararlı alışkanlıklara başladığını duyduğunuzda bunu aile içinde konuşmamanız veya sorunu görmezlikten gelmeye çalışmanız doğru bir yaklaşım değildir. Güzel bir uslupla onunla konuşmaya çalışın. Çözüm için ve beraber karar almak için yönlendirici konumunda olmaya çalışın.
17. Bazen çocuğunuzdan hoşlanmadığınız sözler ve cevaplar duyabilirsiniz. Onun çocuk ve delikanlı olduğunu unutmayın. Sinirlenmeyin. Doğru söyleyiş tarzını ona güzellikle hatırlatın.
18. Anne baba olarak sabırlı, hoşgörülü, anlayışlı, tutarlı ve prensip sahibi olduğu izlenimini çocuğun zihninde her zaman canlı tutmaya çalışın.
19. Anne baba olarak çocuğunuzu bu kötü alışkanlıktan ‘nasıl kurtarabiliriz’ in çarelerini aramalısınız. Ebeveynlerin birlikte hareket etmesi, tutum birliği içinde olması çok önemlidir. Bu sebeple anne veya baba çocuğu hakkında kötü bir şey duyduğunda bunu birbirinden saklamamalıdır. Birlikte bir çözüm bulmaya çalışmalıdırlar.
20. Gerektiğinde uzman desteği almayı da ihmal etmeyin.
Merhaba benim 14 yaşında bir oğlum var benden habersiz 3-4 ay sigara kullanmış oğlumu yakaladım bana söz verdi içmiyceğine aradan 1 hafta geçti evden çok pis sigara kokusu geliyordu oğlum itiraf etti şimdi ona karşı güvenimiz sarsıldı oda bunun farkında oda çok üzülüyor yaptıgına pişman kötü arkadaşlarıylada hala konuşuyor bunun için ne yapmalıyız yardımlarınız için teşekkürler. Meltem Özdemir / 02 06 2014
Sitemizdeki Sigara ve Zararlı Alışkanlıklardan Çocuklarınızı Koruyun başlıklı yazımızı okumanızı öneririz. Linke tıklayın: http://www.ailedanismanim.com/?p=259
Selamun Aleyküm,
Ben 13 yıldır evli bir bayanım. Eşimle severek birçok sıkıntıları göze alarak evlendik. Benim ailem bu evliliği başlarda onaylamadı fakat sonradan eşimle de araları çok iyi oldu. Fakat eşimin ailesi ile sürekli olarak sorunlarım oldu. Neden bilmiyorum bir türlü beni içlerine almak, kabullenmek istemediler hiçbir zaman maddi, manevi destek olmaya yanaşmadılar. Bir süre aynı evlerde alt üst oturduk. Yaptıkları hakaretler, iftiralar, çirkin sözler beni hayatımdan canımdan bezdirdi. Kayın babam kayınvalidemin ve kızının aslı olmayan konuşmaları yüzünden bana karşı melek gibi olan adam bir anda tam tersi oldu. Ve bir yolunu bulup el birliği ile bizi evden attılar. Ağzımı açıp yine de kötü bir söz söylemedim. Anne, baba neden böyle yapıyorsunuz ben size ne yaptım bana bir geçerli sebep söyleyin yemin ediyorum ses çıkarmayacağım dedim ama hiçbir cevap vermeye dahi tenezzül etmediler. Çünkü ortada elle tutulur, gözle görülür bir sebep yoktu. Eften püften sebepleri bahane etmekteydiler. Kayınvalidem bana sen elsin ne diyicem sana sen kimsin ki dedi. gözümden yaşlar aktı yine de acımadılar bana. Görümcemi, sırf evden bir an önce çıkalım diye dolduruşa getirip iyi olan aramızı onunla da bozup beni düşmanmış gibi gösterdiler. Her kapıdan geçtiğimizde laf atmalar, ALLAH’ım öyle çirkin şeyler söylüyorlardı ki şu an yazamıyorum özür dilerim. Anlayışla karşıladığınıza eminim. Kayınbabamın kolu komşunun gözü önünde evimi boşaltıııııııııın s………………… olun gidiiiiiiiiiiin diye bağırışları 3 yılı geçti halan aklımdan çıkmıyor. İnsanlar hayatlarını devam ettirebilmek için geçmişe değil önüne bakmalı diye düşünüyorum. Her zaman ailemi ayakta tutmaya çalışan bir eş oldum. Aileleri evliliğimizin arasına sokmamaya çalıştım. Fakat inanın çok çekmiş insan acılarını kolay kolay hazmedemiyor maalesef. Elimde değil inanın. 32 yaşındayım çalışıyorum, bir yandan dışarıdan üniversite diplomamı almak için sınavlara girdim bunca hengamenin içinde kazandım. Şu an son sınıftayım ve inşallah Yüce Rabbim izin verirse son sınavları da verdim. Başarılı oldu isem diplomamı alacağım inşallah. Hem ev, hem iş hanımıyım. Borçlarımız var eşimin yıllardır düzenli bir işi olmadı işsiz kaldığı zamanlarda zaten var olan borçlar biraz daha çoğaldı şu an çalışıyor çok şükür. Kiradayım 3 yıldır. Eşimin ailesi ile bir yıl görüşmedik. Fakat sonuçta onlarda onun ailesi dedim eşimi alıp kendisi gitmek istemediği halde onu alıp anandır, babandır beni sevmeseler de, istemeseler de sen onları çocuğusun asilik iyi değildir dedim. Zorla da olsa götürdüm ellerini öptürdüm. Kayınbabam çok surat yaptı konuşmak istemedi kayınvalidem oğluna sarılıp ağladı yine orada yalnız kaldım. Anne beni kınamayın ben kötü biri değilim, burada bazı tatsız hadiseler yaşandı bitti ben unuttum dedim. Neden bunca zaman gelmediniz öyle ise dedi bende eşimin göndermediğini söyledim oda iyi öyleyse oğlumun bildiği bir şey vardır