Zaman Daima Yeter

İnsanın sahip olduğu en önemli hazinelerden biri de zamandır. Allah’ın bize emanet ettiği bir sermaye… Ama ne yazık ki en fütursuzca harcadığımız sermaye de budur. “Vakit nakittir” deriz ama nakde verdiğimiz önemin yarısı kadar bile zamana önem vermeyiz. “Ömür sermayesi” deyip dururuz da mirasyedi gibi har vurup harman savurmaya devam ederiz.

Zaman kimseyi kayırmaz

Bir an, bir saniye, bir dakika, bir yıl herkes için aynı uzunluktadır veya aynı kısalıktadır. Ömür uzunluğu farketse de ölümden sonrasından mesul olmadığımızdan zamanın tarafsızlığı bozulmaz. “Gençken günler hızlı yıllar yavaş, yaşlı iken ise günler yavaş yıllar hızlı geçer” derler. Bu algıya göre böyledir. Bu açıdan bakıldığında sadece yaşlılıkta-gençlikte değil, hafta içinde-hafta sonunda, evde-okulda, arkadaşlar arasında-yalnızken de zamanın geçişi faklıdır. Hatta köyde ve kentde bile farklıdır zamanın akıp gitmesi.

Metropollerde nefes alacak zaman bulamazken, kırsal bir yerde sabah kalkıyorsun, bir çok işi yaptığın halde bir de bakıyorsun daha saat 15:00 olmamış. Bu fark sadece algıdadır. Çünkü zaman objektifdir.

Maharet, zamanı verimli kullanabilmektedir

Fark zamanın geçişinde değil, kullanımındadır. Bir saate iki saatlik işi sığdırabilen ile, bir saatlik işi iki saatte yayan ekabir arasında elbette ki fark vardır. Kimisi değil saatleri, yıllarını heba ederken, kimisi uyurken bile boş durmaz, en azından kalbi faaliyettedir. Birisinin uykusu, diğerinin ibadetinden bile daha verimli olabilir.

Zaman Paraya Benzer Lüzumsuz Yere Sarfedilmedikçe Daima Yeter

Gençler zaman konusunda daha dikkatli olmalıdır. Çünkü, zamanı verimli kullanma alışkanlığı gençlikte kazanılabilir. Az zamanda büyük işler ancak gençlikte başarılabilir. Üstün çabayı ancak gençler sarfedebilir. Yüksek azmi ve kararlılığı gençler daha çok gösterebilir. Ancak gençliğin ve gencin zamanının bu kadar önemli olduğunu ancak yaşlılar bilir. Bir de gençler arasından tefekkür edenler bilebilir. Genç, biraz yaşlanıp sonra tekrar gençliğine dönemeyeceğine göre geriye tek alternatif kalıyor: Kafayı çalıştırmak. Necip Fazıl’ın “Zaman bendedir. Mekan bana emanettir” diyen gençliği şüphesiz mütefekkirlerden oluşuyordu.

Zaman Acımasızdır

Zaman taraf seçmez ama çok acımasızdır. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Bize düşen zamanın acımasız olduğunu zamanında anlamaktır. İş işten geçtikten sonra dövünmenin yırtınmaın bir faydası olmaz. Ne demişler ;

“En acımasız hırsız zamandır. Sonunda tümünü birden götürür hayatınızın.”

Bilimsel açıdan bir cismin yerini belirleyen koordinatlar ilk üç boyutu temsil ederken dördüncü boyut zaman olarak belirlenir. “Ne zaman orada idi?” sorusuna cevap arayan boyut budur. Beşeri olarak insanın nerde bulunduğu kadar ne zaman orda bulunduğu da önemlidir.

“Doğru zamanda doğru yerde olmak” deyimi herhalde burdan çıkmıştır. Öyle ya görüşmek üzere yanına gittiğin bir kimse orada olmadığı zamanda oraya varsan, gitmiş olur musun? Bir etkinliğin zamanını öğrenmeden sadece yerini öğrenmen işe yarar mı ? Davetiyelere bu yüzden tarih ve saat yazılıyor.

Vakit çok kıymetlidir ya, paramızı çalmak isteyen, bize pusu kuran şehir magandaları olduğu gibi, vaktimizi çalmak isteyen kimseler de olabilir. Kolumuzdan tutup hadi biraz vakit geçirelim diyenlere, çalışırken sebepsiz yere bizi oyalamak isteyenlere, öğrenciysek yarın sınavı olmayıp bizi oyalamak isteyen tuzu kuru kimselere karşı dikkatli olalım.

Not: Yazının devamını okumak için tıklayın

Paylaşmak Güzeldir

• 

•