dedi. yani yine bana değil oğluna hak verdi. Eğer ben gelmedim deseydim kim bilir neler diyecekti. Neyse uzun lafın kısası iyi kötü her ne ise barıştık. Halen özel günler olsun anneler, babalar günü, bayramlar, kandiller mutlaka giderim gidemesem dahi ararım. Yine de soğuk davranmaları laf sokmaları devam ediyor. Allahtan korkmasam hakikaten yüzlerini bile görmek istemiyorum ama yerin altı var vesselam. Hesap günü zordur, çetindir biliyorum. Bu ailevi kısımdı bu sorunları aştım Allah’ın izni ile. Bu sıkıntıları tam atlattım derken şimdide eşimin bana karşı tutumu beş aydır bir anda değişti. Önce iş yerinde bir arkadaşı ile yine iş sebebiyle sıkıntılar yaşadığını orda çalışmak istemediği söyledi bende iyi bir iş bulana kadar çalışmasını bulduğu anda daha iyi bir yer olursa tabii ki olabileceğini söyledim. Sana hesap mı vereceğim istediğim zaman çıkarım diye peşi sıra yine hakaretler etti. Fakat inanın artık 13 yıllık evliliğimizde değiştirdiği ya yedi ya sekiz belki daha fazla iş yeri. İnanın artık ben işi bırakıyorum lafını duymaktan korkar oldum. Benim maaşımda düşük kiradayım ve bir oğlum var. Her şeyi düşünüyorum. Hayat zor fakat eşim böyle değil bir daha mı dünyaya geleceğim diyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Dediğim gibi beş aydır eşim farklı bir kimliğe büründü. Anlayışsız, vurdumduymaz, küfürü, hakareti, ilgisizliği bir türlü bitmeyen bir adam oldu. Namaz kılıyorum inşallah Allah kabul ederse ona da namaz kıl, oruç tut, arada bir Yasin-i Şerif aç oku diyorum. Okuruz diyor fakat hiçbir zaman yapmıyor. Her namazda Yüce Rabbime dua ediyorum. Sabır ve ihsanla bekliyorum. Aldığı maaşın hepsini bile vermiyor sorduğumda bir sürü bahanesi var ve yine hakaret, yine küfür, yine aşağılamaları ile karşılaşıyorum. Geçenlerde çok üzüldüğün bir durum oldu ne benle, nede oğlumla hiç vakit geçirmek istemiyor. Hafta içi güç bela işe gidiyor eve gelip, giderken besmele çekeceğine küfürle girip küfürle kapıyı çarpıp çıkıyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Neden böyle olduk bir oturup konuşalım bir sorun varsa, ne olursa bana anlat birlikte aşalım diyorum. Ne sorunu benim bir sorunum yok senin benimle var ama belli diyor. Yine kavga ediyor. Oğlum bana birkaç gün önce anne babam hep seni ağlatıyor, hep üzüyor sen çok iyi annesin iyi ki benim annemsin ama babamdan nefret ediyorum eve gelmesin seni ağlatıp küfür etmesinden bıktım dedi. sakın duymiyim bir daha, o senin baban ne olursa olsun bu şekilde konuşmamalısın dedim. Anlayışlı evladım söz dinler peki anneciğim sen üzülme dedi. yine de babası eve gelince hoş geldin babacığım der. Bir şey dese yapmamazlık etmez. Fakat o daha çocuk gezmek, babasıyla ailesiyle vakit geçirmek istiyor. Bir gün olsun beni çocuğumu alıp bir yere götürmüyor. Anne neden benim babam böyle neden bizi sevmiyor hep kötü davranıyor diyor. İki gün hafta sonu izinli öğlen olmadan kahveye gider akşam döner. Tüm elimden gelenin en iyisini yaptım evliliğim üzülerek söylüyorum ama bunları yazacağım hiç aklıma gelmezdi neredeyse uçurumun ucuna gelmiş durumda. Fakat şimdi eşime sorsanız yooo oda nerden çıktı benim bir sorunum yok ki der. İpe, sapa gelmez Allah tan korkup, kuldan utanmaz derler ya, aynı bu şekilde bir kişi oldu. Allah kimsenin ağzının tadını bozmasın. İnsanlara imrenerek yaşamak nede zormuş. Bende bu hiç bir şey olmamış çok mutluymuşuz gibi davranmasından usandım. Allah rızası için öncelikle hakkınızı helal edin çok uzun oldu. Sorumu en kısa zamanda cevaplar ve bana bir yol gösterirseniz inşallah evliliğimi rayına oturtabilir ve daha kötü şeyler yaşama zorunda kalmam. Belki benimde hatalarım var ve tabi mutlaka vardır. Fakat o adım atmayınca bende ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Yüce Rabbimin Sonsuz selameti üzerinize olsun. Cevabınızı sabırsızlık ile bekliyorum.
Hayırlı günler dilerim,
bircan bircan / 10 06 2014
Merhabalar Bircan Hanım;
Hiçbir insan karakteri, değerleri ve olaylara verdiği tepkiler bakımından aynıdır diyemeyiz. Her insan farklı bir dünya... Hal böyle olunca evlilik gibi bir müesseseyi kurmak için bir araya gelen insanların karşısındaki insanın kişiliğiyle birlikte yaşayacağı düşünüldüğünde aslında ne kadar da zor bir adım atacağı ortadadır.
Günlük yaşantımızda, iş yerimizde, komşularımızla olan diyaloglarımızda, otobüste, alışverişte vs. gibi durumlarda bile insanlarla iletişim kurmanın, onların varlığıyla ve kişilikleriyle bir arada yaşamanın zorluğunu hemen hemen her gün hepimiz yaşıyoruz galiba?
Ama evlilik müessesesi tamamen farklıdır. Bir ömür boyu sürecek birliktelik, çocuk sahibi olma ve yetiştirme, aileler arası iletişim gibi kadın ve erkeğin gözetmesi gereken bir sürü denge vardır. Siz bu sürece severek ve isteyerek başlamış ve kendinizce bir sürü sıkıntıyı geride bırakarak çocuk sahibi olmuş evli bir bayansınız. Deneyimleriniz ve gözlemleriniz elbette ki çoktur bu süreçte. Evliliğinizin ilk yıllarında ailelerinizle yaşadığınız sıkıntılara göğüs gererek büyük çapta çözmeniz aslında bunun büyük bir tebriği hak eden en büyük kanıttır.
Bircan Hanım, aile kurumu iki bireyin bir araya gelmesiyle mümkün olacağı için sıkıntılarda ve sorunlarda da kadın ve erkeğin birlikte göğüs gererek çözüm aramasının en tabi davranış olacağı düşüncesindeyim. Fakat bu durum her zaman istenildiği gibi de olmaz!
Siz bu süreçleri atlatırken eşinizden gerekli desteği göremediğinizi ve aksine terslendiğinizi ifade ediyorsunuz. Bu durumda da sıkıntılarla başa çıkmada tek başınıza mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz ama bu da nereye kadar?
Kim bilir belki eşiniz evliliğiniz ilk yıllarında yanınızda yer alıyordu? Belki de size en büyük destekçi eşinizdi? İletişimi gayet iyiydi belki de? Ama zamanla herşey gibi evlilik ve eşler arasında ilişki de değişebiliyor. Bu durumun olumlu gelişenleri olduğu gibi olumsuz yönde gelişenleri de bir hayli fazla. Sizin evliliğiniz de biraz olumsuz yönde etkilenen ve değişen evlilikler gibi olmaya başlamış fakat hiçbir şey için geç değildir tabi ki!
Siz bu süreçleri atlatırken eşinizden o kadar şikayetçi olarak bahsettiniz ki çocuğunuzun bile babasına karşı olumsuz hislere kapıldığını belirttiniz. Yine burada sizin çocuğunuza karşı verdiğiniz tepkilerin gayet yerinde ve olumlu olduğunu belirtmek istiyorum.
Bütün bu anlattıklarınızın eşinizle aranızda olan soğukluktan ve iletişimsizlikten kaynaklandığı ortadadır.
Yapılabilecekleri şöylece sıralayabiliriz:
"Eleştirilerin Dozunu İyi Ayarlamak"
Eşleri yıpratan, yıkıcı ve sürekli aynı şekilde yapılan baskıcı eleştirilerin de ilişkileri bitirmeye kadar götürebilecek etkilerinin olduğu bilinmelidir. Aşağılama, acı sözler, hakaretler, geçmişte yapılan hataların sürekli hatırlatılması eşlerin birbirinden daha da soğumalarına sebep olmaktadır. Sevgiyle ve hakaretten uzak, sakin bir tonda, zamanlamasının en iyi şekilde yapıldığı bir eleştiri yerini bulacaktır.
"Samimi İlgi"
Elbette zamanla eşlerin birbirine karşı olan ilgileri azalabilir. İş hayatı, çocuk bakımı, ev işleri derken eşler birbirini unutuverir. Hayata renk katacak, aile bireyleriyle yapılacak etkinliklerin yapılması, ufak tatil kaçamakları, ev içinde samimiyet çerçevesinde yapılabilecek ilgiyi arttırıcı metodlar eşleri birbirine yakınlaştıracak ve kalplerinin belki de ilk günkü gibi ısınmasına yardımcı olacaktır.
"Kişisel Bakım ve Fiziki Görünüm"
Evliliğin en büyük boyutlarından biri de kadın ve erkeğin birbirine karşı kalplerinin ısınması, birbirini sevmesi ve helal daire de arzuların yerine gelmesini sağlamaktır. Bunu da sağlayacak etkenlerin başında herhalde fiziki görünüm ve kişisel bakım da gelebilir.
Evlendikten sonra eşler alışkanlıktan ötürü ve artık "nasıl olsa beni eş olarak seçti ve beni kabul etti" hissiyle kılık- kıyafet, beslenme, hijyen gibi konularda dikkat etmeyebilirler. Bu gibi durumlarda eşler zamanla birbirinden uzaklaşmaya ve hatta soğumaya başlarlar. İletişim kopar, saygı ve sevgi kayboluverir.
Fiziksel olarak kendilerine yeni şeyler katan çiftlerin ilişkileri ve evlilikleri aksine huzurlu ve daha uzun olduğu gözlenmiştir.
"Bencillikten Uzak Durmak"
Günümüzde ilişkiler artık bir rekabet havasında ilerliyor sanki. Çiftlerin her biri bakın karakter olmak için çaba içerisinde. İpleri eline alma çabası, hep benim dediğim olsun, benim isteklerim, benim hayatım, benim ailem… Evliliğin paylaşım temelli olduğunu unutur olduk maalesef. Karşılıksız vermeyi, koşulsuz sevgi sunmayı unuttuk artık.
Bunlardan kurtulmak ve ilişkinizin ilk günlerini hatırlamak, birbirinize aşık olma nedenlerinizi anlatmak ve hatırlatmak bazı duyguların yeniden harekete geçmesini sağlayacaktır. Sevgi dilini elden bırakmadan çözüme odaklanmak, suçlamalar ve soruna odaklanmaktansa size daha çok yardımcı olacaktır.
Bütün bunların yanında eşinizin sürekli iş değiştirmesi ve beraberinde gelen bunalımların hem eşinizdeki hem de sizde meydana gelen kaygılara neden olduğunu görüyorum. Toplumumuzda ve dinimizde erkeğin ailesinin rızkını temin etmek için çalışması erkeğin başlıca görevleri arasında yer alır. Eğer bir erkek bu konuda sorunlar yaşıyorsa ve yeterli olmadığını düşünüyorsa stres yaşaması ve bunalması çok normaldir. Bunu da ister istemez ailesine yansıtacaktır. Erkeğin bu gibi durumlarda en büyük destekçisi sabırlı ve kanaatkar bir eştir. Size düşen, baskı göstermeden eşinizi anlamaya çalışmak ve kadın-erkek arasındaki farklara saygı göstermektir. Eşinize karşı yapacağınız eleştirilerde daha hassas davranmanız, onurunu kırmadan konuşmanız yerinde birer davranış olacaktır.
Eşinizin de yapması gereken önemli görevleri muhakkak var. Atması gereken adımlar, kendini yenilemesi, hayata bakışına anlamlı bir yön vermesi… Tabi ki eşinizin duygu ve düşüncelerini bu durumda kestirmek ne yazık ki zordur. Zaten onu dinlemeden de ne söylersek söyleyelim haksızlık etmiş olacağız.
Hayatta bazen her şeyin istediğimiz gibi gitmediğini göreceğiz ve asla bunun bir imtihan olduğunu unutmayacağız. Biz üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getirdikten sonra başkalarının da yapması için sabır ve dua ile çaba sarfedeceğiz.
Eşlerin birbirine yapacağı duaların makbul olacağını unutmamanız ve bundan sonraki hayatınızda eşiniz ve çocuklarınızla güzel diyalogların kurulacağı sevgi, saygı ve huzurun peyda olacağı bir yuvada yaşamanız temennisiyle… Başarılar
Ramazan EŞE
Psikolojik Danışman
merhaba benim bir tane sevgilim var daha yeni tanışmaya başladık 17 yaşındayım onu çok seviyorum fakat onu herkese sorduğumda iyi biri olmadığını söylüyorlar.babam parkta buluştuğumuzu çarşıda onunla dolandığımı öğrenmiş.onunla ayrılmak istemiyorum ama babam bana güveniyor öyle işlerle uğraşmamamı evden okula okuldan eve gitmemi söylüyor ayrılmalımıyım?yardımlarınız için teşekkürler büşra kuyupınar / 10 06 2014
Merhaba,
Büşra Hanım,
Öncelikle ömrünüzün baharı diyeceğimiz bir yaştasınız. Tecrübelere güvenmenizi öneririz. Eğer tanıştığınız kişi hakkında bu kadar olumsuz kanaat varsa biraz durup düşünmenizi tavsiye ederiz. Çünkü insanı tanımanın bir yolu da kanaatlerdir. Şunu iyi bilin ki, iyi olan biri hakkında kanaatler çoğunlukla iyi olur. Dolayısıyla daha yolun başındayken kendinize bir iyilik yapın gerçeğe kalbinizi açın.
Sevginin bazen gerçekleri görmemize engel olabileceğini unutmayın. Anne babanıza güvenin. Onların size olan güvenini kırmamaya çalışın.
Kalbinizi acıtsa da eyvah dememek için tecrübelere kulak verin.
ailedanismanim
SELAM NESLİHAN HANIM;25 YILLIK TEYZEMİN KIZI İLE EVLİYİM VE 3 KIZ
ÇOCUĞUM VAR.GEÇMİŞ AİLEMLE DENGELİ BİR İLETİŞİM GEÇİREMEDİĞİMDEN EŞİM
BAYAĞI SIKINTI YAŞADI.SON BEŞ YILDIR DA ESKİ GÜNLERİ HATIRLAYARAK BENİ
GÖRMEK İSTEMEDİĞİNİ SÖYLÜYOR.BENİM KENDİSİNE KÖTÜ BİRİ GÖRÜNDÜĞÜMÜ
SÖYLÜYOR.AİLEM TARAFINDAN GAYRİ DİNİ BİR ŞEYLERİN YAPILDIĞINI TAHMİN
EDİYOR.BU DURUMA ÇOK ÜZÜLÜYORUM.ÇOCUKLAR KÜÇÜK OLMAMASINA RAĞMEN
ETKİLENİYORLAR.NE YAPABİLİRİM.ŞİMDİDEN ALLAH RAZI OLSUN.
Rg / 10 02 2015
Değerli Okurumuz,
Nasıl ki bardak dolduktan sonra bir damla bile onu taşırmaya yetiyorsa, geçmişte yaşanılan ve tahammül edilen kötü olaylar unutulmadıysa dolu bardak misali oluyor. Eşinizin yaşadıkları kendisinde derin izler bırakmış. Olaya öncelikle bu yönden bakmanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Eşinizin uzman yardımı alması gerekiyor. Eşinizin sosyal gönüllü bir projede yer almasını sağlayabilirseniz bu onun eski neşesini kazanmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca eşinizin sevdiği aktivitelerle onun mutluluk düzeyini artırmanız gerekiyor. Ama en önemlisi uzman desteği almanız.
Dediğiniz gibi herhangi bir büyü falan yapıldıysa bunun üstesinden kolaylıkla gelebilirsiniz. Evinizde her gün 15-20 dakika Kur'an okumaya çalışın. Evden çıktığınızda eşinizi ve çocuklarınızı Allah'a emanet ediniz. İhlas, Felak, Nas sûrelerini ve Ayetül kürsi ayetini gece yatarken eşinizle birlikte mutlaka okuyun. Temizliğinize dikkat edin.
Mutlulular dileriz.
ailedanismanim
Ben 20 yaşında genç bir kızım. Size herşeyi başından anlatmak istiyorum. Bundan yıllar önce çok küçükken tacize uğradım ve de bunu senelerce sakladım. Sonrasında etkisi biraz olsun geçti ama sonrasında yine baskın olmaya başladı. Lisede sevdiğim bir çocuk vardı. Adını söylemek istemiyorum çünkü bütün duygularımı yerle bir etti. Sürekli boş sınıfta buluşup birbirimizi severdik. Bir gün istemediğimde zorla masaya çıkarttı beni. O sırada sınıfa hoca girdi ve bizi gördü. Hiçbirşey anlattırmadılar bana. Sinir olduğum ve öldürmek istediğim müdür yardımcısı beni okuldan gitmezsem polise vermekle tehdit etti.
Senelerce bunu atlatmaya çalıştım. İntihar etmeye kalktım olmadı. Sonra bir çocuk sevdim babamın iş yerindeydi, boyu benden biraz kısaydı ama çok sevdim herşeyimi verecek kadar,sonrasında onunla evlenmediğim için beni terketti,resmen kullandı beni. Ailem dışarı çıkmama izin vermiyor,arkadaşım yok,liseyi bitiremedim,işsizim, kendimi öldürmek istiyorum ama öncesinde hayatımı mahvedenler işkence çektirip öldürmek istiyorum sonra da işe yaramadığım için kendimi yok etmek istiyorum.Şimdi bir erkek arkadaşım var çok seviyorum hatta aşığım ama askerde onu da üzmek istemiyorum sürekli kendimi aşağılanmış görüyorum
herkes ayak işlerine kullanıyor beni herkes herşeyden nefret ediyorum kurtulmak istiyorum iyileşmek istiyorum ne yapabilirim Robin / 10 02 2015
Değerli Okurumuz,
Size acilen çevrenizde bulunan bir psikologdan yardım almanızı öneririz. Durumunuz ciddi. Ayrıca manevi yönünüzü de beslemeniz gerekmektedir. Kur'an okumak, namaz kılmak, dua etmek manevi olarak sizi rahatlatacak ve güçlendirecektir. Ayrıca kötü ortamlardan ve arkadaşlardan uzak durun.
Allah'a samimiyetle tövbe edin. Ayeti kerimde yüce Allah'ın tövbeleri çokça kabul ettiği belirtiliyor.
Lütfen acilen bir uzman desteği alın.
Çok iyi olacağınıza yürekten inanın.
4-5 yıldır ilişkiye giriyoruz cocuk istemiyoruz hala 2 yil kadar daha
hic bi şekilde ilaç kullanmadm. Ne gibi sorun yaşarız. ebru / 10 02 2015
Değerli okurumuz,
Mutlaka bir kadın doğum uzmanından destek almanızı öneririz. Ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçebilmek için bu çok önemli. Hatta 6 ayda bir bunu tekrarlamanızı da öneririz. Ancak aile bağları olarak sorunlar yaşayabileceğinizi unutmayın. Çocuksuz bir ev gülsüz bir bahçe gibidir. Çocuk konusunda süreci daha fazla uzatmamanızı tavsiye ederiz. Çünkü çocuk aile bağlarını güçlendirir. Evliliğinizi ve ailenizi pekiştirir.
Mutlulukla kalınız.
14 yaşında bir kız kardeşim var ve çok aksi. aslında aksilikten ziyadesiyle fazla ne annemi babamı beni dinliyor ne öğretmenlerini dinliyor herkesle dalga geçer gibi konuşuyor kimseyi gale almıyor. öğretmenleride bizde çok şikayetçiyiz herşey, yaptık karşımıza aldık konuştuk anlattık ama o ısrarla bu şekilde davranmaya devam ediyor ne yapacağımızı bilemedik boş bıraksak olmuyor ilgilensek olmuyor lütfen yardımcı olur musunuz bize :( Esra
esra / 10 02 2015
Sevgili Esra, günümüzde ailelerin çocuklarını ilgiyle büyütmekle şımarık büyütmek arasında ince çizgi vardır. Maalesef bu ince çizgiye dikkat edilmediğinde sorunlar silsilesi baş göstermeye başlıyor. Çünkü her şeye rağmen şımarıklığın, doğuştan gelen bir özelliğin ebeveynler tarafından şekillendirilmesi ile ortaya çıktığı kabul edilen bir gerçektir. “Çocuğu şımartmak” söylemi de buradan gelir zaten.
Bu şımarıklığa ek olarak bir de kardeşinin yaşı itibariyle gelişim çağları içerisinde olan ergenlik döneminde bulunması ve bu iki zorlayıcı özelliğin bir arada bulunmasıyla yaşadığınız sıkıntıların ortaya çıkması maalesef kaçınılmaz oluyor. Ergenlik dönemi genel olarak 12-21 yaşlarını kapsar. Bu dönemdeki çocuklar bir kimlik arayışında ve duygu dünyasında sürekli bir mücadele içerisindedir dolayısıyla bu durum düzensizlik ve dengesizliği de beraberinde getirir.
Elbette her genç yapısı, fizyolojisi, yetişme tarzı, çevresi vb. nedenlerden dolayı bu dönemi farklı zorluklarda atlatacaktır. O nedenle kardeşini kendinle veya başkalarıyla kıyaslaman pek yerinde olmayacaktır.
Maalesef genel olarak ergenlik dönemindeki gençler aykırı, sıra dışı ve uç davranışlar gösterme eğiliminde olur ve bu durum kişilik yapısı oturuncaya kadar devam edecek zorlu bir süreçtir.
Kardeşinin bu dönemde sonuçlarını hiç düşünmediği ani tepkiler vermesi normaldir. İnatçı, hoşgörüsüz olma, çabuk sinirlenme, başkalarını küçük görme, uzlaşmayı reddetme, keskin ve sert konuşma tarzı, saldırganlık, karşıt tepki geliştirme, yalan söyleme, otoriteye ve kurallara karşı gelme gibi davranışlar gösterebilir.
Böyle bir değişim içindeki hemen hemen her genç evdeki ilişkilerini mümkün olduğunca sınırlı tutarak müdahaleden uzaklaşmaya çalışır. Odasına kapanır, telefon konuşmaları artar, günümüz teknolojisinin yardımıyla bilgisayar başında ya oyun için ya da sanal sohbet için oldukça fazla zaman geçirir. Bunun sonucu olarak aile içinde veya dışında otorite konumundaki özellikle yetişkin bireylerle sürekli çatışma içinde olur.
Gelelim neler yapabileceğinize;
1- Öncelikle kardeşinin şuan hayatının en fırtınalı dönemini geçirdiğinin bilincinde olmalı ve olabildiğince sabırlı olmalısınız. Bu sıkıntılarınızın zaman içerisinde doğru adımları attığınız takdirde kolaylıkla atlatacağınızı unutmayın.
2- Bu dönemin en az zararla geçmesi için kardeşinle sıcak, samimi ve arkadaş gibi diyalog kurmanız sizlere çok fayda sağlayacaktır.
3- Mümkün olduğunca eleştiri ve nasihat gibi yöntemleri kullanmamaya çalışın çünkü pek yararı olmayacak hatta geri tepecektir.
4- Baskı, tehdit, korkutma ve sindirme gibi yöntemler de isyana, yalana, evden kaçmaya kadar götürür bunlardan da uzak durmaya çalışın. Ancak hatalı ve yanlış davranışları karşısında ailece ortak tavır belirleyin ve ona göre hareket edin.
5- Kardeşinin sevinç ve üzüntülerinden haberdar olun ve ona destek olacak tepkiler verin.
6- Ona emir vermek yerine fikir vermeye, nasihat yerine aktif dinleyici olarak destek olmaya çalışın.
7-Kardeşine “Onu yapma, bunu yapma” demek yerine daha yapıcı bir şekilde davranıp, “Hayır” dediğiniz konunun nedenlerini açıklayarak seçenekler sunmanız daha yerinde olur.
8-Kardeşinle çok fazla tartışmaya girmeyin ve zıtlaşmayın. Zıtlaşmanız kardeşinin sizinle argo konuşmalarına ve saygısızlık yapmasına neden olabilir. Kardeşinizle aranızdaki saygıyı kaybederseniz bunu tekrar oluşturmanız çok zor olacaktır.
9- Mümkün olduğunca esnek, sabırlı ve sevgi dolu olmaya çalışın bu dönemde gençler en çok buna ihtiyaç duyarlar.
10-Okulundaki öğretmenlerinden ve özellikle rehber öğretmeninden bilgi ve destek almayı da ihmal etmeyin. Onlarla birlikte hareket edin.
11-Hata ve yanlışlarının sonuçlarını görmesini sağlayın. Bazı durumlarda meşhur “Bir musibet bin nasihatten yeğdir.” sözü çok etkilidir.
12- Kardeşinin heves ettiği şeyleri kontrolünüz altında bir defa da olsa denemesine izin verin. Sizin kısıtlamanız istediği şeye olan ilgisini daha artırır ve kardeşinin size karşı gelmesine neden olur.
13- Uzmanların genel düşüncesine göre bu sorunların çözümünde en etkili yöntem; “Doğru bilgilenme, Farkındalık, Sabır ve Doğru iletişim” kurma yöntemleridir.
14-Tüm çabalarınıza, anlayışınıza rağmen kardeşinle bir türlü olumlu, sağlıklı iletişim kuramıyorsanız profesyonel bir pedagog desteği almanızda fayda görüyorum. Eğer destek almazsanız aranızdaki zıtlaşma daha da artar ve kardeşin ailesinden bulamadığı mutluluğu başka yerlerde aramaya kalkabilir bu da çok daha ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir.
Kardeşinle ilgili sıkıntılarınızı en güzel şekilde aşmanız temennilerimle…
Recep Murat
Eğitim Uzmanı
Merhabalar ben beş aydır evliyim evlenmeden önce karım ile annem çok iyi anlaşıyorlardı hep beraber olmak istiyorlardı karım evlenmeden önce hiçbir şekilde sıkıntı yaratmıyan insandı Allaha olan inancı cok yüksek sakin bir bayandı evlendikten sonra ne oldunu anlamadım tamamen değişti annemin babamla bahzı probleri olmustu yeni evliyken 1 haftaya yakın bizde kalmıstı ondan değiştini düşüniyorum ben neyse artık annemi istemez oldu tahammül edemez oldu bizde ailelere haftanın iki günü üç günü gidilir bunları red ediyor gitmek istemiyor annemle babamın arasındaki problemler kalktı sıkıntıları yok çok şükür ama genede gitmek istemiyor bana seninle vakit gecirmek istiyorum diyor annemde bizi sürekli yanında görmek istiyor ben gönül rahatlığıylan annemin yanına gidemiyorum artık korkuyorum çağırdığı zaman karımın gözlerine bakınıyorum ve çekiniyorum ondan tatsızlık uasamak istemiyorum bagırmak çagırmak istemiyorum çok yoruldum artık Allah rızası için bana yardım edin ikisi arasında kaldım ne yapmam lazım artık dayaktamı aramalıyım çözümü zorakimi götürmeliyim akşım çok
bulandı inanılmaz inatcı bir kadın karım bende ona inat mı etmeliyim inatlamı çözmeliyim herşeyi? Onun annesi bizde 15,20 gün kaldıgı oluyor yeni evli olmamıza ragmen ağzımı açıp tek kelime etmiyorum ama o benim annemi neden istemiyor brn annemi ailemi çok seviyor ve çok
üstüne düşüyorum aynı şekilde karımınsA. evlendim diye değiştin demelerini istemiyorum.evlenmeden önce annemle öyle iyi anlaşıyorlardı kı evlenirken karımın bütün herşeyini annem yaptı neredeyse çeyizine bile çok katkıda bulundu herşeyin en iyisini en
kalitelisini yaptı karım aç gözlü bi insan da deildi ama bütün bunları yapan bir insanı baş üstünde tutması gerekmez mi sizce nankörlük deli midir sizce ? Az önce kavga ettik telefonda babam şehir dışına çıkıyor 1 günlüğüne annem bizde kalsın dedim yeter artık diye beni
tersledi ben senin annene böylemi yapıyordum nankör dedim kapattım hızımı alamayıp size yazdım yazılarımda yanlışlık var ise kusuruma bakmayın lütfen Sllah rızası için yardım edin akıl verin bana... Kurt / 10 02 2015
Merhaba,
Değerli Okurumuz,
Gelin kaynana vakalarında erkekler çoğunlukla sizin olduğunuz gibi arada kalırlar. Ama sizin bir artınız var. Dengeli ve akıllı adımlar atmak istiyorsunuz.
Eşinize biraz zaman tanıyın. Zorlamayın.
Siz sık olmamak kaydıyla eşiniz gelmese de aile ziyaretlerinizi devam ettirin.
Fakat eşinizin olumsuz tavrının doğru olmadığını ona hissettirin.
Ailenize karşı olan tutumundan dolayı çok üzüldüğünüzü ve mutsuz olduğunuzu eşinize anlatın.
Bu sorunu birlikte nasıl çözebilirizin cevabını arayın.
Eşiniz ve aileniz arasındaki saygı dengesini asla kaybetmeyin.
Siz yapıcı olursanız zamanla her şey düzelir.
Uzman bir aile danışmanından eşinizle birlikte destek almanızı tavsiye ederiz.
Merhaba ben 10 gunluk evliyim.dugunde takidan sonra aileler arasinda tartisma yasandi sesler yukseldi
hatta ben stresten bayildim.kac yildir esimle bu gunu bekliyrz ikimiznde hayalleri yikildi meyse o tartismadan snra beni sakinlestirip dugune devam edildi ancak .dugunden sonra aileleler birbiriyle vedalasmamis bile iki taraf birbirini sucluyo ve biz esimle bu durumdan cok r ahatsiziz nasil bu durumu duzetebiliriz.esimin ailesine yakin oturuyoruz ve onlara karsi iyi davranmak gelmiyor icimden lutfen yardimci olun sibel gezer / 11 02 2015
Merhaba,
Değerli okurumuz,
Maalesef düğün öncesi, düğünde ve sonrasında bazı tatsızlıklar yaşanabiliyor. Bu ailelerin beklentilerinin ve iletişim dillerinin bencil oluşundan kaynaklanır. Sizi çok iyi anliyoruz. Gerçekten de hayallerinizi kurduğunuz gelinlik ve düğününüzde yaşadığınız bu olumsuz tablo çok üzücü. Bu büyük olaya rağmen siz gücünüzü toparlayarak işin sonucunu hayırla bitirmişsiniz. Artık önünüze ve kendi yuvanızın mutluluğuna bakma vaktidir.
Yeni bir sayfa açıldı sizin hayatınızda. Bu sayfayı geçmiş yaşantılara takılarak karartmayın. Geçen geçmiş, olanlar bitmiştir. Ailelerin birbirleri ile olan münasebetlerinin düzelmesini zamana bırakın. Zamanla her şey düzelir. Evliliğinizin, mutluluğunuzun gölgelenmesine izin vermeyin.
Burada size düşün yaşanan sıkıntıları ailenize yansıtmamak. Eşinizin ailesine karşı olumsuz tavır içinde olmayın. Eşinizin ailesi de artık sizin anne babanızdır. Siz ilişkilerinizi normal seyrinde devam ettirin. Bırakın aliler kendi aralarındaki sorunu kendileri çözsünler.
Siz ailelerin arasını bulmak için olumlu duruşunu bozmayın. Çünkü evliliklerde mutluluğu gölgeleyen ve huzursuzluğu artıran en önemli faktör, eşlerin birbirlerinin ailelerine karşı olan olumsuz tutumlarıdır. Siz şeytanın bu tuzağına düşmeyin. Eşiniz de siz de kendi ailenizle olduğu gibi yeni ailelerinizle de güzel geçimli olmak için çabalayın. Unutmayın iyilik eden karşılığında mutlaka iyilik bulur. Güzel geçinen, aile yuvasında kazançlı olur.
Mutluluklar dileriz.
4 yaşında bir kızım var yalnızken daha iyi ama baba ve veya babaanne varsa benden nefret ediyor yemek yemiyor beni dinlemiyor yani beni sevmiyor çok iyi ilgili sevecen bir anneyim çocuğuma aşığım beni nasıl yaparım da sevmesini sağlarım beni neden hiç dinlemiyor ölücem kahrımdan behiye / 24 03 2015
Behiye Hanım,
Hiçbir çocuk normal şartlarda annesine soğuk davranmaz hatta yapılan araştırmalarda bebeklerin ilk kırk günde bile görmeseler dahi annelerini kokularından tanıdıkları tespit edilmiştir. Zaten yalnızken sizi üzmemesi, normal davranması da bunu gösteriyor. Eğer kızınız gerçekten sizi sevmiyor ve dinlemiyor olsa bunu her zaman yapar. Eğer olumsuz davranışları baba ve babaanne olduğunda sergiliyorsa sorunun kaynağını burada demektir.
Yazdıklarınıza göre sorunun kaynağı baba ve babaannenin kızınıza yaklaşım tarzı gibi görünüyor. Malumunuz bazı babalar yoğun çalışma temposu vb. sebeplerden çocuklarıyla fazla vakit geçiremediğinden onlarla geçirdikleri sınırlı zamanlarda onların istediği gibi davranır, onların isteklerini mümkün mertebe yerine getirirler dolayısıyla da annenin zaman zaman kızım haydi yemeğini yemelisin, odanı toplamalısın, artık uyumalısın gibi çağrılara babadan aldıkları cesaretle karşı koyar veya umursamazlar. Maalesef bazı babalarda çoğu zaman farkında olmadan çocuklarına bu durumlarda arka çıkarlar ve bu olumsuz tavırları desteklerler.
Aynı şekilde babaanne veya dedeler de torunlarının her isteklerini yerine getirirler, anne veya baba bazı davranışlarından dolayı uyarlarsalar da hemen devreye girer torunlarına arka çıkarlar. İşte tüm bunlar çocuklarımızın şımarmasına, anne ve babaların sözlerinin dinlenmemesine yol açar.
Behiye Hanım sizin de yaşadığınız tamamen bundan kaynaklı gibi görünüyor. O nedenle gerek babasıyla gerekse de babaannesiyle görüşerek kızınızın onlar yokken yemeğini güzelce yediğini, sözünü dinlediğini ancak sizlerin (baba ve babaannenin) olduğunda ise şımardığını, yemeğini yemediğini ve söz dinlemediğini dolayısıyla bu tür davranışları olduğunda kızınıza arka çıkmamaları ve sizin yanınızda olmaları gerektiğini anlatın. Tabii bunları konuşurken özellikle de babaanneye karşı dikkatli konuşun, suçlayıcı olmayın, çünkü bu konularda bazı büyüklerimiz hassas olabildiklerinden alıngan tavır içine girebilmektedirler.
Ayrıca;
* Özellikle eşinize babanın da çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesinde birinci derece yetkili ve sorumlu kişilerden biri olduğunu bilerek hareket etmesini isteyin.
* Kayınvalidenizin çocuk eğitiminde yalnızca destekleyici rol oynaması gerektiğini, asla annelik ve babalık görevine soyunmaması gerektiğini güzelce anlatın.
* Eşinizle kızınızın tavırlarıyla ilgili ortak kararlar alın ve kayınvalidenizin de bu kararlara uymasını isteyin.
Behiye Hanım asla kızım benden soğudu diye düşünerek kendinizi geri çekmeyiniz, sevgi ve şefkatinizi asla esirgemeyiniz, çünkü çocuklar annelerinin hâl ve hareketlerinden etkilenirler ve tepki verirler. Kızınıza karşı eşiniz ve kayınvalidenizle ortak noktada buluşup birlikte hareket etmeye çalışın, kızınızla olabildiğince nitelikli zaman geçirmeye çalışın, moralinizi asla bozmayın zamanla göreceksiniz asla bir başkası (şayet sizden kasıtlı ve bilinçli soğutmadıkça veya siz çok kötü davranmadıkça) sizin yerinizi tutmayacaktır.
Sağlıcakla kalın.
Recep Murat
Eğitim Uzmanı
slm iyi calışmalar sorunum kızıma kimlik nasıl cıkarabilirim. eşimle yaklaşık 20 aydır beraberiz fakat eşim bir başkasıyla resmi olarak evliydi bu süre icersinde boşanma davaları sürüyodu ve yaklaşık10ay önce mahkemesi bitti ve boşandı bu arada 05 07 2012 tarihinde kızım dünyaya geldi kızımın kimligini nasıl cıkara bilirim hastane dogum raporu eşimin eski eşinin üzerünecıktı mecburen ne yapmam gerekiyo yardımcı olursanız sevinirim iyi calışmalar ... koparan / 11 07 2016
Değerli Okuyucu,
Dinimiz bahsettiğiniz karışıklıkları önlemek, nesebi korumak vb. sebeplerle evli insanların başkalarıyla birlikte olmalarını yasaklamış, boşanan kadınlarında iddet süresini tamamlamadan başkalarıyla evlenmelerini doğru bulmamıştır.
Tüm bu yasaklamalar dünyaya gelen çocukların gerçek anne babalarına nisbet edilmelerini ve soybağının doğru ve sağlam olmasını sağlamaya yöneliktir.
Çocuğunuz dünyaya geldiğinde eşiniz hala boşanmadığından ve resmiyette hala eski eşi ile evli olduğundan böyle bir karışıklık başınıza gelmiş. Bildiğime göre baba başkasıyla evli olsa bile, bebeği nüfusuna geçirebiliyor. Ama aynı şey anne için geçerli değil. Nüfus müdürlüğünde annenin evli olup olmadığına dair kayıtlar inceleniyor, eğer evliyse çocuğu kocasından başka birinin üstüne geçiremiyor, çocuk başka birinden olsa ve hem anne hem baba bunu söylese bile.
Ancak hukuki olarak babalık davası açabileceğinizi düşünüyorum. Bu davada dna araştırması sonucuna göre karar verilecek ve test sonucu kimi işaret ediyorsa baba hanesine çocuğun nüfus kaydı aktarılacak ve çocuk babanın soyadını alacaktır.
Yasaların son durumunu öğrenmek ve size daha iyi yol gösterebilmesi için mutlaka bir avukattan destek almanızı tavsiye ederiz.
iyi günler benim 8 yaşında bir yeğenim var 2. sınıfa gidiyor sorun asla okumuyor yazmıyor bütün gün okulda tek bir kelime yazmadan geliyor evde de asla bir satır okumuyor tüm aile herkes denedi güzellikle olmuyor kızarak olmuyor hiçbir şekilde bir kelime dahi okumuyopr busene okulunu değiştirdik ama yine bir değişiklik yok doktorada götürdük ilaç başladı faydası olmadı neyapacağımızı şaşırdık önerilerinizi bekliyoruz nasıl davramak gerekir bilemiyoruz Nurten / 11 07 2016
Nurten Hanım,
Yeğeniniz okuyamıyor yazamıyor mu yoksa okumuyor yazmıyor mu? Bu ikisi arasındaki ayrım çok önemlidir. Eğer okuyamıyor ve yazamıyorsa mutlaka bunun nedenleri araştırılmalı öncelikle sınıfı öğretmeni ve rehber öğretmenin görüşü ve tavsiyeleri alınmalı sonuç alınmazsa mutlaka bir sağlık kontrolünden geçmelidir.
Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla okumayı yazmayı öğrendi ama bunları uygulamak istemiyor. Öyleyse mutlaka bir pedagogdan yardım ve destek almalısınız. Çünkü bunun altında önemli sorunlar yatıyor olabilir. Bunun tespit edilip ona göre hareket etmek sizi çözüme ulaştıracaktır.